Eski SessizBilgi - - - - - Yeni SessizBilgi
Alt Limit:
Kaç tane -->

ufak tiran


Bu konu kibirle alakalıdır. Kibir basit ve masum bişey değildir der DJ, “bir yandan bizde iyi olan her şeyin özüdür, öte yandan çürümüş herşeyin özü. Kibrin çürümüş yanından kurtulmak ustalıklı bir taktik gerektirir.”


Bu konudaki en etkin taktiğin, iz sürmenin tartışmasız ustaları Fetih dönemi görücüleri tarafından geliştirildiğini söyledi. Kendi içlerinde altı öğeden oluşuyordu bu taktik; Bunlardan beşine savaşçılığın özelliği deniyordu: denetim, disiplin, sabır, zamanlama ve istenç. Kibrini kaybetmek istiyen savaşçının dünyasının parçalarıydı bunlar. Belki de en önemlisi olan altıncı öğe ise, dış dünyaya aitti ve adı UFAK TİRANdı.


Ufak tiran bi işkencecidir diye açıkladı DJ, “savaşçının ölüm kalım erkini elinde tutan ya da en basiti rahatsız ederek çılgına çeviren birisi.”


Çömez için ufak tiran ne kadar güçlü ise o kadar değerlidir. en değerli ufak tiranlar, çömezi tek bir hareket ya da emirle öldürebilecek insanlardır. ama çok zor bulunduğundan çömezin ruhuna işkence eden bir insan da ufak tiran olarak kullanılabilir.


çömez, bilinmeyenle yüzleşmek için gerekli olan ilk 4 öğeyi ufak tiran aracılığı ile pratik eder, tiranın işlevi budur. Bu öğeler:


1 - denetim : tiran seni ayaklarının altında ezer iken kibirden kaynaklanan bir psikolojik yıkıma uğramamayı öğrenmeye ve sağduyulu kalmaya denetim denir. don juan'a göre tiran'ın aslında tek yapabildiği bedene işkence etmektir. tiran işkence ederken kişinin ruhuna işkence eden tiran değil gururdur, kendine acımasıdır.


2 - disiplin : tiran işkence ederken bile kafayı çalıştırıp tiranın zayıf ve güçlü yanlarını araştırmaya disiplin denir. "bi araba kötek yerken tiranın güçlü ve zayıf yanlarını gözlemleyebilecek duygusal kuvvete disiplin denir" der don juan.


3 - sabır : "dinginlikle, acele etmeden beklemek, olacakları neşe ve yalınlıkla ertelemektir sabır"


4 - zamanlama : gemlenen herşeyin koyuverildiği andır. disiplin ve denetimi bir nehir, sabrı bir baraj olarak nitelersek zamanlama barajın tiranı boğmak için patlatıldığı andır.


"sabır, savaşçının yapmaya hakkı olduğunu bildiği bir şeye tüm tini ile gem vurmasıdır. tabii ki bu savaşçının gidip herhangi birisine düzen hazırlaması ya da eski hesapların peşine düşmesi anlamına gelmez. sabır bağımsızdır. savaşçı, denetim, disiplin ve zamanlamaya ulaşmışsa, sabır kim neyi hakediyorsa onu bulmasını sağlar"


Üstün bi görücünün oluşumundaki en önemli unsur, sınırsız yetkeye sahip bir ufak tirandır.


Yeni görücüler, ufak tiranları yalnızca kibirden kurtulmak için değil, bu dünyadan çıkmak gibi çok karmaşık bir manevrayı başarmak için de kullandılar.


Yenilgi anlayışın ne diye sorduğumda ise şöyle cevapladı; “Ufak tiranla aynı duruma düştün mü yenilmişsindir. Öfkeyle, denetimsiz ve disiplinsiz, sabrını koruyamadan davranmak yenilmektir.”


Peki savaşçılar yenildikten sonra ne olur?


“Ya kendilerini yeniden toplarlar ya da bilginin peşinden gitmeyi bırakıp yaşamlarının sonuna kadar ufak tiran saflarındaki yerlerini alırlar.”


"Kötü niyetli davranışlar kişisel çıkarları olan insanlar tarafından yapılır. Büyücülerinse kişisel çıkarlarla ilişkisi olmayan, daha büyük amaçları vardır. Yaptıklarından zevk almaları bi çıkar olarak algılanmaz. Dahası bu karakterlerinden kaynaklanır. Sıradan insanlar sadece işlerine geldikleri zaman hareket ederler. Savaşçılar ise kazanç için değil, tin için hareket ederler"


Ve yanında bulunan iki ünlü büyücü ve CC yi kastederek şöyle devam eder DJ:


"Örneğin biz dördümüzü ele alalım. Sen, iyi bir yatırım yaptığına ve bu durumdan kazanç sağlayacağına inanıyorsun. Eğer bize kızarsan, ya da biz seni üzersek, intikam almak için kötü niyetli davranışlarda bulunabilirsin. Bizimse, tam tersine, kişisel kazancı filan düşündüğümüz yok. Bizim davranışlarımız, kusursuzluk tarafından düzenlenir. Sana kızıp, senin yüzünden düş kırıklığına uğramayız."



Köyün Delisi tarafından Cmt, 21/11/2009 - 13:55 tarihinde gönderildi.


Tiran konusu en sevdiğim konulardan biridir benim. Sonsuzdur, birini aşarsınız, başka biri çıkar, kendi içimizde kaçıp saklandığımız küçük odaların yıkımını sağlar. Hiç bitmez, hep kaçacak yeni bir yer yaratırız kendimize, ardına saklanacak bir küçük kutu hep kalır bir yerlerde.


Yaşamda tiran daha da eğlencelidir, egomuzu yerle bir eder. Bakmayı bilirsek, bize imkansız görünen pencereleri açar, hem hayatın içinde, hem de savaşçının yolunda bizi kusursuzlaştırır. En çok kaçtığımız şeylerle yüzleştirir. Normalde hayatın içinde biz bize benzeyen insanları seçeriz yanımıza. Diğerlerini devre dışı bırakırız. Benzer siyasi görüşü paylaştığımız insanlar, benzer kitapları okuduğumuz insanlar, ortak geçmişe sahip olduğumuz insanlar vs diye gruplar oluşturup, kafamızdaki grupların hiç birine giremeyenlerle -zorunluluklar dışında- daha az iletişim kurmayı tercih ederiz.

Mesela, tonlarca kitap okumuş, okuduğunu anlamış, sindirmiş, artık “aşmış” birinin tiranı, bilinçli seçmediği, tv den gözünü alamayan, iki satırı arka arkaya okumaya üşenen, dedikodu yapmaya bayılan, her konuda fikir sahibi olup tahammül sınırlarını aşan sohbet konuları üreten ama hiç dinlemeyen komşusu olabilir. Aklı başında insan bu komşuyla ortak payda bulamadığı için hayatında, uzak ilişkiyi tercih eder. Savaşçı aday adayı ne yapar? :) Ayın bokun laciverdi olduğunu anlayana kadar, kendine bu komşu evinde kamp kurar. Bırakır kafasının içindeki tüm kibir kalelerini yıksın. Denetim, disiplin tiranının tiran olduğunun farkındaysak kendiliğinden olur zaten, sabır kaçıp gitmemeyi engeller. Tiran a karşı hamle yapmak için gereken zamanlama için çoook vakit gerekebilir, ya da ne gerek var ki durumuna ulaşılır, yıkılıp giden kalelerin arkasından el sallayıp başka tiran arayışına girilir.

Tirancıklar hepimizin karşısına çıkar, bize en rahatsız eden şey gelir bizi bulur, biz kaçmayı tercih ederiz onlardan, ya da kolaylardır, aşarız. Mütemadiyen saldıranları şanslıysak buluruz. Tiran sizi yenerse sizde tiran olursunuz, o eleştirdiğiniz komşuyla mutlu mesut çay içip dizi izlerken bulabiliriz kendimizi :)))


En çok neyi savunuyoruz, CC yi okumuş olmamız mı bizi farklı kılıyor, zekamız mı,

toplumsal değer yargılarımız mı, iyiliğimiz mi, en dokunulmaz bulduğumuz ne, her şey giderse bizi ayakta tutacağına inandığımız şey ne? Tiran bulmak zordur ama, kişinin kendi kendine tiran olup kafasının içinde bir balyozla dolaşıp her şeyi un ufak etmesi daha zordur :)))


baltalar elimizde uzun ip belimizde biz gideriz tirana hey tirananaaaaa :))))))



tinali tarafından Cmt, 28/11/2009 - 12:53 tarihinde gönderildi.


Biri hayvanını kaçırmış , çoluk çocuk genç yaşlı herkes peşinde...Uzun bir kovalama oldu , sonra hayvan önde onlar arkada gözden yittiler. Bizimkiler biraz telef oldu:) Kimden yanayım dedim. Birden tanıdık bir ses savaşçı yansızdır.

Hııh. Haklı olabileceğimi sezdiğim hiç bir fırsatı kaçırmıyordum.İnsanlarla ,hayvanların savaşında yansızım. Aklımı seviyorum, müthişim. Koltuğa kuruluyorum, kahvemi yudumlarken, borsadaki son duruma bakıyorum.


Dünya öylesine hızlı değişti ve nesneler dünyası herşeye öyle hakim bir durumda ki , sanırım çoğumuz için bir ufak tiran bulmak imkansıza yakın bir durum. Çünkü yetkiyi elinde bulunduran insanlar yok oldular.(o iyi insanlar o güzel atlara binip gittiler) Artık herkesin erkini elinde tutan ve en güçlü gözüken kişilerin bir anda en güçsüz olabileceği bir sistemde yaşıyoruz.(Paranın erk olduğuna dair yazılar bile gördüm ben) Bizi ödüllendiren veya cezalandıran düzene katkılarımız veya engelleme çabalarımızdır. Bu gün açığa vurulmayan ve fakat bütün insanlıkça kabul edilmiş bir anlaşma olarak bu düzen sürdürülmekte. Bu sessiz kabul, bileşim noktamızın sabitlendiği yer ve zamanın duyumu arasındaki diyalektik ilişki ,bizim bu gün geldiğimiz yer, nesnelerin ölümsüzlüğüne dayanmakta. Yani ufak tiranların ,ufak tiranlar olduğu zamanlarda ,yaşamı uzatmanın yolu inorganik varlıklarda veya uzun ömürlü organizmanlarda aranmaktaydı. Artık o alanlarda nesnelerin (bu katılığımızın temsilcisidir) egemenliği ,bir devletin, bir şirketin ölümsüzlüğüyle ölçülür. Öyle bir kavram yaratıldıki her insandan bağımsız ve hiç bir insani zaafı ve böylece farkındalığı olmayan nesneler dünyası. Bu dünya bir yanıyla öyle soyutturki artık hiçbirimiz ona dokunamayız, onu temsil edenler bile an gelir ona ihanetten yok edilebilir, ve işte bu kadar somuttur, sizi ölümle cezalandırabilir, açlığa , yoksulluğa mahkum edebilir. Ve asla karşınızda insani yenebileceğiniz muhattabınız yoktur. Ve hatta herkes kendimiz dahil zaman zaman bir diğerine onu savunur bulursunuz kendinizi ve işte o zaman çok güzel belirttiğin gibi...


En çok neyi savunuyoruz, CC yi okumuş olmamız mı bizi farklı kılıyor, zekamız mı,

toplumsal değer yargılarımız mı, iyiliğimiz mi, en dokunulmaz bulduğumuz ne, her şey giderse bizi ayakta tutacağına inandığımız şey ne? Tiran bulmak zordur ama, kişinin kendi kendine tiran olup kafasının içinde bir balyozla dolaşıp her şeyi un ufak etmesi daha zordur :)))


Böyledir ve artık tek tek değil bir bütün olarak hepimiz tiranız birbirimize ve kendimize.Üstelik ne acıdır ki tiran olabilme gücümüzü nesnelerden ve onların soyut tiranlığından almaktayız.


Ancak savaşçı tiniyle doldukça ve kusursuz olma ediminde daha sağlamlaştıkça bu tiranı yenecek çareler üretecek yaratıcılığa sahip olabileceğimiz inancında olamalıyız. İnancındayım.



Bu başlığa yorum gelmemesi çok şaşırtıcı. Duyuru:

Acil tiran aranıyor. Tercihen huysuz ve çok konuşan tiranları bekliyorum.



Siteye üye olamıyoruz. Yöneticiler göreve



Neden olamıyorsunuz?



Siteye üye olmaya çalıştığımızda , mail gönderildi diyor herhangi bir mail gelmiyor. (ne inbox'a ne spam'a hiçbiryere gelen giden yok)


Çok uzun süredir bu sorun devam ediyor.



Şuan yine denedim. "Parolanız vermiş olduğunuz adrese gönderilecek." diyor. Buna rağmen hiçbirşey gönderilmiyor.


Yıllardır sitede bi hareket yok. Giren olursa görsün diye her konuya yazdık arkadaşlarımızla. İlk defa siz cevap verdiniz. İlgilenirseniz memnun oluruz.



Hhh site örümcek bağlamįş



Sessizbilgi Listele - - - - - Yeni Siteye Dön