29 Haziran 1961
DJ, CC ye av hayvanlarıyla ilgili çeşitli bilgiler vermeye ve avcılığı öğretmeye başlamıştır artık.Bir gün beş bıldırcın yakalayıp, ikisinin kendilerine yeteceğini söyleyerek diğerlerini serbest bırakır.CC bunun nedenini merak eder.İhtiyaçları kadarını almaları gerektiğini ve eğer tümünü alsalardı o bölgeden çıkamayacaklarını söyler DJ.CC, DJ nin ciddi olamayacağını düşünür.Onun ciddi olmaya dair garip bir görüşü olduğunu ama kendisinin gülmeyi seven ama söylediği herşeyde son derece ciddi biri olduğunu dile getirir DJ.”Dünya ne diye senin düşündüğün gibi olmalı illa” der.
Bir müddet sonra DJ , korkmaması gerektiğini söyler ve onu koruyacağını ekler.CC bu sözden sonra ürkmüştür elbette.Uzaklarda bir şeyler işaret eder CC ye.Sonrasında o şeyin hemen yakına geldiğini söyler.CC nin hissettiği ise sadece rüzgardır.”Sana rüzgarmış gibi görünüyor, çünkü senin tek bildiğin şey rüzgar” der DJ.Yakındaki bir çalılıktan 8 er kalın dal parçası koparır ve demet yaparlar.CC yi iki iri kaya arasına yatırır ve dallarla üzerini örter.Aynı şekilde yan tarafa uzanır ve kendisini de dallarla kapatır.Bir süre sonra rüzgarın esmesi şaşırtıcı bir şekilde durur.DJ fısıldayarak, onun rüzgar dediği şeyin aslında rüzgar olmadığını kendi istenci olan ve onları tanıyan birşey olduğunu söyler.Kalkarlar.Ama hemen kısa bir süre sonra rüzgar yeniden kuvvetlice eser.Aynı ritüeli tekrarlamaları gerekiyordur.Sonrasında şaşaırtıcı bir şekilde gene diner rüzgarın etkisi.Aslında bu, rüzgarın içinde saklanan ve fırıldak gibi dönen bir sarmal, bir bulut, bi duman yada yüze benzeyen birşeydir DJ ye göre.”Dünyanın senin sandığın gibi olduğuna inanmak budalalıktır” der DJ.”Dünya gizemli bir yerdir.Özellikle alacakaranlıkta.” Ve günün o saatinde –alacakaranlıkta-rüzgar olmayacağını , sadece erk olacağını ekler..
30 Haziran 1961
Akşama doğru, yemekten sonra, DJ nin evinin önünde oturmaktadırlar.Ansızın çıkan esinti de DJ yerinden fırlar ve “Seni arıyor rüzgar” der.CC istençli bir rüzgarın varlığına ve onu takip edeceğine inanmamaktadır elbette.Onun için rüzgarın son derece basit bir açıklaması vardır.Sıcak ve soğuk hava kütleleri arasındaki basınç ve yerdeğiştirmeleri gibi..DJ bu düşünceyi saçma bulduğunu dile getirir.Gerçek bir savaşcı olsaydı yeldeki o erki kullanabileceğini anlatır.”Bir avcı, elinden geldiğince, kendisini örterek alacakaranlık geçene ve erk onun korunmasını mühürleyene dek o erkten saklanmaya çalışırdı” der.Erkin koruması avcıyı bir koza gibi sarmaktadır ve bir bozkırda ne bir puma, ne bir çakal yada başka tehlikeli hayvan zarar verememektedir o avcıya.Avcı çekinmediği takdirde, yabani hayvan en yakınına kadar gelir ve hiçbirşey yapmadan çeker gider sonrasında.Ama görünmek isteyen avcı, alacakaranlıkta tepenin üzerinde dikilir ve işte o zaman erk ona musallat olur, gece boyunca arar onu.Bu büyük avcıların gizemidir .İstediği anda açık, istediği anda kapalı tutmak kendisini.
CC nin se kendisini sürekli açık kılmakta olduğunu söyler DJ.Oysa kendi yaşam biçiminin kişiliğini giderek daha da gizlemekte olduğunu düşünmektedir CC.DJ, söylemek istediğini anlamadığını, kendini kapalı kılmanın saklanmak yada kendini gizlemek anlamına gelmediğini, ulaşılamaz olmak anlamına geldiğini söyler.”Herkes senin saklandığını biliyorsa, farketmez ki saklanmış olman.”
İşlek bir yolun ortasında durarak saklanılamamaktadır.Tüm varlığın o yolun üzerindeyken.Orada öylece durmak demek, gelip geçen herkesin senin geliş ve gidişlerini görmesi demektir.
Bu noktadan sonra DJ , CC ye, eski sarışın kız arkadaşını sorar.CC çok şaşkındır çünkü bu konudan ona hiç bahsetmediğine çok emindir.Gene de bu kısmı çok umursamaz ve ayrıldıkları yanıtını verir DJ ye.Bunun birçok nedeni olduğunu söylemesine karşın DJ ye göre tek neden, CC nin kendini fazla ulaşılabilir kılmasıdır.”Herkes ikinizi biliyordu” diye ekler.
“Sen onu ulaşılabilirliğin yüzünden yitirdin.Sen hep onun kolayca ulaşabildiği bir konumdaydın ve yaşamında tekdüze bir yaşamdı”..CC elbette kabul etmez bunları.DJ devam eder.”Bir avcının sanatı ulaşılmaz kılmaktır kendini.O sarışın kızla ilişkinde bu, senin bir avcı olup onu pek seyrek görmen anlamına gelmezdi..Sen gece gündüz demeden onunla kaldın, sonunda ortada kala kala cansıkıntınız kaldı dimi?” CC suskundur.
Ulaşılmaz olmak demek çevredeki dünyayla temasta tutumlu olmak demektir.Bu beş bıldırcını birden yememektir yani.Bir ızgara çukuru yapacağım diye bitkileri heba etmemek..Gerekli olmadıkça kendini rüzgarın gücüne bırakmamak..Ve elbette, insanları, özellikle sevdiğimiz kimseleri kullanıp onları kupkuru bırakana dek sıkıp sularını çıkarmamaktır. Ulaşılamaz olmak, kendini ve başkalarını tüketmekten ölçünmeli olarak kaçınmaktır.Bir daha hiç yiyecek bulamayacağı korkusuyla midesini tıka basa doyuran zavallı bir dilenci gibi aç ve umutsuz olmamaktır.
Avcı,avını tuzağına her zaman çekeceğinden emin olduğu için tasalı değildir.Tasa, ulaşılabilir duruma sokar insanı.Bir kez kaygılanan insan, umutsuzluk içinde önüne çıkan herşeye yapışır, Yapıştığında ya kendi tükenir yada yapıştığı kimseyi yada şeyi tüketir gider..
Ulaşılmaz olmak, saklanmak yada gizlenmek değildir DJ ye göre.İnsanlarla görüşmemek anlamına da gelmez bu.Bir avcı dünyasını sevecence ve tutumlu kullanır – o dünya ister bir bitki, bir nesne, insan yada erk olsun.Avcı, dünyasıyla yakın ilişkidedir ama o aynı dünya için ulaşılmazdırda aynı zamanda.
“Dünyasını sıkıp onun biçimini değiştirmediği için ulaşılmaz olur kişi.Hafifce dokunur ona, gereksindiği sürece de kalır.Sonra bir iz bile bırakmadan ayrılır ordan..”