Duyduğum hikâyeler üzerinde günler boyunca düşündüm. Bir bağlantıyla veya cadının gölgesiyle veya şans çarkıyla nelerin kastedildiğini sanıyorum ki anlamıştım; fakat yine de dona Mercedes’in veya Candelaria’nın bazı şeylere berraklık getirmelerini istiyordum. Burada yaşadıklarımı akademik eğitimimle yorumlamayacağımı baştan beri kabul etmiştim, ama yine de olaylara nagual’ın dünyasında öğrendiklerim açısından bakmaktan kendimi alıkoyamıyordum.
Florinda tüm bu olayları, içinde bulunduğumuz dünyadaki her şeyi şekillendiren soyut ve evrensel bir güç olan ‘istenç’ ile açıklardı. Soyut bir kuvvet olduğundan insanlar genelde bu şekillendirici gücün hâkimi değildirler, ama özel şartlar altında bu güç kendini kullandırtmaya izin verir. İsteklerimizin insanlar veya nesneler tarafından karşılandığı yanlış kanısını uyandıran da bu özel durumdur.
Florinda ile karşılaştırınca -ki ben de bu karşılaştırmayı yapmaktan kendimi alıkoyamıyordum- dona Mercedes ve Candelaria daha uygulamaya dönük, basit pragmatist oluyorlardı. Davranışlarının kapsayıcı ve tümel anlayışından yoksundular. Her etkinliklerini, birer medyum, cadı veya şifacı olarak gerçekleştirdikleri, birbirleriyle zayıf bağları bulunan somut olaylar olarak değerlendiriyorlardı.
Örneğin, dona Mercedes bana adını koymadan bir şeyi etkilemenin somut örneklerini veriyordu. Etkileme eylemine cadının gölgesi diyordu. Etkilemenin sonucuna da bir bağ, bir süreklilik veya şans çarkının dönmesi diyordu.
“Lorenzo’nun isteğini yerine getiren hiç şüphesiz maskeydi. Nesnelerin istekleri karşıladığına dair birçok benzer olayla karşılaştım” demişti, büyük bir inançla. “Fakat dona Mercedes söyle bana, nesne mi daha önemli bir etken yoksa istekte bulunan insan mı?” diye sormuştum.
“Nesnenin kendisi” diye yanıtlamıştı. “Eğer Lorenzo maskeye sahip olmasaydı ömrü boyunca Birgit Briceno’ya hasret kalabilirdi ve bu da isteğinin tek sonucu olurdu. Cadı yorumuna göre bağı kuran maskedir, Lorenzo değil.”
“Eğer işe karışan bir cadı bulunmasa dahi, oluşan etkiye cadının gölgesi adını verir miydin?”
“Cadının gölgesi sadece bir isimdir. Hepimizde bir miktar cadılık vardır. Lorenzo kesinlikle bir büyücü veya bir şifacı değildir, ama belli bir miktarda büyüleme gücüne sahiptir. Gücü bir bağ kurmaya veya şans çarkını çevirmeye yeterli olmasa da, maskenin yardımıyla olay, tümüyle farklı bir duruma dönüşmüştü”.
Eğer aşağıda yanlışım varsa lütfen düzeltin. Çünkü ingilizcem tercüme yapacak kadar iyi değildir. Metindeki "Tümel" kelimesine takıldım.
Buradaki cümle "Davranışlarının kapsayıcı ve tümel anlayışından yoksundular." ingilizce metinde "They did not have an overall encompassing understanding of their actions."
"overall" yani "tüm, genel ve kapsayıcı" olarak google translate'den çevirdim.
"Tümelin" TDK'daki anlamı ise " Belli bir sınıfa bağlı bireylerin hepsini içine alan, külli. "
TDK anlamı ile metini okuduğum zaman cümleyi tam olarak şekillendiremiyorum.