Konu: 10 Büyük Yayılım Bantları
Don Juan, günler sonra Güney Meksika’daki evinde açıklamalarına devam etti. Beni büyük odaya götürdü. Akşamüstüydü. Oda karanlıktı. Gaz lambalarını yakmak istedim ama don Juan izin vermedi. Birleşim noktamı oynatması için kendimi sesinin tınısına bırakacaktım; böylece birleşim noktam oynayıp tam yoğunlaşma ve tam çağrıştırma yayılımları üzerinde parlayabilecekti.
Sonra bana, büyük yayılım bantları hakkında konuşacağımızı söyledi. Bu, eski görücülerin yaptığı önemli, fakat yeni görücüler ortaya çıkarana kadar yanlışlıkla unutulmuşluğa sürülmüş bir başka keşifmiş.
“Kartal’ın yayılımları her zaman demetlerle gruplanır,” diye sürdürdü. “Eski görücüler bu demetlere büyük yayılım bantları derdi. Gerçekte bant değiller, ama bu ad takılı kalmış.
“Örneğin? Organik varlıklar üreten ölçülemez bi demet vardır. Bu organik bandın yayılımları bi çeşit tüy gibidir. Saydamdırlar ve kendilerine has bi ışıkları, garip bi erkeleri vardır. Farkındadırlar, zıplarlar. Bu yüzden tüm organik varlıklar kendilerini tüketen garip bi erkeyle doludur. Diğer bantlar daha koyudur ve daha az tüy gibidir. Bazılarının hiç ışığı yoktur ama bi matlık niteliği vardır.”
“Tüm organik varlıkların kozalarında aynı tür yayılımlar mı vardır demek istiyorsun, don Juan?” diye sordum.
“Hayır, öyle demek istemiyorum. Organik varlıklar aynı büyük banda ait olmalarına rağmen bu o kadar da basit değil. Bunu muazzam geniş, saydam bi lifçikler bandı, sonu olmayan, saydam, ışıklı telcikler olarak düşün. Organik varlıklar, saydam lifçik grupları çevresinde büyüyen balonlardır. Bu organik yaşam bandında, bazı balonların saydam lifçikler çevresinde bandın merkezinde, bazılarının çepere yakın biçimlendiğini imgele; bant her çeşit organik varlığı fazladan yer kalacak şekilde bulundurmaya yetecek kadar geniştir. Böyle bi düzenlemede, çepere yakın balonlar bandın merkezindeki yayılımları sadece merkezle bağlantılı balonlarla birleştiklerinden tamamıyla kaçırır. Aynı şekilde, merkezdeki balonlar da çeperden gelen yayılımları kaçırır.”
“Anlayacağın, organik varlıklar bi bandın yayılımlarını paylaşır; ne var ki görücüler bu organik bant içinde varlıkların olabildiğince değişik olduğunu görürler.”
“Bu büyük bantlardan çok var mıdır?” diye sordum.
“Sonsuzluk kadar çok,” diye yanıtladı. “Buna rağmen görücüler, dünyada sırf kırk sekiz böyle bant olduğunu bulguladılar.”
“Bunun anlamı ne, don Juan?”
“Görücüler için bu, dünya üzerinde kırk sekiz örgütlenme türü, kırk sekiz demet ya da yapı türü var demek. Organik hayat bunlardan yalnızca biri.”
“Bu kırk yedi tür organik olmayan hayat türü mü var demek?”
“Hayır, hiç de değil. Eski görücüler, yedi organik olmayan farkındalık balonu üreten bant saymışlar. Diğer bir deyişle, kırk tane farkındalığı olmayan balon üreten bant var; bu bantlar sadece örgütlenme işini çevirirler.
“Büyük bantları, ağaç gibi düşün. Hepsi meyve taşır; onlar yayılımla dolu kaplar üretirler, buna rağmen bunlardan ancak sekiz ağaç yenebilir meyveler taşır; bunlar farkındalık balonlarıdır. Yedisinin meyvesi ekşidir ama yenebilir ve bi tanesininki de en sulu, en ağza layık meyvedir.”
Güldü ve kıyasını Kartal’ın görüşüne göre yaptığını söyledi. Kartal’ın görüşüne göre organik farkındalık balonlarının en leziz lokmalar olduğunu söyledi.
“O sekiz bandın farkındalık üretmesini sağlayan nedir?” diye sordum.
“Kartal, yayılımları sayesinde farkındalığı bahşeder,” diye yanıtladı.
Yanıtı, onunla tartışmama neden oldu. Ona, Kartal’ın farkındalığı yayılımlarıyla sağladığını söylemenin, sofu bir adamın Tanrı hakkında, Tanrı hayatı sevgiyle sağlar demeye benzediğini söyledim. Bunun hiçbir anlamı yoktu.
“İki yorum aynı görüş açısından yapılmamıştır,” dedi sabırla. “Ne var ki, yine de aynı anlama geliyorlar. Tek fark, görücülerin Kartal’ın farkındalığı yayılımlarıyla sağladığını görmesi ve sofu insanların Tanrı’nın sevgi sayesinde hayatı nasıl bağışladığını görememesidir.”
Kartal’ın farkındalığı bağışlaması, sekiz büyük bant boyunca yer alan üç dev yayılım destesi sayesindeymiş. Bu desteler görücülerin renk hissetmelerini sağladıklarından oldukça tuhafmış. Bir demet, pembe-bej olma hissi verirmiş, pembe renkli sokak lambaları parıltısı gibi; bir başkası şeftali rengi olma hissi verirmiş, kalın deriyle kaplı neon ışıkları gibi; ve üçüncü deste berrak, bal gibi, kehribar rengi olma hissi verirmiş.”
“Yani görücüler, Kartal’ı yayılımlarıyla farkındalık sağlarken gördüklerinde bu bir renk görme meselesidir,” diye devam etti. “Sofu insanlar, Tanrı’nm sevgisini görmez ama eğer görebilselerdi onun pembe, şeftali veya kehribar rengi olduğunu bilirlerdi.”
“Örneğin insan, kehribar renge bağlanmıştır, ama başka varlıklar da öyle.”
İnsanla o yayılımları paylaşanların hangi varlıklar olduğunu öğrenmek istedim.
“Bunun gibi ayrıntıları kendi görmenle keşfetmen gerekecek,” dedi. “Benim sana hangileri olduğunu söylememin anlamı olmaz: sadece başka bi kayıt yaparsın o kadar. Bunu kendi kendine keşfetmen, yapacağın en heyecanlı şeylerden biri olacak demek yeterli olur sanırım.”
“Pembe ve şeftali rengi desteler insanda da görünür mü?” diye sordum.
“Hiçbi zaman. O desteler diğer yaşayan varlıklara aittir” diye yanıtladı.
Bir soru daha soracaktım ki elinin kuvvetli bir devinimiyle susmamı imledi. Sonra da düşüncelere daldı. Uzun bir süre tamamen sessiz kaldık.
“Sana, insanda farkındalık parıltısının farklı renkleri olduğunu söylemiştim,” dedi sonunda. “Sana evvelce daha oraya gelmediğimiz için söylemediğim, onların renkler olmayıp kehribar rengin tonları olduğudur.”
Amber farkındalık destesinin, her zaman farkındalığın kalitesindeki farklılığı gösteren sınırsız değişik çeşitleri varmış. Pembe ve soluk-yeşil kehribar en sık rastlanan renk tonlarıymış. Mavi kehribar bayağı sıradışıymış ama saf kehribar rengi hepsinden az bulunurmuş.
“Kehribarın tonu neye göre belli olur?”
“Görücüler, bi kimsenin biriktirdiği ve depoladığı erke miktarı tonu belirler, der. Sayısız savaşçı, sıradan pembe kehribar renk tonuyla başlayıp kehribarın en arı tonuyla bitirmiştir. Genaro ve Silvio Manuel buna örnektir.”
“Hangi yaşam türleri pembe ve şeftali farkındalık destelerine aittir?” diye sordum.
“İç deste tüm tonlarıyla sekiz bandı baştanbaşa dolaşır,” diye yanıtladı. “Organik bantta, pembe deste çoğunlukla bitkilerindir, şeftali bant böceklere aittir ve kehribar bant ise insana ve diğer hayvanlara aittir.
“Aynı durum organik olmayan bantlara da uyar. İç farkındalık destesi, yedi büyük bandın her birinde özel, organik varlık türleri üretir.”