Senin icin en değerli olan seyden vazgecmelisin.
Butun samimiyetinle sevdiğin seyden,
tutunduğun seyden vazgecmelisin
- vazgecmelisin -
- vazgecmelisin - .
AYDINLANMA’ yı “bulma”da yarım yamalak yollar olamaz.
O bir yerde saklanmıyor.
O SİMDİ ve BURADA.
Korku icinde olduğunun farkına varmalısın,
birseyin herzaman tehlikede olduğunun –
ruyalarında bile – birsey tehlikede,
HER ZAMAN.
Seni soka uğratan, alt ust eden,
rahatsız eden hersey arkadasın olabilir.
Halinden memnun olarak,
uykuya daldıran hersey
seni engeller.
GERCEK POTANSİYELİN ile uyumlu olabilmek icin,
kendinle uyumsuz olmalısın.
HERZAMAN TEHLİKEDESİN
VE SENİ BESLEYEN GIDAYI ARIYORSUN.
Sonunu geciktiren hersey –
seni besler.
Asırı YAĞ iceren bu diyeti sindiriyorsun.
Doymak bilmiyorsun,
ve devam edebilmek icin surekli YAĞA ihtiyac duyuyorsun.
Doymak bilmeyen ruyanın
İLLUZYONUNU
surdurmeye, yasamaktan daha fazla guc ve enerji harcıyorsun.
Hatta olumun penceresine CALIM SATARSIN.
Ama OLUMSUZ OLANI bilmek icin –
sen – calım satan- olmelisin.
Bir rejime girmeli – sonra
aclıktan OLMELİSİN.
Kendini perisanlık icinde bulmayı durdurmalısın,
kafatasının gururu icinde,
- ve tarihsel aptallık icinde.
Sismanlamıs bir İNEK gibi etrafta kasıla kasıla yurumeyi
kesmelisin.
Hatalarına boyun eğmeyi durdurmalısın.
İdole tapınmanı durdurmalısın.
Perisanlığına teslim olmalısın.
Sana birsey olduğunda sasırmıs
gibi yapmayı bırakmalısın.
CUNKU – o herzamanki aynı sey.
Her zaman SAHİP OLDUĞUN seylere
tepki gostermeyi durdurmalısın.
Hikayeni ispat etmeyi bırakmalısın.
Gecmisi simdiye ve geleceğe genisletmeyi
durdurmalısın.
Aptallığını savunmayı durdurmalısın,
- UYKUNU.
PERİSANLIĞINI savunmayı durdurmalısın.
UYANMALISIN.
Bu Canavarı beslemek icin sağlığını dahi feda ediyorsun.
Senin kanını iciyor,
bu arkadasın.
Onu beslemek icin herseyi ve herkesi feda edersin.
Herkes ve hersey senin icin gıdadır.
İnsanların sana nasıl davrandığı (iyi-kotu) senin icin gıdadır.
Sen cok zayıfsın O ise cok guclu.
Neden doymak bilmeyeni ONA tercih ediyorsun?
Karsı geldiğin – uyumlu olduğun – hepsi senin icin gıdadır.
Kabul ettiğin – katılmadığın - hepsi senin icin gıdadır.
Sunun bunun hakkında fikirler belirtiyor,
sana arka cıkmaları icin onları otoritelere dokturuyorsun -
hepsi senin icin gıdadır.
Arkadaslarla cevrili veya yanlızsın -
hepsi senin icin gıdadır.
Cıplaksın veya suslerle bezeli –
hepsi senin icin gıdadır.
BİRSEY HER ZAMAN
TEHLİKEDE
BİRSEY HERZAMAN İP USTUNDE.
Etrafta calım satıyor,
kendi sebep olduğun
perisanlıkla gururlanıyorsun.
Perisanlığı korumak icin herseyi yaparsın.
Kavga edersin,
alay edersin,
suclarsın,
kınarsın,
calarsın,
saklanırsın,
- hepsi korkuyu korumak icin!
HATIRLA
HERZAMAN TEHLİKEDE OLAN
BİR SEY VAR.
O BİR SEY SENSİN.
hicbirsey doyuramaz
milyonlar doyuramaz
sohret doyuramaz
ask doyuramaz
guc doyuramaz
arkadaslar doyuramaz
SADECE O.
HERSEYE SAHİP OLDUKTAN SONRA NE?
zaferlerin seni besler
yenilgilerin seni besler
Gecmisin seni besler
fikirlerin seni besler
eğer arkadasların halinden memnun olmana izin veriyor,
seni kabul ediyor veya beğeniyorsa bu senin icin gıdadır.
Eğer senden nefret ediyorlarsa, bu senin icin gıdadır.
NEDEN BU KADAR ACSIN?
Olum bile istahına ilham vermiyor mu?
Olumu biliyor musun?
Yoksa sadece onun enstantanelerine mi sahipsin?
Ona karsı bağısıklığın varmıs gibi davranıyorsun,
sadece cevrende olan bir sey
- ama sana olmayan birsey gibi.
Kendi olumun bile seni urpertemez
seni kımıldatamaz – cılgınca beslenmenden.
SIRADA HANGİ YİYECEK VAR?
Perisanlık gıdadır,
ve ondan bol miktarda bulabilirsin.
Ondan hic mahrum kalmazsın.
Hicbir zaman oğrenmiyorsun
cunku PERİSANLIK gıdadır.
Aynı hatayı,
aynı hatayı,
aynı perisanlığı
ust uste tekrarlıyorsun.
Hepsinin en kotusu
bunu kibirle yapıyorsun.
ustunluğunun dudak bukusu,
BİR YENİLİK DUYGUSU,
bir essizlik duygusu,
bir tercih duygusu,
veya bir acizlik duygusu ile.
Ama, o herzamanki hata,
herzamanki perisanlık.
YENİ BİR HATA, YENİ BİR PERİSANLIK
bulmaya dahi cesaret edemiyorsun
cunku bu senin BESLENME CILGINLIĞINDAN
uyanmana sebep olabilir.
TEKNİK
Baskalarıyla konusurken kullandığın Olu ifadelere ve verdiğin kalıplı,
bicimlendirilmis cevaplara dikkat et. Onlar mısıl mısıl uyuduğunu gosteren
belirtiler.
Bu alıskanlık olmus ifadeleri ve yorumları tekrarladığın her defasında,
kaybetmekten korktuğun bir seylerin var.
Tekrar tekrar kullandığın ve buyuk ictenlikle sadık kaldığın kalıplı- makine
benzeri ifadelerini bul. Uc gunluk bir periyodda onları kullandığın miktarı say, ve
sonra:
DUR
DUR
DUR
DUR
Uyanık Kal
ve bu OLU SESİ tekrar ettiğin
her seferinde
DUR
Kendine Durmanı soyle.
Bu kekeleyen sakat ifade
Korkmus basını kaldırdığı her seferinde
DUR
SESSİZ KAL.
Sonra eğer gercekten kim ve ne olduğunu biliyorsan,
SESSİZCE SOYLE
UYAN
HER ERKEK VE HER KADIN BİRER YILDIZDIR.
Muhteşem. Önerdiği teknik de öyle. Don Juan'ın Carlos'a önerisini hatırladım.
Nefis bir betimlemedir o da.
(Sonsuzluğun Etkin Yanı-Kırılma Noktası)
Don Juan
Sanırım herşey tek bir yere gelip dayanıyor.
Arkadaşlarını bırakmalısın.
Onlara sonsuza dek veda etmelisin.
Carlos
Dur dur dur don Juan.
Bu konuda dayatmak zorundayım.
Seninle açık konuşayım, bunu yapabileceğimi sanmıyorum.
Arkadaşlarım benim ailem, benin dayanak noktam.
Don Juan
Kesinlikle! Onlar dayanak noktan.
Bu yüzden gitmeleri gerek.
Büyücülerin sadece bitek dayanak noktası olur: sonsuzluk.
Carlos
Ne yapmamı istiyorsun?
Don Juan
Benim önerim, bildiğin o adi otellerden birinde bi oda tutman.
Ne kadar berbat bir yer olursa o kadar iyi.
Hele bi de odanın çamur yeşili bir halısı, çamur yeşili örtüleri
ve de çamur yeşili duvarları olursa hepsinden iyi.
Hani bi zamanlar Los Angeles'ta sana gösterdiğim otel gibi bir yer işte.
...
Los Angeles'ın sanayi bölgesinde, sadece depoların ve geçici müşteriler için
eski püskü otellerin bulunduğu bir yerden geçiyorduk.
Otellerden biri tumturaklı adı yüzünden don Juan'ın ilgisini çekmişti:Yedinci Edward.
Bakmak için sokağın karşısında biraz durmuştuk.
"İşte bu otel," demişti don Juan, eliyle göstererek,
"benim için sıradan insanın yeryüzündeki hayatının tam bi simgesi.
Şanslı ya da acımasızsan sokak manzaralı bi odaya yerleşir ve
insani acıların bitmek bilmeyen geçit törenini izleyebilirsin.
Eğer fazla şanslı ya da acımasız değilsen
iç tarafta, pencereleri duvara bakan bi odan olur.
Bu iki manzaranın arasında kıvranarak bir ömür tükettiğini düşün;
içeri taraftaysan sokağın manzarasına imrenerek,
öbür yandaysan dışarı bakmaktan usanıp duvarın manzarasına imrenerek."
demek altı tane daha yokmuş :)