Eski SessizBilgi - - - - - Yeni SessizBilgi
Alt Limit:
Kaç tane -->

nagualin fisildamasi


gumanji - Posted on 26 Mart 2010


Carlos Castenada ve don Juan, okaliptüs ağaçlarının orada don Genaro ile buluştu. Ayakları aralık olarak, yanlızca omuz başları ve kafalarını ağaca dayayak dakikalarca öyle durdular. Bir saatin sonunda yavaşça aşağı kayıp yere oturdular. Kollarını ağacın gövdesinden ayırıp dizlerinin üzerine koydular. Kargalar, tek bir ses duyulmayıncaya kadar ötüşlerini kademe kademe azalttı.


don Genaro ağacın alçak bir dalına zıpladı. Sanki kaslarının gücü ile zıplamamaştı da, kısmen müthiş çığlığıyla, kısmen ağaçtan sarkan görünmez halatlar yardımı ile çekilerek havada kaymıştı.


Ağaç üzerinde yabansı devinimlere girişti. Sanki kılık değiştirmişti. Üstünde kürklü bir takım elbise vardı. Saçı siyam kedisi rengindeydi; açık kahverengi ve bunun yanı sıra sırtta/ bacaklarda koyu çikolata rengi. Takımın, kürklü uzun bir kuyruğu vardı. Kürklü ve uzun bacaklı kahverengi bir timsaha benziyordu.


Kimi zaman dallara tutnuyor, ağacın çevresinde dönüyor ya da bir yılan balığı gibi dallar arasında kıvrıla kıvrıla gidiyordu. Ardından, çemberler çizip, ağaçların tepe dallarına elleri ile değerek geziniyordu.


Carlos Castenada, perspektif değiştirmeden yerde yatıyor olduğunun ayırdına vardı. Halbuki, gösteri sırasında don Genaro'yu ayakta izlediği düşüncesindeydi.

don Genaro gelip umarsız bir tavırla uçuşunu beğenip beğenmediğini sordu Carlos Castenada'ya. don Juan gelip sağ kulağına fısıldayarak “konuşma, yalnızca genaroyu izle” dedi. don Genaro ise kısık sesle “Naguala güven, nagual seni alıp götürür” sözlerini en az on kere yineledi. Bu çifte fısıldamanın inanılmaz güçlü etkisi vardı. Her ikisinin çıkardığı seslerin tınıları sanki ikiye ayırmıştı benliğini. Sonunda, iki kulağı arasındaki uçurum öylesine açıldı ki, tüm birlik duygusunu yitirdi. Koyu sarı bir pus tabakasının içine düşmüş gibiydi. Kimi zaman parıltıları azalan, kimi zaman ışıkları artan bir sis bulutu içinde hissediyordu kendini. Bir güçlü vakum onu tarif edilemez devinimlere, hissiyata gömüyordu. İki ayrı dünya, biri yaklaşırken diğeri uzaklaşıyordu... Algısal dünyası çalkalanıyordu.

* * *


Carlos Castenada konuya bir açıklık getirmeye çalışıyordu. Herşeyi mantıksal açıdan değerlendiriyor, yaşadığı duygu değişimleri ve kaotik uyarımların saldırısından bir zihinsel düzen oluşturarak kurtulmaya çabalıyordu.

don Juan'ın yaklaşımı şöyleydi:

“Düşkünlük gösterdiğini öyle iyi biliyorsun ki. Düzen kurmak, yetkin tonal anlamına gelir, yetkin tonal olmak ise tonal adasının üstünde olup biten her şeyin bilincinde olmak anlamına gelir. Ama sen öyle değilsin. Düzen kurma düşüncenin içinde, gerçek yok yani. Bunu yanlızca tartışmayı kazanmak için kullanıyorsun.”

...

“İnsanın sıradan bir tonal olabilmesi için birliğe gereksinimi vardır. Tüm özünün tonal adasının üzerinde yer alması gerekir. Bu birlik olmazsa insan çıldırır; ne var ki, bir büyücünün bu birliği, özünü tehlikeye atmadan bölmesi gerekir. Büyücünün hedefi yaşamaktır, böylece gereksiz tehlikelere atılmaz. Bu nedenle ta ki bir an gelip de, deyim yerindeyse oradan sıvışıncaya kadar, yıllarca süpürür adasını. İnsanı ikiye bölmek, bu kaçışın kapısıdır.”


“Ölümsüz bir varlığın , şaşkınlık/ korku ve kuşku duymak için önünde dünyanın zamanı vardır. Öte yandan, bir savaşçı tonalın buyruğuyla oluşturulmuş anlamlara boyun eğmez, zira özünün bütünselliğinin bu dünyada geçirecek pek az zamanı olduğunu bilir.”


26 Mart 2010 Gürsel Selçuk



The nagual orchestra





Sessizbilgi Listele - - - - - Yeni Siteye Dön