1

Konu: ÖNSÖZ

Meksikalı Kızılderili büyücü don Juan Matus’la çömezlik ilişkimi ayrıntılarıyla uzun uzadıya yazmış bulunuyorum. Don Juan’ın anlamamı ve içselleştirmemi istediği kavram ve uygulamaların yabancılığından dolayı, öğretilerini bir anlatı, yaşananların bir hikâyesi olarak, olduğu gibi anlatmaktan başka çarem yok. Don Juan’ın öğretme düzeni, insanda iki tür farkındalık olduğu düşüncesine dayanıyordu. Onları sağ yan ve sol yan olarak adlandırmıştı. Birincisini, günlük hayatın gerektirdiği olağan farkındalık olarak tanımlıyordu. İkincisi, dediğine göre, insanın, büyücü ve görücü olarak işlev görmesi için gereken farkındalık durumu olan, bilinmeyen yandı. Bu nedenle don Juan yönergesini, sağ yan için öğretiler ve sol yan için öğretiler olarak ikiye ayırmıştı. Sağ yan öğretilerini olağan farkındalığım sırasında vermişti; bu öğretileri tüm kitaplarımda anlatmıştım. Olağan farkındalık durumundayken don Juan bana bir büyücü olduğunu söylemişti. Hatta beni başka bir büyücüyle, don Genaro Flores’le tanıştırmış ve bu birlikteliğin doğası gereği, mantıken, beni çömezleri kabul ettikleri sonucuna varmıştım. Çömezliğim, don Juan ve don Genaro’nun uygulamama yol açtıkları akıl almaz bir edimle sona ermişti. Beni doruğu yassı bir dağın tepesinden boşluğa atlatmışlardı. O dağın doruğunda neler olduğunu anlatılarımdan birinde aktarmıştım. Don Juan’ın sağ yan öğretilerinin son sahnesi, don Juan’ın kendisi; don Genaro; iki çömez, Pablito ve Nestor ile benim tarafımdan oynanmıştı. Pablito, Nestor ve ben o doruktan boşluğa atlamıştık. Bundan sonraki yıllarda, yok oluşla kaçınılmaz bir biçimde burun buruna geldiğim o anda, don Juan ve don Genaro’ya duyduğum tam güvenin, tüm ussal korkularımı silmeye yettiğini düşündüm. Artık böyle olmadığını, bunun sırrının don Juan’ın sol yan öğretilerinde yattığım ve don Juan, don Genaro ve yoldaşlarının bu öğretileri iletmek için muazzam bir özdenetim ve sebat sergilediklerini biliyorum. Don Juan’ın, sol yan öğretileri sırasında tam olarak ne yaşadığımı ve beni böylesi anlaşılmaz bir eyleme, yani boşluğa atlamaya neyin bu denli istekli kıldığını anımsamam neredeyse on yılımı aldı. Don Juan, kendisinin, don Genaro’nun ve yoldaşlarının gerçekte bana ne yaptıklarını ve kim olduklarını sol yan öğretilerinde açıklamıştı. Bana büyücülüğü değil, kendilerindeki eski bir bilginin üç niteliğini:  farkındalık, iz sürme ve niyette ustalaşmayı öğretmişlerdi. Ve onlar büyücü değil, görücüydüler. Ve don Juan yalnızca bir görücü değil, bir nagualdı da. Don Juan, nagual ve görme konularını, sağ yan öğretilerinde yeterince açıklamıştı bana.  Görmeyi, insanların algı alanlarını, şeylerin yalnızca dış görünümünü değil, özünü de tayin edecek denli genişletme yetisi olarak anlamıştım. Görücülerin, insanı ışık saçan bir yumurtaya benzeyen bir erke alanı olarak gördüklerini de açıklamıştı. İnsanların büyük çoğunluğunun erke alanlarının iki bölüme ayrıldığını söylemişti. Çok az erkek ve kadının ise dört, kimi zaman da üç bölümü vardı. Bunlar, sıradan insanlara oranla daha esnek olmalarından dolayı,  görmeyi öğrenmelerinin ardından nagual olabilirlerdi. Don Juan, sol yan öğretileri sırasında bana görmenin ve nagual olmanın zorluklarını açıklamıştı. Nagual olmanın, salt görmeyi öğrenmiş esnek insan olmaktan daha karmaşık ve ulaşılması zor bir şey olduğunu söylemişti. Nagual olmak, önder olmayı, öğretmen ve kılavuz olmayı içeriyordu. Bir nagual olarak, don Juan, nagual birliği olarak da bilinen, Cecilia, Delia, Hermelinda, Carmela, Nelida, Florinda, Zuleica ve Zoila adındaki sekiz kadın görücüyle; üç erkek görücüden, Vicente, Silvio Manuel ve Genaro; ve dört ulak ya da haberciden, Emilito, John Tuma, Marta ve Teresa’dan oluşan görücüler grubunun önderiydi. Don Juan, nagual birliğinin önderliğini yapmanın yanı sıra, yeni nagual birliği adıyla bilinen bir dizi çömez görücüye de öğretmenlik ve kılavuzluk yapıyordu. Bu birlik Pablito, Nestor, Eligio ve Benigno adlarında dört genç erkekten ve Soledad, la Gorda, Lidia, Josefina ve Rosa adlarında beş kadından oluşuyordu. Ben, nagual kadın Carol’la birlikte yeni nagual birliğinin bir bakıma önderiydim. Don Juan’ın, sol yan öğretilerini bana aktarabilmesi için, ileri farkındalık olarak bilinen, benzersiz bir algısal duruluk durumuna girmem gerekiyordu. Onunla birlikte olduğum yıllar boyunca, sırtımda okkalı tokatlar patlatarak birçok defa bu duruma geçmemi sağlamıştı. Don Juan, çömezlerin, ileri farkındalık durumundayken günlük yaşamdaki kadar doğal davranabileceklerini, bununla birlikte zihinlerini benzersiz bir kuvvet ve durulukla herhangi bir şey üzerinde yoğunlaştırabildiklerini açıkladı. Ancak ileri bilinçliliğin doğası onun normal anımsama süreci yoluyla kullanılmasına olanak vermiyordu. Bu durumdan, çömezin günlük farkındalığına sızanlar ise ancak zorlu bir çaba sonucu anımsanabiliyordu. Nagual birliğiyle olan ilişkilerim, bu anımsama zorluğunun bir örneğiydi. Don Genaro dışındaki üyelerle yalnızca ileri bilinçlilik durumunda bir araya geliyordum; bu nedenle de günlük yaşantımda onları, bir rüyanın silik kişilikleri olarak bile anımsamıyordum. Onlarla her buluşmam, neredeyse bir ritüele dönüşmüştü. Arabamla, don Genaro’nun Meksika’nın güneyindeki küçük bir kasabada yer alan evine giderdim. Hemen ardından, don Juan bize katılır ve üçümüz don Juan’ın sağ yan öğretilerine kendimizi kaptırırdık. Daha sonra, don Juan farkındalık düzeyimi değiştirir ve beraberce diğer on beş görücünün yaşadığı, yakındaki daha büyük bir kasabaya giderdik. İleri bilinçliliğe her girişimde, iki yanım arasındaki farka hayret etmişimdir. Her seferinde gözlerimin önünden bir perde kalkmış, sanki daha önce yarı körmüşüm de şimdi görebiliyormuşum gibi hissederdim. O anlarda beni saran özgürlüğü, benzersiz neşeyi yaşadığım başka hiçbir şeyle karşılaştıramam. Bununla birlikte, korkutucu bir hüzün ve özlem duygusu da özgürlük ve neşe duygusuna eşlik ederdi. Don Juan bana hüzün ve özlem olmadan bütünlük olmayacağını, çünkü bunlar olmadan sağduyu ve sevecenliğin de olamayacağını söylemişti. Sevecenlikten yoksun bilgelik ve sağduyusuz bilgi yararsızdır, derdi. Sol yan öğreti düzeni, don Juan ile diğer bazı görücü izdeşlerinin, bana bilgilerinin üç yüzünü açıklamalarını gerektiriyordu:  farkındalıkta ustalaşma,  iz sürmede ustalaşma ve niyette ustalaşma. Bu çalışma, don Juan’ın tüm öğreti derleminin farkındalıkta ustalaşma bölümüyle ilgili; bu derlemle, beni bir boşluğa atlamak gibi şaşırtıcı bir eyleme hazırlamıştı. Burada anlattığım deneyimler ileri farkındalıkta gerçekleştiği için, günlük hayat dokusuna sahip olamadılar. Elimden geldiğince kurguya dönüştürmeden anlatmama karşın dünyasal içerikten yoksunlar. İleri farkındalıktaki kişi, çevresi hakkında pek az bilinçli oluyor, çünkü kişinin tüm konsantrasyonu o anki eylemin ayrıntılarında yoğunlaşıyor. Bu durumda söz konusu olan, doğal olarak, bilinçlilikteki ustalaşmanın açıklamasıdır. Don Juan, farkındalıktaki bu ustalaşmayı, eski Toltec görücülerinin çok, çok eski geleneklerinin çağdaş bir uyarlaması olarak görüyordu. Bu eski geleneğe ayrılamayacak denli bağlı olduğunu hissetmesine karşın kendisini yeni dönem görücülerden sayıyordu. Ona bir keresinde yeni dönem görücülerin ana özelliğinin ne olduğunu sorduğumda onların tamamıyla özgürlük savaşçısı olduklarını,  farkındalıkta, iz sürme ve niyette eriştikleri ustalıkla diğer ölümlü insanlar gibi ölüme yakalanmayıp bu dünyadan ayrılacakları anı ve ne şekilde gideceklerini kendilerinin seçtiğini söyledi. O anda içten gelen bir ateşle çıra gibi yanıp tükeniyor ve sanki hiç var olmamışçasına dünyanın yüzünden siliniyor, özgürleşiyorlardı.

Cvp: ÖNSÖZ

.