Eski SessizBilgi - - - - - Yeni SessizBilgi
Alt Limit:
Kaç tane -->

kitap 3 bolum 4 bir danismandir olum


25 Ocak1961


Don Juan , Castaneda’nın kendini beğenmişliği ve kendine verdiği önemin sınırsızlığı konusunda kararı üzerine ona doğal olarak içinden gelmedikçe ve gevşemedikçe bitkilerle konuşmaya çalışmamasını söyler.


“Bi yandan onları tanımaya çalışacaksın, bi yandan da çalışmadan kıçının üzerinde oturacaksın, olmaz öyle şey,” dedi suçlarcasına. “Ne yaptığını sanıyorsun sen?”


“Sana biraz para vereyim,” dedim. O zaman ikimizde rahatlarız. Sana parayı verirsem, istediğim her şeyi sorabilirim, sen de benim adamım, benim danışmanım olursun. Senin için karlı bir iş olur bu. Ne dersin Don Juan?


Don Juan küçümsercesine bana baktı; alt dudağıyla dilini titreştirip zorlu bir soluk vererek yellenme sesi çıkardı. “İşte bunu derim,” dedi, ardından çılgınlar gibi güldü.


Bir deliydi o.


Çok farklı insanlar olduğumuz inancıyla artık birlikte çalışmamız olasılığının söz konusu olamayacağı yargısına vardım.


Don Juan gözlerini yere dikerek, “İkimizden birimizin değişmesi gerek,” dedi. ”O da kim, biliyorsun.”


Don Juan Castaneda’dan gözlerinde neler gördüğünü söylemesini ister, bir süre sonra gördüklerini şöyle anlatıyor:


Gözleri ateş saçıyordu sanki. Bakışlarında gerçekten bana tam olarak ne olduğunu bilmediğim bir şeyleri anımsatan bir parıltı vardı. Bir süre düşündüm, sonra birden çıkarıverdim; gözlerinin aldığı şekil ya da başının duruş biçimi değil de, bakışlarındaki soğuk yabansılık bir şahinin gözlerindeki bakışı anımsatmıştı bana.


“Eskiden şahinleri avlardım ben, dedim Don Juan’a , o tınmaksızın “Biliyorum” diye yanıt verdi.


Sesindeki titremde öylesine bir kesinlik vardı ki, gülmeye başladım. Onun akıl almaz biri olduğunu, benim çocukken şahin avlamış olduğumu bildiğini söyleyecek denli küstah biri… O anda gözümden iyice düşmüştü.


s.55


……………………..


-Kuşlara değin bilgin çok senin. Sayısız kuş vurmuşsun, nasıl bekleneceğini biliyorsun, saatlerce sabırla beklemişsin, bunu biliyorsun, görüyorum bunu.


Beni saran bıkkınlık duygusu içinde, onun üzerime doğru eğilerek kulağımın ta içine bir şeyler fısıldadığını görememiştim. Ölümün bana bakmakta olduğunu ve imlediği anda baktığım takdirde onu görmemin mümkün olabileceğini söylemekteydi.


Gözleriyle imini verdi. Döndüm ve iri kaya parçasının üzerinde titreyiveren bir devinme gördüğüm sandım. Tüm gövdemi bir titreme aldı. Karın kaslarım istençsizce kasıldı, bir sarsıntıya, ıspasmoza (aşırı titreme, kasılma) tutuldum. Bir an sonra yeniden dinginleşmiş, o titreyen gölgeyi görmüş olmamı, başımı öyle hızlıca çevirmemin yol açtığı görsel bir yanılmaya bağlamıştım.


-Ölüm sürekli bi yoldaştır bi insana, Her zaman solumuzda, bi kol uzaklıktadır.


Don Juan kolunu uazatarak omzuma dokunurken dilini de sertçe şaklattı. Onun bu hareketi beni yıkmış, benliğimi sarsmıştı.


-Sen o ak şahine bakıyorken sana bakmaktaydı ölüm. Sezdirmeden avına yaklaşan oğlansın sen, ölüm seni beklerken sabırla duran oğlan; pekala biliyorsun ki ölüm sol yanımızda durur -tıpkı senin o ak şahinin, solunda durmuş olduğun gibi.


Ölüm bizi bu denli yakından izlerken insan kendini nasıl önemseyebilir ki?....


Castaneda, kendi ölümü üzerinde durmanın anlamsız olduğunu, zira böylesi bir yaklaşımın tedirginlik ve korku yaratmaktan başka bir işe yaramayacağını öne sürer. Bunun üzerine “İyice saçmaladın ha!” diye haykırır Don Juan.


-Ölüm bizim en bilge düşmanımızdır. Her ne zaman işlerin yolunda gitmediğini duyumsadığında, k, bu senin için hep böyledir, ne zaman sonunun geldiğini düşünsen, hemen ölümüne dön ve ona danış. Ölümün sana diyecektir ki: “Ben daha sana dokunmadım ki.”


“O gölgeyi bir daha göstersene” dedim. Ölümümü bir kez daha göstermeni istiyorum.


“Şimdi olmaz,” dedi. “Fazlaca sertsin.”


“Anlamadım, ne dedin?”


Don Juan gülmeye başladı, ancak bilemediğim bir nedenden ötürü gülmesi, eskiden olduğu gibi kırıcı ve sinsi gelmemişti bana. Gülerken sesinin perdesinde, yüksekliğinde ya da canlılığındaki bir farka bağlamıyordum bunu ; burada yeni olan şey benim duygularımdı. Ölümün burnumun dibinde olduğu bilinci, korkularımın, tedirginliklerimin saçmalığını ortaya çıkarmıştı.


“O halde bitkilerle konuşayım.” Dedim Don Juan’ a.


Bir kahkaha patlattı Don Juan .


“İlerliyorsun, bakıyorum.”dedi gülmesini sürdürerek. Bi aşırılıktan öbürüne geçiveri-yorsun. Durul biraz. Gizlerini öğrenmek istemedikçe, bitkilerle konuşmanın yok ki bi gereği. Üstelik onlarla konuşmak için sarsılmaz bir istencin olmalı. Onun için, bitkilerle konuşma isteğini ertele şimdilik. Ölümünü görmene de çok bi hacet. Onun varlığını çevrende duyumsaman yeter.



Sessizbilgi Listele - - - - - Yeni Siteye Dön