bir kaç başarısız canlı sohbet denemesinden sonra yeni başlık haline getirdim, başlık faydaları üzerine ama zararlarını da konuşabiliriz pekala
Ben kitaplara meraktan bulaşmış herhangi bir naguale tin tarafından işaret edilmemiş biriyim, eh tanıdığım herkes de böyle zaten. Bu durumda savaşçının adı bile yokken nasıl bir savaşçı topluluğundan bahsedebiliriz ki? Dolayısıyla grubun faydalarından bahsetmek sadece fantezi, olsa süper olurdu ama olsa bile o topluluk beni kabul eder mi oldukça şüpheciyim bu konuda :)
Ayrıca konu hakkında yetkinliği tartışmalı (?) bir nagualin varlığı bile La Gorda’yı ölüme götürmüştü, ee nagual yok - savaşçı yok, bol miktarda meraklı ve büyük ego var. Öldürmez süründürür cinsinden. Fayda diyorduk aslında... öldürmez süründürür cinsinden grup faydası benim için şu şizofren değilsin :)
olabilirim de (bilemedim şimdi böyle yazınca emin olamadım) :D
Savaşçı topluluğu bence de önemli bir konu. Bu konuda en çok yapılması gereken şey ile hiç yapılmaması gereken şey ters değiştirmiş durumda gözlemlerim sonucu. Bir savaşçı topluluğunda olması gereken herkesin bir birinin bileşim noktasını mümkün olduğunca kaymasını sağlamak ve bu kayışlardan neşe ve başarı kaynağı sayması gerekirken bizde genellikle tam tersi oluyor. Herkes birbirinin ve kendisinin bileşim noktasını aynı sabit yerde tutulmasını istiyor. Kendisininkinin oynamasına izin vermediği gibi arkadaşlarının kaymalarından da rahatsız oluyor.
Çünkü güvenilir, tutarlı, beklentilerin olduğu, çıkarcı arkadaş modellerine sahiptik her zaman. Ve savaşçı topluluğundan da aynı şeyleri bekliyoruz doğal olarak. Bu yüzden hiç bir ilerleme kaydedilemiyor topluluk olarak.
herkesin birbirinin bileşim noktasını kaydırmaya çalışması mı, asıl büyük beklenti bu değil mi?
Bu beklenti değil. Niyet olmalı. Kendi kaydıramasa bile, topluluktan birinin birleşim noktası kaydığında bundan sevinç, coşku duyabilmeli.
Konuyu biraz parçalayarak tartışmakta fayda var. Ben ilk üçünü (ve en basitlerini :-) şöyle sıralayayım:
a) Topluluk ?
b) Gerekler ?
c) Yararlar ?
İlk olarak (a) Topluluk; her ne kadar çok fazla bilgim ve alakam yoksa da Gestalt psikolojisinin temel tanımı burada çok önemli bir neden oluyor - Bütün parçaların toplamından fazladır. Bunu (c) kısmına bir x olarak da koymamız lazım tabi.
(b) Gerekler; ben bu kısmın "ne gereği var" veya "gerek var mı?" kısmına bakayım dedim, ve soru beni doğrudan (c) Yararlar kısmına attı.
(c) Yararlar; esas konu bu gibi, savaşçı olmanın herhangi bir kişiye yararı ne olacak, hatta bir yararı olacak mı? Yoksa yalnızca zihinsel bir mastürbasyon mu? Çağdaş insanın Homo Ekonomikus tanımlaması ile çok fazla örtüşmüyor gibi geldi bana, geniş olarak Bileşim Noktasını Kaydırmak ise bunu çok daha kolay yöntemlerle yapmak olası.
Tabi bu düşüncelerim CC / DJM sistemi için, diğer sistemlerde farklı olabilir. Mesela ölümsüzlüğe ulaşmak, insanlara yardım etmek, sevgi yumağı olmak, sıradan insanlardan daha güçlü olup onları ezmek, vs. gibi CC'de olmayan bir çok farklı fikir ileri sürülebilir.
Topluluk tek bir organizma gibi hareket edebilmeli. Bunun için de topluluk üyelerinin kendi bireyselliklerinden vazgeçmiş ve büyülü yolun birer yolcuları haline gelmiş olması gerekir. Gelmemiş olsalar bile bu yolda feda edecekleri şey "bireysel benlikleridir". Onlar artık birer birey değil bir bütünün değerli ama önemsiz parçalarıdır.
Bireysel olarak bu çalışmalar yararsız mıdır? Hayır değildir. Bileşim noktanızı kaydırır farklı algı dünyaları içine girebilirsiniz. Daha sağlıklı, daha neşe dolu bir hayat da yaşayabilirsiniz. Bütün bu çalışmalar, öldükten sonra farkındalığınızın sıradan yaşayan insanlara göre çok daha uzun olmasını da sağlayabilir. En nihayetinde kartala lezzetli bir yem haline geleceğiniz bir yaşam sürersiniz.
Bir topluluğun bireylerinin kişisel önemliliklerini azaltması yerine biz de tam tersi oluyor. Herkes bireysel önemliliğini arttırmak için veya daha büyük bir topluluk üyesi önemi sağlamak için yer almak istiyor gibi.
Sevgili aki, gerekliliği zaten evrimsel açıdan ispatlanmış durumda. Tek bir hücre olarak sürerdi yoksa yaşam ve farkındalık.
Sonsuz, cevabını anlayamadım, yani savaşçı topluluğu olmasaydık (evrimsel açıdan) yaşamımıza insan yerine amip olarak devam edecektik mi? Aynı şeyleri konuşmuyoruz sanırım.
Benim kast ettiğim, savaşçı veya savaşçı topluluğu olmak gerekli mi? evet ise niye? veya evet ise bunun bize faydası ne olacak?
Bugün milyarlarca hücreden oluşan insan bir amipin niyetinin sonucudur. Savaşçı topluluğu da aynı şekilde bir niyetin sonucudur.
Savaşçı topluluğu olmak yerine bireyselliği seçen insan aynı tek başına yaşamak isteyen amip gibidir diyorum.
savaşçı topluluğu diyince benim aklıma voltran geliyo hala, tekil olarak aslan ama birlikte olunca voltran, amip benzetmesini sevmedim, robot aslan daha fiyakalı :)
ama sizin ifadelerinizden voltran yoksa hiç birşey yoktur gibi bir anlam çıkıyor, bence zor ama imkansız değil, ortak niyetin faydasına ve hedefe yöneltici etkisine inanıyorum, ancak ortak niyet konusunda en ufacık bir pürüz varsa grup halinde olmaktansa tekil olmanın gruptan daha faydalı olabileceğini düşünüyorum,
evrime yeni bir bakış açısı getirmiş sonsuz "insan, bir amipin niyetinin sonucudur" :D
Ben amip'e benzetmedim ki insanı. Topluluk yerine bireyselliği seçen kişinin koloni yerine yalnızlığı seçen amip ile bir benzerliği olduğunu söyledim sadece. Voltran da güzel. :)
evrime yeni bir bakış açısı getirmiş sonsuz "insan, bir amipin niyetinin sonucudur" :D
Ee öyle zaten. Yoksa tek hücrelilerden çok hücrelilere geçilmezdi. Eğer tek hücrelilerde bu niyet olmasaydı.
Amip benim bildiğim iki tek hücreliden biri idi, diğeri de terliksi hayvan. Ama meraktan şöyle bir baktım epeyi de varmış bu hayvanattan. Neyse onların sürü psikolojisi nedeniyle tek bir niyette birleşmelerini boş verip asıl biz geleceğe bakmamız lazım. Yani insan olarak evrimleştikten sonra gelecek durak ne olacak? Herhalde evrim insan olmakla bitmiyordur. Acaba bizim esas niyetimiz ne? ve bu niyetin gerçekleşmesinin bize faydası ne olacak? Ne bileyim mesela cennette sonsuz yaşam vs. gibi.
Sonsuz yaşam yok. :) Unut onu aki.
Biliyorsun büyücüler insanları ikiye ayırır. Ölümlüler ve ölümsüzler. Bizler ölümlüyüz.
Ölümsüzler kimler ?
Ölümsüzler kimler ?
Müslümanlar, hristiyanlar, budistler, spritüalistler vs...
Ben inorganik, uçucular ve Kartal filan zannetmiştim :-)
ben bi yerde ipin ucunu kaçırdım, sonuç olarak savaşçı topluluğu olmazsa olmaz mı, olsa güzel olur ama ille de gerekli değil mi?
Bence niyete bağlı olarak değişir. Eğer niyetiniz mutlak özgürlükse evet gerekir. Ama niyetiniz uzun bir farkındalıksa gerekmez. Yine niyetiniz güzel bir yaşamsa da gerekmez.
Bana niyetini söyle sana ne gerektiğini söyleyeyim gibi bir durum işte.
Karda yürüyen dört kişi vardı bugün. Kol kola girmişler, biri kaydığında diğerleri onu tutuyordu. Bir de yalnız yürüyenler vardı. Düşüyordu kimi zaman. Kimi zaman da düşmemek için daha çok uğraşıyor enerji harcıyorlardı. Bizim bu tartışmamız geldi aklıma bu manzarayı görünce.
Buzda bile dengede kalabilen biri diğerlerini de tutabilir de, düşen biri kayarak da olsa ilerleyen 3 kişiyi yere de serebilir. Nasıl ve ne kadar yürümek istediğimizle ilgili sanırım bütün hikaye.
Ben böyle bir topluluk bulursam seve seve katılırım. Sanırım İstanbulda nagual bir kadın varmış. Böyle bir şeyler duydum.
Nagual kadın mı? Kimmiş? Nagual olduğunu nereden biliyorsunuz? Neye dayanarak söylüyorsunuz?
bende Istanbul da bir nagual kadından bahsedildiğini duydum
Uygulama topluluğu için güncelleme.
Bu nedir.?
Eski bir konu.. Gerilerde kalmıştı.
"sandoz: bende Istanbul da bir nagual kadından bahsedildiğini duydum."
:)))
İstanbul dediğin 13.624.240 nüfuslu bir şehir. Kim demiş? Söz edenler topluluk mu, köy mü, ilçe mi.?.. Kırathanede yaşlı dedeler mi konuşuyordu yoksa..? "Nagual" kelimesini kullandıysa bunun anlamını çok iyi bilen kişiler olmalı.
Bu konunun neden gerilerde kaldığı anlaşıldı. Buradaki şifre çözülememiş.(Nagualın şifresi)
Don Juan ve kendi grubu tinin işaret ettiği çömezleri yetiştirdiler.. Burada görüyoruz ki bir devamlılık söz konusu. Eğer farklı türden olsaydı bu iş; Don Juan kendi kendine " Evet zamanı geldi. Tinin işaretini aldım.Ben kendime çömezler arayıp onları yetiştireceğim derdi." Kendi grubu vardı. Ortak niyeti olan bir grubu. Topluluğun niyeti çok önemli bir nokta. Sıradan insanların birleşim noktalarının hep aynı yerde çakılı kalmasının sebebi de topluluğun niyeti.
Don Juan'nın şu sözü güzel bir özet:"Sana yaşattığım deneyimlerin hepsi, gösterdiğim her birşey, sadece gözümüzle görebildiğimizden daha fazla şeyin var olduğunu göstermek içindi. Kimsenin bize büyücülük öğretmesine gereksinimimiz yok, çünkü aslında öğrenecek birşey yok. Bize gereken, burnumuzun dibinde ölçüsüz erkin var olduğuna bizi ikna edecek bir öğretmendir. Ne tuhaf çelişki! Bilgi yolundaki her savaşçı zaman zaman büyücülüğü öğrendiğini düşünür, ama yaptığı şey sadece kendi varlığındaki gizli erke ve ona ulaşabileceğine inandırılmaya razı olmasıdır."
Demekki aslı nokta inanma seviyesi. Eğer herkez inanırsa inanmayanlar bile inanmaya zorlanıyor. Topluluk budur.
bunun çözümü basittir aramızda kargaya dönüşebilen biri varsa forum üyelerini sıradan bi ziyaret etsin. ben şahsen kendi varlığımdaki gizli erke ve ona ulaşabileceğime inanırım o zaman hatta iade-i ziyarete kaplana dönüşüp gideceğime de söz veririm :)
"Hatırladığınn unutulmaz anılar," diye devam etti, "ancak
senin gerçek zihninden gelebilirdi. Hepimizin sahip olduğu
ve paylaştığı öbür zihin ise, diyebilirim ki ucuz bi modeldir:
en az çaba gerektiren, herkese uyan standart beden bi model.
Ama bu ilerde tartışacağımız bi konu. $imdi pusuda olan, dağıtıcı
bi gücün belirişidir. Ama bu, senin dağılmana sebep
olacak bi güç değil-bunu demek istemiyorum. Senin ve her
insanoğlunun içinde var olan, büyücülerin yabancı donanım
dedikleri şeyi dağıtıyor. Senin üzerine çullanan ve yabancı
donanımın dağılmasını sağlayan gücün etkisi şurdadır: bu
güç büyücüleri sözdizimlerinden çekip çıkartır."
Don Juan'ı dikkatle dinlemiştim, ama soylediklerini anlamış
sayılmazdım. Bana berrak anımsamalarımın sebebi kadar
garip gelen bir nedenden ötürü, ona hiçbir soru soramıyordum.
"Yaşantının bu cephesiyle başa çıkmanın senin için ne
denli zor olduğunu biliyorum," dedi don Juan aniden. "Tanıdığım her büyücü bundan geçmiştir. Bunu yaşayan erkekler
dişilere kıyasla sınırsız ölçüde fazla yara alır. Sanırım kadınların
doğası daha dayanılı. Eski çağ Meksika'sı şamanları,
grup halinde hareket ederek bu dağıtıcı gücün darbesini hafifletmek
için ellerinden geleni yaptılar. Günümüzde grup halinde
hareket etmemiz imkansız, bu yüzden bizi dilimizden
uzaklaştıracak güçle tek başına yüz yüze gelmek için kendimizi hazır
tutmalıyız, zira olup biteni yeterli biçimde açıklamanın
hiç yolu yok."(Sonsuzluğun Etkin Yanı)
Belkide grup halinde hareket etmek imkan dahilinde olabilir...
"Çömezliğimin belirli bir noktasında, Don Juan bana yaşamındaki karmaşık bir durumu ifşa etti. Meksika’nın Sonora eyaletindeki bu salaş kulübede yaşamasının nedeninin, buranın benim farkındalık durumumu betimlemesi olduğunu ileri sürerek bende düş kırıklığı ve karamsarlık yaratmıştı. Aslında bu denli yetersiz olduğumu ima etmek istediğine pek inanmadığım gibi, iddia ettiği gibi başka yerlerde oturduğuna da inanmamıştım.
Her iki konuda da haklı olduğu ortaya çıktı. Benim farkındalık durumum çok yetersizdi, ve o da yaşayabileceği başka yerlere, kendisini ilk bulduğum kulübeden sınırsız ölçüde daha konforlu yerlere sahipti. Üstelik de zannetiğim gibi münzevi bir büyücü değil, on kadın ve beş erkekten oluşan on beş kişilik bir savaşçı gezgin topluluğunun lideriydi."(12.kitap 196)
"Rüya görücüler ve iz sürücüler birbirini tamamlar ve sahip oldukları bu eğilimlerle birbirlerini etkileyerek çiftler halinde çalışırlardı."(12.kitap 188)
Aslında bağzı durumları halletmek için buldukları değişik çözümler. Belki sadece çözüm değildir...
"Bazı durumları halletme" için değil nihai amaç içten gelen ateşle yanmak ya da buna enerji bedenini koruyarak farkındalığını sürdürmek diyebiliriz (insan yaşamından çok daha uzun süreler). sen buna bir çeşit "inorganik olmak" da diyebilirsin (tabi inorganik olmanın da bir sonu var, o nedenle senin benim enerjimize ihtiyaç duyuyorlar).grupların "kendiliğinden" oluşma amacı bu. diyor ya içten gelen ateşle yanarken bir çeşit enerjetik yılan gibidirler, "baş" kısmı nagual kadın ve erkektir diye. illa sonsuzluğa bakmak için değil, henüz fiziksel bedenini korurken de ikinci dikkat için gruplar kolaylaştırıcı oluyor. ama tek başına da aynı farkındalığı koruyan farklı geleneklerden sayısız insanla dolu evren. gruplara önem vermeni ve olası üyelerini aramanı çok doğal karşılıyorum. hepimiz bunu merak ettik, aradık taradık, buluşmalar yaptık. ama bu süreçte her bakımdan çok çok fazla da zarar gördük sana bunu diyebilirim.
sonsuz yazmış: "Savaşçı topluluğu olmak yerine bireyselliği seçen insan aynı tek başına yaşamak isteyen amip gibidir diyorum" demişsin. ilahi sonsuz yazıyı gören de seni tarikat kurdun davet etme için altyapı hazırlıyorsun sanır:)belki olumsuz örnek olarak seçtiğin "amip" sonuçta yokedilmesi çok zor bir varlık farkında mısın? bilinçdışı olarak yalnızlığın önemini vurgulamışsın gibi."Amipler çekirdek ve stoplazmaları ortadan uzayıp iki parçaya ayrılarak ürerler. Yeni yavru amipler gelişerek eski büyüklüğe ulaşır. Sonra onlar da ortadan bölünerek yeni amipler meydana getirirler. Kötü iklim ve yaşama şartlarında amip, hayati faaliyetini minimum seviyede yavaşlatıp, vücudunu salgıladığı bir örtü ile sarıp yuvarlak küre haline dönüşür. Buna “kist” denir. Amibin yaşadığı su birikintisi kuruyunca “kist” şekline dönüşmüş olan amip ölmez". Gruplarda kişilerin hem birinci hem ikinci dikkati diğer büyücülerin niyetlerinden malesef AYRI DEĞİLDİR. en büyük tehlike de budur. Eğer ki keskin niyete sahip değillerse grup ancak sana ve çalşmalarına zarar verir. bence amip olalım (bkz. Kiracı)tabi sizin başka bir deneyiminiz varsa bilemem.
Aslında "bağzı durumları halletmek" cümlesini zaten senin açıkladığın anlamda ifade etmiştim.Yani canlı(insan) olmanın amacını yakalamak. Amacımız, seçimlerimiz, durumlar...Yaptığın açıklamalar ve paylaşımlar için teşekkür ediyorum.
"Belki sadece çözüm değildir." dememin sebebi:
Diğer taraftan herşey bizim elimizde değil. Don Juan'nın şu sözü "Seçimi sonsuzluk yapar, savaşçı-gezgin sadece rıza gösterir." bunu açık bir şekilde gösteriyor ve ifade ediyor. Bu güne kadar, aynı amaç doğrultusundaki insanlar yaşadılar, öğrendiler. Bizler her nasılsa aynı şeyin farkına değişik yollarla ulaştık (kitaplar diyebiliriz). İnsanlığın yoluna tinin neler koyduğunu hiçbir zaman bilemeyiz. Bizler sadece rıza göstericileriz. Kitaplar sonsuza dek vaar olmayacak. İnsanlar özgürlüğü sonsuza dek kitaplardan öğrenmeyecek. Bu çok açık...Benim bu yazdıklarım ve bundan önce yazdıklarım, kesinlikle grup oluşturmak istiyorum anlamına gelmesin. Böyle birşey yok. Ama olabilme ihtimaline açığım. Tıpkı olamama imkanına açık olduğum gibi. Yani ikisinede rıza gösterebilirim.
Örneğin Rzgar arkadaşım, daha önce grup oluşturduğunuzu ve deneyimlerinizi bu başlık vaar olduğu için paylaştınız.(teşekkürler) Benimde bu konuda farklı deneyimlerim oldu. Bu deneyimlerimden çıkardığım sonuç; grup oluşturmanın benim elimde olmadığı. Yani gelişigüzel seçimler bu yolda yok. Diğer taraftan, "tamam artık ben tek başımayım, bunu öğrendim." de diyemem....
İnsanoğlunun rahatsız edilmeme güdüsü çok ağır basıyor. Bu güdü için neler yapıldı, neler. Askerler olduğu için dünyada savaşlar yapılıyor. Tehdit oluşturan unsurlar rahatsızlık veriyor. Onlar yok edilmeli güdüsü hep var. Topluluk söz konusu olunca, beni kimler rahatsız edecek güdüsüde aynı şekilde ağır basıyor. Bu halledilmeli mi, yoksa bu doğal mı? Bunları çözecek zamanımız elbette yok. Çünkü sol arkamızda bizi izleyen biri var. Bunu bilerek ancak seçimler yapabiliriz.
(Bu ifadelerim Rzgar arkadaşımın açıklamaları sonucu açığa çıktı. Bunu, hiç bu forumda olmasam düşünürmüydüm bilmiyorum. Acaba sadece rıza mı gösterdim :)))))
salih yanlış anlamışsın sanırım. ne grubu oluşturmuşum? yok öyle bir şey. ben nasıl bu bağlamda anladığımız anlamda bir grup oluşturabilirim ki? tek dediğim karşılaşmalar var. birbirinin farkında dahi olmazsın dedim. sen aliyi tanırsın hatta somutta bile olmayabilir ilkin, ali ahmeti tanır. bakarsın sen de ahmeti zaten tanımışsın. sonra bakarsın ki niyetlerin birbirini etkiliyor.zarar gördük dediğim bu ve zarar da vermişimdir. ama büyücülük anlamında edimlerini kolaylaştırmış ve onlar tarafından kolaylaştırılmışımdır da... bunun adına Castaneda bağlamında grup diyoruz. yoksa birlikte bir pikniğe gitmişliğimiz bile yok:)
ben soyut konuşmayı sevmiyorum, daha somut olayım. hatırlarsan diyordu ki" bizim dikkatimiz diğer büyücülerin birinci ve ikinci dikkatinden bağımsız değildir. bu nedenle rüya görme çalışmaları onların da dikkatini yoğunlaştıramadığı saatlerde yapılır misal sabaha karşı". buradan bile niyetin birbirini nasıl etkilediğini görebilirsin. misal özel hayatın hakkındaki niyetlerini de ikinci dikkat çalışmalarında bir şekilde kesiştiğin kişilere dağıtma bir gün öyle bir ilişkin olursa. bir şekilde enerjetik olarak ortaklaştığın kişilerle aynı anda çekirdek çitleyip alacağın büyük bir kararı paylaşmaya çalışıyorsan (misal şehir değiştirmek, evlenmek, boşanmak vb), o kararın sessizce ve duyurulmadan alınmalı. gerçi kendini ikinci dikkatte açık bırakırsan oradan da araya karışmaları mümkün. o nedenle tek irade kendin iraden olsun istiyorsan, çalışmalarını yalnız yapmak gerek diyorum. sanırım yeterince net olmuştur.
Aslında grup oluşturmayı kişisel olarak kullanmadım. Bir grupla birleşmeyi de aynı anlamda kullandım yani grup oluşturmak (karşılaşmalar). Anladığım şu ki; sizin daha önce bir grup deneyiminiz olmuş, yani sadece birlikte yaşadığınız grup. Şu cümlelerinizden onu çıkardım:
"hepimiz bunu merak ettik, aradık taradık, buluşmalar yaptık. ama bu süreçte her bakımdan çok çok fazla da zarar gördük sana bunu diyebilirim."
"Bence gruplar şöyle oluşuyor: Bir şekilde bir araya gelme kesişme, ardından dağılma ve yine ikinci dikkatte ilişkini koruma. en azından benim deneyimlediklerim böyle idi."
"çalışmalarını yalnız yapmak gerek diyorum. sanırım yeterince net olmuştur."
Yani öneriniz; her zamanda (birinci ve ikinci dikkatte) tek olarak yaşantınızı sürdürün. Açık bir şekilde bu mu?
Çalışmaları nasıl sürdürürsek sürdürelim yolu uzatıp kısaltmak tamamen bizim elimizde. Yani bu başlık altında neler yazarsak yazalım kendi başımıza kararlarla, grup faydalıdır veya zararlıdır gibi net bir sonuca varamayız. Buna ulaşmaya çalışmak zaten hata olur. Boş yere enerjimizi harcamak sadece. Diğer taraftan sadece bununla ilgili hikayeler ve yaşanmış deneyimlerimizi ve deneyimleri paylaşabiliriz. Örneğin grup zararlıdır diye bir karara vardıktan sonra buradaki herkez onu kabul mü edecek.? Tabiî ki hayır. Aslında anlatmaya çalıştığımız şeylerin aynı olduğunu düşünüyorum. Yani bu “grup” kelimesinin iki yüzü var. Birinci yüzü Castaneda’nın kitaplarında anlattığı gibi gruplar. Don Juan çömezlerini yakalayıp onların eğitimine başladığı anda, birçok çömezin bir gruba ait olduğundan haberi bile yoktu. Buna Castaneda’da dahil. Don Juan’nın nagual olarak sadece grubun karşılaşmasına aracılık edecek erki vardı. Yani işin başında Castaneda’yı, bu işin yoluna sokmadan grupla tanıştırmadı. Eğer diğer türlüsü mümkün olsaydı, toplardı rastgele 10 rüya görücü, 10 iz sürücü ,2 nagual, 2 haberci onları toplu halde eğitir geçerdi ve yıl sonunda onları sınava sokardı :).. İkinci yüzü ise rastgele gruplar. Yani Castaneda kitaplarında okuyup grup olduklarını öğrendiği için, sırf onlara benzemek uğruna toplanan gruplar. Veya ben nagualım deyip ortaya atlayan ve grup toplayan kişilerin oluşturduğu gruplar. Çıkar uğruna diğer kişilerden faydalanmak için toplandığı gruplar. Bu fayda sadece kendi yönünde olan fayda. Yani bu tip gruplarda her zaman bir mecburiyet havası eser ve sorunlar çıkartır. Herkezin kişisel erki boyutu önemsenmez. Bu şekilde toplanan gruplardaki kişilerin aklında hep “ Acaba bu kitaplarla boş yere mi uğraşıyorum?, Yoksa eski yaşantıma mı dönsem? ” soruları vardır. Yani niyetleri keskin değildir.
Yine de sormadan geçemediğim bir şey var, O da bu kitaplarla gerçek grupların oluştuğuna yönelik düşüncelerim. Elbette bu kitaplar ile yolu değişen gerçek naguallar, rüya görücüler, iz sürücüler, haberciler var. Bu kişilerin karşılaşmayı bekleyen gerçek grupları oluşturduğunu düşünmekteyim. Belki nagualın dahi nagual olduğundan haberi yoktur veya diğerlerinin de.
Castaneda gruplar halinde çalışın diyor, Rzgar tek irade kendin olmak istiyorsan yalnız çalış diyor. Kime inanalım şimdi? Savaşçının iradesi bu kadar gevşek bir şey mi ki onu böyle korumak zorunda kalsın? Grup içinde zor durumda kalan tek şey ego'dur. Odada tek başına kurduğumuz fantaziler başkalarının varlığında foslar. Zarar gören fantazilerdir, iradeye hiçbir şey olmaz.
deniz, içinden ne geliyorsa ona inan - öyle çalış ben Rzgar'ın söylediklerine kesinlikle katılıyorum, gruba, ortak niyete, grup elemanlarının kişisel niyet ve erklerine göre çok değişik sonuçlar ortaya çıkabilir, ama yaralanan sadece ego olur demek bana çok masumane geliyor.
Çok doğru. Elemanların tavrına ve başka etkenlere göre herşey değişir. Benim demek istediğim, olayı karmaşıklaştırmaya gerek yok. Yok birinci dikkat, ikinci dikkat.
Yalnız şunu söyleyeyim, grup demek ortak niyet demek değildir. Ben pek çok grupta bulundum, içinde ufocular da vardı, kendini hristiyan ya da müslüman gören de vardı, yogacılar, budisttler, şifacılar vardı. Herkes kendi yoluna, niyetine sahipti. Grup faaliyetini birbirine yapışmak, bir taahhütte bulunuyor ya da hedef birliğine giriyormuş gibi görmek çok gereksiz. Öyle gruplar da olabilir ve de var. Ama o başka bir konu.
Eğer bir yol yürek taşıyorsa o yolu sevmeye çalışmak gereksizdir. O yol zaten zevklidir. Savaşçı daima yürek taşıyan yollarda yürüyorsa onun yolları her zaman faydalıdır. Bu durumda savaşçı topluluğu yararlımı, zararlımı, bunu ancak kişinin kendisi bilir. Ortak bir karara varma olanaksızdır. Ancak, savaşçı kararlarını verirken korkusunun veya açgözlülüğünün etkisiyle vermez. (don juan nin ifadeleriyle)...
Savascı topluluklari pratik uygulamalar çevresinde var olabilir yoksa herhangi bir sosyal aktivite etkinlik icin bir araya gelmezler oyle olsa zaten herkesin tonalde daha iyi karşılık bulacağı birileri zaten vardır benim kendi deneyimimde 4 kişilik bir gruptuk tonalde karşılassak birbirimizle hiç işimiz olmazdı o kadar tonal farklılığimiz. Vardıki:))çok eğlenceliydi gerçekten çok zor zamanlar geçirdik tonalden hepimize yapışan alışkanlıklarımizdan kurtulmak çatlamak patlamak ağlamak zırlamak ozetleme yspmak yemek yemek yuruyuse çikmak osurmak kusmak tensegrity yapmak ruya calışması ve ozetleme için bir araya gelmiştik bu bir araya gelişi bir nagual ayarlamiş filan değildi yolları kesişmiş insanlar ve bu kesişmeyi pratik uygulamaya çeviren içimizdeki en erkli savaşçı yönlendiriyordu grubu geri kalan bizlerin erk seviyeleri birbirine yakindi birbirimizin kibrine darbe vurup duruyorduk çok eğlenceli geçiyordu bunu yaparken kusursuzca defolarımıza işaret etmeye çalışıyorduk diğer türlüsü birbirimizin uçucusunu beslemeye yarıyordu bir savaşçı olarak buna azami dikkat etmemiz gerekir (aslında tonaldede birinin uçucusunu beslememek gerek)
içimizden biri özeti ihmal etmeye başladı onunla hemen vedalaştık,eşyalarinı hemen aldı ayakkabilarindan bir çifti unutmuştu hemen attık hiç bir link kalmasın diye:) niyet ve kararlılık alanın erkini belirliyor ortak alan ne kadar kusursuz işlerse erkimiz o kadar çoğalıyor ve kusurlu birinin orada barınması giderek zorlaşıyor ortak alan kusurlu birini hemen dışına atıyordu daha sonra bir kişi daha farklı bir eve çıktı ve özetini orada bitirdi biz devam ettik özet süreci bitti(özet hiç bitmez elbetteki)ev işlevini tamamladı sonuç olarak topluluğun bir arada var olması için uygulama alanları elzemdir savaşçılar pragmatisttir herşeyden ekmek çıkartırlar niyette buluşan savaşçılar görkemli varlıklardır.Herkesin kendini dayattiğı ve kendi tonalini yansıttığı netleşmemiş samimi olmayan yanyana gelişler çabuk dağilır kimse burnundan kıl aldırmaz kimseye bişey söylemeye gelmez tonal öyle hafife alınacak bişey değildir kibir ve kişisel önem canavarı bin başlıdır...ama altedilemez değildir amam kimse bana dokunmasın ben kendi başıma özetimide yaparım tensegritimide kimseye minnet duymam diyip yapabiliyosan yap algılama özgürlüğü herkese açıktır.Ama tamda işler öyle yürümüyor aslında dayanışma hep vardı savaşçılar arasında hep olacaktır kimlerin bir araya geleceği belli olmaz sonsuzluğun tasarımına akıl sır ermez savaşçı dostlar :)
Ne kadar çok isterdim öyle bi çalışmada olmayı... ne motive edici yazılar. tamda yorulmuşken... teşekürler.
Kaç kişinin cesareti var ki topluluk kurmaya, cesaretimiz olsa zaten bunu konuşmaya bile gerek yoktu, zor iş bu zor,,
bana da başında tecrübeli biri olmalıymış gibi gelir hep ama şimdi görüyorum ki ortak bence çok şey yapılabilir.
hatta ankarada biri varsa konuşabiliriz destek oluruz en azından birbirimize
Savaşçı topluluğunu diğer topluluklardan ayıran ne?
Savaşçı topluluğu kuralı gerçekleştirmek amacıyla görevlendirilen kişilerden oluşur. Don Juan'larla birlikte bir dönem kapandı, bilgi bize kitaplar yoluyla ulaştı. Belki her birimize gelişi de ayrı bir planın parçasıdır, kimbilir.
Ama ne olursa olsun, tek bir amaç var; o da özgürlük. Niyetimizi kusursuzlaştırırsak ancak özgürlüğe kavuşabiliriz. Bu kadar net amacı olan bir topluluk var mı ben bilmiyorum.
Niyet bu kadar belliyken; bu yolda bizi kusursuzlaştıracak bir dizi eylem ve uygulama birliğine ihtiyacımız var. Her birimizin kilidini açmak için yine aynı niyette birleşmek gerektir belki.
Üç çatallı nagual kuralı birçok şeyi açıklıyor aslında.
Peyote yazmış; ‘Niyet bu kadar belliyken’, ‘yine aynı niyette birleşmek gerektir belki.’
Teori olarak düşünüldüğünde geçerli bir durum olabilir. Don Juan hep söyler, mesela içsel sessizlikte; size kendinizle konuşmanız nasıl zorlamalarla ve kararlılıkla öğretildiyse sizde onu aynı şekilde zorlamalarla ve kararlılıkla durdurmanız gerekir. Aynı şekilde bu da teori olarak düşünülürse etkili bir yöntem gibi görünüyor ve de öyle. Yine göründüğü gibi bizi köleleştirmek için kullanılan yöntem de toplu halde bir düzene zorlanma şeklindeyse bunu tersine çevirecek durum yine aynı şekilde toplu halde yapılabilir. Önce bir aileden yola çıkarsak bir ailedeki bireylerin aynı alışkanlıkları olduğunu görebiliriz. Aynı şekilde dünya üzerinde sınırları bir birinden ayrılmış çeşitli ülkelere baktığımızda, aynı ülke içindeki bireylerin aynı alışkanlıklarda olduğunu görebiliriz. Hepsinin amacıda yine aynı ve düzenin buyuruğunda bir birey yetiştirmek. Eğer bir savaşçı mantıklılığını elden bırakmak istemiyorsa mantıklı olarak düşünüldüğünde geçerli bir yöntem. Bir savaşçı eğer erk biriktirmek istiyorsa onu kusursuzluğa götürecek herhangi bir yolu seçip o yolda yürümesi gerekir. Ama ne kadar düşünürsek düşünelim yine de yazgımızı yöneten etkenler bizim kontrolümüz dışında gelişebilir. Bu durumda da yapacak tek bir şey var o da yazgımızı kabul etmek. Beklide böyle bir grupta bulunmak bizim yazgımızda yoktur. Zaten savaşçının dünyasında kişisel kararlar yoktur derler ya, biz sadece rıza gösteririz.
Grup düşüncesine kitaplarda görüldüğü gibi baktığımızda birçok yönden etkili olduğu görünüyor. Ama bazı durumlarda zararlı da olabilir. Mesela Castaneda bir gruptan habersiz yıllarca çalışmalarını sürdürmüş ve en son böyle bir durumun varlığından haberdar olmuştur. Bunu 5. kitapta La Gorda’ya sormuştu ve La Gorda da cevap olarak nagualın stratejisini bilmediğini ve senin için bir planı vardı herhalde diye cevaplamıştı. Kendi görüşüme göre bu durumun sebebi; Castaneda’nın özgürlük biletini aldığından emin olmayı beklemesi diye yorumluyorum ama geçersizliği de yok değil. Diğer bir durumda Castaneda’nın kişisel yapısının buna elverişli olmaması olabilir. Bunu 10. kitapta Castaneda sihirli geçişlerin grup olarak uygulanmasını açıklarken yapmış:
(sayfa 40) “Çağdaş kent yaşamı çevre grupları oluşturmalısını kolaylaştırır; bu koşullar altında, Tensegrity’nin seminerlerde, atölye çalışmalarında öğretilebileceği ve uygulanabileceği tek yöntem, gruplar halinde çalışmaktır. Gruplar halinde uygulama kimi yönlerden de zararlıdır. Yararlıdır, çünkü bir hareket birliği yaratılması, inceleme-kıyaslama yoluyla öğrenme fırsatı verir. Zararlıdır, çünkü başkalarına dayanma duygusunu, hiyerarşik sözdizimsel komutların ve taleplerin belirmesini teşvik eder. Don Juan, insan davranışı tümüyle dille yönetildiği için, insanoğlunun sözdizimsel komutlara tepki vermeyi öğrendiğini düşünüyordu; dil içine tespit edilmiş övgü ve eleştiri formülleriydi bunlar; örneğin sorun değil, çocuk oyuncağı, tasalanma zamanı, daha iyisini yapabilirsin, beceremiyorum, en iyi benim, dünyada benden beteri yoktur, vesaire gibi, her bireyin verdiği karşılıklar. Büyücülerin pratik bir yol olarak hep istemiş oldukları şeyin, sözdizimsel komutlardan elde edilen etkinliklerden kaçmak olduğunu ileri sürüyordu.”
Kişisel kararlar ve etkiler her zaman işleri zora sokacaktır. Mesela ‘kosanbulut’ un kendi deneyiminde anlattığı gibi, bir kişinin özetlemeyi bırakıp gruptan ayrılmasına karar verilmiş olması… Bazı yönlerden bakıldığında böyle bir grupsal durumun işleri hızlandıracağını düşünmeme rağmen, bazı yönlerden de olumsuz olabilir. Sonuç olarak bizler kendi çöplüğümüzle bu işin içindeyiz ve her an o çöplük yüzeye çıkabilir. Her ne olursa olsun amacı özgürlük olan bir savaşçı, kendisini bu yolda kusursuzluğa götürecek eylemini seçip uygulamalı ve ölümlü olduğunu unutmadan, fazla zamanı kalmadığını bilmesi ve hiçbir şeyi ertelemeye zamanının olmadığını bilmesi gerektiğini düşünmekteyim. Castaneda’nın Armando Torres’e dediği gibi “Eğer sen yapmazsan senin yerine yapacak birileri bulunur…”
Savaşçı topluluğu kurmak için önce savaşçı olmak gerekir. Savaşçı olmak için atılacak adımlarda birilerinin bizi zorlamasına motive etmesine ihtiyaç duyuyoruz. Ama o kadar kibirliyizki bunu ifade edemiyoruz.
Savaşçı olmaya niyetlenmek şaka değil sistemli yapılmadığında biriken enerji olumsuz etki yaratıyor. Yapılacaklar basit basit olduğu içinde uygulaması zor. çünkü sonuç vereceğine inanmıyoruz inanıyor olsak her şeyi bırakır ve yalnızca bu yolun adımlarını atıyor olurduk. sitede yazan arkadaşların yazdığı(deniz, salih, koşan bulut akad v.d) çok içten çok değerli yazılara bile geri bildirimde bulunmuyoruz, kitaplarıda öyle en değerli bilgileri okuyup 'başka hangi bilgi var' arayışına giriyoruz.Bence herkes şunu kendine sormalı: Nelerden vazgeçtim, Aile ve arkadaş bağlarımı azaltıyormuyum(yok etmek üzere), Yaptığım telefon görüşmelerimi azalttım mı, İş ilişkilerimi geliştirmek büyütmek istiyor muyum yoksa yaşamımı sürdürmeme yetecek kadar kazanmak için mi çalışıyorum, fotoğraf albümüm var mı yok mu, günlük yaşamda farkedilmemek için mi, ön planda olmak için mi çabalıyorum, sürekli kendimin farkında olmaya her yaptığım şeyin savaşçı olma çabama zarar verip vermediğini farkedip hemen değiştiriyor muyum cinsel enerjimi kontrol ediyor muyum kibrim ne alemde fiziksel görünüşüm zamanım ve dikkatimi alıyor mu kontrol etme kıskançlık, her şeyi merak etme, kaygı gibi duygularımın farkındamıyım eskiye göre azalma var mı çaba sarfediyor muyum yoksa bi gün her şeyin kendiliğinden değişeceğine mi inanıyoruz.
Bunları ve hepimizin bildiği diğer şeyleri yapmadığımızda sadece kendimizi kandırıyor olacağız. Yaptığımızda savaşçının yoluna gireceğiz.
Lüks arabalarımız(bilgi) var, ama yakıt(enerji) yok ve biz yarışalım(savaşçı topluluğu kurmak) diyoruz. Önce yakıt almak gerekiyor bunun için para kazanmak lazım yakıt çok pahalı ve yakıtı alacak para yalnızca bir işten kazanılıyor, savaşçının yolunda kan ter içinde kalmak gerekiyor.
Zamanımızın az kaldığına gerçekten inansaydık daha farklı olurduk, yol çok zor, belli bi yere kadar bi çömezin ihtiyaç duyacağı her türlü desteğe ihtiyacımız var.
songl bağzı durumlara bakış açıları, herkezin kendi durumunu değerlendirme biçimine göre de olabiliyor. Bunu kendimde de sıkça görüyorum. Mesela kitaplardaki Don Juan veya Elias, yeryüzündeki tek büyücüler değil. Belki şu anda bile onlardan daha keskin büyücüler bu yolda yürüyordur ve bunun tam terside ihtimal dahilinde. Senin de dediğin gibi herşeyi biliyoruz fakat cesaretimiz yok. Bir anda herşeyimizi bırakacak cesaretimiz olmadığı için hep şüpheciyiz. Şüpheci olmaya devam ettiğimiz sürece de yol bizden uzaklaşıyor. Florindanın dediği gibi kusursuz olmazsan efsane senden uzaklaşır...Aslında bunu bizim yerimize kimse yapamayacak. Don Juan veya Castaneda dan örnekle; yolu bırakıp tekrar nasıl geri döndüklerini biliyoruz. Bunu yine kendileri yaptı hiç kimse onlara şimdi böyle yapmalısın demedi. Yani yol herkezin kendi yolu. Bir de belli bir yere kadar desteğe ihtiyaç var demişsin, buradaki destek de kişisel olabilir, mesela siz nasıl bir destekten söz ettiniz?
Yaşamımız boyunca bir sürü şey için o kadar çok ve büyük riskler alıyoruz ki telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açıyor. Burda alacağımız bi risk yok ilk adımları bile atmak istemiyoruz. (Şüphe aşamasını geçtikten sonra bi risk varsa da o riski almak zorundayız zaten) Herkes olmayabilir belki ama çoğumuz işin uygulama kısmını es geçip, az işe yarayan konuşma anlama kısmına yoğunlaşıyoruz. Yaptığımız basit bi uygulamanın kaybedilmeyen etkisi var yaptıkça artan şekilde. Tembellik derdimiz onun üstesinden gelmek gerekiyor. Hani birinin bizi acımasızca zorlaması gerekir öğretmene onun için ihtiyaç vardır diyor ya don juan bizim bi öğretmenimiz yolun uzunca bi kısmında yok, bu nedenle birbirimizi bu anlamıyla desteklemeye ihtiyaç olduğunu kendi adıma biliyorum.'Öteki'nin her zaman etkisi olur onu aşmak gerekir belki ama aşmak için bile ona ihtiyaç var. Kitaplarda her konu anlatıldığı halde refaransımız her konuda kitaplar olması gerektiği halde ben sitede çıkan her yazıyı büyük bi merakla izliyorum ne söylüyorlar nasıl yapıyorlar gibi. Kimse bi şey yazmadığında bile eski yazıları şöyle bi okuyorum yalnız olmak istemiyorum sanırım insan biçiminden hemen kurtulamadığımız için olduğu kesin bu duygumun. Herkes yolun bi aşamasında bunu yaşıyor olmalı diye düşünüyorum denetimli delilik bile savaşçı olmadan uygulanacak bi şey değil, bu yolda yürüyen birilerine ihtiyaç duyuluyor. Ne istiyorum onuda bilmiyorum.
Aslında kitaplarda Castaneda'nın başka insanlara yardım etme güdüsüne Don Juan cevap olarak şöyle diyor: "Gerçek yardım vurgulamalarla olmalıdır. Eğer bir kişiye kendini önemsemesinin kısıtlaması hakkında birşeyler söylerseniz asıl yardım budur." diyor. Günlük hayatta da birçok kişinin iki arada bir derede yaşayıp durduğunu görürüz veya biliriz. Mutlu olmaya çalışırken sürekli kendini mutsuz kılacak eylemlerde bulunurlar. Kimsenin o insanlar için yapabileceği bir şey yoktur, kendi kendilerini kurtarmalılar, bunun başka yolu yok. Birçok şeyi kendi ürettiğimiz teoriler çerçevesinde yorumladığımız gerçeğini görmezden gelmeden yine kendi teorime göre 12 kitaptaki her bir kelime bize fazlasıyla yardım edecek seviyede. Bizi birilerinin zorlamasını bekliyorsak, bence kendimizden iyi birileriyle karşılaşıp onların bizleri değiştirebileceğini düşünerek boşa zaman harcamış ve halende harcıyor olabiliriz. Ama bahsettiğiniz; 'Peyote'nin dediği gibi topluluğun niyetiyse o başka... Kuraldan yola çıkacak olursak, klanın örgütlenip özgürlüğe doğru gitmesini sağlayan, o insanların gruplaşması değildir. Klan özgürlüğe götürmez, her bir bireyin kendi özgürlüğü klanı özgürlüğe götürür. ‘songl’ arkadaşım aynen senin dediğin gibi birçok şeyi bilemiyoruz. Mesela bende birçok şeyi günlük hayatta uygulayabildiğim ve enerjimi biriktirdiğim halde, yine bağzı durumlar da da enerjimi kaybettiğimin farkındayım. Ama ne olursa olsun birçok durumu bilemiyorum. Mesela bende şu anda Castaneda gibi bir nagulalla karşılaşan biri olabilirdim, neden benim yoluma çıkanlar benim şu anda yaşadıklarımdan ibaret. Neden şu anda bu forumda yazılar yazma durumundayım ? Cevapların basit kısımları da var, birkaç kişisel güdü sıralayabiliriz. Ama sadece bunlardan oluştuğundan emin olamıyoruz. En basitinden eğer forumlarda yazacaksam veya bulunacaksam, kusursuzca bulunabilirimi... ‘songl’ arkadaşım mesela siz de burada yazılanları önemsediğinizden ve herkezin yorumlarını okuduğunuzdan bahsetmişsiniz. Bu durumu hemen size açıklayabilirim; yazılan her yazıda bir niyet ve farkındalık vardır sizde kendi kendinize bunu sağlayamadığınızdan sizin gibi kitapları okumuş kişilerin açıklamalarından bunu sağlamaya çalışıyor olabilirsiniz. Yani bunu yapan başkaları da var bende yapmalıyım şeklinde bir güdü aramaya çalışabilirsiniz. Bu açıklamalarla, sizin olumsuz durumunuzla ilgili arkası gelmeyen sebepler sayabilirim ama cevap veremediğim şeylerde var, neden burada bu zamanda bu forumda bu insanlarla…? Castaneda'ya Armando Torresin sorduğu soru vardı Castaneda'ya diyor ki; "Özgürlük senin anlattığın gibiyse neden bunu insanlara seminerler de anlatmaya çalışıyorsun ve neden kitapları da yazdın ki? Çekip gitmek senin için kolay olurdu." diyor ve cevap olarak. " Hiçbir durumda bizim kararlarımız yoktur, bizler tinin işaretlerini izler ve ona göre ilerleriz." ve Taisha Abelar’ın da bir açıklaması var dı; Normal zamanda böyle bir kitap yazacak seviyede olmadığından bahseder. Ama her ne olduysa kitapları yazacak enerjiyi kendilerinde bulduklarından bahseder. İşte bazen öyle şeyler olur ki bizim açıklama seviyemizin ötesindedir. Hatta açıklayıp ona göre davranmak bile imkânsızdır. Bizlerin yapacağı tek bişey kalıyor o da kusursuzca davranmak. Don Juan da Castaneda’nın eğitimi sırasında birkaç yerde bahseder acaba yanlış kişiyle mi karşılaştım diye ve bunu defalarca sınayıp Castaneda’ya açıklar; yora senin doğru kişi olduğunu söylüyor diye. Dışarıdan bakıldığında çok basit bir olay gibi gözüküyor ama hiç de öyle değil, önce otogarda Don Juan’la karşılaşıp(ki günlük hayatta gerçek ismi bu değil) sonra Castaneda’nın onu araması ve adresi yeri yurdu bile olmayan bir kızılderiliyi gidip nasıl bulduğunu kitapta yazmıştı. Şu an düşündüğünüzde böyle birini bulmak belki de imkansızdır ama imkan dahilinde olabiliyor. Teorime göre :)) kusursuzca davrandığımız sürece her şey yolunu bulacaktır. Hiç kimse şu anki yaşamını bırakmak zorunda değil ama bu yol da yürüyeceksek bu yolda yürümeliyiz. Savaşçının dünyasında zor veya kolay diye bişey yoktur, yalnızca kusursuzca eylem vardır. Tek bir hakkımız ve çok küçük bir şansımız var. Kural her bir insanın bu şansı olduğunu ama herkesin bunu başaramadığını açıklar.
Hiç kimse şu anki yaşamını bırakmadan bi adım bile ilerleyemez, ilerlemek zaten şu anki yaşamını bırakmış olmak demek, Ancak o zaman bol bol dağıttığımız enerjimizi biraz toparlayıp toparaladığımız enerjimizle bi adım atabiliyoruz. Şu anki yaşamı bırakmak inzivaya çekilmek değil ama aynı zamanda içsel olarak inzivaya çekilmek .Ama bunu -içsel inzivaya çekildiğimi-kendinden başka (savaşçılar hariç)kimseye söylememek demek benim için. Hayatı diğer insanlar gibi yaşıyor(muş) gibi davranıp hiç bi şey hissetmeden bu dünyayı yaşamak gerekiyor. İyi köt,doğru yanlış, başarı başarısızlık ...tüm değer yargılarının bizim için hiç bi şey ifade etmediğinde biz sadece önümüze çıkana razı olup kusursuz davrandığımızda (sonuçlardan bağımsız)işte o zaman yavaş yavaş diğer yola giriyoruz. İnsan biçimini hemen kaybedemediğimiz için başka yol arkadaşlarına ihtiyaç duyuyoruz. Yavaş yavaş yeni yolda yürümeye başladığımızda karşılaştığımız şeyleri delirmeden normalleştirmebilmemiz içinde hiç kimseye ihtiyaç yok ama bi yol arkadaşına ihtiyaç var. Olaki bu benim düşkünlüğümdür ...
Benden daha iyi birilerinin olmadığını varsaymam doğru değil . Bu enerji biriktirme meselesi enerjiyi kimin biriktirdiğini konuşmalara ya da yazışmalara bakarak anlayamayız. Don Juan'ın dediği seninde ifade ettiğin gibi kimin bize hangi vurgulamaları yapıp gerçek yardımda bulunacağını bilemeyiz. Bazan bi söz bi davranış çok büyük değişliklerin başlamasını tetikleyebiliyor.
Carlos'un Don Juan ve Don Genaro ile birlikteliğinden ve onca eğitiminden sonra bile, onların yokluğunda La Gorda ve diğer çömezlerin açıklamalarına yoldaşlıklarına ne kadar ihtiyaç duyduğunu anlattıklarından öğreniyoruz. Sonlasında yolları ayrılmış bile olabilir.Ama bi süreliğine de olsa onlarla yol alması gerekti. Bizim için daha zaruri bi ihtiyaç gibi geliyor bana.
Bizler belkide tinin işaretlerini henüz yeterince yorumlayamıyoruz belkide tin işaret ediyordur ama biz çeşitli sebeplerle o adımları atamıyoruzdur. Bu niyetle hareket ettiğimizde bize doğru vurgulamaları yapacak ya da doğru vurgulamaları kimilerimiz için biz yapacağız belkide birileri ile karşılaşabiliriz.
Zaman birden tükeniyor. Hava soğuk.. bi santimlik şans bizi buldu birisi elimize bir avuç kor ateş koydu, eve gidip ateşi yakmazsak kor ateşe hayran hayran bakıp durusak ateş sönecek eve girip sobayı tutuşturmak lazım kor ateş sönmeden. Yoksa soğukta donacağız.