Eski SessizBilgi - - - - - Yeni SessizBilgi
Alt Limit:
Kaç tane -->

ruh ve tin kavramlari soul and spirit


Karşımıza sıkça çıkan 'tin' kelimesi İngilizce Castaneda kitaplarındaki 'spirit' kelimesinden çevrilmiştir. Merak ettiğim bir durumda, neden 'soul' değilde 'spirit' kelimesini kullanmış olduğudur. Bu kelime ile ilgili olarak 'Encyclopedia of religious and spiritual development' isimli ansiklopedide 'tin' ve 'ruh' (spirit and soul) kelimelerinin anlam bakımından birbiri ile ilişkisine ilişkin kısa bir açıklama bulunuyor. Bu açıklama, kelimeye yüklenen anlamları inceleme imkanı sunabilir. Çeviriyi yaparken 'spirit' yerine bende 'tin' kelimesini kullandım.


Ruh(Soul)

Ruh kavramı sık sık spiritüel tartışmalardan çağrışım yapar. Bir hareketli müzik veya olağanüstü bir sanat eserinin bir kişinin ruhuna dokunabilmesi şüphesiz bir ruhsal deneyim yerini almaktadır. Ruh yaygın olarak spiritüel tartışmalar üzerineyken, anlamına ilişkin birkaç kesin ayrım vardır. Batı kültüründe 'ruh' kelimesi dinselleşmektedir ve çoğu insan 'ruh' kelimesini ilâhiyat ve din ile bağdaştırır. Bu yaygın kullanımda 'ruh' çoğu kez bir isimdir. 'Ruh' bazen herhangi birinin veya nitelikli birinin sahip olduğu bir betimleme olabilir. 'Ruh', ister şu an ki yaşamımız olsun, isterse unutulmuş veya nispeten bozulmamış tarafımız olsun yada isterse cennet yaşamı olsun, bunun içinde hareket eden bilinç ve farkındalığın merkezidir.

Bu suretle 'ruh' her zaman incelenememektedir. Buna karşılık, 'ruh' kelimesi için eski Yunanca'da; bir insan olmanın en derin tutkuları diye adlandırılmaktaydı. İngilizce'de ise; yaşam gücü ile yapılması gerekli anlamına gelen, eski İngilizce kelimesi 'sawol' dan türemektedir. Bu nedenle, 'ruh' hakkında düşünmenin bir başka yolu, bir insana ve Dünya'yı incelediğimiz evrensel yola değinmektedir. Bizler yaşamı mitolojik ve geçmiş yorumlamalar sayesinde deneyimleriz.

Bundan yaklaşık 300 yıl önce, Descartes'in öne sürdüğü 'düşünüyorum, öyleyse varım' özdeyişinden beri, Batı toplumunda mantıklı düşünme yükselmektedir ve 'ruh' için harcanan dikkat azalmaktadır. Ama bizler ruhu anlamak için kişisel ve deneyimlsel olarak öğrenmeye çalışmalıyız. 'Ruh' bir şiir tarafından alıp götürülünce, bir müzik tarafından hareketlendirilince veya bir tören yada simge tarafından dokunulunca hissedilebilir. 'Ruh' derinlerimizdeki bir anlık titreşimdir. Soluğumuzun kesilmesi, boğazımızın düğümlenmesi yada göz yaşlarımızın dökülmesi, ruhumuzun varoluşunun işaretidir. Bunun için 'ruh' hissedilebilir, dokunulabilir ve bilinebilir, ama yinede bir Batılı'nın ihtiyacı olan tanımlama yöntemi ve soyutlaması için sonsuza dek direnir.

'Tin' ve 'ruh' anlamları bazen farklı gibi görünür.'Tin', havada süzülme, sınırsızlık, doruk noktalarının deneyimlenmesi ve yayılma ile ilişkilendirilir. O kişiliksiz ve zamansız, yaşam sonrası ile ilgilendirilmiş, kozmik konular, idealist değerler veya umutlar, ve evrensel gerçeklerdir. Diğer taraftan 'ruh' derinlik hakkındadır. Günlük hayatı kapsayan; geçmişimiz ve bedenimizden ayrılamama, bütünlük, şu an ki bağlam veya ölümlülük için harikûlade bir yaklaşım biçimidir. 'Tin' ve 'ruh' dan biri olmazsa diğeride var olamaz. Onlar insan olma deneyiminin iki yönü yani aynı madalyonun iki yüzüdür. Birinin diğerinden üstün olamaması, kritik bir görünümdür.



Çeşitli açıklamalar;


Bedenin içindekine Ruh (Soul), Ruhun içindekine de Can (spirit) denmekte.


Spirit: Bir varlığın yaşam gücü. Kişinin hayatta oluşunun göstergesi, canlılık.

Soul: Teolojide ruh kişinin ilahîliğe iştirak eden kısmı olarak tanımlanır.


Tin: Kelime anlamı olarak ruh kelimesine karşılık gelse de, felsefi bir terim olarak tin, ruhtan ayrı bir kavramdır. Ruh, organik ve duyusal yaşamın ilkesidir (hayvanların da ruhundan söz edilir). Tin ise yalnız insana özgüdür.


İnsan tin değildir, bir tine sahiptir. İnsan aynı zamanda bir ruhtur.


Ruh, kişinin kendisini ve diğerlerini nasıl anladığıdır. Tin, kişinin maneviyatı nasıl anladığıdır.



Kısaca; ruh bileşim noktası, tin ise kartalın yayılımları ile kurulan ilişkidir.



Slhak bu cevirileri senmi yaptin?


Tin ve ruh olmaksizin var olunamaz. Peki ama tinle ve ruhla uyumsuzken varolabiliyoruz. Buda esas sorunlarimizdan birisi degilmi?


Ruhu tanimlayamiyorum ama tin herseyin toplaminin ruhuymus gbi geliyor bazen. Ama tekillestirilebilirmis gbide.. mesela benim tinim, tinin ben baz alinarak degerlendirilmis hali; biraz kiyas gibimi desem.. yada herseyin icindeki yerimiz.. agacin tini = agacin ruhu/herseyin ruhu ..


Niyette ruhtan tine tasiyan kopru gibi. Sayisiz olusturulabilen daha matematiksel ve hatta biraz ogrenince sanki mekanik bi kullanimi olan ..


Bide mesela ruh burayida gorurken ve yakalanabilir biseyken tin hic oyle gelmiyo. Sanki o bambaska perde arkasiyla ilgili ve yakalanamaz biseymis gibi. Bisiler oluyo biliriz ama, hissederiz, tam yakalicak bisi anlicak gibi oluruz ama anlasakta anlamayiz hani .. iste orda tinin pesinden kosmak var gibi . Ama buraya kadar bazi yollari gecmis olmak gerekiyo sanirim. Cunku siradan hayatin icinde cogu cogu insanin basina gelmiyodur bu his sanirim. Ama belki daha soyut kafalarda yasayanlar (kafa yoranlar demiyorum) icin basit parlamalarda olabilir.


Ama bazen oyle seyler yapiyosunki tin sana tum dikkatiyle gozunu dikip bakmaya basliyo.Sanki bakisip anlasiyosun tinle o saatten sonra


"Insan tin degildir, tine sahiptir. Insan ayni zamanda ruhtur." Bence en guzel aciklama


"Tin, kartalin yayilimlariyla kurulan iliski" bence dogru bi aciklama degil. Bilesim noktasi konumuna daha cok benziyo o tanim.



Evet çeviriyi ben yaptım.

Senin sorunu cevaplamadan önce şunu açıklamam gerek: Burada verilmiş olan açıklamalar, kelimelere yüklenen anlamlarla ilgiliydi. Hepimiz günlük Dünya'da kelimelere yüklediğimiz anlamlarla birşeyleri ifade ediyoruz veye onları anlamlandırıyoruz. Mesela bir dini kitaptada 'tin' veya 'ruh' kelimesini okumuş olabiliriz. Peki, neden açıklamak istediği şeyi ifade etmek için bu kelimeleri kullanıyor? Bunu anlamamıza yardımcı olabilir.

Bir diğeri Castaneda kitapları. Büyücülüğü kelimeleri kullanarak açıklamak isteyen büyücüler, insanların kullandığı kelimler arasından neden o kelimeleri seçtikleri ile ilgili durumları anlamak için o kelimeleri kullanış biçimimizi bilmek gerek. Bu sebeple burada yapılmış açıklamaların büyücülük açıklamaları ile hiçbir ilgisi yok veya bizim tini anlama biçimimizle de ilgisi yok. Castaneda bile tini anlatmak için "Sessizliğin Erki" kitabını yazmış, ben şimdi 2 kelime ile tini anlatmaya kalksam saçmalamış olurum.


Senin sorunun cevabı olarak ingilizce cümle şu " Spirit and soul can not exist without each other." yani "birbiri olmaksızın 'ruh' ve 'tin' var olamaz veya yaşayan olunamaz". Çeviride hata varsa düzeltelim?



Ahahaha ay ben şok:D ben nerde ceviri duzeltmek nerde:)) ama bravolarimi sunarim saygiyla sana salih. Onun disindaki cumlelerine katilsamda bi seyi belirtmem lazim. Cc'yi oteki ogretilerden, kavrayislardan, ayikmalardan falan ayrik ya da daha fazlasi olarak "gormek istemedigimden" (gormedigimden diyemiyorum) buyuculuk aciklamalariyla hicbi ilgisi yok diyemiyorum. Sadece bu yuzdende degil. Biraz yanlis bile ifade ettim hatta. Bariz bir sekilde birbirini fazlasiyla anistiran kavramlar bunlar. Cc dil sinirlarinin otesine tasiyor yalnizca. Hatta anlamlari bulaniklastirarak yapiyor bunu cok kez. Yapamazmi, elbette yapabilir. Konu o degil. Ama biraz felsefi kurcalamalarla zaten "dil otesi" diye bi kavramdan nice nice zaman once bahsedildigini goruruz. Ve bunu kimse cc'den ogrenmedi. (Bu noktada kitaplardaki anlatimin cumlelerin ifadelerin vs algiyi kaydirma potansiyeli zaten bambaska bi olay.)


Buradaki tin tanimlariyla cc'nin tin anlatimlari arasindaki boyut farkini elbette anliyoruz. Sebebide kitaplardaki sozlerin buyusudur. Yoksa biri otekiyle anistirilamaz degiller. Tin tindir:P

Ve galibaaa sanirsam o cumledede ruh ve tinden biri olmazsa oteki olmaz diyor. Ruh ve tin olmadan varolunamaz demiyor zannimca.



eyvallah :)

sanırım her çeviride çevirmenin biraz yorumu oluyo. Mesela bizim Türkçe Castanedalarda 'spirit' bazen 'ruh' diye bazen de 'tin' diye çevrilmiş. Ama açıklamayı komple okuyunca birşeyler anlıyoruz fakat sadece bir cümle okusak bir sürü soru işareti kalıyor.



Konu açılmışken not ettiğim bir çeviri vardı. Bunlardan biri İngilizce kitaptan, diğeri Türkçeden.


"Don Juan says there is a spirit in peyote," Benigno said.


Benigno, “Don Juan, peyoteden bir ruh çıktığını söylüyor,” dedi.


Ben şimdi bu İngilizce cümleyi şöyle anlıyorum; "Don Juan, Peyote de bir tin olduğunu söyler." Ama bizim kitaplarda "ruh çıkması" diye çevirmiş.



büyü nesneldir demişti bii adam



Sayın felaket arkadaşım, sana konu dışı birşey ifade etmek istiyorum. Türkçe dil(lisan) bilgin oldukça zayıf. Uzun yıllardır bu sitede yorum yazıyorsun, bu sebeple sana bunu bildirmek isterim. Yazdığın yorumların büyük çoğunluğunu hiç anlayamadım. Cümlelerinde özne,yüklem,nesne(dil bilgisi) düzenin uygun değil ve seçtiğin kelimeler ifadeye uymuyor. Sanırım "google translate" den çeviri yapıyorsun. "google translate" her zaman uygun kelimeleri seçemiyor. Sana tavsiyem, uygun kelimeleri seçebilmek için ayrıca Türkçe-Türkçe sözlük kullan. Hepimiz belli bir dönem farklı lisan öğrenmişizdir, bu sebeple seni anlıyorum ve başarılar diliyorum.



"Sonsuz"un kısa tarifi konunun özünü daha iyi ifade ediyor


Ruh bileşim noktası

Tin ise kartalın yayılımları ile kurulan iliskidir.


Bütün yazılı ve görsel edebiyat,tarih,felsefe,teoloji kartalın yayılımlarını duyusal veriye dönüştürme itkimizden kaynaklanmaktadır elbetteki bu itkiye neden olan şey farkındalık çoğaltımına hizmet etmektedir.


Insanoğullarının binyıllardır algılayıcılar olarak üzerinde önemle durdukları konu kendi varoluşsal kökenlerini araştırmak olmuştur.


Insan ruhunu ele alış biçimleri kimi zaman dinsel motivasyon kaynaklarıyla ilişkilendirilmiş

Ruhu kurtarma yada arındırma ritüelleriyle maddi dünyamızın içine aktarılmıştır.


Ruhun bu dünyada acı cekmesi sonraki hayatta ödüllendirelebileceği fikrini destekleyici önermelerle kitaplarda yer bulmustur.


Acı ve ödül kavramı ise ruhun soyut daha eterik tespitine insan merkezli bir bilinebilir ölcülebilir kendisi için elle tutulur hale getirme çabasından başka bir şey değildir.


Silhakin actiğı konuyu merkezinden uzaklaştırmadan devam edelim .


Ruh ve tin üzerine yazılmış araştırma ve incelemelerde her zaman konuyu ele alan kişinin kendi ķişisel bakış açısınıda işin içine katmadan edemeyeceği gerçeğini unutmamak gerek


Kışisel önem bir şekilde mutlaka hortlar :)


Konuya dini açıdan bakan biri çeviri söz konusu olduğunda tin yerine altı defalarca dini metinlerde çizilmis olan ruh sözcüğünu tercih edecektir.


O zamanda subjektif öznel bir yorumlama kaçınılmazdir.


Meseleyi enerji gerçekleri açısından ele alan büyücüler

Yaşadıkları deneyimleri dilin olanaklarını kullanarak açıklamaya ugraşmaları sonucunda bile son sözü şoyle bitirmektedirler.


Her büyücü savaşçı söylenen herşeyi kendisi pratik olarak deneyimlemelidir.


Bugune kadar şamanlar haricinde enerjik gerceklikle bileşim noktalarıni kaydırarak yüzyüze gelen insanlar


Insan kalıbını görüp tanrının ışığıyla yıkandıklarını sevgi barış esenlik duyumunu bize nakşetmişler


İnsan bandında en yakın dünyalardan biri olan sülfür dünyasını cehennem olarak betimlemişler


Cennet tasviride yine bileşim noktası konumlarından birine denk düşen dünyalardan birine denk düşmektedir.


Bileşim noktası kaydığında herşey olasıdır


Dinsel kaynakları oluşturan yazıtlar uçucu zihnine aittir


Inorganiklerle ilişkiye girenler belliki oradan kendi kulaklarina uflenenleri günümüzün dinsel kitaplarına dilin olanakları ve kendi topografik zenginliklerinide ekleyerek çoğaltmışlardır


Demek istediğim oki aslında orjinal birşey yoktur olan biten sahtenin çoğaltılmasıdır.


Bir zamanlar sessiz bilgi aracılığıyla sonsuzluğa açılan insanlar büyülu sözcükleri bir fırlatma rampası gibi kullanarak başka dünyalara ulaşabiliyordu.


Onlardan geriye kalan ve bize kadar ulaşan enerji gerçekleri dışında neredeyse her şey sahtedir.


Orjinal diye birşey yoktur tini ölü bir şair yada yazarın böbürlenerek ben yazdım ben yarattım dediği şey bileşim noktası kaydığında o bileşim noktasında uçuşan sözcükleri seçip kullanma ediminden başka bir şey değildir.


Notalar bir müzik adamı için bileşim noktası kaydığınďa ya gözünün önüne yada kulağının içine akmaktadır.


Tin büyücü için kendi icsel sessizliği aracılığıyla sonsuzla bağlantı hattını ifade eder


Tin bazen işaretler yoralarla kendini belli eder.


Tin bazen gecededir bizi ürpertir yada bize dokunur bir anda önümüze herşeyi tüm açıklığıyla serer.


Savaşçı niyetini seslendirerek tinini parlatır.


Ruhu tarif ederken aynı anda lahmacun yiyilebilir :))


Ruhani liderler yukarıda bahsi geçen bileşim noktası konumlarından devşirilen metinlerle ruhu tarif ederler.


Ardılları ise enerjiyi görmeden deneyimlemeden öncülerinin metinlerinden yola çıkarak habire ayran gibi köpürtüp ruhu kutsamaktadırlar.


Yine konu gelip doğrudan deneyime dayanıyor teoloji ve spiritüel yazmalar deneyime dayanmadığı surece okuyucu için tek çıkar yol tini yada ruhu bileşim noktasını kaydırarak açınlamaya çalısmak


Tin sizi kutsasın :)))



bize zorla öğretilen ile şamanizmi anlamaya çalışmak..



Oteki arasıra yazılarını facebookta falan kullanıyorum bilgin olsun.



Tamam sonsuz kullanabilirsin enerjik gercekler dilimiz donduğunce hepimize ait olan paylaştığimiz bir kaynak.


Facebook bildiğim bir mecra değil burdaki gibi bir alaninmi var? senin icinde uygunsa linkini atarsan bende göz atmış olurum



Kapalı bir grup var ama hiç de öyle iyi değil. Bakmasan da birşey kaybetmiş sayılmazsın.


https://www.facebook.com/groups/sessizbilgi/



Peki bakmiyorum o zaman :)


gereksiz yeni kayıt oluşturmayayım



Sessizbilgi Listele - - - - - Yeni Siteye Dön