Eski SessizBilgi - - - - - Yeni SessizBilgi
Alt Limit:
Kaç tane -->

insan ciftliklerinden tavuk ciftliklerine


İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Yavuz Dizdar: "Biliyorum canınız sıkılacak, yüreğiniz kabaracak, üzüleceksiniz ama gerçekleri öğrenmeniz lazım.

Daha yumurtadan çıkar çıkmaz civcive antibiyotik veriliyor. Kemikleri gelişmesin, sadece et yapsın diye... Tavuklar tarladaki patatesler gibi hiç kıpırdamadan yetiştiriliyor. Bıraksanız bile kıpırdayamıyorlar... Elinize aldığınızda kemikleri kırılıyor... Bu inanılmaz bir vicdansızlık..."




Tarım desen gene öyle. Zehir saçıyoruz tarlalara, kuşlar, böcekler ve mikro yaşam düzeyinde tam bir katliam yapıyoruz. İstediğimiz "ideal" bir sonuç var. Kendi çıkarımız için başka türleri hizaya sokuyoruz.


Bilmeyen kaldı mı tarım ve hayvancılık adı altında başka türlere neler yaptığımızı bilemiyorum, ama ben şunu sormak istiyorum: Bu neyin yansıması? İnsan türünün kolektif bilinci ve bilinçaltı neyi yansıtıyor bu şekilde? Görünürdeki sebeplerin altına bakabilirsek ne görürüz acaba?


İnsan türünün yaşam şekline baktığımda, içine doğduğumuz ve daha sonra burada ne şekilde davranmamız gerektiğini belirleyen kuralların bize acımasızca öğretildiği yerin bir tavuk çiftliğine ya da bir tarım alanına çok benzediğini düşünüyorum. İnsan çiftliği ya da tarlası...



fabrika...seri üretim, black mirorr



Tavuğun başına gelen bir türün  başka bir tür tarafından ele geçirilmesi durumuna iyi bir örnektir.


Insanda binlerce yıl önce evrenin derinliklerinden gelen başka bir tür tarafından ele geçirilmiştir.


Şamanlar bu örgütĺü güce uçucular-yağmacilar-çamur gölgeler adını vermişlerdir.


Bu yağmacılar kendi zihinlerini bize vererek enerji bedenimiz üzerinde oluşan anlık parlamaları drenajlarlar.


Yağmacıların temel korkuları aç kalmaktır kendi korkularını zihinlerimize yerleştirmiş bizide açlık korkusunu büyutecek davranış modellerine iterek sürekli zihinlerimizle oynayarak açığa çıkan duygusal parlamaları kıtır ķıtır yemektedirler.


Insanogulları olarak doğduğumuzda enerjimiz tamdır,ayak altımizdan başımızın üstüne kadar farkındalık parıltımız tamdır.


Biz büyüdükçe ebeveynlerimiz tüm dikkatimize yön verir sözcükleri bize ezberleterek kendi beklentilerini/korkularını bize aktarırlar


Maddi dünya algımız oluştuğunda bileşim noktamızda artık sabit diğer insanlarla aynı yerleri tamamen aynı biçimde vurgulamamızı zorunlu kılar.


Yağmacının zihni bizim zihnimizdir artık kendi türümüzün davranış kalıplarını aynen uygularız benzer tepkiler veririz üzülürüz/ağlarız/endişeleniriz


Yagmacı arada bir duygusal sarsıntılar yaratarak farkındalık zırhımızı kemirir

Civcivi kısa zamanda piliç haline getiren acımasız uygulama yağmacı tarafından bize uygulanır.


Farkındalık zırhımız ayak tabanlarımızın altina inene kadar kemirmeye devam ederler.

Tavuğu pazara sunacak kadar hayatta tutacak koşulları sağlamak gerekiyorsa bunu sunarız yada canını alırız.


Yağmacıda ayak tabanlarımızın altında bizi hayatta tutacak kadarını bırakırki anlık heyecan dalgaları metaforlar yaratarak açığa çıkan enerjiyi yiyebilsin.


Ayağımızın altindaki enerji tamda kişisel önem ve kibrin yani öz yansımamızın enerjisel tayfıni oluşturur


Tavuğun en lezzetli kısmı hakkında hepimizin bir tanımı vardır mutlaka


Kişisel önem ve kibrin günlük yaşamımızın akışında ne kadar önemli olduğunu ve çatışmaların bu önem tehdit edildiğinde bizi nasıl bir kısırdöngüye soktuğunu hepimiz kendi deneyimlerimizden biliriz.


İnsanlar bu yüzden birbirini öldürür incir çekirdeğine eziyet mevzular yüzünden bağırır öfkelenir iste tam o anda yağmacı için bal kaymak bir durumdur hemen gelir ve kotasını toplar.


İç diyaloğumuzun kalitesinide belirleyen yine yagmacıdır


sürekli kaygı ve endişe yaratarak iç diyaloğumuzu karartırki farkedilmesin en büyük korkusu farkedilmektir.


Bir an bile bizi boş bırakmaz yağmacının farkındalığı vardır ama konsantrasyonu yoktur

Disiplin yoluyla altedilebilir


Tavuğu ve başka türleri kendimize bağımlı hale getirmek yağmacının bizim üzerimizdeki başarısının bir yansımasıdır.


İkili zihin yapısından kendini kurtaran savaşçı ancak dünyasıyla doğru ve diğer canlılarla eşit bir ilişki kurabilir


Yağmacıya kızmak anlamsızdır evrenin karakteri yırtıcıdır evren avcılarla doludur insan avcı tinini kaybetmiş toplumsallaştırılmış dolayısıyla evcilleşmiş evrimi kesintiye uğramıştir.


Yıkım ve yapım bitimsizdir yağmacının tasarımıdır


Birgün bir tavuk kaçar ve avcı tinini kazanır özgürlesir ve  kendi türü icin bir umut olabilir


Özgürleşmek isteyen varlıklar için bu asgari şans verilmistir.



Yağmacılara takılmayı, onları umursamayı çok önce bıraktım ama o Kartal yok mu, onun gerçekliği konusunda çok düşünüyorum, endişeleniyorum ve zaman zaman kızgınlık duyuyorum.


Baş yağmacı Kartal, varlığı doğru olabilir mi? Belki büyücülerin gördüklerini yanlış yorumlamalarıdır. Ama ne gördüklerini bilmiyoruz ki yanlış mı doğru mu bir fikir yürütebilelim.


CC'nin kitaplarında inanmadığım ya da inanmak istemediğim tek konu, Kartal'ın bizden besleniyor olması. Öldükten sonra yok olmak.



:) kartalın bizden besleniyor olmasını kişisel bir mesele olarak dusünme bütün evrene kaynaklık eden bir güç gibi ele almak gerekir.


Kartal tasviri bir betimleme görücüler sonsuzluğa attıkları kısa bakışların sonrasinda gördüklerini dilin olanaklariyla tarif etmeye calışmışlar.

Onlar ne gördüklerinden çok eminlerdi.inanip inanmama durumundan

Çok kendimizinde deneyimleyerek sağlamasini yapmamız gerekiyor


Görmemiz gerekiyor kaynağın senın sevmediğin tabirle soyleyecek olursak kartalın kendisine bakış atmak çok ezici bir baskı yaratır bunu bir başina yapan görücüler yasamlarını yitirdiler.


Yeni görücüler gruplar hâlinde erklerini birleştirerek kaynağın ne yaptığını açıklayabildiler.


Enerjiyi evrendeki akışı içinde gormek her buyuçunun gerceklestirmesi gereken pratik bir edimdir.yoksa bilgi sadece informatik kalır.


Yağmacıyı umursamayı birakmak :) mizahi olarak kulağa hoş geliyor mizahında bir parça gerçekliği carpitmasına göz yumulabilir :))


Yağmacı konuların konusudur dehsetengiz bir vakadır.ınsan turunu tumuyle ele gecirmistir.

Sokakta karşılaştığımız konuştuğumuz her insanın aslında yağmacısıyla muhatap oluruz.Bu çok çarpıcı bir durum yagmacıyla vedalaşıp bize ait olan zihnimize tekrar ulasmalıyız


Kendisini umursamamayı ve konsantrasyonunu kartala yönlendiren yağmacidan başkasi değildir onun tek korkusu farkedilmek ve besininden mahrum kalmasidir açlik korkusu çeken bir varlik farkedip kovacaksin diye tir tir titriyordur.



Ne kadar ilginç. Cümlelerim de uçucuların izini görüyorsun ama ben de senin yazdıkların da görüyorum.


Komik bir durum. :)



bunu bir başina yapan görücüler yasamlarını yitirdiler.

Bu cumle bende buyuk bir tutku yaratti cok sevdigim birine dair. Onu ne kadar derinden en dipten bir atesle sevdigimi anlatabilecegim herhangi bir tarif yok elimde bu cumlelerden baska ..



Bu cümleler kuşaklar boyunca büyücüer tarafından aktarilageldiler bu yuzden hepimizi derinden etkileyen cumleler ve onlardan bize uzanan büyücü öyküleri bizde bir şeyleri tetikliyor buda güzel bir etki sevinç hüzün bazen hepsi güzel :)



Sessizbilgi Listele - - - - - Yeni Siteye Dön