1

Konu: İstenç

İstenç, sağduyuya meydan okurcasına yapılan akıl almaz başarılı işlerle ilgilidir. Düşüncelerin sana yenildiğini söylerken seni muzaffer kılan şeydir istenç.


Kişiyi, hiçbir şeyden incinmez duruma sokan, bi büyücüyü duvardan geçirten, uzayı aşırtan, isterse aya götüren bi şeydir istenç.


*Bir büyücüye göre istenç, içimizden çıkan ve dışarıdaki dünyaya sarılan bir güç demektir. O göbeğimizdeki yarıktan, saydam telciklerin bulunduğu yerden çıkar.*


Sıradan insan dünyadaki şeyleri elleri, gözleri ve kulaklarıyla algılar; ama bir büyücü bunlardan başka burnu, dili ve özellikle istenci ile algılar.


İstenç, *görme *de değildir, bir güçtür.


GÖRME ise bir güç değil, bir şeyin iç yüzünü ortaya çıkaran yetenektir.


Güçlü bir istence sahip olup da *göremeyen* büyücüler olabilir.


Bir bilgi adamı, dünyayı hem duyularıyla ve istenciyle hem de görmesiyle sezebilir.


Bakın burada duyu+istenç+görme birleşerek büyük bir fark yaratıyor.


*İstenci güçlü ama göremeyen bir büyücü hayatı boyunca savaşçı gibi yaşamak zorundadır. Oysa bir görücünün, artık savaşçı gibi yaşaması gerekmez. O zaten her şeyi OLDUĞU gibi görür.*


İnsan bi kez görmeyi öğrendi mi, hiç bişey olmadan her şey olmuş sayılır. Yani yok olmuş demektir ama yine de ortadadır.


Bir savaşçı için iki önemli merhale var; Birincisi kendi *ölüm*üne dair keskin bir bilinçlilik içinde olması gerekir. İkincisi ise *yansızlık*tır. *Böylece bir savaşçı, ölümün bilinciyle ve yansızlığıyla ve kararlılığının verdiği güçle tüm eylemlerini belirli bir noktaya yönelterek yaşamını düzenler.*


Sabırlılığı öğrenen savaşçı istence yönelir.


Ve bekler savaşçı! Bir savaşçı acele etmez; çünkü istencini beklediğini bilmektedir.


Ve bir gün gelir olağan durumlarda yapılmasına olanak bulunmayan bi şey yapıverir.


*Arı yaşam sürdürenler içindir görmek.*

2

Cvp: İstenç

Yeni görücüler eski görücülerin gizli bir gücü idare ederek mucizeler kazandıklarını biliyorlarmış, bu güç hakkında görerek inceleme yapmışlar: Bu gücün bağlanış erkesi olduğunu bulmuşlar. (Algı bağlanıştır. Günlük dünyayı kozamızdaki yayılımlar dışardaki uygun yayılımlarla bağlandığında algılarız.) Bu erkeye İstenç demişler.

İstenç bizim günlük dünyayı, olayları algılamamızdan sorumluymuş.Yani istenç bu algı gücüyle(bağlanış gücüyle)birleşim noktasının alışılmış konumda tutulmasından sorumluymuş.

Günlük dünyayı nasıl algıladığımızı incelediklerinde, algının sürekliliği için bağlanışın aralıksız yenilendiğini görmüşler. Bu bağlanışlardan çıkan erkenin bazı seçilmiş bağlanışları yeniden yönlendirmesi zorunluymuş. Bağlanış erkesinin yeniden maksatlı olarak yönlendirilmesine niyet demişler.

Cvp: İstenç

Bir görücü, insanın her şeyden önce istenç olduğunu söyler, çünkü istenç, hissetme, rüya görme ve görme noktalarıyla doğrudan bağlantılıdır; bunun ardından, insan aklıdır. Bu, istençten daha küçük bir merkezdir, çünkü yalnızca konuşma ile bağlantılıdır.

Don Juan şöyle açıklar; " Hepimiz doğarken sekiz noktayla geliyoruz dünyaya. İkisi, akıl ve konuşma; herkesçe bilinir. Hissetme biraz bulanıkçadır ama tanınmaz da değildir. Ama, insan yalnızca büyücülerin dünyasında tanışır rüya görme, görme ve istenç ile. Sonuncularla ise, bu dünyanın dış kıyısında rastlaşırız. Sekiz noktanın tümü özün bütünselliğini oluşturur. Açıklamasız kalan iki nokta istençle bağlantılıdır, hissetme, rüya görme ve görme ile uzak dururlar, konuşma ve akıl yürütmeyle ise iyice ayrı düşerler. Kafa bölgesi akıl ve konuşma merkezinin yeridir. Göğüs kemiğinin ucu, hissetme merkezinin yeridir. Karın deliğinin altındaki bölge istenç merkezinin yeridir."

"Algılayanlarız biz. Algıladığımız dünya, aslında bir yanılsama. Doğduğumuz andan başlayarak bize anlatılan bir betimlemeden yaratılan bir yanılsama. Bizler, ışıldayan varlıklar, iki erk halkasıyla birlikte doğduk; ne var, dünyamızı yaratmak için yalnızca birini kullanırız. Biz doğduktan hemen sonra bize takılan bu halka akıldır, yoldaşıysa konuşma. İkisinin arasında tertip edilip sürdürülür bu dünya. Yani aslında , aklının sürdürmek istediği dünya, bir betimlemeden, aklın kabullenmeyi ve savunmayı öğrendiği değiştirilemez kurallarından yaratılan dünyadır."

Don Juan'a göre, ışıldayan varlıkların gizi hiçbir zaman kullanmadıkları ikinci bir erk halkalarının olmasındadır, bu istençtir. Büyücünün oyunu sokaktaki adamın oyunuyla aynıdır. İkisinin de bir betimlemesi vardır. Sokaktaki adam, bunu aklıyla destekler büyücü ise istenciyle. İki betimlemenin de kendine özgü kuralları vardır. Ama, büyücü daha üstün durumdadır, çünkü istenç, akla oranla daha kapsayıcıdır.