1

Konu: 13- Çalışma Düzeni - 1. Birim

•Bilgi Adamı•
Çömezliğimin ilk aşamalarında don Juan öğretilerinin amacının “nasıl bir bilgi adamı olunacağını göstermek” olduğunu ifade etmişti. Bu ifadeyi hareket noktası olarak kullanacağım. Bir bilgi adamı olmanın yararlı bir amaç olduğu ortadadır. Ve gene don Juan’ın düzenli öğretisinin her bir parçasının şu ya da bu biçimde bu amaca yönelik olduğu da yadsınamaz. Bu çalışmadaki uslamlamam, bu koşullarda “bilgi adamı”nın, yararlı bir amaç olarak belli bir “uygulama düzeni”nin açıklanmasında kaçınılmaz bir işlevi olduğudur. O halde bu noktadan hareket ederek, bu uygulama düzenini anlayabilmek için, burada söz konusu olan hedefi—yani “bilgi adamı”nı— anlamak gerektiği sonucuna ulaşmak yanlış olmaz.
Birinci yapısal birim olarak “bilgi adamı’nın niteliğini belirledikten sonra, bunu tamamlayan şu yedi kavramı da rahatça sıralamak olanağını bulmuş oluruz:
(1) bilgi adamı olmak bir öğrenim sorunudur;
(2) bir bilgi adamının sarsılmaz bir niyeti olmalıdır;
(3) bir bilgi adamı zihinsel berraklığa sahiptir;
(4) bir bilgi adamı olmak için zorlu bir çaba gerekmektedir;
(5) bilgi adamı bir savaşçıdır;
(6) bilgi adamı olmak aralıksız bir süreçtir;
(7) bilgi adamının bir dostu vardır.
Bu yedi kavram, öğretide sürekli olarak işlenen temalardır. Bunlar don Juan’ın tüm bilgisinin karakterini belirlemektedir. Don Juan’ın öğretilerinin uygulayımsal ereği bir bilgi adamı yaratmak olduğundan, düşündüğü her şey bu yedi temadan her birinin belirli karakteristiğini taşımaktaydı. Bir araya gelince de, insanın kendi davranışlarını yönlendirmesinin bir yöntemi, uzun ve tehlikeli bir eğitimin son ürünü olan bir davranış yöntemi olan “bilgi adamı” kavramını çıkarmışlardır. Ne var ki, “bilgi adamı”, nasıl davranılacağını öğreten bir kılavuz değildir; öğretilmekte olan bilgiye ilişkin bütün olağandışı durumları kuşatan bir ilkeler dizisidir.
Öte yandan bu yedi temanın her biri, yapısındaki değişik yanları içeren birçok kavramı daha taşımaktaydı.
Don Juan’ın sözlerinden, bir bilgi adamının bir diablero, yani bir karabüyücü olabileceğini çıkarmak olasıydı. Kendi öğretmeninin ve geçmişte kendisinin bir diablero olduğunu; ama büyücülük işinin kimi uygulamalarını bırakmış olduğunu söylemişti. Öğretisinin ereği, nasıl bilgi adamı olunacağını göstermek olduğundan ve kendi bilgisinin içeriğini diableroluk oluşturduğundan, bilgi adamıyla diablero arasında doğal bir bağın varlığı düşünülebilir. Gerçi don Juan bu iki terimi hiçbir zaman birbirinin yerine kullanmamıştır, ama onların birbirine bağlı bulunduğu varsayımı, “bilgi adamı”nın yedi temasıyla bu temaları tamamlayan kavramların, kuramsal olarak bir diablero olma doğrultusunda ortaya çıkabilecek bütün durumları kapsadığı olasılığını arttırmaktadır.

•Bilgi Adamı Olmak Bir Öğrenim işidir•
Birinci tema, bilgi adamı olmaya götüren tek yolun öğrenim olduğunu; ereğe ulaşabilmek için de kararlı çabada bulunma gereğini kesinlikle belirtmektedir. Bilgi adamlığı, insana bir anda bir lütuf olarak verilemez ya da doğaüstü güçlerce ihsan edilemez; tersine, bir sürecin sonunda ulaşılabilecek bir şeydir. Bilgi adamı olmayı öğrenme olasılığı, bu ereğe varması için bir kimseye öğretilecek bir dizgenin varlığını kanıtlamaktadır.
Birinci temayı tamamlayan üç kavram vardır:
(1) bilgi adamı olmak için açık seçik bir koşul yoktur;
(2) kimi örtülü koşullar vardır;
(3) kimin bilgi adamı olmayı öğrenebileceğine kişinin dışındaki bir erk karar verir.
Bilgi adamı olma yöntemini öğrenmeye kimin yeterli kimin yetersiz olduğunu belirleyen herhangi açık seçik bir ön koşul olmadığı anlaşılıyor. Kuramsal olarak bu yol, onu izlemek isteyen herkese açıktır. Ama uygulamada, böyle bir durum, bir öğretmen olarak don Juan’ın çömezlerini seçmesi gerçeğiyle uyuşmamaktadır.
Herhangi bir öğretmenin bu koşullarda çömezlerini, kimi örtülü önkoşullar arayarak seçmesi doğaldır. Bu önkoşulların neler olduğu açıkça ortaya konmuş değildir; don Juan bir çömez adayının belirlenmesinde unutulmaması gereken kimi ipuçlarının bulunduğunu üstü kapalı söylemiştir. Anıştırdığı ipuçları arasında, adayın yaradılışında, don Juan’ın “sarsılmaz bir istek” dediği türden bir eğilim olup olmadığı durumunu sayabiliriz.
Gene de, kimin bilgi adamı olmayı öğrenebileceği konu sundaki son karar, don Juan’ca bilinen ama onun istenci dışında kalan bir erke bırakılmıştır. Kişinin dışındaki bu erkin, uygun kimseyi, ona olağanüstü bir iş yaptırarak ya da onu birtakım yabansı olayların içine sokarak seçtiğine inanılır. Demek ki, gözle görünen önkoşulların olmasıyla, açığa vurulmamış örtülü önkoşulların varlığı arasında bir uyuşmazlık söz konusu değildir.
Bu yolla seçilen kimse çömez olur. Don Juan escogido der buna: “seçilen kişi”. Ama bir escogido olmak, yalnızca bir çömez olmaktan öte bir anlam taşır. Salt, bir erk tarafından seçilmiş olmak, bir escogidoya, öbür insanlardan farklı bir gözle bakılmasına neden olacaktır. Öğrenimle artacağı varsayılan, ufak çapta bir erke artık kavuşmuş gözüyle bakılır kendisine.
Ne var ki, öğrenim, sonu gelmez bir arayıştır, ve ilk kararı veren erkten escogidonun öğrenimini sürdürmeyi başarabilmesi ya da yenilgiye uğraması konularında da benzer kararlar vermesi beklenecektir. Bu kararlar, öğrenimin herhangi bir aşamasında ortaya çıkan belirtilerle kendini gösterirler. Bu bakımdan, bir çömezin başına gelen herhangi tuhaf bir olay, bu türden bir belirti sayılmaktadır.

•Bilgi Adamında Sarsılmaz Bir Niyet Vardır•
Bir bilgi adamında sarsılmaz bir niyet bulunması, istencini kullanabilmesi anlamındadır. Sarsılmaz niyeti olmak demek, kişinin kendisini, öğretilmekte olan bilgi sınırı içinde sıkıca tutarak zorunlu bir yöntemi uygulayabilecek istence (yani iradeye) sahip olması demektir. Bilgisi bağlamında yerine getireceği edimlerin her birinde aranan zorunlu nitelikleri koruyabilmesi için bilgi adamının sarsılmaz bir istence gereksinmesi vardır.
Böyle bir bağlamda yerine getireceği bütün edimlerin zorunlu nitelikleri, ve bunların katı ve önceden belirlenmiş olmaları, kim olursa olsun kuşkusuz insana oldukça sıkıcı gelecektir; işte bu yüzden, insanda yeterince sarsılmaz bir niyet bulunması bir çömez adayında aranan tek örtülü önkoşuldur.
Sarsılmaz niyet şu öğeleri kapsar:
(1) yalınlık,
(2) doğru yargılama,
(3) değişiklik yapma özgürlüğünün yokluğu.
Bilgi adamının yalın bir yaşam sürdürmesi gereklidir, çünkü yapmak zorunda olduğu şeyler gündelik yaşamda alışılagelmişin dışında olan edimlerdir. Bu nedenle onları her yapışında olağanüstü bir çaba göstermesi gerekmektedir. Bir kimsenin bu denli olağanüstü bir çabayı sürdürebilmesi için önceden belirlenmiş bir tür etkinliklerle doğrudan ilişkisi olmayan başka tür edimlerden kaçınması gereklidir.
Bütün edimler önceden belirlenmiş ve zorunlu olduklarından, bilgi adamının doğru yargılamaya gereksinmesi vardır. Bu kavramla, sağduyu değil, bir edimin içinde yer aldığı koşulları değerlendirebilme yetisi denmek istenmektedir. Böyle bir değerlendirmeyi yapabilmek amacıyla, temel olarak, edimin yerine getirileceği anda elde edilmiş bulunan tüm bilgi bölümlerini bir araya getiren bir kılavuz verilmektedir. Böylece bu kılavuz, yeni bölümler öğrenildikçe sürekli değişime uğrarsa da; kişinin yerine getirmesi gereken herhangi zorunlu bir edimin o anın koşullarında en uygun edim olduğu kanısını da o kişiye sağlamaktadır.
Bütün edimler önceden belirlenmiş ve zorunlu olduklarından, bunların yerine getirilmesi, değişiklik yapma özgürlüğünün yokluğu demeye de gelmektedir. Don Juan’ın bilgisini verme dizgesi öyle sağlam kurulmuştur ki onu şu ya da bu yönde değiştirme olanağı bulunmamaktadır.

•Bilgi Adamı Zihinsel Beraklığa Sahip Olmalıdır•
Zihinsel berraklık, insana yönlenme veren temadır. Bütün edimler önceden belirlenmiş olduklarına göre, kişinin kendisine öğretilen bilgilerle kendisini yönlendirmesi de önceden belirlenmiş demektir. Bunun sonucu olarak da zihinsel berraklık yalnızca insana yönlenme duygusu verir. Bu kavramı tamamlayan şu düşünceler de, tutulmuş olan yolun geçerliliğini sürekli olarak sağlar:
(1) bir yol arama özgürlüğü,
(2) belirli amacın bilinmesi,
(3) akıcı olma.
İnsanın bir yol arama özgürlüğü olduğuna inanılır. Seçme özgürlüğü, değişiklik yapma özgürlüğünün yokluğuyla bağdaşmaz değildir. Bu iki düşünce, birbirinin zıttı olmadığı gibi çatışmaları da söz konusu değildir. Bir yol arama özgürlüğünden, eş yararlılıklarda etkinlik ve kullanışlılıklardaki çeşitli olanaklar arasından birini seçme özgürlüğü anlaşılmaktadır. Seçmedeki ölçüt de, kişinin olanaklardan birini öbürlerinden üstün görüp yeğlemesidir. Gerçekten de bir yol seçme özgürlüğü, kişisel eğilimlerin belirlenmesine yol açarak kişiye yönlenme duygusu verir.
Yönlenme duygusunun yaratılmasında bir başka yol da, öğretilmekte olan bilgi bağlamında yerine getirilen her edimin belirli bir ereği olduğunu ileri sürmektir. Buna dayanarak, bir bilgi adamının, kendi özel amaçlarını, her edimdeki belirli ereğe uygun tutabilmesi için zihinsel berraklıkğa gereksinmesi bulunduğunu söyleyebiliriz. Her edimin belirli bir amacının olduğu bilgisi, herhangi bir edimi çevreleyen koşulları değerlendirmede, ona kılavuzluk eder.
Zihinsel berraklığın bir başka işlevi de, bilgi adamının zorunlu edimleri yerine getirebilmesine yardımcı olmak üzere, öğretinin ona sunduğu tüm kaynakları bir araya getirme gereksinmesini karşılaması konusundadır. Akıcı olma kavramı bunu anlatır. Kişiye bir kıvraklık ve beceriklilik duygusu vererek yönlenme duygusunu pekiştirir. Bir bilgi adamında akıcılık aranmasaydı, bütün edimlerindeki zorunlu olma niteliği o kişiyi katı ve kısır bir duruma sokmuş olurdu.

•Bilgi Adamı Olmak için Yoğun Çalışma Gereklidir•
Bir bilgi adamının, eğitimi süresince yoğun çaba harcamak için, çok yanlı bir yeteneğe sahip olması ya da onu geliştirmesi gerekmektedir. Don Juan, bilgi adamı olmak için yoğun çalışma gereklidir, demişti. Yoğun çalışma, şu yetenekleri belirtir:
(1) zorlu biçimde çaba harcayabilme;
(2) istenen sonucu alabilme;
(3) savaşımdan kaçmama.
Bilgi adamlığı yolunda yoğun çaba harcanması kuşkusuz ki göze çarpan tek nitelik olarak ortaya çıkmaktadır. Zorlu biçimde çabayı gerektiren koşullara karşılık verebilmek için değişik türden bir çaba harcanması kaçınılmazdır. Bu da, bilgi adamının zorlu biçimde çaba harcaması demektir. Don Juan’ın davranışlarını örnek alacak olursak, ilk bakışta onun çarpıcı biçimdeki çabaları, rolünü oynamada salt ona özgü yeğlemeler olarak görünmüş olabilir. Ne var ki, onun zorlu biçimdeki çabaları, her zaman rol yapmanın çok ötesinde olagelmiştir. Onun bu çabaları, çok derin bir inanç durumunun anlatımlarıdır. Çarpıcı biçimdeki çabalarıyla, yerine getirmekte olduğu bütün edimlerin o alışılmadık nihai niteliğini aktarmaktadır. O halde sonuç olarak, onun davranışlarına, ölümün başrolü oynadığı bir sahnede geçiyormuş gibi bakmak gerekmektedir. Bilgi adamının uğraştığı şeylerin doğasındaki tehlikeli niteliklerden ötürü, öğrenim süresince ölüvermek olasılığı oldukça kuvvetlidir. O halde, ölümün her yerde hazır ve nazır bulunduğuna ilişkin kesin kanının neden olduğu çarpıcı ve zorlu biçimdeki çabalarının yalnızca rol yapmak olmadığı açıklığa kavuşmaktadır.
Yoğun çabalar yalnız zorlu olmaktan başka bir de istenen sonucu alabilecek biçimde olmalıdır. Yoğun çabaların etkili olması beklenir; doğru bir biçimde yönlendirilmiş ve uygun olma nitelikleri bulunmaktadır. Kesintisiz olarak ölümle burun buruna bulunmak, yalnızca genel tutumu vurgulayan bir çarpıcılığı değil, her edimin yaşamın sürdürülmesi amacıyla bir savaşım demek olduğu kesin kanısını da zorunlu kılmaktadır. Çünkü, kişinin yoğun çabaları, istenen sonucun alınması koşulunu yerine getirememişse, o kişinin yok edileceği kesin kanısı vardır.
Yoğun çaba harcanması, savaşımdan kaçmama kavramını da içermektedir. Bu da, bir kimsenin bir edimi, öğretilmekte olan bilgilerin tümünü kılı kılına inceledikten sonra, doğru bir biçimde yerine getirebilecek güçte olup olmadığını denemesi ya da kanıtlaması anlamına gelir.

•Bilgi Adamı Bir Savaşçıdır•
Bir bilgi adamının yaşamı sonu gelmez bir savaşımdır. Onun bir savaşçı olduğu, bir savaşçı yaşamını sürdürdüğü düşüncesi o kişinin duygusal dengeye kavuşmasına neden olmaktadır. Savaşan bir adam olma düşüncesi dört kavramı kapsamaktadır:
(1) bir bilgi adamının saygılı olması gerekir;
(2) korku duyması gerekir;
(3) son kerte uyanık olması gerekir;
(4) özgüveni olması gerekir. Demek ki, bir savaşçı olmak, kişisel başarıyı vurgulayan bir öz-düzence (self-discipline) biçimidir. Ama aynı zamanda kişisel çıkarların en az düşünüldüğü bir durumdur bu. Birçok örneklerinde görüldüğü gibi, kişisel çıkarlar, önceden belirlenmiş ve zorunlu edimlerin yerine getirilmesi için gerekli olan dış etkenlere karşı tepkilerinde dengeli olma niteliğiyle uyuşmamaktadır.
Savaşçı rolündeki bir bilgi adamı, ilişki kurduğu her şeye karşı derin bir saygıyla davranmak zorundadır. Her şeyi anlamlı bir perspektife oturtmak için bilgisiyle ilgili herşeye derin bir saygı göstermesi gerekir. Saygı duymak, Bilinmeyen’e baktığında kişinin kendi önemsiz kaynaklarının değerini iyi bilmesiyle eşanlamlıdır.
Kişi, bu düşünce çerçevesi içinde kaldıkça saygılı olma düşüncesi mantıksal olarak kişinin kendisini de içerir. Çünkü kişinin kendisi de o Bilinmeyen kadar bilinmezdir. Böylesine ağırbaşlı bir saygılılık durumuna geçilmiş olunması, aksi taktirde çok anlamsız görünebilecek olan bu belirli bilginin çömezliğini, oldukça ussal bir başka duruma dönüştürmektedir.
Bir savaşçının yaşamındaki başka bir gereksinme de korku duygusunun yaşanması ve dikkatlice değerlendirilmesi olmaktadır. Aranan nitelik, korkuya karşın kişinin kendi edimlerini yerine getirmeyi sürdürmesi olmaktadır. Korkunun yenilmesi gerektiğine, ve bir bilgi adamının yaşamında, korkunun artık onu tedirgin edemeyeceği bir günün geleceğine inanılır. Şu var ki, kişi başlangıçta korktuğunun bilincinde olmalıdır, ve bu duyguyu layıkıyla değerlendirmelidir. Don Juan, bir insanın korkuya ancak onu yüreklilikle karşılayarak yenebileceğini söylemektedir.
Bir savaşçı olarak kişinin, son kerte uyanık olması da gerekir. Savaşan bir kimse farkındalığın şu iki kaçınılmaz özelliğine ilişkin etkenlerin çoğundan haberdar olabilmek amacıyla tetikte bulunmak zorundadır:
(1) niyetlerin farkındalığı,
(2) beklenen değişimlerin farkındalığı.
Niyetlerin farkındalığı, herhangi bir zorunlu edimin belirli ereğiyle, kişinin edimden beklediği kendi belirli amacı arasındaki ilişkileri bağlayan etkenlerin farkında olmak demektir. Bütün zorunlu edimlerin belirli bir amacı olduğundan, bilgi adamının son kerte uyanık olması gerekmektedir. Yani, bütün zorunlu edimlerin belli amaçlarını, kendisinin o edimleri yerine getirmekle amaçlamış olduğu belli niyetlerle sürekli olarak eşleştirebilme yetisine sahip olması gerekmektedir.
Bu ilişkinin farkında olan bir bilgi adamı, beklenen değişimler diye tanımlanan şeylerin de farkında olabilmektedir. Burada “beklenen değişimlerin farkındalığı” diye nitelendirdiğim şey, kişinin, her edimin belirli amacıyla kendisinin o edimi yerine getirmekle amaçlamış olduğu niyet arasındaki ilişkiyi bağlayan önemli değişimleri sürekli olarak sezebilmesindeki kesinlik olmaktadır. Beklenen değişimlerin farkındalığıyla, kişi, değişikliklerin en ince ayrıntılarını sezebilmektedir. Değişimlerin telaşsızca farkında olunması, geleceği bildiren işaretlerle öbür olağandışı olguların tanınmasını ve yorumlanmasını da açıklamış olmaktadır.
Bir savaşçının davranışlarına ilişkin düşüncelerin sonuncusu, özgüveni olması gereğidir. Yani, yerine getirmeyi yeğlediği bir edimin belirli amacının, o edimi yerine getirmekle beklediği kendi özel amacına en uygun tek seçenek olduğuna ilişkin güvençtir. Özgüveni olmayan bir kimse, öğretilerin en önemli özelliklerinden birini yerine getirmekte başarısızlığa uğrayacaktır: Ki bu da bilginin erk olduğunu kavrayabilme yetisidir.

•Bilgi Adamı Olmak Aralıksız Bir Süreçtir•
Bilgi adamı olmak, sürekli olarak bilgi adamı kalmak anlamına gelmiyor. Kişinin, öğretilmekte olan bilgisinin önceden belirlenen aşamalarına geçerek bir bilgi adamı olabileceğine ilişkin hiçbir kesinlik bulunmamaktadır. Bu aşamaların işlevinin, yalnızca, nasıl bir bilgi adamı olunabileceğini göstermek olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, şu üç düşünceyi içeren aralıksız bir süreç ortaya çıkmaktadır:
(1) insanın bilgi adamı olma arayışını sürekli yenilemesi gerektiği düşüncesi;
(2) kişinin geçiciliği düşüncesi;
(3) kişinin yürek taşıyan bir yol izlemesi gerektiği düşüncesi.
Bilgi adamı olma arayışının durmaksızın yenilenmesi, öğrenim yolunda karşılaşılan dört simgesel düşman temasında işlenmiş bulunmaktadır: Korku, berraklık, erk ve yaşlılık. Arayışın yenilenmesiyle anlatılmak istenen şey, kişinin kendi kendini denetleme alışkısını kazanması ve bu alışkıyı sürdürebilmesidir. Gerçek bir bilgi adamından, bir bilgi adamı olma uğraşını etkin bir biçimde sürdürebilmesi için, yaşamının son anına dek, dört düşmanından her birisine karşı art arda savaşım vermesi beklenir. Ne var ki, arayışın her an içtenlikle yenilenmesine karşın, olasılıklar kaçınılmaz biçimde insana karşıttır; insan sonuncu simgesel düşmanına yenik düşecektir. Geçicilikten anlaşılan şey budur.
Kişinin geçici olma eksi değerini dengeleyebilmesi için, “yürek taşıyan bir yol” izlemesi kavramı getirilmektedir. Yürek taşıyan bir yol demek, kişinin geçici olmasına karşın ilerlemesini sürdürmek zorunluluğunda bulunduğunu mecaz yoluyla anlatmaktır; en yaklaşık uygun seçeneğe yönelerek kendisini o seçenekle bütünüyle özdeşleştirmesi gerektiğinin mecaz olarak ifade edilmesidir.
Don Juan, tüm bilgisinin temeliyle, kendisi için önemli olan şeyin yürek taşıyan bir yol bulmak ve bu yolu sonuna dek izlemekte olduğu mecazının bir birleşimini yapmıştır. Bu da en uygun seçenekle özdeşleşmesinin onun için yeterli olduğu anlamına gelmektedir. Yürek taşıyan yolda yapılan yolculuk, kendi başına yeterli olmaktadır; değişmez bir alana ulaşmak umudu, bilgisinin sınırları dışında kalmaktadır.

Cvp: 13- Çalışma Düzeni - 1. Birim

Konu ile ilgili sorularınızı yeni başlık açabilirsiniz.