Eski SessizBilgi - - - - - Yeni SessizBilgi
Alt Limit:
Kaç tane -->

buyucunun stratejisi


RedSonja - Posted on 08 Nisan 2010


Carlos Castaneda Dizisi 4- Erk Öyküleri


Büyücünün Stratejisi


Castaneda sabah Don Genaro’nun evine gider. Don Juan onu orada beklemektedir. Castaneda bir gün evvel yaşadıklarından dolayı kendini hafif ve mutlu hissetmektedir. Yaşadıkları konusunda şimdiye dek bir yorum yapmaktan kaçınmış olsa da duyduğu meraka engel olamaz ve Don Juan’a sorar. Don Juan, Castaneda’nın yaşadıklarının yalnızca bir gösteri olduğunu, büyücülerin açıklamasını öğrenmeden önce bilmesi gereken her şeyin bir gösterisi olduğunu söyler.


Dün yaşadıklarının, Don Genaro’yu, sonuca ulaşmak için yeterince erk biriktirdiğine inandırdığını söyler, çünkü Castaneda, algının kanatlarını açabilmiş, nagualin geliş gidişlerini sezgileyebilmiş, görmekten daha önemli bir şeyin üstesinden gelebilmiştir. Yani bölünmez dikkatini nagual’in üzerine yoğunlaştırabilmiştir. Bunun büyücülerin açıklamasının sonucunu etkileyeceğini söyler.


Pablito ile sen buna aynı zamanda gireceksiniz, böylesine yeğin bir savaşçının eşliği, erkin sana armağınıdır der.


Castaneda Genaro’yu sorduğunda, çalılıkların oraya dağları seyretmeye gittiğini söyler. O anda uzaktan gök gürültüsünü andıran bir ses duyar ve Don Juan güler. Ve Castaneda’yı Genaro’nun noktasına, yassı bir kayaya götürür. Ve şimdi tüm dikkatini bana vermeni istiyorum, savaşçıların bildiği anlamda bir dikkatten söz ediyorum, büyücülerin açıklamasının içine işlemesini istiyorum, başka her şeye gerçek bir dur diyeceksin. Görevimizin sonuna geldik ve tüm yönergeleri aldın. Şimdi durup geriye bakmalısın. Büyücüler kazanılanların sağlam kazığa bağlanmasının tek yolunun bu olduğunu söylerler.


Don Juan konuşmasına devam eder. Benim senin tonalinden, Genaro’nun ise senin nagualinden sorumlu olduğunu biliyorsun. Benim görevim tonal adanı temizlemek ve yeniden düzenlemek. Yaptığım her şey bunun içindi. Genaro’nun görevi ise naguale ilişkin gösteriler sergileyerek ona nasıl ulaşılacağını sana göstermekti. Bilgi yolunda başarmak için kökten bir değişiklik gerekir. Bu değişim, hal, tavır yada dış görünüm değişimi değildir. Bu değişim tonal adasının dönüşümünü gerektirir. Sen de bu edimi yerine getirdin. Castaneda değiştiğime inanıyor musun diye sorduğunda, Don Juan güler ve “Önceki kadar aptalsın ama yine de aynı değil. Ne demek istediğimi anladın mı?” der.


Don Juan “Tüm bu noktada, öğretmen öğrencisine son bir yol ayrımına gelmiş olduğunu söyler” der. Aslında bunu söylemek yanıltıcıdır, son bir yol ayrımı yada atılacak son bir adım diye bir şey yok. Son bir adım olmadığına göre, ışıldayan varlıklar olarak geleceğimizin hiçbir yanında da bir gizlilik olmaması gerekir. Bir açıklamadan kimin yararlanıp, kimin yararlanamayacağına kişisel erk karar verir. Pek az insan dinlemeye heveslidir, dinleyenlerin pek azı dinledikleri uyarınca hareket eder, bunların edimlerinden yararlanacak kerte kişisel erke sahip olanı ise azın da azıdır. Böylelikle büyücülerin açıklamasının gizliliği meselesi giderek bayağılaşır, tüm bayağılıklar gibi ayağa düşer.”


“Tonal ve Nagual hakkında yeterince bilgiye sahipsin, bunları bilmek zararsız görünüyor. Sıradan şeylermiş gibi konuşuyoruz. Çevremizdeki sahne, dinginliğin bir resmi adeta. Çok güzel bir gün, çevremizi saran dağlar koruyucu bir koza oluşturuyor sanki. Genaro’nun erkini ve kusursuzluğunu anlatan böylesi bir yerin, kapıyı açmak için en uygun yer olduğunu söylemek için büyücü olmaya gerek yok. Bugün benim yaptığım bu, sana kapıyı açıyorum. Ne var ki bir uyarıda bulunmam gerek. Bir öğretmenden, bu anın dinginliğinin ve zararsızlığının bir serap olduğu ve önünde dipsiz bir uçurum yer aldığı ve kapı açıldığında kapanmasının olanaksız olduğu yolunda uyarması beklenir.


Castaneda kendini mutlu ve hafif hissetmektedir. Nefes kesen manzara karşısında, yapılan uyarı ile endişe duymaya çalışsa da başaramaz ve bahsedilen tehlikenin mecazi olduğunu düşünür.


Don Juan anlatmaya devam eder. “Hiçbir açıklamaya benzemeyen büyücünün açıklaması, ölümcüldür” der. “Zararsız ve çekici gibi gelir insana o, ama savaşçı kendisini buna açar açmaz, kimselerin kaçınamayacağı darbeyi de indiriverir.” Kahkayı basar ve “İyisimi en kötüsüne hazır ol sen, ama acele de etme, paniğe kapılma.” Castaneda ya oturması için bir yer gösterir, Castaneda şapkasını çıkarır, Don Juan itiraz eder, takmasını söyler ve şu an kendi erk yerine baktığını, onu koruyacak her şeye ihtiyacı olduğunu söyler. Castaneda Don Juan’ın neden kendisini böyle uyardığını, bugün neler olacağını sorar. Don Juan “Bugün olacaklar, dağılmaz dikkatini sezginin kanatlarına odaklayabilecek kertede kişisel erkin olup olmamasına bağlı” der.


Don Juan, Castaneda’nın hiç şahit olmadığı ölçüde heyecanlıdır, zaman zaman sesi titremektedir. Don Juan “Şimdiye dek, tonal adasını temizleme ve yeniden düzenleme savaşımı sırasında öğrettiği her adımın yeniden özetlemesi gerektiğini açıklar. Kılı kırk yaran bu özet tam beş saat sürer. Castaneda ilk defa Don Juan’ın akademik bir biçimde açıklamasına şaşırır. Don Juan tanışmalarından beri yaptıkları her şeyi ele alır. Castenada için bir baraj yıkılmıştır. Don Juan’ın dil denetimi, zamanlaması ve sözcük seçimi mükemmeldir.


“Bir öğretmen hiçbir zaman bir çömez peşine düşmez, hiç kimse de öğretileri talep edemez. Bir çömezi her zaman bir yora imlemiştir. Öğretmen olma konumunda olan bir savaşçı, o bir santimetre küplük şansını kullanabilecek denli tetikte olmalıdır. Seni karşılaşmamızdan hemen önce görmüştüm, Mexico City’de gördüğümüz o genç kız gibi güzel bir tonalin vardı. O akşam seni gördükten sonra, o kızı parkta beklememiz gibi bekledim seni. Kız bize dikkat etmeden geçip gitmek üzereydi, ama sen birkaç saçmasapan laf ettikten sonra çekip giden birisi tarafından bana getirilmiştin. Çok çabuk davranıp yakalamam gerekiyordu seni. O kız seninle konuşsaydı senin de aynı şeyleri yapman gerekecekti. Benim yaptığım seni istencimle yakalamaktı. “


Don Juan Castaneda ile tanıştıkları gün Castaneda’ya yönelttiği o olağanüstü bakıştan söz etmektedir. Castaneda o bakışı hiç unutmamıştır. Bu bakış onun Don Juan’a ikinci kez gitmesini sağlamıştır. Castaneda bu bakışı nasıl yaptığını sorar Don Juan’a. Don Juan “Onu yakalamak için kullanabileceği en hızlı yol “ olduğunu söyler. “Senin tonaline doğrudan bir darbeydi, istencimi onun üzerinde odaklayarak sersemlettim onu. Savaşçının bakışı , öteki kişinin sağ gözüne yerleştirilir, yaptığı şey de içsel söyleşiyi susturmaktır, bu manevranın tehlikesi de budur. İsterse bir saniye sürsün, nagual duruma hakim olduğunda, bu sadece bir anlık da olsa, bedenin duyumsadığı duyguyu tanımlayamazsın. Sağ göze bakış, sıradan bir bakış değildir. Daha çok öbür kişinin gözü vasıtası ile güçlü bir yakalama, ele geçiriştir. Başka bir deyişle kişi, gözünün ardındaki bir şeye yakalanır. Kişi istenciyle bir şeyi tutmayı andıran, gerçek bedensel bir duyum yaşar.”. Castaneda o bakışı yeniden yapmasını isteyince, Don Juan aynı bakışı yapar ve Castaneda o ilk günkü duyguyu hisseder. Castaneda tam anlamı ile ne yaptığını sorar Don Juan’a. Don Juan bunu tam olarak betimleyemeceğini

Karın bölgesinden bir şeyin fırladığını, bu şeyin yönlendirilebildiğini ve istediğin şeyin üzerine odaklanabildiğini söyler. Bunun yalnızca savaşçının, istencini odaklamayı öğrendikten sonra harekete geçtiğini, çalışarak yapılamayacağını, bir savaşçının yaşamının belli bir anından sonra ortaya çıktığını, kimsenin nasıl olduğunu bilmediğini söyler.


“Asıl giz sol gözde, savaşçı bilgi yolunda ilerledikçe, sol gözü her şeyi kavramaya başlar. Aslında bir savaşçının sol gözünün değişik bir görüntüsü vardır, kimi zaman kısıktır, kimi zaman öbüründen daha küçük yada büyüktür yada bir biçimde değişiktir. “


“Öğretmenin ilk edimi, gördüğümüzü sandığımız dünyanın yalnızca bir görüntü, dünyanın bir betimlemesi olduğu fikrini işlemektir. Öğretmenin her çabası bu fikri çömezine kanıtlamaya yöneliktir. Bunu kabullenmek kişinin üstesinden gelebileceği en zor iştir. Öğretmen bu görüşü değiştirme uğraşına girer ve büyücüler buna içsel söyleşiyi susturma adını verirler. Bunun bir çömezin öğrenebileceği en önemli teknik olduğuna inanırlar. Kişinin, beşikten başlayarak geliştirdiği bu dünya görüşünü durdurmak amacıyla azimle davranması yeterli değildir. Uygulamaya da gereksinimi vardır. Buna doğru yürüme biçimi denir. Zararsız anlamsız bir şey gibi görünür, içsel söyleşini kesmeyi başarana dek de buna değişik bir davranış biçimi olarak baktın. Doğru biçimde yürümek tonalı doldurur, hatta taşırır. Tonalin dikkati, onun yarattığı şeylerin üzerinde olmalıdır. Aslında dünyanın düzenini oluşturan da bu dikkattir. İşte tonal, dünyasını sürdürebilmek için, onun nesneleri üzerinde dikkatini sürdürmelidir ve en önemlisi de, dünya görüşünü içsel söyleşi olarak desteklemelidir.”.


Don Juan, doğru yürüme biçiminin bir bahane olduğunu söyler, savaşçı öncelikle parmaklarını kıvırarak dikkati kollarına çekermiş, ardından gözü odaklamadan, doğrudan önünde, ayağının ucuyla, ufuk arasında oluşan yaydaki her hangi bir noktaya bakarak, tonalini gerçekten malumatla doldurup taşırırmış. Tonal, betimlemesinin öğeleriyle bire bir ilişkiyi kesmek zorunda kalınca, kendisiyle konuşamaz, böylece kişi de sessiz kalırmış. Don Juan parmaklarının konumunun önem taşımadığını, yapılacak tek şeyin parmakları alışılmadık biçimlerde kıvırarak dikkati kolların üzerine çekmek olduğunu ve gözleri odaklamaksızın, sayısız dünya nesnesini onlara anlam yüklemeksizin saptamanın önemini açıkladı. Bu konumdaki gözlerle, olağan görüntüden kaçan ayrıntıların da yakalandığını ekledi. Doğru yürüme dışında, bir öğretmenin öğretmesi gereken bir şey daha olduğunu söyler Don Juan. “Edimlerini onlara inanmaksızın, ödüllendirilmeyi beklemeksizin, salt yapmış olmak için yapmak.” Castaneda kendisine böyle bir şeyin öğretildiğini anımsamadığını söyler. Don Juan güler ve manevrasının çok incelikli ayarlanmış olduğundan, ta bugüne dek bunun ayırtına varamamış olduğunu söyler ve ona vermiş olduğu anlamsız görevleri hatırlatır. Odunları şekillerine göre dizmek, parmaklarını topraktan kaldırmadan çizdiği eşmerkezli daireler zinciri ile tüm evini çevirmek, kimi döküntüleri bir yerden başka yere taşımak, evde siyah bir şapka giymek, ayakkabıları bağlamaya sol tekinden başlamak, kemerini sağdan sola doğru sıkmak gibi... Bunları alışkanlık haline getirdiğinde ise, bırakarak unutmasını istiyordu Don Juan.


İçsel söyleşiyi susturmak, büyücülerin dünyasının asıl anahtarıdır der Don Juan. Öbür edimler yalnızca bunu desteklemek, etkisini hızlandırmak amacıyla yapılır. İçsel söyleşiyi susturmayı hızlandırmada iki ana teknik vardır. Kişisel tarihin silinmesi ve Rüya görme. Don Juan Castaneda’ya ilk yıllarda, kişiliğini değiştirmesi amacıyla belli yöntemler vermişti. Bu yöntemler önceleri Castaneda’ya davranışlarını değiştirmeye zorlayan son derece özel düzenlemeler gibi gelmişti. Don Juan öğretmenin sanatının, çömezinin dikkatini temel konulardan ayırmada yattığını açıkladı. Ödül beklemeden edimlerde bulunmak’ı öğretiş biçiminde olduğu gibi. Bu mantık çerçevesinde, ilgisini “görme” düşüncesi etrafında toplamayı başarmıştı. Görme, doğrudan nagual ile temas etme edimiydi. Öğretilerin kaçınılmaz sonucu olan bu edim, ayrı bir görev olarak alınacak olursa, ulaşılması imkansız bir görevdi. Don Juan denetimimizi elden bırakmaya bir türlü yanaşamadığımız için, kandırılmamız gerekir dedi. Dikkatini Görme üzerinde toplayarak, iki şeyi başarıyla yerine getirmişti. Birincisi, adını bile anmaksızın nagual ile doğrudan doğruya karşılaşmasını hazırlamış, ikincisi öğretisinin asıl meselelerini önemsiz gibi göstermeyi başarmıştı. Kişisel tarihini silme ve rüya görme. Bunlar Castaneda için eğlendirici birer etkinliklerdi ve görme kadar önemli gelmemişlerdi, hatta üstesinden en kolay geleceği görevler olarak görmüştü.. Don Juan Kişisel tarihi silme ve rüya görmenin kendi bütünlükleri içinde uygulanmaları halinde, yıkıcı etkilerinin olduğunu söyledi. Bu nedenle tüm öğretmenlerin yaşadığı kaygıları taşıyordu; çömezinin sapkın ve hastalıklı bir duruma düşmesine izin vermemek.


“Kişisel tarihi silme ve rüya görme yalnızca bir yardımcı olmalıdır. Çömez, kendisini ölçülülükle ve güçle desteklemelidir. Öğretmen bu nedenle, savaşçının yolunu yada bir savaşçı gibi yaşama öğretisini sunar. Bu, büyücünün dünyasındaki her şeyi bir araya getiren yapışkandır. Öğretmen bunu azar azar verip geliştirmelidir. Savaşçının yolunun sağlamlığı ve sağgörülülüğü olmadan, bilgi yolunda ilerlenemez. “


Don Juan savaşçının yolunu öğrenmenin çömezin dikkatinin saptırılmasından ziyade, yakalanmasını gerektiren bir olgu olduğunu, onun dikkatini de, onu her görmeye gidişinde, onu olağan koşullarının dışına iterek yakaladığını söyledi. Dağlarda, çöllerde dolaşmaları bunu başarmasının yollarından biriydi. Castaneda’nın olağan dünyasının bağlamını değiştirme manevralarından biri de uzun yürüyüşlere çıkmak, avcılık idi ve Castaneda bunun asıl nedenini atlamıştı. Bağlamın bozulması, bir şey bilmemesi ve dikkatini Don Juan’ın yaptığı her bir şeye odaklanması anlamına geliyordu.


Don Juan, kişisel tarihin silinmesine yardımcı olacak üç tekniğin daha öğretildiğini söyledi. Kendine önem vermeyi bırakmak, sorumluluk alma ve ölümü bir danışman olarak kullanma idi. Bu üç tekniğin yardımı olmadan kişisel tarihi silmeye çalışmak, çömezi kaypaklığa, kaçamakçılığa ve kişiliğiyle edimleri üzerinde gereksiz yere şüpheciliğe sürükleyebilirdi.


Don Juan, Castaneda’ya çömez olmadan önce, engellenme, gerginlik, düş kırıklığı anlarında gösterdiği en doğal tepkisini sorar. Kendi tepkisinin gazap olduğunu belirtir. Castaneda’da kendine acıma der. Don Juan kendine acıma her şeyine tanıklık etmiş, sana danışmanlık edebilmek için her an hazır ve nazırmış. Oysa aynı biçimde, yanıbaşında duran kaçınılmaz sonunu hissetmeyi ve kendi ölümün düşüncesini her an hazır ve nazır kılabilirsin. Bir danışman olarak, kendine acıma ölüm ile karşılaştırıldığında bir hiçtir.


Don Juan değişim konusunda bir çelişki varmış gibi göründüğünü söyledi. Bir yandan büyücülük dünyası devasa dönüşümleri gerektiriyordu, diğer yandan büyücülerin açıklaması, “tonal” adasının tam olduğunu ve ufak bir nesnenin bile oradan çıkarılamayacağını ileri sürüyordu. O halde, değişim, bir şeylerin yok edilmesi değil, bu nesnelere atanan kullanımın değiştirilmesi anlamına gelmekteydi.

Kendine acıma örneğin. Bundan ilelebet kurtulmanın yolu yok. Adanda belli bir yere ve yapıya sahiptir o, tanınabilir belli bir görünümü vardır. Böylece kendine acıma her fırsatta etkinleşebiliyor. Bir tarihi var onun. Kendine acımanın görünümü değiştirirsen onun önemlilik sırasını kaydırmış olursun.


Castaneda bunu açıklamasını ister Don Juan’dan. Görünümü değiştirmenin aynı anda birden çok rol oynama biçiminde anladığını söyler. Don Juan yanıtlar:

Kişi, görünümü adadaki nesnelerin kullanımını başkalaştırarak değiştirir. Sen kendine acıyarak, kendini önemli hissediyordun, daha iyi koşulları ve daha iyi davranılmayı hak ettiğine inanmanı sağladı, zira sen kendine acımaya iten durumun sorumluluğunu üstlenmek istemiyordun. Kişisel tarihi silmek ve ona eşlik eden öteki üç teknik büyücülerin adadaki nesnelerin görünümlerini değiştirmede kullandıkları araçlardır. Örneğin, kişisel tarihi silmekle, kendine acımayı kullanmayı reddetmiş oldun. Kendine acımanın işleyebilmesi için senin kendini önemli, sorumsuz ve ölümsüz olarak hissetmen gerekir. Bu duygular bir biçimde başkalaştırıldığında artık kendine acımanın olanağı kalmaz.

Adanda değiştirdiğin tüm nesneler için de aynı şey geçerli. Bu teknikleri kullanmadan onları değiştiremezsin. Görünümleri değiştirmek, daha önce önemli olan bir öğeye ikincil bir yer vermek demektir yalnızca, kendine acıma yine de adanın bir parçasıdır. Tıpkı yanıbaşındaki, ölümünün, alçak gönüllüğünün, edimlerin için duyduğun sorumluluğun orada hiç kullanılmadan durduğu gibi duracaktır.


Don Juan tüm teknikler sunulduktan sonra, çömezin bir yol ayrımına geldiğini söyler. Çömez anlayışlılığı oranında iki şeyden birini yaparmış. Ya öğretmenin verdiği öğütleri olduğu gibi kabul eder ve onları ödül beklemeksizin uygular, yada tüm bunları şaka sapıklık olarak değerlendirirmiş.


Castaneda teknik konusuna takılır. Don Juan Castaneda’nın bu dört teknikle tonal adasını temizleyebileceğini, erk bitkileri kullanmasının nedeninin, kimi insanların basit önerilere uygun olarak edimlerini yenileyemediğini ve bu nedenle onları sarsacak şeylere ihtiyaç duyduklarını ve erk bitkilerini gereksindiklerini söyler.


Castaneda erk bitkilerini, uzun bir süre öğretilerin temeli sanmıştır ve büyücülerin anlamlı işleri ile ilgili bulgularını yalnızca ayık bilinçlilik durumlarında gerçekleştirdiklerini çömezliğinin ileri yıllarında kavrayabilmiştir. Peki o zamanlar senin öğütlerini ciddiye alsaydım ne olurdu diye sorar Don Juan’a.

Nagual’e ulaşırdın der Don Juan. Ama naguale bir velinimetim olmadan mı ulaşacaktım diye sorunca, “Erk senin kusursuzluğuna göre sağlar her bir şeyini. Eğer bu dört tekniği ciddiyetle uygulasaydın, bir velinimet bulacak kerte erk toplamış olurdun. Kusursuzlaşırdın, erk de sana tüm yolları açardı. Kural budur.” der Don Juan.

Castaneda, erk bitkileri içsel söyleşiyi susturmak için kullanıldığına göre, dostla ne ilişkileri var diye sorar. Don Juan “Bu bitkiler çömezi doğrudan naguale götürür, dost ise bunun bir aşamasıdır. Akıl her şeyi kendi dünya görüşü ile açıklar. Dosta gelince, o bu görüşün dışında, aklın eriminin dışında bir şeydir. Sıradan bakışımızın durduğu anlarda, yalnızca istencin merkezinde tanık olunabilir ona, bu nedenle tam anlamıyla nagualdir o. Büyücüler dolambaçlı yollarla dostu sezgilemeyi öğrenmişlerdir, böylelikle yepyeni bir bakış açısının içine dalmış olurlar. Seni bu yazgıdan kurtarmak için, büyücülerin yaptıklarının tersine dostu öne çıkarmadım. Büyücüler yıllarca bitkiler kullandıktan sonra, açıklanabilir her şeyi açıklayacak konuma gelmişlerdir. Başka bir deyişle büyücüler istençlerini kullanarak dünya görüşlerini genişletmeyi öğrenmişlerdir. Onlar büyük erk adamıydılar ama bilgi adamı değillerdi. O devasa görüşlerinin sınırlarını aşamadılar, konuyu bilmelerine karşın asla özlerinin tamamına ulaşamadılar. Gizemin tümü ancak ölümleri sırasında onlara açıklandı. Büyücülük onlara perdeyi biraz aralamıştı, özün tamlığına ulaşmanın gerçek yolunu ise asla bulamamışlardı.

Kişi ancak dünyanın bir görüntü olduğunu tam anlamıyla ayrımsayabildiğinde, özün bütünselliğine ulaşabilir. İşte burada gelenekten ayrıldım. Önemli olanın bir betimlemeyi öğrenmek değil, özün bütünselliğine ulaşmak olduğunu biliyorum. Kişi tonalına ve bedenine zarar vermeksizin naguala ulaşmalı. Senin o bitkileri kullanmadaki diğerlerinden farkı, yeterince nagual görüntüsü biriktirdiğine emin olduğum anda durdurdum. Bitkilerle karşılaşmalarını tartışmak istemememin sebebi, bitkilere takılıp kalmaman içindir. Bu konudaki açıklamalar bizi başka bir dünya görüşüne götürür, daha geniş bir görüş olsa bile.


Don Juan bir çömezin, erk bitkilerinin etkisi ile içsel söyleşisi durdurulduktan sonra önlenemez bir açmazla karşılaşıldığını söyledi.Çömez, tüm çömezliği hakkında bir takım kuşkulara kapılırmış, en azimli çömez bile ciddi bir ilgi yitimine girermiş.


“Erk bitkileri, tonalı sarsar, adanın sağlamlığını tehdit eder. İşte bu noktada çömez geriler ki akıllıca bir tutumdur, bütün o çalkantıdan sıyrılmak ister. Öğretmen işte bu noktada en ustaca tuzağını kurar: yaraşıklı bir düşman. Bu tuzağın iki amacı vardır. Birincisi, öğretmenin çömezi elinde tutmasını sağlar, ikincisi ileride de kullanabileceği bir örnek oluşturur. Gerçek bir düşman değil de, yaraşıklı bir rakip olan bu kişi olmadan, çömez bilgi yolunda daha fazla ilerleyemez. Karar kendisine bırakılacak olsa idi, en iyi çömez bile o an her şeyi terk etmeye hazırdır. Sana yaraşıklı düşman olarak, görüp görebileceğin en iyi savaşçıyı, la Catalina’yı seçtim.” der Don Juan.

Catalina, senin tonalinin düzenini öylesine bozdu ki, senin için her şey değişmişti artık Çömez yaraşıklı düşmanın edimleri sonucunda ya parçalanır gider ya da köklü bir değişime uğrar. Catalina’nın edimleri seni öldürmediğine göre, ayağını sağlam bastığından, senin için hayırlı oldu, bir karar vermene yol açtı. Öğretmen yaraşıklı düşmanı, çömezinin hayatının seçimini yapmaya zorlamak için kullanır. Çömez bir savaşçının dünyası ile kendi sıradan dünyası arasında seçim yapmak zorundadır. Öğretmen, çömezinin savaşçının dünyasını seçeceğinden her şeyin ötesinde emin olmalıdır.


Don Juan Castaneda’ya ona yardım etmek istemediği takdirde gitmekte özgür olduğunu söylemişti o gün. Castaneda gitmeye karar vermişti sonra yolda, Los Angeles’taki hayatını düşünmüş ve ne kadar sıkıcı olduğunu anlamıştı. Orada yapmak istediği hiçbir şey bulamamıştı. Don Juan’la ise her gün yeni bir şeyler yaşıyordu. Ve gittiği yoldan geri dönmüştü.


Castaneda, peki Los Angeles’a dönmeye karar verseydim ne olurdu diye sordu. Bu imkansızdı dedi Don Juan. Öyle bir seçim var olmadı. Sana tüm gereken, tonalinin büyücülerin dünyasına katılmaya karar verdiğini anlamasına izin vermekti. Tonal bu tür kararların, nagualin ülkesinde yer aldığını bilmez. Biz karar verdiğimizi düşündüğümüzde, anlayışımızın ötesinde bir şeylerin, karar dediğimiz o şeyin çerçevesini hazırlamış olduğunu kabul etmekten başka bir şey yapmıyoruzdur, yaptığımız tek şey rıza göstermekten ibaret olur.

Savaşçının hayatında karara bağlanmamış tek bir şey vardır. Kişinin erk ve bilgi yolunda ne denli uzağa gidebileceği.


“Çömez büyücülük görevini tamamladıktan sonra, başka bir yönerge için hazırdır. O bir savaşçıdır artık. Çömezliğin sona erdiği için rüya görmeye yardımcı olacak üç teknik öğrettim sana. Yaşamın sıradanlığını kırma, erk tırısı ve yap-mama. “


Don Juan, Castaneda’nın dikkatini rüya görmeden nasıl uzaklaştırdığını anlatır. Yap-mama denilen ve çözülmesinin çok güç olduğuna inandırdığı bu eylem, nesnelerin gölgeleri gibi genellikle ilgimizi çekmeyen şeyler üzerinde dikkatin yoğunlaştırılmasını gerektiren sezgisel bir oyundu. Don Juan’ın stratejisi, yap-mamaya bir gizlilik katarak bunu ayrıca göstermeyi başarmaktı. Yap-mama öbürleri gibi çok önemli bir teknikti ama en önemli konu değildi. Sen gizliliğine bayıldın onun.

Yaşamın sıradanlığını kırma, erk tırısı ve yap-mamanın dünyayı algılamanın yeni yolunu oluşturmada yardımcı olduklarını, savaşçının eylemlerine yepyeni olanaklar kattığını söyledi. Don Juan pratik ve farklı bir rüya görme alemine ilişkin bilgilerinin bu üç tekniğin kullanılmasıyla sağlanabileceği düşüncesindeydi.


Rüya görme, büyücülerce tasarlanmış, kullanışlı bir yardımcıdır der Don Juan. Adamlar aptal değildi, ne yaptıklarını biliyorlardı. Tonallerini terbiye ederek, bir an için naguale gidip dönmenin, başka deyişle, bir an için kendilerini bırakıp sonra yeniden yapışmanın yararını görmüşlerdi. Keçileri kaçırmadan kendini kapıp koyvermek için kendini yetiştirmek.


Özetin sonuna geliyoruz dedi Don Juan. Şimdi Genaro’dan söz etmemiz gerekiyor. Genaro’yu gördüğün gün çok önemli bir yoranın gerçekleştiğini söyledi Don Juan. O gün Don Juan bir arkadaşı ile buluşacaklarını söylemiş, Castaneda kalabalığın arasında Genaro’yu fark edip, şakayla karışık Don Juan’ın arkadaşının geldiğini, kuşkusuz onun da bir büyücü olduğunu söylemişti. Don Juan daha o ilk günden, Genaro’nun Castaneda’nın dünya görüşünü parçaladığını anlatır. Nagual’ın birkaç saldırısı kişinin görüşünü bozmaya yeter ama bugün bile nagualın onca hücumlarının ardından bile, görüşün yara almışa benzemiyor. Ne tuhaf ki senin iyi yanın bu der Don Juan. Netice olarak Genaro nun görevi seni naguale götürmekti, Burada bir soruyla karşılaşıyoruz. Naguale götürülen neydi der Don Juan. Castaneda önce aklının olduğunu söyler, sonra tonal der. En sonunda algılayışım der. Don Juan buldun işte der ve devam eder.


“Hepimiz bir baloncuğun içindeyiz. Doğum anımızda yerleştirildiğimiz bir baloncuktur bu. Önceleri açıktır baloncuk sonraları kapanmaya başlar ve mühürlenir. Bu baloncuk bizim algılamızdır. Yaşamımızın tümünü bu baloncuk içinde geçiririz. Yuvarlak çeperinde kendi yansımamızı görürüz. Eğer çeperlerde gördüğümüz kendi yansımamız ise, o takdirde yansıyan şey gerçeğin kendisi olmalıdır. Yansıyan şey bizim dünya görüşümüzdür. Bize doğum anında verilen bu görüş önce bir betimlemedir, tüm dikkatimiz onun tarafından çelinip de betimlemenin bir dünya görüşüne dönüşmesine dek öyle kalır. Öğretmenin görevi bu görüşü yeniden düzenlemek, ışıldayan varlığı, velinimetin baloncuğu dışarıdan açacağı ana hazırlamaktır. Baloncuk, ışıldayan varlığın, bütünselliğine ilişkin bir fikir edinebilmesi amacıyla açılır. Işıldayan varlığı bütünselliğe doğru yönlendirmek dikkat isteyen bir manevradır. Onun için öğretmen içeriden, velinimetin de dışarıdan çalışmasını gerektirir. Öğretmen dünya görüşünü yeniden düzenler. Bu görüşe tonal adası adı vermiştim. Büyücülerin açıklamasına göre, bu tonal adası kimi öğelerin üzerine odaklanmayı öğrenmiş olan algılamamız tarafından yapılmıştır, bu nesnelerin tümü bizim dünya görüşümüzü oluşturmaktadır. Çömezin algılaması söz konusu olduğunda, öğretmenin görevi tüm nesneleri baloncuğun bir yarısında yeniden düzene sokmaktır. Sen artık şu an da tonali temizleme ve yeniden düzenlemenin, onun akıl tarafındaki tüm öğelerinin yeniden kümelendirilmesi olduğunu anlamışsındır. Benim görevim senin sıradan görüşünü karıştırmaktı, ama parçalamak değildi bu, yalnızca akıl tarafında kümelenmesini sağlamaktı.” dedi Don Juan ve yere bir daire çizip ikiye böldü. Öğretmenin ustalığının, çömezini, dünya görüşünü baloncuğun sağ yarısında yeniden kümelendirmeye zorlamak olduğunu söyledi.


Neden sağ? diye sordu Castaneda. Orası tonalın tarafıdır dedi Don Juan. Öğretmen kendini hep bu yöne yöneltir. Çömezine savaşçının yolunu tanıtırken onu mantıklı olmaya, ayıklılığa, kişisel ve bedensel sağlamlığa yönlendirirken, çömezin baş edemeyeceği, akıl almaz ama yine de gerçek durumları ona sunarken, aklının, hayret verici bir biçimde çok küçük bir alanı kavradığının ayırtına varmaya zorlar onu. Savaşçı her şeyi mantığa vuramayacağını anladığında yenik düşmüş olur da aklını güçlendirmek ve yenik aklını savunmak için olanca gücüyle çevresinde gördüğü her bir veriyi bir araya getirmeye başlar. Öğretmen onu acımasızca dürtükleyerek, tüm dünya görüşünü tek bir yarım kürede toplamasına yardımcı olur. Öteki temizlenmiş yarım küre büyücülerin istenç dediği şeye ayrılmıştır.

Öğretmenin görevi baloncuğun bir yarısını temizleyerek her şeyi diğer yarıya düzenlice toplamak, velinimetin görevi ise, baloncuğu temizlenmiş tarafından açmaktır. Mühür bir kere kırılmaya görsün, savaşçı asla eskisi gibi olamaz. Bütünselliğin yönetimindedir artık. Baloncuğun yarısı aklın, tonalın mutlak merkezidir, öteki yarısı da istencin.


Son bir meselemiz kaldı der Don Juan. Büyücüler, buna ışıldayan varlıkların gizi adını verir. Biz insanlar da, tüm ışıldayan varlıklar da algılayıcılarız. Bu bizim baloncuğumuzdur, algı baloncuğu yani. Bizim hatamız, kabul edilebilir tek algının akıl süzgecinden geçen algı olduğuna inanmaktır. Büyücüler, aklın merkezlerden yalnızca biri olduğuna ve ona o kadar fazla güvenmememiz gerektiğine inanırlar. Daha önce sana baloncuğumuzun bütünselliğini oluşturan sekiz noktadan bahsetmiştik. Altı noktayı biliyorsun bugün kalan o iki noktayı da öğreneceksin der Don Juan.


Don Juan, Castaneda’ya hala düşkünlükleri olduğunu ve bu görüşlerin meydan okunamazmış gibi geldiğini bunları kullanmaya devam ettikçe tonallerinin tam anlamı ile temizlenemeyeceğini ve büyücülerin açıklamasının bir anlam taşımayacağını söyler.


Sonra, Castaneda’ya elbiselerini çıkarmasını, üzerinde sadece şapkasını ve ayakkabılarını bırakmasını söyler. Neden elbiselerini çıkarması gerektiğini sorduğunda, daha önceki yaşadıkları olayda nasıl altına ettiğini hatırlatır ve bunu kendisinin istediğini söyler.

Castaneda denileni yapar. Yüz metre kadar yürürler aşağıya bakmasını söyler Don Juan orada bir uçurum vardır. Oraya bakarak içsel söyleşisini kesmesini ister. Castaneda içsel söyleşini kesmeye çalışırken, etrafta sesleri dinler. 4-5 metre ötede Genaro’nun bir kayada oturduğunu görür. Don Juan Castaneda’yı Genaro’nun olduğu yere götürür. Genaro’nun bedeninden kızıl bir ışık yayılmaktadır. Genaro Castaneda ya yaklaşarak ona dokunmadan sol kulağına fısıldamaya başlar. Diğer tarafta da Don Juan fısıldamaktadır. Sesleri eşzamanlıdır. Korkmaması gerektiğini, uzun güçlü telciklerin olduğunu, telciklerin tüm bedenini sarmaladığını, onların yardımıyla her şeyi sezebileceğini, tek bir telciğin bile bulundukları yerden, koyağın dibine, yada koyağın dibinden bulunduğumuz yere sıçraması için yeterli olacağını söylerler. Önce telcikleri duyumsamasını , sonra da uçurumun dibine kadar giden bir telciği belirleyip onu izlemesini söylerler. Bir kaşıntı kaplar vücudunu.Bedeniyle koyağın dibini hisseder. Don Juan ve Genaro bu kaşıntı boyunca kaymasını söylerler. Sonra Genaro onunla atlayacağını söyler.Castaneda anlayamaz, Genaro onu yakaladı mı itti mi kucakladı mı ama onunla birlikte uçuruma atlar. Bedensel acıların en şiddetlisini hisseder aynı zamanda zevkin karışımı bir duygudur. . Bir yandan çığlık atmaktadır.O anda gözlerinin bedeninin nerede olduğunu anlayamamaktadır. Sonra yine aynı acıyı duyumsar tekrar tepededirler. Kulağına isteyerek atlaması gerektiğini, naguali tonali ile tavlaması gerektiğini söylerler. Castaneda nın bedeni, bir sarkaç gibi sallanmakta ve kararsızlığını bu şekilde hissetmektedir. Sonra yabansı bir hava onu sarmalar ve atlar. Atlayışa geçer geçmez düşünmek istese de yapamaz. Sisin ardından bakıyormuşçasına daracık koyağın çeperlerini, dibindeki sivri taşları görür. İnişini bir zaman akışı içinde cereyan ediyormuşçasına sezgileyemez, onun yerine dipte yere varmışlık duyumunu taşıyordur. Görüşünün 360 derece olduğunu fark eder ve yoyo gibi yukarıya geri çekilir. O gün Castaneda defalarca atlar. Don Juan ve Genaro defalarca, bu atlama uygulamasının algılama alıştırması olduğunu, yetkin bir tonal gibi, koyağın dibinde ne olduğunu algılayabildiği takdirde sona ereceğini söylerler Castaneda’ya. Onlar fısıldarken, Castaneda kendini birden Don Juan ve Genaro ile birlikte koyağın tepesinde durmakta olduğu halde, onların kulağına habire fısıldadıklarının son derece ayık bir biçimde farkında iken kendini birden koyağın dibine bakarken bulur. Her şey kesinlikle doğaldır. Her şey nettir. Büyükçe bir kayanın onun üzerine doğru yuvarlandığını görür, bir an için onu atanın Genaro olduğunu da görür. Tam paniğe kapılır ki, kayanın tepesindeki yere çekilir. Etrafına bakar Genaro yoktur. Don Juan gülmektedir. Don Genaro’nun kokusuna dayanamayıp gittiğini söyler. O anda her yanının pislik içinde olduğunu utançla ayrımsar. Yakınlardaki bir pınara gidip temizlenirken, Don Juan pantolonunu kurtarmış olduğuna ilişkin şakalar yapar.





Sessizbilgi Listele - - - - - Yeni Siteye Dön