Wachowski kardeşlerin son filmleri bulut atlasını seyredenler olmuştur. Ne diyorsunuz bu konu hakkında. Kitapları okudukları zaten daha önceden bilinen bir gerçek. Hatta sadece okumakla kalmadıklarını bu yolda epey ilerlediklerini düşünüyorum.
Aslında bahsettiğin lana wachowskinin cleargreen blogunda bir konuşması var. http://cleargreendreamingtogether.com/updates/theater-of-infinity-letting-your-spirit-shine/ Görmediysen bir bak.
Ama ben bana ne elin boyalı filim artizinden deyip açıp izlemedim, ama sen sorunca ilgimi çekti. O filmi de seyretmedim. Konuyu merak ettim dğrusu.
Filmde ortak çok unsur var. Adamlar malzemeyi kullanıyorlar. Gerçi biri kadın oldu.
Bendeki internet kotası çok sınırlı olduğundan video yarım saatlik olduğu için bakamadım <lena <wachowski hakkındaki videoya, bir arkadaştan istedim o seyretti sonra aramızda aşağıdaki SMSleşmeler oldu, buraya da yazdım:
* Seyrettim yarısını o pembe saçlı kadın erkekmiş.
- O konuşma cleargreenin blog sitesinde niye var onu anlamak istiyorum.
*o zaman geri kalanını da dinliim bakiim.
*çocukken bir yazar ve filmci olmak istiyormuş çok. ama kendi cinsiyetinden bir insan yokmuş. nasıl kendimi kabul ettircem diye hissediyomuş.
-evet
*şimdi kendi kimliğini açıklayarak benzer şekilde hisseden bir başka kimse için bir çeşit destek oluyor
-evet
*ve o kişinin önceden hayal etmediği dünyalara geçişine bir katkıda bulunuyor kendini ifşayla
-nasıl yani
*bir başka cinsel seçimi olanlarda böyle bir hayal kurup yürürlüğe sokabilir. o kapıyı açıyor. mümkündür senin için de ben yaptım sen de yapabilişrsin diyor. başarılı bir yönetmen
-tabi matrix başarılı mesela.
*o sır gibi sakladıkça bu sır gibisakladıkça bazı bireylerin daha önce hayal edilmesi mümkün olmayn dünyalara erişmesi mümkün olmayacak
-herkesin kendini özgür hissetmesi korkmadan kendini ifade etmesiyaşamını ona göre kurması çok iyi bir şey ama ben insanların farklı yönlerini bir kimlik olarak algılamalarına sıcak bakmıyorum
.......
*biz de öğrneği castanedacı oalarak bir nevi farklıyız. ben sadece castaneda okurları arasında normal hissediyom kendimi
-sen ordada anormalsin güzelim.
*aa niye
*diğerleri de benim kadar anormal
....... (küfürleşmeler)
- castaneda konusunda ürkekdavranıyoruz. niklerle iletişim kuruyoruz çoğunlıkla. Lananın örneğine esas uyan bu değil mi
*zaten silsilede gizlilik var
-şimdi yok ama
*avrupa ve amerikada bir açılma ve saçılma var tabii
*burası kapanma yeri
-Pek öyla olduğunu sanmam. Bizdeki ileri demokrasi kültürel olarak kaybatmiş durumda eğer kastın oysa. balon o. Elinde odun kovalayan mı var. Ne çeşit çeşit insanlar neler neler yaşıyor. Kim kimin umurunda?
........
*yanılıyon insanlarda anormal bir merak var
-höh çok güldüm. ne olmuş varsa
................(küfürleşmeler)
-Anlatırım sonrayla olmaz o. Sanki önemli bir giz varmış gibi. Topluma göre ufoculardan, mardukçulardan ne farkımız var bizim? Mezarlıkta kedi mi kesiyoz?
*gizden değil zor oluyor yazmak
-bak işte nevzat erkmene kitaplar çevirdi klüpler kurdu bişey diyen olmuşmu bugüne kadar. adam 82sinde hala domuz gibi yaşıyor bugün aradı izmirdeymiş
*kimse castaneda öğrenmek istemiyorki
*ilgilerini çekmez zaten
*biz lanayı 5 dk nasıl dinlediysek o kadar
*o kendisi gibi olanlar için konuştu ortaya çıktı çoğunluk için değil
.....
-tamam işte zaten kimse ilgilenmiyor. ne kapancan kendi kendine karanlık kuruntular yapıp
*sosyal yaşam güçleşir
-yani Lana kendini gizlesin sosyal yaşamı zorlaşmasın diye. kaygı içinde yaşasın dursun
*saklanmış zaten lana yeterince. n.erkmen sosyal yaşamın dışına çıkmış biri. kimsenin onayına ihtiyacı yok bu satten sonra
*sense işe gircen
-hakkaten ha sende dehşetli negatif ve katı bir yön var. tıkanmışsın sen. hemen kendini ifşa et te rahatla.
....................(küfürleşmeler)
Bir diğer castaneda izleyicisi yönetmen de bruce wagner'di. Fredinin kabuslarının yaratıcılarından.
Bulut Atlasına bir arkadaşım gitmiş. Çok beğenmiş. İzlenimini mesajla gönderdi:
"Doğduğumuz andan beri seçme şansımız bulunmayan ve layık olmaya çalıştığımız ve bireysel anlayışlarımızın dikkate alınmadığı bir toplumda yaşıyoruz. Farkındalığımız ve bireyselliğimiz o ilk anda oluşmaya başlar. Ait olma güvenliği ancak kültürün belirlediği alan içindeki başarıya. Kabul görme, onaylanma ancak bu kültürün içerdiği ve geçerli olan eylemler gerçekleştirilirse mümkün olur. Üzerine tonlarca beklenti yüklenmiş birey, yaşamı boyunca ait olmak vekabul görmek adına işgal edilmiş varoluş bilinci içerisinde çırpınır durur. Mutluluk adı verilen hedef doğrultusunda kendi gerçeğinin ne olduğunu hiç sorgulayamadan zamanın içerisinde aynı hataları tekrar tekrar yaparak kaybolur.
Bulut Atlası, bu farkındalıktan başlayarak iyilik kötülük kavramlarının bireyin kendi içinden bulup çıkarmasını, kendi özümsediği halini muhafaza ederek tüm insanlığın kurtulması için iyiliği ve sevgiyi savunması gerektiğini anlatıyor. Çünkü hepimizin kaderi birbirine bağlı. Bizim içimizde ne kadar kötü varsa, dünyada o kadar kötülükle karşılaşırız diyor. Tüm insanlığının kurtuluşunun bizim tek kurtuluşumuz olduğunu anlatıyor. Tekrar tekrar aynı hataları yapmaya devam edeceğiz, ta ki biz değişip bütün insanlik değişene kadar bu sürecek diyor. Bu dünya için verilebilecek en büyük savaş iyi olabilmek....kusursuzca."
Film buyuleyici yogunlukta ve bunu super butce 3d effektlere falan borclu degil , CC nin kitaplari gibi , bir oz hisediliyor , anlatmdaki hicbir sus ve betimleme ve edebi ve lirik seylere gerek kalmadan vuruyor adami.
Belki de sacmaliyorum , doldurusa geldim ... bilmiyorum , 3,4 kere daha seyredersem anlarim herhalde (umarim yani)
Vay be. Gitmemlazım şimdi o filme. Zaten arkadaşım da burada yazdığından çok daha güzel anlatmıştı. Ama tabi beklentiyi yüksek tutmamak lazım.
mükemmel film. içiçe geçmiş hikayeler. filmde baş yok son yok... dj cc var. iyi ki izlemişim en az 3 kez daha izlenir.