Eski SessizBilgi - - - - - Yeni SessizBilgi
Alt Limit:
Kaç tane -->

1 bolum bilgiyle bir romans 7 sessizligin esigi


Önceden sezilemezliği Carlos'un karakteristik özelliklerinden biriydi. Bazen randevularına dakiklikle gelirdi, bazen de bir saat gecikirdi. Sistemin avantajları vardı; daha az ilgilenenler kalkıp giderken, en kendini adamışları da sabırlarını geliştirmeye zorluyordu. O akşamki buluşma Mexico Üniversitesi'nde gerçekleşiyordu. Sorulan sorular arasında, Tanrı'ya inanıp inanmadığı da vardı. Carlos yanıt olarak, sözlerini dinsel bir mesajla karıştırmamamızı isteyerek şöyle dedi:

“Büyücüler kendi deneyimlerine tutunurlar. Onlar ‘inanma’nın yerine ‘görme’yi koyarlar. Tinden bahsederler, ama varlığına inandıkları için değil, onu gördükleri için. Fakat onu yukarılarda bir yerde, bize göz kulak olan müşfik bir baba gibi görmezler. Onlar için tin, çok daha direkt ve dolaysız bir şey, aklı aşan bir bilinç seviyesidir.

Duyularımıza ulaşan her şey bir alamettir. İhtiyacımız olan tek şey, zihni susturmak ve mesajı yakalamak için gereken hızdır. Tin işaretleri içinde çok açık bir sesle bizimle konuşur.”

Aramızdan biri, tini dinlemek fikrinin ya da onunla konuşmanın; aşırı dinsel bir bakışa sahip bir metafor gibi de alınabileceğini söyledi.

Carlos karşılık olarak:

“Bu ses bir metafor değildir. Harfiyen doğrudur. Bazen kelime formunda konuşur, bazen da sadece bir mırıltı ya da bir film gibi, önümüzde sergilenen bir sahnedir. Bu şekilde tin, tek bir ifadede özetlenebilecek buyruklarını bize iletir: ‘Niyetli ol! Niyetli ol!’

Tinin sesi bizimle hep benzer şekilde konuşur, ama biz onu fark etmeyiz. Düşüncelerimiz bizi öyle meşgul eder ki susmak ve dinlemek yerine her türden mazerete başvurmayı tercih ederiz. Bu geri çağrı sesinin varlığından dolayıdır.”

Katılımcılar çağrı sesinin ne olduğunu sordu. Carlos:

“Bu dikkatin bir kaynağı, başka bir bilinç seviyesine erişmenin bir yoludur. Tinle ahenk içinde olmak için aşağı yukarı herhangi bir şeyi kullanabiliriz, nihayetinde o var olan her şeyin ardındadır. Ama kimi şeyler bizi başkalarından daha fazla çeker. Genelde insanların kendilerine ait duaları, tılsımları, titizlikle hazırlanmış özel ya da ortak ritüelleri vardır. Eski büyücüler mistisizme vurgundular; astrolojiyi, kehanetleri ve büyülü sözleri, sihirli bagetleri kullanıyorlardı, hepsi de aklın uyanıklığını alt edebiliyordu.

Ama yeni görücüler için, bu davranışlar savurganlıktır ve bir tehlikeyi perdeler: Onlar kişinin dikkatini tin ile aracısız bağı üzerine odaklaması yerine, sembollere bağımlı kılabilir. Günümüzün savaşçıları daha az gösterişli metotları tercih ediyorlar. Don Juan içsel sessizliğin direkt niyetini salık veriyordu."

Carlos sözlerinin altını çizerek, büyücülüğün sessizlik sanatı olduğunu özellikle belirtti:

“Sessizlik dünyalar arasında bir köprüdür. Zihnimiz sessiz kaldığı sırada, varlığımızın inanılmaz yanları su yüzüne çıkar. Bu andan itibaren, kişi niyetin bir aracı olur ve bütün eylemleri erk yaymaya başlar.

Çömezliğim süresince, velinimetim benim korkudan ödümü patlatan, ama aynı zamanda, hevesimi de uyandıran olağanüstü işler gösterdi bana; ben de onun kadar etkili olmak istiyordum. Sık sık maharetlerini nasıl öğrenebileceğimi soruyordum ona, ama o bir parmağını dudaklarının üzerine koyuyor ve bana büyük bir dikkatle bakıyordu. Benim onun yanıtındaki görkemli dersi bütünüyle takdir edebilmemden önce yıllar geçti. Büyücülüğün anahtarı sessizliktir.”

Dinleyicilerden birisi Carlos'tan bu kavramı tanımlamasını istedi.

Carlos:

“Bu tanımlanamaz. Uyguladığın zaman onu fark edersin. Eğer anlamaya çabalarsan, onu bloke etmiş olursun. Bunu zor ya da karmaşık bir iş gibi görme, zira başka bir dünyadan gelmiyor bu; mesele sadece zihni susturmakta.

Size sessizliğin, sandalların yanaştığı bir rıhtım gibi olduğunu söyleyebilirim; eğer rıhtım doluysa, yeni bir şey için yer yoktur. Benim meseleyi görüşüm böyle, ama hakikat; ondan nasıl bahsedeceğimi bilmediğimdir.”

İçsel sessizliğin sadece düşüncenin yokluğu olmadığını açıkladı. Söz konusu olan daha çok yargıları askıya almak, yorumlamadan tanık olmaktır. Sessizliğe girmenin, büyücülerin tipik olarak çelişik üslubuna göre, “sözsüz düşünmeyi öğrenmek” olarak tanımlanabileceğini söyleyerek sözlerine devam etti;

“içinizden çoğu için, söylediğim hiçbir şeyin anlamı yok, zira zihninizin herhangi yakın bir şeye başvurmasına alıştırılmışsınız. Yeni başlayanlar için, düşüncelerin bizim olmaması işin ironisidir. Aramızda çınlıyorlar, bu başka. Sonuçta aklı kullanmayı öğrendiğimizden beri başımızın etini yiyor gibiler, onlara alışmaya başlıyoruz.

Eğer zihne sorarsanız, size büyücülerin amacının bir anlamı olmadığını söyleyecektir çünkü ussal olarak kanıtlanamaz. Size dürüstçe bu önermeyi teyit etmeye gitmenizi tavsiye etmek yerine katı bir yorumlamalar duvarının ardına saklanmanızı buyuracaktır. Bundan dolayı, eğer şansınızı ele geçirmek istiyorsanız ancak tek bir olası kurtuluş yolu var: Zihninizle bağlantıyı kesmek! Özgürlük, düşünmeksizin gerçekleşir.

İçsel söyleşilerini durdurabilmiş ve artık yorumlamayan insanlar tanıyorum, saf algılar; asla düş kırıklığına uğramış ve hiçbir şeye pişman değiller zira yaptıklarının tümü karar merkezinin parçası. Kendi zihinlerine otoriteyle davranmayı öğrenmişler ve özgürlüğün en otantik durumu içinde yaşıyorlar.”

Carlos sessizliğin doğal koşulumuz olduğunu söyleyerek sözlerine devam etti:

“Sessizlikten geldik ve oraya döneceğiz. Bizi kirleten, ortak yaşantımızdan doğarak bize sızan her türden lüzumsuz fikirdir. Ebeveynlerimizin, primatların grup içindeki gerilim seviyelerini düşürmek amacıyla çok köklü sosyal adetleri vardır. Örneğin, zamanlarının çoğunu birbirlerini okşayarak, koklaşarak ve birbirlerinin bitlerini ayıklayarak geçirirler. Bu alışkanlıklar genetiktir ve demek ki ortadan kalkmış değiller; bunlar hâlâ bizde, sizde, bende mevcut. Söz konusu olan, bunların yerine sözlü değiş tokuşu ikame etmeyi öğrenmiş insanoğludur sadece. Her fırsatını bulduğumuzda, birlikte bir şeylerden konuşarak rahatlıyoruz...

Binlerce yıllık grup yaşantısından sonra, bu değiş tokuşları dışa vurmadığımız için derin uykudayken veya uyanıkken, zihnimiz asla sakin değil, daima kendi kendisiyle konuşmakta.

Don Juan, evcilleştirmenin gücüyle yırtıcı hayvanlardan geviş getiren hayvanlara dönüştüğümüzü belirtiyordu. Neredeyse her şey üzerine, bitmek bilmeyen bir kanaatler listesini midemizden ağzımıza getirmekle hayatımızı geçiriyoruz. Tüm zihinsel alan büsbütün dolana kadar, başka birilerininkiyle birleşik düşünce salkımlarını kabul ediyoruz. Kendini neredeyse tamamen egonun genişlemesine adayan bu gürültünün hiçbir faydası yok.

Çocukluk sırasında bize öğretilen her şeye ters olduğu için, sessizliğe savaşçı bir tin ile niyetlenilmelidir. Bu anda, büyük bir avantajınız vardır: İz sürücülerin deneyimi. Günümüz büyücüleri dünyadan, özdeşlik tarzında şeyleri sağaltarak, dikkat çekmeksizin geçilmesini salık verir. İz sürücü bir savaşçı, durum ustası olur — en iyi ya da en kötü için çünkü zihinsiz harekete geçmek olgusu, içinde müthiş etkin şeyler barındırır.”

Sessizliğe erişmek için kimi alıştırmalar istedik Carlos'tan.

“Burada çok özel bir mesele mevzubahis” diye yanıtladı. “Çünkü içsel söyleşinin kaynakları kişisel tarihimizden beslenir.

Bununla beraber, binlerce yıla yayılan pratik sonrası, büyücüler hepimizin özünde çok benzer olduğumuzun farkına varmışlardır. Neticede hepimizi sessiz kılacak etkiye sahip durumlar vardır.

Ustam zihnimi susturmam için bana çeşitli teknikler gösterdi.

Bu teknikler elbette ki tek bir şekilde özetlenebilir: Niyet. Çabayla, sessizlik kendini dobra dobra niyetler. Önemli olan tekrar tekrar ısrar etmektir. Bu, düşüncelerimizi bastırmak anlamında değil, daha çok onları kontrol etmeyi öğrenmek anlamındadır.

Sessizlik bir emirle, Kartal’ın bir komutu olan iradi bir eylemle başlar. Bununla beraber şunu da aklımızda tutmamız gerekiyor; ne kadar uzun zaman sessizliği sürdürmüş olursak olalım, gerçekten oraya ulaşmamış olacağız çünkü bu bir yükümlülük olacaktır. İstencimizi niyete dönüştürmeyi öğrenmemiz gerekiyor.

Sessizlik sükûnettir, teslim olmak, kendini bırakmak gibidir bu. Bir çocuğun bir ateşe baktığı sırada hissettiği gibi, bir yokluk duyumu üretir. Bu duyguyu hatırlamak ve onun yeniden canlandırılabileceğini bilmek ne muazzam!

Sessizlik yolun önkoşuludur. Sessizliğe ulaşma savaşımında yıllarımı geçirmiştim, ama tüm becerebildiğim kendi girişimim içinde yıkılmak olmuştu. Daima zihnimde meydana gelen olağan konuşmaya ek olarak, bir de Don Juan’ın benden beklediğini anlamamış olmaktan dolayı kendimi suçlamaya başlamıştım. Bir gün zihinsel bir yokluk durumu içinde ağaçları seyre dalmışken her şey değişti; sessizlik bir vahşi hayvan gibi ağaçlardan üzerime çullandı, dünyamı durduran ve beni paradoksal bir duruma

düşüren, aynı anda yeni ve bilindik bir durum.

Gözlemleme tekniği —dünyayı önyargısızca seyre dalmaya dayanan— dört element ile çok işe yarar. Örneğin alevlerle, suyun akışıyla, bulut formları ya da gün batımıyla. Yeni görücüler buna "yanıltma makinesi" derler, zira temelde yeni bir betimlemenin niyetlenilmesini öğrenmeye dayanır. Oraya varmak için cüretle mücadele etmek zorundayız, ama bir kez ulaştıktan sonra, bu yeni bilinç durumu doğal olarak kendini devam ettirir. Artık eşiktesinizdir, kapı zaten açıktır ve öteki tarafa geçmek, sadece kâfi enerjiyi biriktirme meselesidir.

Niyetimizin zeki olması önemli. Eğer onun sürekliliği için, destekleyici koşulları önceden yaratmıyorsak, sessizliğe erişmek için gereken çaba hiçbir şeye hizmet etmez. Öyleyse, temel elementleri gözlemlemek için kendini hazırlamanın dışında bir savaşçı, ayrıca çok basit olduğu kadar çok da zor olan bir başka şey yapmaya mecburdur; hayatına çekidüzen vermek.

Hepimiz ‘zaman’ dediğimiz bir yeğinlik zinciri içinde yaşıyoruz. Başlangıcını göremediğimizden, sonunu da düşünmeye asla son vermiyoruz. Gençken, kendimizin payidar olduğuna inanıyoruz ve yaşlandığımızda, bize sadece ‘kayıp zamanlardan' sızlanmak kalıyor. Fakat bu bir illüzyondur, zaman kaybolmaz, kendimiz kayboluruz!

Zamanımızın olduğu düşüncesi, bize enerjimizi her türden taahhüt içinde harcatan bir anlayışsızlık. Bir insan içsel sessizlikle hemhâlken, içsel sessizlik onun zamanına yeni bir değer kazandırır. Bundan dolayı, sessizliğin şimdinin keskin bir bilinci olduğunu söylemek, onu tanımlamanın bir başka yoludur.

Sessizliğe ulaşmak için şaşmaz bir metot yapmamadır, zihnimizle programladığımız bir etkinlik, fakat bir kez ilk hareketi verince düşüncelerimizi susturmak niteliğinde. Don Juan tekniğin bu tipine, ‘bir başkası yardımıyla bir dikeni çıkarmak' diyordu. Yapmama örneği olarak şunları vermişti: Karanlıkta dinlemek, duyularımızın önceliğini değiştirmek veya gözlerimizi kapatır kapatmaz uyumaya mecbur kalmak. Ve daha başka, bitkilerle konuşmak, kafa üstü durmak, geri geri yürümek, ağaçların yaprakları arasındaki gölgeleri ve aralıkları gözlemlemek.

Tüm bu etkinlikler içsel söyleşiyi susturmanın en etkinlerindendir, ama bir defoları var: Onları çok uzun süre kullanamıyoruz. Belirli bir zaman sonra, rutinlerimize geri dönmeye zorlanıyoruz. Abartılan bir yapmama, otomatik olarak erkini kaybedecek ve bir yapma olacaktır.

Eğer istediğimiz, sürekli etkililikle derin bir sessizlik biriktirmekse, en iyi yapmama inzivadır. Enerji ekonomisine eklenme, bize ‘hakikat’ muamelesi yapanları terk etme, tek başına kalmayı

öğrenmek yol pratiğinin üçüncü ilkesidir.

Savaşçı dünyası en münzevi olanıdır. Erkin yolları üzerinde yolculuk etmek için birçok çömez bir araya geldiği sırada bile, aralarından her biri tek başına olduğunu ve ne başkalarından bir

şey umabileceğini ne de kimseye bağlanamayacağını bilir. Yapabileceği tek şey kendisine eşlik edenlerle yolunu paylaşmaktır.

Tek başına olmak büyük bir çaba gerektirir çünkü hâlâ toplumsallaşmanın genetik buyruğunun üstesinden gelmeyi öğrenmedik. Başta gerekirse, ustası tarafından tuzaklar aracılığıyla çömez buna zorlanmalıdır. Fakat bir zaman sonra çömez, bundan hazzetmeyi öğrenir. Dağlarda ya da çölde inziva içinde sessizliği arayan ve uzun dönemler boyunca yalnız yaşayan büyücüler normaldir.”

Birisi bu perspektifin korkunçluğunu belirtti.

Carlos:

“Asıl sulu gözlü çocuklar gibi yaşlanıyor olmak korkunç! Modern hayatın ironilerinden birisi; iletişim geliştikçe, kendimizi daha yalnız hissetmemiz. Sıradan insanın varoluşu, yürek paralayan bir yalnızlık. Arkadaşlık arıyor, ama kendi kendine kalamıyor. Aşkı değerden düşürüldü; hayalî saf fantezi. Doğal merakı titizlikle kişisel bir çıkara dönüştürülüyor ve kendisine tüm kalan bağlılıkları.

Buna karşın, savaşçının inzivası âşıkların çekilmesi gibidir; aşkına şiirler yazmak için bir aşk sığınağı arayanların yeridir. Ve savaşçının aşkı her yerdedir, böylesine kısa bir zaman için avare gezeceği bu yeryüzüdür. Öyleyse, nereye giderse gitsin, savaşçı kendini romansına verir. Doğal olarak, bazen dünya işlerinden içsel sessizliğine kaçıp bir münzevi olacaktır.”

Carlos ilk Çağ büyücülerinin içsel söyleşiyi durdurmak için erk bitkileri kullandığını açıklayarak devam etti. Ama günümüz savaşçıları daha az riskli ve daha kontrollü koşulları tercih ediyorlardı.

“Bunlar bir duvarla karşı karşıya kaldığımızda bitkiler tarafından elde edilebilen benzer sonuçları üretirler. Bize tepki verdirten ve kontrolü ele aldırtan tehlike, korku, duyumsal doygunluk ya da saldırı kimi şeylerle en uç durumlarda yüzleşildiğinde; zihin alarma geçer ve otomatik olarak gevezeliğini askıya alır. Kasten bu durumu yaratmak, iz sürmektir.

Bununla beraber, savaşçıların favori metodu özetlemedir. Özetleme zihni doğal biçimde durdurur. Düşüncelerimizin asli ateşleyicisi yürürlükteki işlerdir; beklentiler ve ego savunusu.

Akşamları samimiyetle içsel söyleşisini yapan bir insan bulmak çok zor; alışılmış olduğu gibi, yoksunluklarımızı gizliyor ve tam tersini yapıyoruz: Zihnimizin içeriği benlikte bir kasideye dönüşüyor.

Özetleme yapmak tüm bunlara bir son verir. Israrlı bir çabadan bir müddet sonra, içte bir şeyler kristalize olur. Bildik söyleşimiz ipsiz sapsız, rahatsızlık verici olur; tek çare onu durdurmaktır.

Bir çömez, bu safhada, çapraz ateş altında kalacaktır. Bir yandan, birleşim noktasının bağdaşıklığı vardır ve diğer yandan onu parçalayarak, hırçın bir imtihana sokan sessizliğin devasa parantezi.

İçsel söyleşinin ataleti kırıldığında, dünya kendini yeniler. Enerji dalgası, ayaklarımızın altında açılan dayanılmaz bir boşluk gibi hissedilir. Bu yüzden, savaşçı zihinsel bir istikrarsızlık safhasında yıllar geçirebilir. Onu teselli edebilecek tek şey; aynı konumda berrak yolunun amacını korumak ve özgürlük perspektifini, hiçbir koşulda kaybetmemektir. Kusursuz bir savaşçı zihinsel sağlığını asla kaybetmez.

Elbette, bu tekniklerin kimilerini uyguladıklarında, savaşçılar zihinlerinin sarsıldığını ve alışılmamış bir sesin onlara bir şeyler fısıldamaya başladığını hissederler, bu normaldir ve korkmak zorunda kalacaklardır. Ama büyücülerin mutabakatına nüfuz etmekteyken, delirmezler.”

Katılımcılar birleşim noktası hareketinin de sessizliği çekip çekmediğini sordular. Carlos:

“Tersine. İçsel sessizlik birleşim noktasının yer değişikliğine yol açar ve bu yer değişiklikleri kümülatiftir. Belirli bir eşiğe varılınca, sessizlik kendi kendine birleşim noktasını büyük bir aralık üzerinde hareket ettirebilir, ama daha öncesinde değil.”

Carlos, ortak mutabakatın gücünün, enerjisel karakteristiklerine göre, bir kişiyi başkasına dönüştüren belirli bir atalet yaratığını açıkladı. Dünyayı betimlemedeki direnç bir saniyeden bir saate uzayabilir ya da daha fazla, fakat sonsuz değildir. Büyücülerin "sessizlik eşiğine varmak" dedikleri, onu ısrarlı bir niyet aracılığıyla yenmektir.

“Bu kırılma bedensel olarak ense kökünde bir şaklama ya da bir çan sesi gibi hissedilir. Bu andan itibaren, bu artık sadece bir erk birikimi meselesidir.

Söyleşisini birkaç saniyeliğine durduran ve hemen korkuya kapılan kimileri var ki, kendilerine sorular sormaya veya hissettiklerini kendi kendilerine tanımlamaya başlıyorlar. Başkaları bu durumda saatlerce ya da günlerce kalmayı öğreniyor ve hatta onu pratik etkinlikler için kullanıyor. Örneğin, kitaplarımı ele alın; Don Juan benden onları sessizliğin temel bir durumunda yazmamı talep etti. Fakat deneyimli büyücüler bundan daha ilerisine bile gidiyorlar: İyi belirlenmiş bir forma göre öteki dünyaya girebiliyorlar.

Neredeyse sürekli olarak orada yaşayan bir savaşçıyla karşılaşmıştım. Ona bir şeyler sorduğumda, sorumla yanıtının tutarlık taşıyıp taşımadığına aldırmaksızın, gördüklerini anlatarak yanıtlıyordu beni. Benim sözdizimimin ötesinde yaşıyordu. Çömez bakışımla, kuşkusuz o bir deliydi!

Tanımlanamaz doğasına karşın, sonuçları içinde sessizliği değerlendirebiliriz. Onun nihai sonucu, büyücülerin arzuyla aradıkları, muhakemeden değil kuşkusuzluktan oluşan, ani ve eksiksiz bir bilgiye bizi dolaysızca götüren, varlığımızın muhteşem bir boyutuyla bizi düzenliyor olmasıdır. Eski gelenekler bu durumu ‘göksel âlem’ olarak betimler, ama büyücüler ona daha az kişisel

bir isim vermeyi tercih ederler: ‘Sessiz bilgi.’ İçsel sessizliğini kontrol eden bir insanın tinle bağlantısını temizlediğini ve erkin onun üzerine çağlayarak aktığını söyleyebiliriz. Bir parmak şaklatması ve işte! Dünya farklıdır. Don Juan bu safhaya ‘düşüncenin ölümcül atlayışı’ olarak başvuruyordu, zira her gün dünyadan çıkarız ve asla aynı yere dönmeyiz.”

Büyünün garip erki, Carlos'un konferanslardan bir tekini kaçırmanın dayanılmaz bir acı olması yalın gerçeğiyle, mesleğini üzerimde icra ediyordu. Bir vesilede bunu ona da ifade ettim. Bana yanıtı:

“Ele geçiriliyorsun! Don Juan çevresindekileri daima bilgiyle

bir romansı sürdürmeye teşvik ederdi” oldu. Ardından açıkladı:

“Bilmeyi arzu etmek bir arılıktır, bir rehavet duygusu değildir, ondan hiçbir şey beklemeksizin tinin sana anlatmaya geldiğiyle canlı bir şekilde ilgilenmektir. İşaretler bilinmeyene doğru sıralandığında, tereddüt etmememiz için ihtiyacımız olan erki bize verebilecek tek şey, bilgiyle tutkulu bir romansa sahip olmaktır.

Yolu artık insani beklentilerle uyuşmayıp, onu aklına meydan okuyan durumlara doğru götürdüğünde, bir savaşçının bilgiyle içten bir ilişki yürütmeye başladığını söyleyebiliriz.

Bir an için zihnini susturan ve erkin senin dikkatini çekmesine olanak veren sıra dışı bir şansın oldu. Fakat bu yeterli değil; hayatın bir savaşçının hayatı olduğu için şimdi kendini erkin iletisine uyarlamak zorundasın. Şimdiden itibaren çalışman, sonsuzlukla berrak ve dürüst bir çizgiyi geliştirmeye dayanacaktır.”



Sessizbilgi Listele - - - - - Yeni Siteye Dön