Eski SessizBilgi - - - - - Yeni SessizBilgi
Alt Limit:
Kaç tane -->

yasam olum ve sonrasi


Yakın zamanda yaşam ve ölüm ve sonrası hakkında yazmış bir çok filozofu okudum. Hepsinin farklı teorileri var ve açıkcası bizler gibi sıradan insanların ne düşündüğüyle ilgili pek ilgilenmemişler.


Yalnız aralarında öne çıkan biri var. Yüzyıl öncesinden bir Amerikan filozofu. Adı, William James. Şimdi bu adam tam yerinde bir şey söylemiş. Dediği gibi, "Her şeyin anlamına dair inançlarına nasıl eriştikleri konusunda filozof tayfası bizden o kadar farklı değil." Bir de demiş ki, "Hepimiz büyük sorunların yanıtlarına bir tür sezgi ile ulaşırız.". James bu sezgi şeyine, "yaşamın dürüstçe ve derinlemesine ne anlama geldiğine dair aptal sezgi" demiş ve burada aptalı kötü anlamda kullanmamış. Yani diyor ki ister filozof olalım ister ben ve siz gibi sıradan tipler, çoğunlukla olan bitene dair sezgilerimize bel bağlarız. Bir de şey demiş: "Hepimiz evrenin toplam baskısı ve itelemesini sezme ve hissetme yolları vardır."


Şimdi bazı filozoflar Büyük Yanıtlara giden yolu çoğumuz gibi el yordamıyla buldukları gerçeğini gizlemeye uğraşıyor. Vardıkları sonuçlara nasıl vardıklarını anlatırken kırk takla atıyor, elli laf uyduruyorlar. Ama aslında onlar da esas olarak tıpkı bizim gibi en başta sezgilerine güveniyorlar. Ama sezdikleriyle eşleşecek müthiş bir felsefe yaratmak istediklerinden, kafalarından bir felsefe uyduruyorlar. Bana sorarsanız işte tam bu noktada çıyanlaşıveriyorlar: sezgilerinin söylediği şeyleri desteklemek için evrenden seçmece kanıtlar topluyorlar ve işlerine gelmeyeni görmezden geliyorlar. Ucuz numara yani.


Bu James denen adamın söylediği aklımca çan çaldıran bir kaç şey daha var. Şimdi James demiş ki ortadaki olgular pek öyle net değilse -hani şöyle kocaman yanan ışıklı tabelalar hesabı- o zaman bize en uyan felsefeyi seçmekte serbestiz. Her Şeyin Anlamından bahsediyor ha: ölüm, yaşam, hepsi işte. Evrenin sizi ittiğinin şöyle bulutlar üstünde bir cennet olduğu kanısındaysanız, ee , tamam işte, ne var bunda yani? Ben kimim ki size yanıldığınızı söyleyeyim? Tüm içtenliğimle söylüyorum: "Umarım oraya gidersiniz ve ben de bir ara yanınıza uğrarım" Belki oturur, bir bira içer, laflarız. Ara sıra bu sitedekilerle yaptığımız gibi.


Son söz olarak;


Heidegger ile bir hipopotam cennet kapısına gelirler ve cebrail "Çocuklar" der, "bugünlük sadece bir yerimiz kaldı. O yüzden hanginiz "yaşamın anlamı nedir" sorusuna en iyi yanıtı verirseniz içeriye onu alacağım."


Bunun üzerine Heidegger "Varlık'ın kendisini düşünmek açıkça bütün metafizikte olduğu gibi yalnızca varolanlar aracılığıyla ve kendi temelleri bakımından yorumlandığı ve temellendirildiği ölçüde Varlık'a aldırmamayı gerektirir." der.


Hipopotam daha hiç bir şey diyemeden cebrail elini hayvanın omzuna koyar.

"Hey, hipo! Bugün şanslı günün!"



Yaşam ölum ve ötesi hakkinda zihnimizin soylediklerine kulak asmamak , sezgilerimize guvenmemek , sadece gozlemlemek ve yuzlesmek sessizce , iste o zaman tum soru zannedilen seylerin cevabini yanlizca sen bilebiliyorsun..

Hipopotam hikayene karsilik olarak sadece bir soru sormak istiyorum.


Nilüfer batakligin ortasinda ciceklerini acar, bu tanrinin istegi midir yoksa niluferin amaci mi ?



Nilüferin niyetidir.



Kaynak (kartal)


Yaşayan tüm organizmalara farkındalık bahşetmiştir.


Her varlık farkındalığını çoğaltır geliştirir.


Bitkilerinde kozası vardır belki bizdende önce buradaydılar.


Kendi devamlılıklarını sürdürebilme yetileri farkındalık seviyelerine göre değişmektedir.


Tum organizmalarin bileşim noktasının içinden geçen erke lifçikleri şu anki dünya algılamalarını zorunlu kılar


Nilüfer ne zaman çiçek açacağını bilmektedir türler deneyimlerini bir sonraki jenerasyona aktarırlar bu bizim ailede anneye babaya yada fertlerden birine benzerliğimiz gibidir,


Ancak buda yine bizden menkul değildir karganın

 verdiği cevap oldukça yerindedir evrendeki en güçlü şey niyettir tonalı bir arada tutan şey farkindaliklı varlikların niyetidir.


Tanrı kavramı ise tartışılması gereksiz bir olgudur.


Gördüğün zaman bunu tartışmanın anlamsız olduğunu anlarsın.


Şimdi senin sözcüklerinin izini sürelim bakalım.


Yaşam ve ölüm hakkında zihnimizin söylediklerine kulak asmamak,sezgilerimize güvenmemek,sadece gozlemlemek ve yüzleşmek sessizce.


Zihnimiz bu konuda bize ne söyler ölümü düşünmememizi daha çok zamanımızın olduğunu.


Sezgisellik önemlidir ama genel olarak zihnin engellerine takılır bütünlüklü bir konudur sezgiselliğin altını savaşçı edimleriyle doldurmak gerekir.


Sadece gözlemlemek meselesi önemli ama görüyorsan ,görmüyorsan yine tanıdık bildik yorumlama sisteminin engeline takılır.

Yüzleşmek olmazsa olmazıdır yaşamın herşeyle yüzleşmek gerek yüzleşmeler olmadan yaşamın değeri bilinemez bir savaşçı yüzleşir herşeyle o zaten baştan kabul etmiştir ölümlü olduğunu dolayısiyla yüzleşemiyeceği hiç birşey yoktur.


Nilüfer de bizde ölümlü varlıklarız.


Ölüm fikri anık tutar bizi anın değerini biliriz ve zamanımızı yele vermeyiz.


Ölümün otesi hiçliktir hic bir varlık ne burada ne otesinde bir daha varolamaz.


Sadece savaşçı için asgari bir şans vardır ölümden önce farķındalığını alıkoyarak sonsuzluğa açılan bir geçitten süzülerek geçebileceği bir aralık vardır.


Sevgiler.



sadece sessiz bir bilgiden doğan karmaşık açıklamalar , deneyimden doğan yorumlamalar, sözlerin analizinden doğan perspektifler.. kuramlar , bağlamlar ..

sonuç :

herkesin kendi içerisinde haklı olduğu.


'sevgilimin beni aldattığını seziyorum ve sezgilerim hep tutar'

(aylar sonra)

hay allah adamın kaçıncı kere günahını almışım..

:)

herkes kendi içerisinde savaşçı olabildiğini düşünür ve sezgilerine güvenir.

don juan karşılarına çıksa bir çoğu onun hastasıyken karşısında adeta kötü sezgilere girece insan sayısı % 60 tan aşağı düşmeyebilir (gözlemlerime dayanarak)

karganın dediği gibi hipopotam , bitirmiş tüm hipotezleri :)

sevgiler..



Sessiz bilgiden karmaşık açıklamalar doğmaz.


 karmaşıklık iç diyaloğun kalitesizliğinden kaynaklanır


Birlikte görenler açıklamaya ihtiyaç duymazlar.


Sorun dil'in olanaklarını kullanarak gördüklerini açıklamaya çalışmaktan kaynaklanıyor.


Dil'in olanakları görüleni aktarmayı kısıtlıyor anlatılan şey karşı tarafın zihin engeline takılıyor malesef.


Haklı çıkmak çıkmamak hiç önemi yok bunlar önemsiz şeyler sonsuzluğa bakış atanlar bunu bilirler.


Sevgilisinin kendisini aldattığını düşünmek "sezgilemek konusunun yanından geçmez"


Birbirinden talep eden kusurlu ilişkilerin doğal sonucudur oradaki aldatma konusu.


Enerji gerçeklerindeki sezgili olmakla ilgisi yoktur.


Bizler özgürlüğü arayan savaşçılarız kendimize savaşçı demeye çekinmeyiz.


Don juan hastası olmak :))


Öyle bir hastalığımız yok don juan ve onun hattının devamıyız diyebiliriz ancak onunla sonsuzlukta bir yerlerde karşılaşırız belki bu niyetimizin içinde var,bellimi olur.


Birbirinden gerilmek kusurlu varlıkların önkabüllerinden kaynaklanır.


Bizler yazgımızı kabul ettik sonsuzluğa akmak için bir özgülük biletimiz var ve bekliyoruz sadece.


Sevgiler...



Bir gün don juan, castenada ile bir mitote oturumuna gitmek için araba ile yola koyulurlar.

Yol hem uzun bir yoldur hemde o dönem meksika kavurucu sıcakların etkisi altindadır.

Carlos hem yolun stresi hemde sıcağın etkisi ile durmadan homurdanip durur, bunu farkeden don juan , yılın bu mevsiminde meksikanin hep böyle sıcak olacağini ve buna bir çözüm yolunun olmadığini söyler.


Lakin castenada sıcaga bir turlu tahammul edememektedir, yoldaki bir bufeden atistirmalik birseyler alip biraz mola verelim boylece biraz serinlemis oluruz diye fikir sunar ,

Don juan ise büfe yiyeceklerinin castenada yi ishal ettigini hatirlatir kendisine ..

Ve don juan,  castena da ya derki " kendini öyle birşeyin içine atmışsın ki sıcaktan kurtulsan ishal olacaksın , ishalden kurtulsan sıcaktan bayılacaksın"

:)

O yüzden bende biraz duraksadim cevap yazarken zira cevap yazmasam içimde beni bunaltan bir sıcaklik yuzunden baygin hissedeceğim , sicaktan kurtulup yorum yapsam ishal olacağım .. Hazimsizlik yaşayacağim.

:)


Zira sizin gibi bir savaşçının sessiz bir bilgiden sessizlik doğuramayacağı kanisina vardim..


Karganin yorumuna karsilik cevap atmam daki maksadim dogrular ve bilgiler , kişinin erkine ve edimlerine göre farkliliklar gösterirler , ama inlar için yani yaşadiklari o dönemde bulduklari bilgi onlar için en iyisidir , her insan kendi edimlerini açiklamaya calisir , bazi insanlar ise baskalarinin edimlerini cözmeye calisir, benim icin dogru olan sessizce yani baska sozlerden etkilenmeden hayata bakilmasi , hatta kendi zihnimizin egemenligini elimize alamadan zihnimize bile guvenmemiz gerektigini , korkmadan cekinmeden hayatla yuzlesmemize dayanir elde edilebilecek gercek bilgiler. Demek istedim.


Yani kargaya karsi degildim aksine , gereksiz buldum filozoflarin yorumlarini , o yuzden gereksinim duydum yazmaya..


Ve size de yazdiklariniza karsilik bir soru sormak istiyorum ,

Düşünceleriniz mi sözlerinizi etkiler , yoksa sözleriniz mi düşüncelerinizi etkiler ?


Zira siz sözcüklerin izini sürmeye muktedir bir savaşçisiniz.


Sevgiler



Kulvarlarımız farklı o yüzden susmak daha iyi :)


Sevgiler.



sıkıldın sonra bi daha sıkıldın yaaaa sonra bir şey yokkk



hep birisi sana güzel bir şey olacak der sonra olmaz yaaa sonra sen nee oldu demez sin



sonra bir hikaye anlatırlar sen başkakısı olursun



sonra bir hikaye anlatırlar sen başkakısı olursun



hep birisi sana güzel bir şey olacak der sonra olmaz yaaa sonra sen nee oldu demez sin



Felaket kardesim , inan sesli güldüm , yazdigina cok hak verdim..

Ve sunu eklemek isterim ki , insan sıkılır , sonra bir daha sıkılır ve tanrıyı bulur, ondan da sıkılır bu sefer kendisi tanrı olur , ondan da sıkılır da ne olduğunu kendisi de unutur başkası da , sonra bir hikaye duyar farkinda olmadan bu sefer de o olur , ve sanırım benim de sıkılmadan baktığım olay bu , insanlarin sıkılması:) ve sanirim yargilamadan ve asla elestirmeden insanin sevdigim bir doğasidir bu :)



demas sorunu cözer



unutma ve özetleme farklı gibi görünür ama yaşlanma engelenemez sürekli özetleme olmaz iç sessini durdur sonra duş all



Sessizbilgi Listele - - - - - Yeni Siteye Dön