Don Juan'dan "hayalet görüntüler"in ne demek olduğunu anlatmasını istedim. Organik olmayan varlıkların rüya görücülerin en derin duygularına kanca attıklarını ve onlarla acımasız biçimde oynadıklarını söyledi. Onları memnun etmek, ya da korkutmak için hayaletler yaratıyorlardı. Benim o hayaletlerden biriyle güreşmiş olduğumu anımsattı. Organik olmayan varlıkların üstün yansıtmacılar olduklarını, kendilerini duvardaki resimler gibi yansıtmaktan zevk aldıklarını açıkladı.
"Eski büyücüler bu yansıtmalara duydukları budalaca güven yüzünden yenik düştüler," diye devam etti. "Onlar dostlarının erk sahibi olduklarına inanıyorlardı. Dostlarının, sanki bi evrensel sinemadaymış gibi, dünyaların içinden yansıtılan yüzeysel erke oldukları gerçeğini göz ardı ettiler."
"Kendinle çelişkiye düşüyorsun, don Juan. Organik olmayan varlıkların gerçek olduğunu sen kendin söyledin. Şimdi bana onların yalnızca resimler olduğunu anlatıyorsun."
"Benim demek istediğim, organik olmayan varlıkların bizim dünyamızda perdeye yansıtılmış devinimli resimler gibi olduklarıdır; hatta şunu da ekleyebilirim ki, onlar iki dünyanın sınırları içinden yansıtılan devinimli, yoğunluğu az erke resimleridir."
"Peki ya kendi dünyalarındaki organik olmayan varlıklar? Onlar da devinimli resimler midir?"
"Hiç de değil. O dünya bizimki kadar gerçektir. Eski büyücüler, organik olmayan varlıkların dünyasını karanlık bi alanda yüzen bi mağaralar ve gözenekler kabarcığı olarak tanımladılar. Ve organik olmayan varlıkları da, tıpkı vücudumuzun hücreleri gibi birbirlerine bağlı olan, içleri boş değnekler olarak betimlediler. Eski büyücüler, bu uçsuz bucaksız demete alacakaranlık labirenti adını verdiler."
"O zaman her rüya görücü o dünyayı aynı şekilde görüyor, öyle mi?"
"Elbette. Her rüya görücü onu olduğu gibi görür. Sen kendini, o dünyayı olduğu gibi gören tek insan mı sanıyorsun?"
O dünyada bir şeyin baştan beri bana eşsiz olduğum duyumunu verdiğini itiraf ettim. Bu çok hoş ve net olan özellik duygusunu yaratan rüya elçisinin sesi değildi, bilinçli olarak düşünebildiğim başka herhangi bir şey de değildi.
"İşte eski büyücüleri yere yıkan da tam buydu," dedi, don Juan. "Organik olmayan varlıklar onlara şimdi sana yaptıklarının aynısını yaptılar; onlarda eşsiz, özel oldukları duyumunu yarattılar; üstelik en mahvedici bi başkasını da: erk sahibi olma duyumunu. Erk ve eşsizlik, bozguncu güçler kadar yenilmezdir. Dikkatli ol!"
"Bu tehlikeyi sen nasıl savuşturdun, don Juan?"
"Ben o dünyaya bi iki kez gittikten sonra bi daha asla dönmedim oraya."
Don Juan, eski büyücülere göre evrenin yırtıcı olduğunu, ve herkesten çok onların bunu günlük büyücülük etkinliklerinde hesaba katmaları gerektiğini düşündüklerini anlattı. Onun fikri, bilinçliliğin doğal olarak gelişmek zorunda olduğu; ve gelişebilmesi için de tek yolun mücadelelerden, ölüm kalım savaşlarından geçtiği yönündeydi.
"Büyücülerin bilinçliliği rüya gördükleri zaman gelişir," diye devam etti. "Ve geliştiği anda, orada, dışarda bi şey bunun doğruluğunu kabul eder, onaylar, ve onun için bi teklif verir. Organik olmayan varlıklar, bu yeni, zenginleşmiş bilinçlilik için pey sürenlerdir. Rüya görücülerin sonsuza dek ayakları üzerinde durmaları şarttır. O yırtıcı evrene çıkmaya cüret ettikleri anda, bi avdır artık onlar."
"Güvende olmam için ne yapmamı önerirsin, don Juan?"
"Her saniye ayaklarını sıkı bas! Hiçbi şeyin ya da hiç kimsenin senin için karar almasına izin verme. Organik olmayan varlıkların dünyasına sadece sen istediğin zaman git."
"Gerçekten, don Juan, bunu nasıl yapacağımı bilemiyorum. Bir öncüyü ayrıkladığım anda, gitmem için üzerimde çok büyük bir güç kullanıyor. Vazgeçmek için zerre kadar şansım yok."
"Hadi! Kimi kandırdığını sanıyorsun sen? Kesinlikle durdurabilirsin onu. Daha önce denememişsin, hepsi bu."
Benim için durmanın olanaksız olduğu konusunda ısrar ettim. Konuyu daha fazla sürdürmedi, bunun için ona teşekkür borçluydum. Rahatsız edici bir suçluluk duygusu beni kemirmeye başlamıştı. Bilinmeyen bir nedenden ötürü, öncülerin çekimini bilinçli olarak durdurma fikri hiç aklıma gelmemişti.
Her zamanki gibi, don Juan haklıydı. Niyetlenme yoluyla rüya görmemin akışını değiştirebileceğimi keşfettim. Unutmamalı ki, öncülerin beni kendi dünyalarına taşımaları için niyetlenmiştim. Bilerek bunun tersine niyetlenirsem, rüya görmemin de aksi yönü izlemesi olasıydı.
Uygulama yoluyla, organik olmayan varlıkların âlemine yolculuklarım için niyetlenme yeteneğim olağanüstü keskinleşti. Gelişmiş bir niyetlenme yeteneği, rüya görme dikkatim üzerinde gelişmiş bir denetim getirdi. Bu ilave denetim, beni daha cüretkâr yapmıştı. Dokunulmazlığa sahip olarak yolculuk yapabileceğimi hissediyordum, çünkü yolculuğumu ne zaman istersem durdurabilecektim.
"Güvenin çok ürkütücü," yorumunu yaptı, isteği üzerine rüya görme dikkati denetimimin yeni durumunu don Juan'a anlattığımda.
"Niye ürkütücü olsun?" diye sordum. Keşfetmiş olduğum şeyin işlevsel değerinden kesinlikle emindim.
"Çünkü seninki bi ahmağın güveni," dedi. "Sana tam duruma uygun bi büyücü öyküsü anlatacağım. Kendim tanık olmadım; ama öğretmenimin öğretmeni, nagual Elias, olmuş."
Don Juan'ın anlattığına göre nagual Elias ve hayatının aşkı, Amalia isimli bir kadın büyücü, gençlik yıllarında organik olmayan varlıkların dünyasında kaybolmuşlardı.
Don Juan'ın büyücülerden söz ederken birisinin hayatının aşkı olma türünden bir tanım yaptığına hiç tanık olmamıştım. Cümlesi beni irkiltti. Ona bu aykırılığı sordum.
"Aykırılık değil. Sadece baştan beri sana büyücülerin sevgisiyle ilgili öyküler anlatmaktan kaçındım," dedi. "Tüm yaşantın boyunca aşka öyle doymuşsun ki, ben sana bi ara verdirtmek istemiştim.
"Neyse, nagual Elias ve hayatının aşkı, cadı Amalia, organik olmayan varlıkların dünyasında kayboldular," diye, don Juan devam etti. "Oraya rüya görürken değil, fiziksel bedenlerinin içinde gittiler."
"Bu nasıl oldu, don Juan?"
"Öğretmenleri, nagual Rosendo, yaradılış olarak ve uygulamalar açısından eski büyücülere çok yakındı. Elias ve Amalia'ya yardım etmeye niyetlenmişti, ama bunun yerine onları bitakım ölümcül sınırların ötesine itti. Nagual Rosendo bunu aklından bile geçirmiyordu. Yapmak istediği iki öğrencisini ikinci dikkate sokmaktı; ama sonuçta eline geçen onların yitimi oldu."
Don Juan bu uzun ve karmaşık öykünün ayrıntılarına girmeyeceğini söyledi. Bana sadece onların o dünyada nasıl kaybolduklarını anlatacaktı. Nagual Rosendo'nun yanlış hesabının, organik olmayan varlıkların kadınlarla zerre kadar ilgilenmediklerini varsayışı olduğunu söyledi. Uslamlaması doğruydu ve bu şuradan geliyordu; büyücülerin bilgisinin kılavuzluğuna göre, evrenin dişi olduğu açıktı; ve dişiliğin bir filizi olan erkeklik ise ender bulunuyor, bu yüzden de açgözlülükle peşine düşülüyordu.
Don Juan konudan ayrıldı ve erkeklerin gezegenimizdeki haksız egemenliğinin, olasılıkla erkeklerin azlığının bir sonucu olduğu yorumunu yaptı. Ben bu konuyu sürdürmek istiyordum, ama o öyküsüne devam etti. Nagual Rosendo'nun planı, Elias ve Amalia'ya özel olarak ikinci dikkatte yönerge vermekti. Ve bu hususta eski büyücülerin salık verdiği tekniği izledi. Rüya içinde bir öncü tuttu, ve ona öğrencilerinin birleşim noktalarını uygun konuma getirerek onları ikinci dikkate taşımasını emretti.
Kuramsal olarak, güçlü bir öncü hiç çaba harcamadan onların birleşim noktalarını uygun konuma getirebilirdi. Nagual Rosendo'nun göz önüne almadığı şey, organik olmayan varlıkların hileciliğiydi. Öncü, öğrencilerin birleşim noktalarının yerini değiştirdi değiştirmesine; ama onları bedensel olarak organik olmayan varlıkların âlemine kolayca taşıyacak bir konuma.
"Bu mümkün mü, bedensel olarak taşınmak?" diye sordum.
"Mümkün," diye güvence verdi. "Biz, birleşim noktasının bi yerde sabitlenmesi ile belirli bi biçim ve konumda tutulan erkeyiz. O yer değiştirilirse, erkenin biçim ve konumu da buna uygun olarak değişir. Organik olmayan varlıkların bütün yapması gereken, birleşim noktamızı doğru yere koymaktır; ve uçar gideriz; kurşun gibi, pabuçlar, şapka, ne varsa."
"Bu hepimizin başına gelebilir mi, don Juan?"
"Hiç kuşkusuz. Özellikle erkemizin toplam miktarı uygunsa. Besbelli, Elias ve Amalia'nın birleşik erkelerinin toplam miktarı organik olmayan varlıkların gözden kaçıramayacakları bi şeydi. Organik olmayan varlıklara güvenmek çok saçmadır. Onların kendi uyumları var, ve bu insani değil."
Don Juan'a nagual Rosendo'nun öğrencilerini o dünyaya göndermek için tam olarak ne yaptığını sordum. Sormamın aptalca olduğunu biliyordum, nasıl olsa sorumu duymazdan gelecekti. Anlatmaya başladığında gerçekten şaşırdım.
"Adımlar, sadeliğin ta kendisidir," dedi. "Öğrencilerini çok küçük, kapalı bi yere koydu, dolap gibi bir şeyin içine. Sonra rüya görmeye geçti, niyetini seslendirerek organik olmayan varlıkların âleminden bir öncü çağırdı, sonra da öğrencilerini öncüye teklif etme niyetini seslendirdi.
"Öncü, doğal olarak armağanı kabul etti ve savunmasız bi anlarında, dolabın içinde sevişirlerken onları alıp götürdü. Nagual dolabı açtığında, artık orada değildiler."
Don Juan'ın anlattığına göre, öğrencilerini organik olmayan varlıklara armağan olarak sunmak, tamamıyla eski büyücülerin yaptıkları bir şeydi. Nagual Rosendo bunu yapmak istemiyordu aslında; ama organik olmayan varlıkları denetimi altında tuttuğu gibi saçma bir inancın etkisi altındaydı.
"Büyücülerin manevraları ölümcüldür," diye, don Juan devam etti."Sana yalvarırım olağanüstü uyanık ol. Ahmakça bi özgüven edinmeye kalkışma."
"Sonunda Elias ve Amalia'ya ne oldu?" diye sordum.
"Nagual Rosendo bedensel olarak o dünyaya gidip onları aramak zorunda kaldı," diye yanıtladı.
"Buldu mu onları?"
"Buldu, anlatılmaz mücadelelerden sonra. Yine de onları tümüyle dışarı çıkaramadı. Böylece bu iki genç insan daima o âlemin yarı-tutsakları olarak kaldılar."
"Onları tanıdın mı, don Juan?"
"Elbette tanıdım, ve seni temin ederim, çok gariptiler."