Eski SessizBilgi - - - - - Yeni SessizBilgi
Alt Limit:
Kaç tane -->

5 bolum


BÖLÜM 5


Castenada’nın Don Juan’ın yanına gitmesi için yarattığı yeni bahanesi Eligio’nun peyoteyi deneyimlediği günle ilgili sorular sormaktır. Bu işi öylesine ciddiye alır ki, sorularını not haline bile getirir. Amacı net cevaplar almaktır. Ve Don Juan’ın yanına gittiğinde yine ilk sorusu görmekle ilgili olur. O gece görüp göremediğini sorar.


“Evet” der Don Juan. “Mescalito, Eligio’nun aldığı dersin bir bölümünü senin de görmene olur vermişti. Yoksa orda oturan ya da kıvrılıp yere yatan bir adam falan görmezdin.” Ve son mitote toplantısını hatırlatır ona… O toplantıda Castenada dikkate değer bir devinim görmemiştir. Ama Eligio’nun dersini neredeyse bütünüyle gördüğünü yineler. Mescalito’nun ona karşı nasıl da cömert davrandığını, sevecence yaklaştığını anımsatır ve nasıl olup da ona sırt çevirebildiğini sorar. (Sırt çevirmekten kastı en son olağandışı deneyimden sonra Castenada korkmuş ve çalışmaları bırakmıştı)


Castenada bu soru karşısında köşeye sıkışmış hisseder kendini… Ama bu soruyu yanıtlamasına olanak yoktur. Her seferinde çömezliği kendini kurtarmak için bıraktığını düşünmektedir ama kendini neden (hangi şeyden) kurtarmış olduğuna dair hiçbir fikri yoktur. Konuşmanın akışını değiştirebilmek amacıyla not aldığı en önemli soruyu sorar Don Juan’a…


“Bile bile saçmalamak ne demektir, bunu anlatır mısın lütfen”


Don Juan güler ve elini kalçasına şaklatarak vurur.


“İşte bile bile saçmalamak budur” der.


Castenada şaşkınlık içerisinde “Nasıl yani?” diye sorar.


Don Juan şöyle cevap verir:


“Bunca yıldan sonra çıkıp bana bile bile saçmalık etmek konusunda soru sorman beni öylesine mutlu etti ki sorma gitsin. Ama sormamış olsaydın da fark etmezdi hani. Ne varki şu anda mutlu olmayı yeğlemekteyim sanki sorman umrumdaymış gibi. Yani umrumda olmasının bi önemi varmış gibi. İşte bile bile saçmalamak budur!”


İkisi de güler. Castenada Don Juan’a sarılır ama açıklamalarından da hiçbir şey anlamamıştır. (biraz sonra anlayacak neyseki. Zaten anlasa o an sarılmazdıJ Şu Castena’daya bayılıyorum, çok şeker ve çok salakJ) Bu seramoniden sonra sorularına devam eder elbet. Kimlere bile bile saçmaladığını sorar önce. Herkese ve her ediminde bile bile saçmaladığını söyleyince Don Juan, Castenada maden bulmuşcasına atlar. Yoksa Don Juan’ın edimleri içten değil midir? Bir aktör gibi rol mü yapmaktadır?


“Edimlerim içtendir, gerçektir” der Don Juan. “Ne var ki eninde sonunda bir aktörün rol yapmasından öte bir şey olamazlar.” Castenada bu cevaptan tatmin olmaz. Açık aramaya devam etmektedir. Her şeyin bile bile saçmalamak olamayacağını iddia eder. Çünkü ona göre bu hiç kimseyi takmamak, önemsememek anlamına gelmektedir. Hemen kendisini örnek verir Don Juan’a. Onun bilgi adamı olmasını önemsemediğini, yaşamış ya da ölmüş fark etmeyeceğini mi sorarJ Tabiki bu soruyu sorarken Don Juan’ın, “Bildin. Farketmez benim için” diyeceğini düşünmemiştirJ


Bu cevap karşısında sarsılır. Birden boşluk duygusuna kapılır. Bünyesi itiraz etmeye devam eder ve Don Juan’ın sırf ona kızdığı için böyle dediğine kanaat getirir o an. Çünkü çıraklığı bırakıp gitmiştir ve Don Juan kızmakta haklıdır. (kabullenemediğimiz durumları kendi mantığımıza göre yeniden kurgulama çabalarına bir örnek bu durum) Kendisini örnek olarak vermekte hatalı olduğunu düşünür ve “hiçbir şeyi önemsemeden yaşamak olası mıdır bilmem ki” der. (kimbilir nasıl da umutsuz bir ses tonu vardı o anJ)


“Bu senin düşüncen. Sen önemseyebilirsin birçok şeyi. Sen bana bile bile saçmalamaktan söz açtın ben de kendime ya da başkalarına ilişkin ne yaparsam yapayım hepsinin bile bile saçmalık etmekten başka bir şey olmadığını söyledim. Çünkü hiçbir şeyin önemi yoktur benim için.”


“Madem hiçbir şey senin için önem taşımıyor, nasıl sürdürüyorsun yaşamını?” diye sorar yine Castenada. Bunun üzerine Don Juan, herkesin edimlerinin kendine göre önem taşıdığını ama onun için ne kendisinin ne de başkasının edimlerinin bir önemi olmadığını söyler. “Yaşamımı sürdürüyorum çünkü istencim var” diye ekler.


Castenada hala düşünmektedir. Bazı edimlerin çok önemli olduğu düşüncesindedir hala… Örneğin yeryüzündeki yaşamı yıkmanın, öldürümün en büyük kötülük olduğunu söyler.


“Böyle inançların var çünkü düşünmektesin. Yaşamı düşünüyorsun sen görmüyorsun.” Der Don Juan…


“Senin edimlerin de bütün öbür insanların edimleri de çok önemliymiş gibi görünürler sana çünkü onların önemli olduğunu düşünmeyi öğrenmişsindir.” Diye ekler.


(Düşünmeyi öğrenmek konusunda grup tartışması, fikirler v.s.)


Castenada bütün bu anlatılanlardan sonra hala düşünmektedir. Anlamaya çalışmaktadır. Ama eksik noktalar vardır kafasında… Bir süre sonra yine aynı konuyu açar. Aslında onu en çok rahatsız eden duygudur dile getirdiği.


“Bir kimse görmeyi öğrenirse bu dünyadaki her şey ona değersiz mi gelir artık?”


Don Juan cevap verir:


“Değersiz demedim ki önemsiz dedim. Her şey birbirine eşittir öyleyse önemsizdir. Örneğin benim edimlerim seninkilerden daha önemlidir diyebilir miyim? Ya da bir şeyin bir başka şeyden daha önemli olduğunu söyleyebilir miyim? Her şey birbirine eşittir ve eşit olduklarına göre de önemli değildir.”


Daha sonra Don Juan görme ve bakma işlevini gözün yapabileceğini, ama bu birinin diğerinde göre daha iyi sayılmayacağını, kendi fikrine göre gözü sadece bakmak için eğitmenin gereksiz bir uğraş olduğundan bahseder. (eğitilebilirlik, yapabilirlik var burada) Kendisi gülmek için bakmaktadır mesela. Çünkü gördüğü zaman her şey eşit olacağından gülmek için bakması gerekir. Hatta Castenada’nın onu çok güldürdüğünü söyler. Castenadanın kafasında gülmenin ağlamadan üstün olduğu fikri uyanmıştır. Yine bir maden bulmuşcasına hemen bu fikrini söyler. Aklınca Don Juan’a “bak işte önemli olan bişey buldum, hani her şey eşitti, niye gülüyorsun o zaman” demektedir. Don Juan yine güler. Gülmeyi yeğlediğini çünkü gülerken gövdesinin daha iyi hissettiği söyler yeniden. Her şey birbirine eşittir aslında. Gülmek de ağlamak da birbirine göre üstün değildir. Bazı bilgi adamları ölümü bile yeğleyebilir. Ama o yaşamayı ölmeye yeğlemektedir. Yaradılışındaki eğilimdir bu yeğleyiş. Yani istenci bütün gördüğü şeylere karşın yine de yaşamayı sürdürtüyordur ona…


“Bakarken düşünmek, düşünürken düşünmek alışkanlığın yüzünden şimdi beni anlayamıyorsun” der.


(düşünmenin kafamızdaki inançlar olduğunun altını çiziyor. Grupla paylaşım. Düşünmek kurgulamak mıdır? )


Bütün bu paylaşımlardan Castenadamızın tek etkilendiği şey Don Juan’ın onu önemsemiyor olmasıydıJ (ahh zavallıcık ne şekersin sen) Bu onu korkuttu sanki bütün güvenlik duygusu elinden alınmış gibi oldu. Çünkü güveninin temelinde Don Juan’ın onu önemsediği varsayımı yatıyordu. Yapayalnız hissetti bu yüzden. O temel altından çekilivermişti işte… Kendini böyle düşüne düşüne dolduruşa getirdiğinden olsa gerek, Don Juan’a her şeyleri bir çırpıda sayıp döktü. (O sarsılmış temelleri kaymış bir adam, uzun uzadıya anlatmaya gerek yok ama sanırım epey bir içli konuşma yapmıştır Don Juanın karşısındaJ)


“İnsan bilgiye de savaşa da korkarak, saygı duyarak , savaşa gittiğinin bilincinde olarak, kendine olan güveni sarsılmadan gider. Sen kendine güvenmelisin bana değil. Demek boşluk seni korkutuyor ha. Ama bilgi adamının yaşamında boşluk olmaz ki. Bak söylüyorum sana, her şey ağzına kadar dolup taşmaktadır. Ve hepsi birbirine eşittir.”


“Ama” der Castenada… “Bilgi adamı olunca artık kimseyi sevemeyecek miyiz?” (asıl derdi çıktı ortaya)


“İnsanları sevmek , sevilmek nasıl da ilgilendiriyor seni ya. Bilgi adamı yalnızca sever. Kimi ve neyi isterse sever. Ama bu işte de bile bile saçmalık ederek sevgisine kaptırmaz kendini. Yani senin şu anda yaptığının tam tersi. İnsanları sevmek ya da onlar tarafından sevilmekten başka şeyler de vardır bi insan için.”


(İlerleyen saatlerde bu konuşmalarla Castenada rahatlıyor ama hala anladığından emin değilimJ ben de anlamadım halaJ)



Sessizbilgi Listele - - - - - Yeni Siteye Dön