Eski SessizBilgi - - - - - Yeni SessizBilgi
Alt Limit:
Kaç tane -->

sessizlige oykuler


By creative - Posted on 26 Ekim 2009


Benmi kendime yabancılaşmıştım yoksa hayat mı bana, bunu çözemedim bugün.


Usulca dinledip, derinden… O kadar ahenksiz sesleri nasıl bir araya getirebilir insan diye düşündüm derinden usulca. Araçlar, insanlar, makine sesleri hepsi birbire karışmıştı. Sadece rüzgarın sesi aşinaydı ve sertti bugun, sanki her ne olursa duymazdan gelen ve kendi halinde biraz sert soluk alıp veriyordu.


Ardından rüzgarın serinliğini hissetmek beni kendime getirmişti biraz, gökyüzüne başımı çeviriken. Gökyüzü sanki güneşi çalınmış insanların dünyası misali, kapkaranlıktı. Ardarda üst üste bulutlar ve yok olmuş bir aydınlık. Yıkık dökük ve kararmış, deprem sonrası misali gibi, her şey her kez, ayrı bir enkaz ve korkunç bir bilinmezlik içinde. Yalnız bir ben, vardım sanki gerçek olan.


Korkutmayan yalnızlık dı bu, sadece ben mi hayat mı bana uzaktı bunu çözemedim.


Kendine Neden zarar versin ki insan?... O zaman kendinden korkma malı, ki yürekliysen belki de hiç ama hiç ürkmemeli. Tam da bu neden den olsa gerek kendimle ben, sessiz bir dinleyici gibi korkmamıştım bu aşina olmadığım halimden.


Günlük bir koşuşturmaca da, insan denilen varlık hayatında, başı ve sonu ve sınırları çizilmiş, sadece bir piyon gibi tek kare hareket alanında. Piyonlukdan sıçramaya kalkan atlar, yada evini ve işini elden kaçırmamak için duvar olmuş kaleler. Ya da konum ve mevkisini insanların sırtından yürütmeye çalışan baş lar, beyinleri boş kalpleri bir beton, ruhlarıysa ölümcül olan… Hepsinin hareket alanı belli, kurallar çok zekice ve titizlikle seçilmiş. Birde tüm bu aptalca olup biten durumların üstüne, onları kurtarmak vaadinde bulunan çığırtkanların yaptıkları politikalar ve bu yolla götürdükleri. Ve son olarak kaderine boyun eğmelisin yoksa sonun bu diyenler, halbuki baştan sonlarının geldiğini görmezden gelen canlılar ve onların dünyası…


13 lü yaşlarda tüm bu manzarayı gene görüp kabullenemezdim, neden ve nasıldı ve nereye gidicekti her şey. Bunlara yıllar boyu yanıt arar insan, yada bazı insanlar Yanıt aramadan nasıl dururlar, nasılda rolü hemen benimserler bunu hiç çözemedim. Ben yıllardır yanıt arayanların yanında olmaya çalışanlardandım, hatta çözüm sandığım durumların peşinde koşan. Koşmalardan netice göremeyince insan bir süre sonra yorulmayı da deneyimlemiş oluyor. Çünkü boş şeylerle kafa doldurmak yürekleri insanları kaosa sürekler. Bir bakmışsınız süreklenen bir hayatın pençesinden tutmaya çalışıyosunuz, ama biliyosun bu ip sağlam değil ve her an düşebilirsiniz…

Bir söz geliyor aklıma sessizlikten Mutluluğa giden yol yoktur. Mutluluk yolun kendisidir.


Nedir bu mutluluk acaba insan hayatında?... Belkide yüreğinin götürdüğü ufka gitmektir kim bilir. Yürekten sevmek, yürekten konuşmak, yüreğinle sana aykırı olan her şeyle savaşmak. Yolda mutlaka mola yerleri olucak ve yol arkadaşları belki size en yakın olan kokular. Hepsi bir mola gibi geçip gider. Hiç biri de sizi O raya götürmez.

Hayat yalnızca senin… Ve bu yürek sana ait, sen onu tutabiliyosan, dokunabiliyosan, hissedebiliyosan ve korkmuyorsan… İşte o zaman yalnızca sana ait. İşte o zaman dünyada ki en yürekli en mutlu insan belki de sensindir kimbilir.


Benmi kendime yabancılaş mıştım yoksa hayatmı bana, bunu çözemedim bugün.


Doğan gün aynı, dar sokaklar, çılgın kalabalıklar, trafikteki delirmiş canavarlar, ter döken insanlar, rüzgar ve karanlıklar hepsi aynıydı aslında, her şey yerli yerinde. Bir an tam kaçıp kendimi çatıya atıp, nefes almak istediğim o an rüzgar yüzüme hiddetle çarptı. Bir şey eksikti bu tabloda rüzgarın bana dediği buydu. Olmayan şey yalnızca kendimdim, kendimi bulamadım bu kalabalıkta.


Başka bir kıyıya yol almak mümkün müdür sizce?... Yürekli kıyılara…



Cok icten buldum ama sanki bir yil degil on yil once yazmissin gibi



ilkokul 3. sınıfta şunun ayrımına vardığımı çok net hatırlıyorum: burası aynı yer, günün diğer anından farklı hissettiriyor. burası da aynı ormanın bir bölümü, ama 3 adım ötesinde değil de burada oturmak istedim. daha yoğun enerji alanlarını hissedebiliyordum sanırım çocukken. o kadar uzun zaman oldu ki böyle bir yer görmeyeli........ şuan bu araştırmayı yapmak istemem bile çok gizemli bir şeymiş gibi geliyor. ama çocukken doğaldı bu hisler. kitaplardaki bazı şeylere duyduğum yakınlığın 9 yaşlarıma dayandığını farkettim. bu yazıyı öncedende okumuştum ama şimdi zaman makinem oldu.



Sessizbilgi Listele - - - - - Yeni Siteye Dön