Eski SessizBilgi - - - - - Yeni SessizBilgi
Alt Limit:
Kaç tane -->

fellini castaneda filmi yapmaktan niye vazgecti



20'nci yüzyılın en etkili yönetmenlerinden sayılan Oscarlı İtalyan yönetmen ve senarist Federico Fellini, Carlos Castaneda ile tanışmış. Don Juan'ın Öğretileri kitabından yola çıkarak bir film yapmayı düşünmüş. Bunun için Castaneda ile bir araya gelmiş.

Sonrası aşağıda...


Bana Carlos Castaneda hakkında hiç başlayamadığın filmden bahset.


Bayağı karmaşık bir hikâye. Castaneda’yı öncelikle yayımcılarından aradım. Yayımcıyla konuştum, bana Newyork’ta Castaneda’nın ajans adresi olarak Ned Brown’ı verdi. Yayımcı bana Brown için Castaneda’nın adresini vermenin kolay olacağını söyledi. Yılda bir kez bir Meksikalı çocuk, yayımcıya el yazması metinleri getiriyordu. Ned Brown, Castaneda ile hiçbir zaman tanışmadıklarını söyledi.


Israrlı araştırmalarım sonucu Castaneda’nın bir akıl hastanesinde olduğu hatta öldüğü söylendi. Bir başkası onunla tanıştığını ve hayatta olduğunu, Castaneda’nın ders verdiğini söyledi. Ardından, Roma'da, Bayan Loghi onunla beni temasa geçirdi. Ve nihayet Castaneda ile tanıştım.


Castaneda’nın kişiliği hayal edebileceğinden oldukça farklıydı. Bir Sicilyalı gibi görünüyordu- babacan, samimi, gülümseyen Sicilyalı bir evsahibi. Kahverengi derisi, siyah gözleri, beyaz bir gülümseme. Onda bir Latin, bir Akdeniz coşkunluğu vardı. Peru’luydu, Meksikalı değil.


Onun gerçekten o olduğundan emin misin?


Ne demeye çalışıyorsun? Elbette, o diğer insanlarla çevriliydi. Bayan Loghi, onu tanıyordu. Bu hoş beyefendi, benim tüm filmleri görmüştü, bana bir gün Don Juan ile 30-40 yıl önce 1952’de yaptığım La Strada ( Sonsuz Sokaklar) filmimi izlediğini anlattı. Don Juan ona, “Bu filmin yönetmeniyle tanışmak zorunda kalacaksın” demiş. Don Juan’ın bu buluşmayla ilgili kehanetini anlattı.


Başından beri ezoterik ve parapsikolojik girişimler hakkında bir kitap olan Don Juan’ın Öğretileri kitabından büyülenmiştim. Daha sonra ben, şu bütünsel fikirden büyülenmiştim: spekülatif, bilimsel bir amacı olan bir bilim adamı, bir antropolog; ayakları yere basan bir adam, nereye gittiğini izleyen adam, tarlada, sebze bahçelerinde, ormanlarda ve tepelere doğru- mantarların yetiştiği yerde. Bu bilimadamı daha sonra kendini, eski Tolteklerle temasa getiren bir yolda buluyor.


Ben bilimsel ve mantıklı bir merakla çizilen güzergahtan hoşlandım. Bir güzergah ki o bizi mantıklı bir dikkatten aldı ve aynı zamanda gizemli, bizim muğlak olarak tanımladığımız akıldışı bir dünyaya götürdü.


Bilim ve doğaüstü dünya arasındaki ilişki özellikle ilginç. Bu bağlamda, LSD deneyimlerinle ilgili konuştun, Jung’un psikanaliz ve durugörü de uzman İtalyan Roll ile dostluğundan konuştun.


Evet, bu bana gerçek bilimin bitiş noktası gibi görünüyor. İlerledikçe kendi parametreleri, sorgulamaları, kesinlikleri, şüpheleri, güvensizlikleri ile korunan, yaklaşıldığında gizemi getiren bir şey. Ve bu yüzden araştırma, bir dini vizyon fenomenine yaklaşır. (…) İnsansı olmayan bir şey gördüm ben. Edebi yönden büyüleyici ve yaşlı bir bilge olan Don Juan’dan bağımsız olarak kendimi yabancılık hissinin işgalinden kurtarmaya yardımcı olamıyordum. Sanki bir kuvars tarafından dikte edilen bir dünya vizyonuyla karşı karşıyaydım. Ya da yeşil bir kertenkele!


Daha önce hayal etmediğin, asla şüphe etmediğin, kendi dışında nefes aldığın, insanlığının dışında, ve bir an için başka unsurlara ait benzersiz bir ürperti veren, bitki dünyasının unsurlarına, hayvanların dünyasına ve hatta minerallerin dünyasından bir bakış açısı nakledilmesini büyüleyici buldum.


Bir duygu, sessizliklerin, ekstra karasal, eksta gezegensel renklerin hissi. Bu benim fantastik, vizyoner, bilinmeyen ve bilmecemsi eğilimlerimi baştan çıkardı.


Don Juan’ın dünya vizyonunda, komfor yoktu. Diğer pek çok metinlerin verdiği veya ezoterik yazar Rudolph Steiner’ın veya Tapınakçıların verdiği hiçbir şey yoktu. Kısacası Castaneda’nın öyküleri, diğer boyutları anlatan diğer pek çok ezoterik ve inisiye metinlerden farklıydı. Herhangi psikolojik bir rahatlığın bulunmadığı bir vizyon sunmuştu. Bu, benim için onları berbat ve de etkileyici yapmıştı. Kendimi oksijensiz bir dünyada boğulmuş gibi bulmuştum.


Bana bir kez Los Angeles’a vardığında, Castaneda seni beklerken bazı garip olayların başladığından söz etmiştin.

Olaylar ve mucizeler ortaya çıktı. Benim otelime geldiğinde, yanında bazı kadınları getirmişti. Onu bir daha hiç görmedim, fakat bundan sonra odamda garip mesajlar buldum ve objeler etrafta hareket etti. Ben karabüyü olduğunu düşünüyorum. Castaneda değil fakat kadınları, benimle Tulum’a geldiler ve benzer şeyler orada da oldu.


Kendini tehdit edilmiş hissettin ve Castaneda ortadan kayboldu.


Epey yıllar geçti- 1986 yılıydı ve ben hala gerçekten ne olduğunu anlayabilmiş değilim. Belki Castaneda beni oraya getirdiği ve bir dizi olayların beni film yapmak için cesaretsiz bırakmasından dolayı üzgündü. Ya da belki, onun yandaşları benim film yapmamı istemediler ve böyle şeyleri. Her neyse, hepsi çok acayipti ve ben film yapmamaya karar verdim.


Castaneda’nın kitapları çocuklukta yaşadığım bazı duygularımı geri getirdi. Tanımlamak zor! Belki deliliğe benzetilebilir bu tür astral, buz gibi soğuk, yalnız sessizlik. Çocukluk deneyimlerimden birini Ayın Sesi’ne ( La Voce della Luna) koydum. Benigni büyükannesine bir kavak ağacı olduğunu anlatır. Bu babamın annesi, büyükannem Francesca ile Gambettola'da geçirdiğim bir yaz olmuştu.



Sessizbilgi Listele - - - - - Yeni Siteye Dön