Eski SessizBilgi - - - - - Yeni SessizBilgi
Alt Limit:
Kaç tane -->

birinci bolum 2


Yıllar sonra, Florinda’nın önerisinden dolayı, nihayet doğduğum ülke olan Venezuela’ya gittim. Görünürde, şifa pratikleri hakkında toplum bilimsel veri toplamak için gitmiştim. Aslında, Florinda’nın yönetimi altında, onlar olmadan nagualın dünyasında kalmamın mümkün olamayacağı gizli güçlere sahip olup olmadığımı keşfetmemi sağlayacak manevraları yapmak üzere orada bulunuyordum.


Bu seyahati tek başıma yapmam gerektiği anlaşması bana adeta zorla kabul ettirilmişti. Kararlı hareketler ve güçlü sözlerle Florinda, benim bu seyahat boyunca hiçbir şekilde etrafıma danışmamam gerektiğini belirtmişti.


Bir üniversitede bulunduğumu bildiğinden alandayken akademik tuzaklara düşmememi ısrarla nasihat etmişti. Bir burs istemeyecek, akademik danışmanlarım olmayacak, hatta ailemden ve arkadaşlarımdan yardım talep etmeyecektim.


İzleyeceğim yolu mevcut şartların şekillendirmesine izin verecek ve bir kadın savaşçının şiddetiyle o yola dalacaktım.


Venezuela’ya gayri resmi bir ziyaret ayarladım. Akrabalarımı ziyaret etmeyi ve gelecek bir çalışma için kültürel toplum bilim verileri toplamayı düşünüyordum. Florinda hızımı ve eksiksiz yaklaşımımı övdü.


Benimle dalga geçtiğini sandım. Övülmemi gerektiren hiçbir şey yoktu.


Beni kaygılandıran konunun bana hiçbir talimat vermemiş olduğunu kendisine söyledim. Venezuela’daki rolüm hakkında, tekrar tekrar daha fazla ayrıntılı bilgi vermesini istedim.


Hareket tarihi yaklaştıkça sonuçlarla ilgili endişelerim gittikçe arttı. Kararlı sözlerle daha ayrıntılı talimatlar istediğimi ısrarla belirttim.


Florinda ve ben onun meyve ağaçlarıyla donanmış büyük bahçesinde, yumuşak yastıklarla desteklenmiş rahat hasır koltuklarında oturuyorduk. Uzun muslin elbisesi, geniş kenarlı şapkası ve oymalı yelpazesi ile farklı bir zamandan gelmiş bir kişiyi andırıyordu.


“Belirli talimatları unut” dedi sabırsızlıkla “sana hiçbir yararı dokunmaz.”

“Bana kesinlikle yararı dokunur” diye ısrar ettim. “Bana neden bunu yaptığını gerçekten anlamıyorum, Florinda.”

“Suçu, benim nagual dünyasına ait biri, bir kadın ve farklı bir düzeyde oluşuma yükle.”

“Düzey? Farklı bir düzey demekle neyi kastediyorsun?”

Bana uzak ve ilgisiz bir bakış atarak “Konuşurken kendini dinlemeni arzularım. Ne düzeyi?” diyerek alay etti. Yüzünde hoş görü içeren bir aşağılama vardı. “Düzenli görünen düşünce ve davranışlar izlemem. Benim için düzen, şeyleri muntazam olarak dizmekten farklıdır. Salaklığa hiç önem vermem ve hiç sabrım yoktur. Düzeyim budur.”

“Bu kulağa korkunç geliyor, Florinda. Nagual dünyasında insanların küçük hesapların üzerinde olduklarına ve sabırsız davranmadıklarına inanmaya yönlendirilmiştim.”

Ümitsiz ve şaka içeren bir hareket yaparak, “Benim sabırsız oluşum nagual dünyasında olmamla hiçbir ilgisi yok.” dedi. “Ben, gördüğün gibi, kusursuz sabırsızım.”

“Kusursuz sabırsız olmanın ne demek olduğunu gerçekten bilmek isterim.”

“Örneğin, şu anda talimat istemindeki salak ısrarınla beni sıktığının tam şuurunda olduğum anlamına gelir. Sabırsızlığım seni durdurmam gerektiğini söylüyor. Fakat seni susturan kusursuzluğum olacaktır.”

“Sonuçta, sana dur dememe rağmen, eğer “her şeyi söze dökme” kötü alışkanlığından kaynaklanan talimat isteğinde ısrar edersen sana vuracağım. Fakat sana asla kızmayacağım veya kin güdüp bunu aleyhinde kullanmayacağım.”

Onun ciddi havasına rağmen gülmek zorunda kaldım. Onun kararlı yüz ifadesini görünce “Bana gerçekten vurur musun, Florinda? Şu halde, gerekiyorsa vur. Ama Venezuela’da ne yapacağımı bilmem gerekiyor. Kaygıdan çıldıracak gibiyim.”

“Tamam, benim önem verdiğim ayrıntıları bilmekte ısrar ediyorsan sana söyleyeyim. Bizleri ayıran bir uçurum bulunduğunu ve bu uçurumun sözlerle kapanmayacağını bildiğini umuyorum. Erkekler sözlerle köprüler inşa edebilirler, kadınlar ise edemez. Şu anda erkekleri taklit ediyorsun. Kadınlar köprüleri davranışlarıyla inşa etmeleri gerekir. Biz doğum yapıyoruz, biliyorsun. İnsan oluşturuyoruz. Senin ötelere gidip yalnızlık içinde, zaaflarının ve güçlü yönlerinin ne olduğunu bulmanı istiyorum.”

“Dediklerini anlıyorum Florinda, fakat pozisyonumu göz önüne al.”


Florinda yumuşadı ve dilinin ucuna gelene hakim olarak usanmış bir ifadeyle koltuğumu kendisine yaklaştırmamı işaret ederek “Tamam, tamam. Sana seyahatinde önemli olacağını düşündüğüm ayrıtılar vereceğim. Ne ki, bunlar senin istediğin ayrıntılı talimatlar olmayacak. Senin istediğin, benim sana gelecek zamanda hangi durumlarda ve ne şekilde ne yapman gerektiğini söylemem. Bu oldukça salak bir istek. Sana henüz gerçekleşmemiş bir durumun talimatını nasıl verebilirim? Onun yerine, düşüncelerini, duygularını ve tepkilerini nasıl düzenlemen gerektiği hakkında talimat vereceğim. Bu sayede karşılaşabileceğin herhangi bir durumla başa çıkabileceksin.”

“Ciddi misin, Florinda?” dedim inanmayarak.

“Kesinlikle ciddiyim,” diye güven verdi. Koltuğunda öne eğilerek ve gülüşe dönmeye hazır bir yarım gülümsemeyle konuşmaya devam etti. “Göz önüne ayrıntılı olarak alman gereken ilk konu kendin hakkında envanter yapmak olmalıdır. Görüyorsun ki, nagualın dünyasında, hareketlerimizin sorumluluğunu almamız gerekir.”


Bana savaşçının yolunu bildiğimi hatırlattı. Onunla bulunduğum süre içinde Nagual dünyasının felsefesi ile ilgili ayrıntılı ve zor pratik eğitimden geçtiğimi bana söyledi. Bu bakımdan, bana şu anda verebileceği herhangi bir talimat, savaşçı yolunu ayrıntılı olarak hatırlatmaktan ibaret olacaktı.


Sanki ezbere konuşan biri gibi, “Savaşçı yolunda kadınlar kendilerini önemli hissetmezler. Çünkü önem sertliği sulandırır. Savaşçı yolunda kadınlar serttirler. Hangi şart altında olursa olsun sert bir ilgisizlik sergilemeye devam ederler. Hiçbir şey talep etmezler ama kendiliğinden herhangi bir şeyi vermeye hazırdırlar. Bir tatlı sözü veya uygun bir hareketi içeren işareti sertlikle ararlar ve bu işareti aldıklarında teşekkürlerini, sertliklerini kat kat arttırarak ifade ederler.


“Savaşçının yolunda kadınlar yargılamaz. Sertlikle kendilerini hiçliğe indirgerken dinlemeyi, izlemeyi, galibiyetlerinden tevazu kazanmayı, yenilgilerinden yücelme elde etmeyi başarırlar. Savaşçının yolunda kadınlar teslim olmaz. Bin kere yenilseler de asla teslim olmazlar. Her şeyden önce, savaşçı yolunda kadınlar özgürdür.”


Dediklerini tam olarak anlamama rağmen, Florinda’nın dediklerini yorumlayamadan hayranlıkla izlemeye devam ettim. Ekleyecek daha hiçbir şey yokmuş gibi aniden durunca derin bir umutsuzluk hissettim. Elimde olmadan, kontrolsüz bir şekilde ağlamaya başladım. Bana şu anda söylediklerinin problemlerimin çözümüne yardımcı olamayacaklarını biliyordum. Uzunca bir süre ağlamama izin verdi ve sonra güldü.

Şaşkın bir ifadeyle “Gerçekten ağlıyorsun” dedi.


Hıçkırıklarım arasında “Rastladığım en acımasız, duygusuz insansın,” dedim. “Beni, Tanrı bilir nereye, yollamaya hazırsın ve ne yapmam gerektiğini dahi söylemiyorsun.”

“Ama, şimdi söyledim” dedi gülmeye devam ederken.

“Söylediklerinin gerçek yaşam durumlarında hiçbir değeri yok,” diye cevapladım kızgınlıkla. “Sloganlar dağıtan bir diktatörü andırıyordun.”

Florinda bana keyifle baktı. “O salak sloganlardan ne çok kullanım elde edebileceğini görünce şaşıracaksın. Fakat şimdilik bir uzlaşmaya erişelim. Ben seni hiçbir yere yollamıyorum. Savaşçı yolunda bir kadınsın ve istediğini yapmakta serbestsin, bunu biliyorsun. Nagual dünyasının ne olduğunu henüz tümüyle kavramış değilsin. Ben senin hocan değilim, hâmin de değilim. Senden sorumlu değilim. Kendinden sadece kendin sorumlusun. Nagual dünyası hakkında kavranması en zor olan şey tam bir özgürlük sunduğudur. Fakat özgürlük karşılıksız değildir. Seni kanadımın altına almamın nedeni, şeyleri oldukları gibi görme doğal yeteneğine sahip olman ve kendini olaylardan soyutlayıp, tümel mucizeyi hayretle izlemendir. Bu bir yetenektir; böyle doğdun. Nagual’ın dünyasına ait ortalama insanların kendilerine dönük ilgilerinden kopmaları ve tümel gizemi görmeyi başarmaları yıllar alır.”


Onun methini önemsemeden, endişeden adeta kendimden geçmiştim. Nihayet, uçağım kalkmadan hemen önce istediğim belirli talimatları bana vereceğine söz vererek beni sakinleştirdi.


Havayolunun dış hatlar bekleme salonunda bekledim ama Florinda hiç gelmedi. Moralsiz ve kendine acıma duygularıyla dolu umutsuzluğuma ve hayal kırıklığıma doludizgin izin verdim. Etrafımdaki meraklı bakışlara aldırmadan oturdum ve ağladım. Daha önce hiç hissetmediğim kadar yalnız hissettim. Tek düşünebildiğim beni yolcu etmeye kimsenin gelmemiş olması, bavulumu taşımak için kimsenin yardıma gelmemesiydi. Arkadaş ve akrabalar tarafından yolcu edilmeye alışıktım.


Florinda, nagualin dünyasını seçen herhangi bir kişinin keskin bir yalnızlığa hazır olması gerektiği konusunda beni ikaz etmişti. Onun için yalnızlığın tek başınalık anlamına gelmeyip, fiziksel yalnızlık durumunu ifade ettiğini açıkça belirtmişti.



"tümel" burada hangi anlamda kullanılıyor?



Sessizbilgi Listele - - - - - Yeni Siteye Dön