Eski SessizBilgi - - - - - Yeni SessizBilgi
Alt Limit:
Kaç tane -->

2 bolum savascinin soylesisi 9 bilginin yeni bir asamasi


Carlos yeni kitabının tanıtımını bitirdikten sonra, Insurgentes Bulvarı’nda uzunca bir yürüyüş yapmaya çıktık. Gece biraz serindi ve gökyüzü şaşırtıcı derecede açıktı. Hava pırıl pırıldı.

Yürürken, Carlos bunca boşboğazın bir araya geldiği bu tipten etkinlikler içinde bulunmaktan ve onların kendisini şampanya tokuşturmaya zorlamasından hoşlanmadığını belirtti. Onun tekniği dolu kadehini bütün bir toplantı boyunca bir damla içmeksizin muhafaza etmekti; böylece onu davet etmekten vazgeçiyorlardı.

Edebi kariyerinin bir meydan okumayla başladığını söyledi. Vaktiyle, biriktirmiş olduğu dağlarca notu kullanması amacıyla.

Don Juan ona bir kitap yazmasını önermişti.

“Başta, bir yazar olmadığım için, bunun bir şaka olduğunu düşündüm. Bununla beraber, Don Juan çaktırmadan bunu bir büyücülük alıştırması gibi bana yaptırdı.”

İşe koyulduktan sonra, çalışmasından zevk almaya başlamış ve nihayetinde kendisi için kitapların nagual olarak gerçek görevinde bir bulvar olduğunu anlamıştı. Ona, halka ifşa edilen bilginin bozulmaya uğramasından kaygılanıp kaygılanmadığını sordum.

“Hayır!” diye yanıtladı. “Bilgiyi yozlaştıran gizdir. Onu insanların yakınına koymak onu yeniler. Enerji için hiçbir şey onu akışkanlaştırmaktan daha sağlıklı değildir ve bu her şeyden öte büyücülerin bilgisiyle ilgilidir. Bizler geçici erk kaplarıyız, onu alıkoyma hakkımız yok. Dahası, bu bilgi ancak onu kucaklayan ve onu doğrulamak için gerekli enerjiye erişenler için anlam taşır. Gerisinin bir önemi yok.

Nagual dünyasına girişimi, kopuşun elzem olduğu bariz bir anda yaptım. Bu beni hayatımın en dramatik kararını yerine getirmeye zorladı: Öğretileri yayınlamak. Böyle bir paylaşım hattını temsil ediyor olmak benim için çok zor oldu ve yıllar boyunca ne yapmakta olduğumu anlamamanın travmasıyla yaşadım. Gelenek adına bana tehdit mektupları yazan kişiler bile vardı; köhne zihniyetli büyücüler imtiyazlarını kaybetmek istemiyorlardı.”

Böyle zorlayıcı bir biçimde bin yıllara dayanan bir gizem geleneğini parçalamayı tercih etmiş olmasının ne kadar sıra dışı olduğunu söyledim Carlos’a.

"Ben hiçbir şeyi parçalamadım!” diye karşılık verdi. "Tinin buyruğu açıktı. Tüm yaptığım bana uygun olanı yapmaktı. Çömezliğimin başında hattın dizginlerini ele almaya hazırlandım. Bir gün her şey değişti. Klanın savaşçıları benim enerjisel yapımın Nagual Juan Matus'unkinden farklı olduğunu gördüler ve bunu kesin bir buyruk gibi yorumladılar. Kural’ın diktesi gibi, hattı kapatmanın ağır sorumluluğunu ellerime bıraktılar.

Asırlar boyunca, savaşçı klanları bilgi yolunun sofistike ilkelerini tahkim etmek için, deneyimi masseden bir sünger gibi davranmışlardı. Bana bu bilgiyi dünyaya yaymaktan başka çare kalmıyordu.

Kitaplarımın devri bir başlangıç, kuşaklar boyunca saklanmış bilgi parçalarını modern insanın kullanımına hazır hale getirmenin mütevazı bir niyetidir. Doğrulama anı daha sonra gelecektir ve bunu başka devirler takip edecek, çünkü büyücülerin öğretisi herkesin eline geçtikten sonra, kimi insanların kendi kendine soru sormaya ve algıyı deneyimlemeye ve bu şekilde muktedir olduğumuz tüm potansiyeli keşfetmeye başlaması kaçınılmazdır.”

Carlos'a Don Juan ve arkadaşlarının, grubun gizlerinin ifşa edilmiş olduğunu anladıklarında nasıl tepki verdiklerini sordum.

“Eserlerimden birinin bir kopyasını Don Juan'a götürdükten sonra, küçümseyen bir yorumla onu nasıl geri çevirdiğini daha önce bir vesileyle ifade etmiştim. Ancak bu gerçeğin yarısı. Hakikat, bu metinlerin yazarının o olduğuydu. Kelime kelime o yazmadı onları, fakat onların bütün özünden o sorumluydu, dolayısıyla açıklamalarımın her birini ayrıntıya girmeden kontrol etti.

Zamanla, Don Juan'ın titizlikle hesaplanmış bir stratejisi olduğunu keşfettim.

Nagual'ın planı yüksek bir cüret ve saf bir zekâ parıltısıydı. Görücülerin bilgisini alenen kitlelere taşıyordu, akademinin saygınlığına katkıda bulunmak için değil, kitlelerdeki bilinç seviyesini yükseltmek için ve yine aynı enstitüler tarafından başka türlü reddedilecek bu bilgiyi onların içine sokuyordu. Öğretilerin dinsel ya da mistik bir biçim altında tanıtımının, bilimsellik güvencesiyle desteklenen bir sunum kadar derinlemesine nüfuz edemeyeceğini biliyordu. Bundan dolayı, birinci kitabımın doktora sonrası bir tez olmasını talep etti.

Nagual Juan Matus'un müdahalesi bilginin yayılmasında, daha önce eşi görülmemiş yeni bir aşama başlatıyor. Birleşim noktası hareketinin gizleri asla bu derece insanların yakınında olmadı!"



••Randevu Rüyayladır••


Carlos'a eski bilginin kilit noktalarını araştırmak için Meksika geleneğinden kimi grupları ziyarete gittiğimi anlattığımda, bunu bir şaka gibi aldı ve gülmeye başladı. Şaşkın tepkimi görünce, gülmesini kişisel bir şeymiş gibi almamamı istedi. Araştırmalarım ona, malumat edinmek için Meksika'ya geldiği sıralardaki kendi davranışını hatırlatıyordu sadece.

Carlos, Don Juan'ın öğretilerine ve kendi başına keşfedebildiklerine göre, iki tip geleneğin olduğunu açıkladı: Resmi ve enerjisel. Birincisinin İkincisiyle hiçbir alakası yoktu.

“Resmi gelenek gizlere ve rutinlerin korunmasına dayanır, alegoriler öğretip, çobanlar ve sürüler üretir. Enerjisel gelenek somut başarılarla meşguldür, görmek ya da birleşim noktasını hareket ettirmek gibi; onun gücü yenilenme ve deneyimlemedir, dolayısıyla kusursuz savaşçılar üretir. Bir savaşçı kendini işine adar, kim olursa olsun birinin peşine takılarak enerjisini boşa harcamaz. Toplumsal âdetler onu ilgilendirmez, ister çağdaş isterse bin yıllık geleneğe sahip olsunlar. Üstelik giz, iz sürücünün ilgileri içinde değildir.”

“Kanımca, inancım o ki, yeryüzündeki farklı geleneklerde bulunan atalara dayanan bilgi; kitaplar aracılığıyla iletilemeyen, sadece kulaktan kulağa iletilebilen bilinç manipülasyonu teknikleri olgusuna dayanıyor. Bir bilgelik ustasıyla karşılıklı ilişki kişisel olmalıdır,” diye karşılık verdim.

“Sen bunu bir yerlerden mi okudun, hı?” İkimiz birden gülmeye başladık.

Carlos, gerçekten faydalı bilginin çok daha basit ve daha az kelimeyle ifade edilebilir olduğunu söyledi:

“Onun hakkında şamata yapmak elzem değil ve nasıl iletildiğinin bir önemi yok. Eğer sözel biçim çok iyiyse, üstünse — başka hangi araç olursa olsun iş görebilir. Önemli olan kendini ikna etmektir, budalalıklar için zaman yok, çünkü ölümün soluğu ensemizde. Bu hakikatin ötesinde, bir savaşçının çok şeye ihtiyacı yok, Çünkü aciliyet duygusu ona enerjisini ekonomize ettirtecektir ve birikmiş enerji ona kendi bütünselliğini keşfetme izni verecektir.

Okuduğuma göre, gizli bilginin ifşasının "kara” büyücülere özgü olduğunu; hâlbuki "ak" büyücülerin algılamaya hazır olmayanlar için bilginin belirli bir tehlike yarattığını bilmelerinden dolayı, bildiklerini sınırlı aktardıklarını söyledim.

Carlos inanmazlıkla başını iki yana salladı.

“Ne oluyor sana böyle?” diye sordu. “Bu bizi yıkar, bu cahilliktir, bilgi değil! Bilginin derinliklerinde insanın otantik menfaatlerine zarar verebilecek hiçbir şey yok! Biri ‘dışsal’ biri ‘içsel’ iki tip bilgi vardır gibi, yanlış ve çok sıradan bir fikirden yola çıkıyorsun. Aksine, görücüler bilginin tek olduğunu söylerler ve ancak bu seni zahmet etmeye değer bir kurtuluşa götürür. Onlar için hakikat senin dediğinin tersidir; eskilerin karanlık büyücülüğü gizlerde birleşir, hâlbuki şeffaflık yeni görücülerin karakteristiğidir.”

“Yani, Meksika geleneğinin içinde inisiyal bir bilginin varlığını yadsıyor musunuz Carlos?”

Carlos yanıtlamak yerine, "el almış" terimini kendisine tanımlamamı istedi. Bu beni zor durumda bıraktı, zira gerçekte bu konuda çok açık bir fikre sahip değildim. Bir gayret göstererek, ona, el almışların liyakatleri sayesinde, geri kalan benzerleriyle paylaşılmayan belirli bir bilgi geleneğinden yararlanan kişiler olduklarını açıkladım.

Carlos konuşmam boyunca ağırbaşlılıkla beni dinlemeye katlandı. Bitirdiğim zaman da yorumunu yaptı:

“Bu tanımlama, kendini takdim ettiğin bir önemlilik portresi. İnsanoğlunu bildiklerine göre sınıflandırmak; ortak envanterin basit bir düzenlemesidir, bazıları diğerlerinden biraz daha koyu

renkli olduğu için bir koloninin karıncaları arasında ayrım yapmak gibidir bu,” diye açıkladı.

“Bizlerin, insanoğlunun ironisidir bu, biz iki gruba ayrılırız: Enerjilerini dağıtanlar ve enerjilerini koruyanlar. İstiyorsan sonuncuları büyücüler, Toltekler, el almışlar olarak adlandırabilirsin ve ister bir ustaları olsun ister olmasın aynı şeydir. Onların ışıldayan gerçekliği, onların özgürlüğe attıkları ilk adımları gibidir. Hiç kimse onlara bir şey öğretmeyebilir, ama savaşçılar kendi başlarına tinin sessiz buyruklarını dinleyerek bunu elde ederler.

Erke açılmak doğal bir süreçtir. Hiç kimse bir başkasına; "Tamamdır, sen erke açıksın!’ diyemez, bir şarlatan olmadıkça. Bizi otomatikman özgürlüğe götürecek kestirme bir yol da zaten yok. İnisiyal gizler eskilerin kibrinin birer sembolüdür, bunlar seni hiçbir yere götürmeyecek, kapısız anahtarlardır. Hayatını onların peşinde koşturmakla geçirebilirsin ve nihayet onları elde ettiğindeyse, hiçbir şeye sahip olmadığını keşfedersin. Bilgideki ayrımın, onun sözlü gelenek ya da kitaplar vasıtasıyla iletilmesinde yattığına inanıyorsun. İki metodun da aynı olduğunu kavramış değilsin, zira ikisi de günlük hayatımızın mutabakatlarına aittir. Malumatı hangi tarzda aldığının ne önemi var? Önemli olan, bir şey yaptığına inanman!

Büyücülerin metodu, enerjinin sistemli tasarrufudur. Büyücüler, ‘İnsanları ayıran ne bildikleri değil ne kadar enerjiye sahip olduklarıdır,’ derler; bu yüzden, bilgiyi iletmenin gerçek yolu yükselmiş bilinç durumlarındadır. Büyücülerin randevusu bir kitapla ya da bir seremoniyle değil, rüyayladır. Bir savaşçı rüyaları sırasında deneyimi yakalamayı öğrendiği vakit, öğretinin hangi etiket altında sunulduğunun bir önemi yoktur, zira onun algısı saftır ve kendi görmesiyle bunu doğrulayabilir.”



••Öğretiyi Kitlelere Taşımak••


Başka konuşmalar sırasında Carlos, “Pek çok yönden tezat olsalar da, bir şey var ki eskiler ve yeni görücüler, bilgiyi saklı tutma ihtiyacının doğruluğunu tartışmadılar. Toltek dilini, handiyse her şeyin neredeyse herhangi bir kelime kombinasyonuyla söylenebildiği bir metafor cangılına çevirdiler. Ritüelierin, prosedürlerin, giz parolalarının taşınamaz yükü altındaki İspanya öncesi toplumları batıran da budur. Bu büyücülüğü güçlendirmek yerine onu zayıf düşürdü,” diye anlatmıştı.

“Sarsmayı denediysem de, büyücülüğün bu mirası hâlâ bazı bilgi grupları üzerinde ağırlığını koruyor.”

Büyücülerin bilgiyi niçin saklamaya uğraştıklarını sordum.

Carlos, her görücü döneminin kendince bunu yapma gerekçesinin olduğunu söyledi.

“Eskiler geçici olduğumuz anlayışından yola çıktılar, fakat hayatta kalmanın baştan çıkarıcı fikirleriyle yoldan çıkmakta bir beis görmediler. Bu onların kişisel önemlilikle dolmalarının ve tekelciliklerinin bir sonucudur. Kendi inşa ettikleri piramitler gibiydiler: Bariz ve cazibeli oldukları kadar erişilmez ve gizliydiler de. Çirkin ve cahil saydıkları halktan insanlara mesafeli olmayı tercih ettiler. Ama aynı zamanda, bir yandaşlar topluluğundan da yoksun kalamıyorlardı. Bu çelişki, sürünün kontrolünü amaçlayan ve gerçek bilginin büyük bir bölümünü yıkan uzun savaşları kışkırttı.

Kişisel önemlilik ve onun nahoş aile üyeleri olan giz ve tekelcilik, birleşim noktasının sabitliğinden beslenirler. Bundan dolayı toplulukların bağrında azami bir kalıcılığa erişmek adına, katı gelenekler yaratmak eskilerin büyük ilgisi olmuştu. Gerçekte, tine olan ilgileri kendi fani erk hevesleriyle çok ortaklaşıyordu.

Yeni görücüler, kendilerini birleşim noktasının akışkanlığının önceliğine adayarak bunların hepsine bir son verdiler. Onlar, bu nokta yer değiştirdiği anda, giz fikrinin aptalca bir hâl aldığını gözlemlemişlerdi. Zira enerji âleminde bilinçli varlıklar arasında katı sınırlar yoktur. Bundan dolayı, yolun pratik yanını değerlendirmek için tüm spekülasyonlardan kurtulmak, onlar için en önemlisi oldu.

Yine de, acı bir gerçekle karşı karşıya kaldılar: Sıradan insanlar onları anlamıyorlardı; tersine, korkuyorlar ve belirleyebildikleri her yerde onları ortadan kaldırmaya çaba gösteriyorlardı. Yeni görücülerdeki giz, öncellerinin düşkünlük gösterdiği üstünlük duyguları tarafından güdülenmedi, stratejik nedenlerle benimsendi. Çok büyük bir zulme maruz kalmışlardı ve onlar da kendilerini korumak zorunda kaldılar.

İronik bir hikâyedir, güdülerinin meşruiyetine rağmen, zamanla, yeni görücülerin stratejisi de eskilerin kendini beğenmişlikleriyle aynı etkiye sahip oldu. Asırlar süren gizliliğin ardından, tüm enerjileri kendi bilgilerini saklamak için yatırılmış oldu ve sakladıklarının çoğu unutulmayla sonuçlandı.

Bugün, çağımızın kipliği hızla değişiyor; sonuç olarak, değişmez gibi görünen şeyler de değişiyor; öğretilerin iletilme tarzı gibi. Günümüzün nagualları enerji için yeni kanallar bulmaya mecburlar, bu en kökleşmiş âdetleri silmek anlamına gelse bile."

"Bu değişim niçin?”

"Çünkü koşullar geleneği aştı. Saklı bilgiyi muhafaza etmek artık hayati bir gereksinim değil. Bilgiyi ifşa ettiğin için seni eleştirecek birileri olacaktır, fakat hiç kimse seni bundan dolayı öldürmeyecektir. Kısacası, bilgi parçalarına sansür uygulamaya devam etmek büyücülüğün yekûn amacı açısından felaket olmuştur. Zira bu parçalar içimizde mayalanıyor ve çok derinlerde kökleşmiş bir önemlilik duygusunu beslemeye hizmet ediyor.

Nagual sıfatıyla benim ilk ölçüm, öncellerimi gizleriyle beraber bitirmek oldu. Günümüz savaşçılarının seçimi özgürlüktür. Bugün, kabul etme ya da etmeme tercihini dinleyicilerimize bırakarak, istediğimizi söyleyebiliyoruz. Bu geçmişteki nagualların yararlanamadığı sıra dışı bir sonuç doğurdu: Kitle pratiği.

Kitle pratiği bizim güvenlik vanamızdır. İnsanların tinini kandırabilirsin, zira her şey bir yana tinleri kendilerine ait değil. Ama özgürlük amacına kolektif bir biçimde odaklanmış yüz binlerce niyetin ışıklı kitlesini etkisizleştiremezsin.

Kitle enerjidir ve enerji bizim dikkat durgunluğunu kırmamıza imkân verir. Sihirli geçişlerin kolektif uygulanması sırasında, ilk kez işimin gerçekleştirile bilirliğine inanmama izin veren bir şeye, dünya çevresindeki hakiki bir enerjisel gösteriye tanık oldum. Olanlar topluluğumu ve beni öylesine heyecanlandırdı ki, bu durumu tasvir edecek bir söz bulamıyoruz.”



••Sihirli Geçişler••


Birkaç yıl boyunca Carlos, "sihirli geçişler" adını verdiği bazı hareketleri küçük gruplara öğretmişti, zira ona göre, bu hareketler enerjinin durgunluğunu önlemeye ve "sert yumaklar" biçimlendirmeye hizmet ediyordu. "Davula vurma", "sağa ve sola yıldırım" "dinamo" bu geçişlerden bir kaçıydı. Don Juan'ın hangi saatte olursa olsun, bulunduğu yerde bunları uyguladığını söylüyordu. Çoğu zaman, bir şeyler taşımadan önce ya da sonra veya uzun süre aynı pozisyonda kaldığı zamanlarda bunları yapıyordu.

Bu konu benim çok ilgimi çekiyordu, zira Doğu'ya özgü bazı duruşları şahsen uyguluyordum ve fizik alıştırmalara da her zaman eğilim duymuştum. Bu yüzden, ilk bulduğum fırsatta, Carlos'a sihirli geçişleri nerede öğrendiğini sordum. Carlos: “Bunlar eski görücülerin mirasıdır.”

O dönemler, herkesin görmesine çok fazla göz yumulmaz. Giderek, hermetizm biraz daha yumuşar ve geniş insan grupları buna yakınlaşmaya başlar.

Carlos onları daha incelikle işleyerek ve kategorilere bölerek, sihirli geçişleri hafifçe değiştirmeye başlamış. Ve onlara mimariden alınmış bir isim vererek “tensegriti” demiş. Bize tensegritinin gerilim ve bütünlük terimlerinin kombinasyonundan oluştuğunu söylemişti.

İlk başlarda, eleştiren kimseler vardı, yeni insanlar —bu alıştırmaların pratik yanına dair fikir edinmeden— bunların sadece nagualın düşüncesiyle icat edildiğini yaymaya başlamışlardı.

Bu konudaki kaygımdan bahsettiğimde, Carlos kararlıydı:

“Tensegriti benim niyetimdir! Bir nagualın buna hakkı vardır ve bu benim dünyaya bir hediyem.

Don Juan ve savaşçıları çömezlerine bizi enerji ve esenlikle dolduran ve bizim yabancı tinin boyunduruğunu sarsmamıza yardım eden pek çok özgül hareket öğretti. Benim rolüm başka uygulama gruplarında kullanılması amacıyla, onları kişisel çehrelerinden çıkartmak ve insanların geneline uyarlamak için onları hafifçe değiştirmekti.”

Carlos, başlangıçta belirlemiş olduğu sihirli geçişleri sınırlı bir biçim altında öğretme metodunun, belirgin bir biçimde başarısızlığa uğradığını, zira uygulanmaya hazırlanmış olanların yeterli bir "enerji kitlesini" biriktirmek için gereğinden biraz fazla sayıda olduğunu söylemişti. Bu yüzden, bu yeni safhada, çok sayıda bilinç üzerinde bir etki doğurabilecek bir sistem yaratmış.

"Topluluğumdakiler ve kendim enerji içinde bir kapı açacağız. Bu yarık o kadar güçlü olacak ki çağlar boyu varlığını sürdürecek ve içeriye bakmak için yaklaşanlar, bir başka dünyanın içine çekilecekler. Tensegritiyle, bu dönüşümü kaldırabilecek ilgili kişileri hazırlamak niyetindeyim. Gerekli disipline sahip olmayanlar ise niyet içinde can verecekler.

Öğretilerin ifşası planı, otuz yıllık uygulama ve deneyimin birleşimidir. Bunun işlerlik kazanması için, insan ve nagual sıfatıyla, yapabileceğim her şeyi yaptım, çünkü biliyorum ki, çok sayıda savaşçının kolektif kitlesi, çağımızın kipliği içinde büyük bir değişiklik yaratabilir.”



Sessizbilgi Listele - - - - - Yeni Siteye Dön