Konu: 12 - Farkındalığın Karanlık Denizinde Yolculuklar
"ARTIK İÇSEL SESSİZLİK hakkında biraz daha açık konuşabiliriz," dedi don Juan.
Bunu öyle durup dururken söylemişti ki irkildim. Tüm öğle sonrasını yirmili yıllardaki büyük Yaqui savaşları ertesinde hayalleri altüst olan Yaqui Kızılderililerinin çektikleri acıları, Meksika'nın kuzeyindeki Sonora eyaletinde bulunan anayurtlarından Meksika hükümeti tarafından sürülüp orta ve güney Meksika'daki büyük şekerkamışı çiftliklerinde çalışmaya yollanmalarını konuşarak geçirmiştik. Meksika hükümeti yıllardır Yaqui Kızılderilileri ile yapılan bölgesel savaşlar yüzünden sorunlar yaşıyordu. Don Juan bana politik entrikalar ve ihanetle, yokluk ve acıyla dolu şaşırtıcı, dokunaklı Yaqui öyküleri anlatmıştı.
Don Juan'ın beni bir şey için hazırladığı duygusuna kapıldım, çünkü bu tür öykülerin benim için biçilmiş kaftan olduğunu biliyordu. O zamanlar abartılı bir sosyal adalet ve hakça mücadele anlayışına sahiptim.
"Çevrendeki koşullar daha fazla enerji toplamana olanak verdi," diye devam etti. "Hayatını özetlemeye başladın; dostlarını ilk kez sanki bi teşhir salonundalar imişçesine gözlemledin; gereksinimlerinin itkisiyle kendi başına kırılma noktana eriştin; işini tasfiye ettin; ve hepsinden önemlisi içsel sessizliğini yeterince arttırdın. Bütün bunlar farkındalığın karanlık denizinde bi yolculuk yapmanı mümkün kıldı.
"Kendi seçimimiz olan o kasabada benimle buluşmak için yaptığın işte bu yolculuktu," diye sözlerini sürdürdü. "Can alıcı bi sorunun zihninde nerdeyse yüzeye çıktığını, ve bi an için benim gerçekten evine gelip gelmediğimi merak ettiğini biliyorum. Seni görmeye gelişim bi rüya değildi. Gerçektim, değil mi?"
"Daha gerçek olamazdın," dedim.
Olanları nerdeyse unutmuştum, ama oturduğum daireyi bulabilmesinin bana çok garip geldiğini hatırlıyordum. Yeni adresimi birine sormuş olabileceği gibi basit bir varsayımla şaşkınlığımı silip atmıştım kafamdan, oysa üzerinde dursaydım yaşadığım yeri bilen hiç kimseyi bulup çıkaramayacaktım.
"Hadi bu noktayı açıklığa kavuşturalım," diye don Juan devam etti. "Benim açımdan—ki bu eski çağ Meksika'sı büyücülerinin açısıdır-—daha gerçek olamazdım; ve aslında içsel sessizliğimden yolculuk ederek sana sonsuzluğun talebini bildirip zamanının tükenmek üzere olduğu konusunda seni uyarmak için evine gelmiştim. Ve karşılığında sen de sonsuzluğun talebini başarıyla yerine getirdiğini bana anlatmak için seçtiğimiz o kasabaya içsel sessizliğini kullanarak gerçekten gittin.
"Senin açından—ki bu sıradan insanın açısıdır—her iki olay da birer rüya-hayaldi. Önce benim adresini bile bilmediğim evine geldiğime dair bi rüya-hayal, ardından da kendinin beni görmeye geldiğine dair bi rüya-hayal gördün. Bi büyücü olarak benim söyleyebileceğim, senin o kasabada benimle buluşmana ilişkin rüya-hayalinin, ikimizin bugün burda yaptığımız sohbet kadar gerçek olduğudur."
Bütün bu olayları batılı insana uygun bir düşünce çerçevesine yerleştirmemin mümkün olmadığını don Juan'a itiraf ettim. Bunları bir rüya-hayal biçiminde ele almanın da sıkı bir irdelemeye karşı duramayacak hatalı bir sınıflandırma yaratmak olacağını söyledim, bu durumda yapılabilecek tek sözde-açıklama, öğretisinin başka bir cephesine ilişkindi: rüya görme.
"Hayır, bu rüya görme değil," dedi, üzerine basarak. "Bu daha dolaysız, daha esrarengiz bi şey. Bu arada, bugün senin yapına daha uygun bi rüya görme tanımlaması yapacağım. Rüya görme, farkındalığın karanlık denizi ile bağlantı noktanı değiştirme edimidir. Ona bu açıdan bakarsan, çok basit bi kavram ve çok basit bi manevra haline gelir. Anlaman için tek başına bu yeterli olur; imkânsız bi şey değildir, öyle gizemlilik bulutlarıyla filan sarılı da değildir.
"Rüya görme terimi her zaman felaket sinirime dokunmuştur," diye devam etti, "çünkü erk dolu bi edimi zayıf gösterir. Ona bi keyfilik anlamı katar; bi hayal izlenimi verir ki olmadığı tek şey de budur. Bu terimi kendim değiştirmeye çalıştım, ama öyle kökleşmiş ki. Belki bi gün bunu sen yaparsın; ama korkarım büyücülükteki başka her şey gibi, gerçekten yapabilecek duruma geldiğinde bu umurunda bile olmayacak, çünkü o zaman ona ne dendiği artık senin için hiç fark etmeyecek."
Kendisini tanıdım tanıyalı, don Juan bana rüya görmenin eski çağ Meksika'sı büyücüleri tarafından keşfedilmiş bir sanat olduğunu, farklı algı dünyalarına gerçek anlamda girişler için sıradan rüyaların dönüştürülme yöntemi anlamına geldiğini defalarca ayrıntılı biçimde açıklamıştı. Rüya dikkati diye adlandırdığı bir şeyin belirişini bulabildiği her yolla savunmuştu; sıradan bir rüyanın öğeleri üzerinde özel bir tür dikkat, ya da özel bir tür farkındalık kullanma edimiydi bu.
Tüm önerilerine titizlikle uymuş ve farkındalığımı bir rüyanın öğeleri üzerine odaklayacak biçimde yönetmeyi başarmıştım. Don Juan'ın önermesi, arzu edilen bir rüyayı bilerek kurmak değil, rüyanın sunduğu öğelerden herhangi birine dikkatin sabitlenmesiydi.