Eski SessizBilgi - - - - - Yeni SessizBilgi
Alt Limit:
Kaç tane -->

2 bolum


-II-


Castaneda, Don Juan’la görüşmelerine devam etmektedir ancak, kendini yetersiz hissedip çömezliğine nokta koyduğu o döneme ait bir suçluluk duygusu da yaşamaktadır.Don Juan’a ihanet ettiği, ona layık olamadığı düşüncesi onu bu noktaya taşımıştır.Don Juan dumanın ona bu aşamada yardımcı olabileceğini söyler.Castaneda çekincelidir.Korkuyordur çünkü.


“Korku doğal birşeydir.Bırak korkuyu düşünmeyi.Görmenin o benzersiz güzelliğini düşün!”


Castaneda belki de onu öğrenmekten alıkoyan şeyin atalet duygusu olduğunu dile getirir.Yani, devinimsiz maddenin devinmeden durma eğilimi;ya da devinmekteyse, bir dış etken yoksa, o yönde devinmesini sürdürmesi.


“Bir dış etken yoksa..Bundan daha iyi bir sözcük bulamazdın.Söylemiştim sana ya.İnsanın durup duruken bi bilgi adamı olmayı istemesi için kafadan çatlak olması gerekir diye.Aklı başında birinin bunu istemesi görülür şey değildir.”


Castaneda, Don Juan’ın eski bir arkadaşı olan Vicente’yi ziyarete gider.Bir pazar yerindedir Vicente.Tahta bir dolapta bulunan küçük kavanozlarda, sağaltıcı bitkiler satmaktadır.Castaneda kendini Don Juan’ın arkadaşı olarak tanıttığında onu sevecenlikle karşılar ve giderkende, bir torba içinde bitkiler verir ve bunlardan birinin nasıl dikileceğini anlatır.Dönüş yolunda Castaneda, bu bitkiyi dikebileceği bir yerde durur.Bitkiyi diker ve sular..Arabasına döndüğünde, üç kişi görür.İki erkek bir kadındır bunlar.Onları da götürmesini isterler.Ama arabanın arkası doludur ve oturacakları yer yoktur.Castaneda onlara otobüse binmeleri için para verebileceğini söyler.Kabul etmezler ve yürüyerek uzaklaşırlar.Castaneda bu olayı Don Juan’a anlattığında uzun süre sessiz kalır Don Juan.


“Senin bu ahmaklığın yok mu ya!.Onun zararı dokunmaz sana.Ama bilgi güç demektir.İnsan bilgi yoluna girmeyiversin bi!Artık onun başına gelecekleri önleyemez ki o.Sen ancak kendini, ondan değil de, dizginlemiş olduğu erkten koruyabilecek denli bilgi sahibi olduğun zaman ziyaret etmeliydin onu.Bu erklerde onun yada herhangi bi kimsenin değildir.Bi başlarına vardır bu erkler.Sen Vicente’ye arkadaşım olduğunu söyleyince, adamcağız kendini koruma yollarını bildiğini sanmıştır.O yüzden vermiştir sana o armağanı.Seni çok sevmiştir herhalde.Sana büyük bi armağan vermiş.Berbat etmişsin onu!Çok yazık!”


25 Mayıs 1968


“Bu görme nasıl bir şey Don Juan?”


“Bunu bilmek için görmen gerek.Ben anlatamam ki!”


“Yani Don Juan, sen dünyayı artık olağan biçimde görmüyor musun?”


“Hem öyle görüyorum, hem de öbür türlü.Dünyaya bakmak istediğimde, senin gördüğün gibi görürüm onu.Sonra görmek isteyince, kendi bildiğim o değişik biçimde bakarım ve sezerim dünyayı.”


“Onları her gördüğünde bu şeyler hep aynı mı görünürler?


“Değişmez ki şeyler.Onlara bakış biçimini değiştirirsin hepsi o kadar.”


“Yani, diyelim ki aynı ağacı birkaç kez gördün; her kezinde aynı mı kalır ağaç?”


“Hayır.değişir ama gene aynıdır.”


“Ama ağaç, onu her gördüğünde değişiyorsa, senin bu görmen yanılsama olabilir.”


“Bir şeye bakınca göremeyiz onu.Yalnızca bakmış oluruz;orda bi şeyler var mı diye bakar gibi bi şey.Görmeyi bilmiyorsan herşey her bakışında aynıymış gibi görünür sana.Oysa görmeyi öğrenince, bi şey, onu her görüşünde asla aynı olmaz.Ama gene de aynı şeydir.Demiştim ya, insan, örneğin bi yumurtaya benzer.Aynı kişiyi her görüşünde, gördüğün bi yumurtadır;ama aynı yumurta değil.”


“E, herşey böyle değişik görünüyorsa, onları tanıman olanaksızlaşır;o zaman ne yararı var ki bu görmeyi öğrenmenin?”


“Karıştırmazsın canım.Gerçekte oldukları gibi görürsün o şeyleri.”


“Yani ben nesneleri gerçekte oldukları gibi göremiyorum ha?”


“Görmüyorsun ya!Gözlerin yalnızca bakmayı öğrenmiş.Örneğin rastlamış olduğun o üç kişi..Ayrıntılı olarak anlattın onları.Bu da onları görmemiş olduğunu kanıtladı bana.Görme yetin olsaydı, onların insan falan olmadıklarını hemen oracıkta anlardın.”


Onların hayalet mi, hortlak mı, cin falan mı olduklarını sorar Castaneda Don Juan’a.Don Juan, ola ki o üç kişiye cin denilebileceğini, ama bu tanımın onları yeterince anlatamayacağını belirtir.


“Kimi güçlerdir onlar;ne iyidir, ne de kötü.Brujoların uysallaştırmayı öğrendikleri kimi güçler.Bilgi adamının dostlarıdır bunlar.İyi yada kötü değildir dostlar;büyücüler onları uygun buldukları her amaç için kullanabilirler.Dost olarak dumancığı tercih etmemin nedeni, onun benden pek fazla bişey istememesidir.Oynak değildir duman, dürüsttür.Gerçek insanları görünce, saydam yumurtalara benzerler.İnsandışı varlıklar da hep insan gibi görünürler.Bi dostu göremezsin dediğim zaman, bunu demek istemiştim.Dostlar biçok kılıklara girerler.Tek ayrım şudur ki, onları gördüğünde, tıpkı görünmeyi tasarladıkları şey gibi görünürler.Gördüğün zaman, herşey kendisine özgü biçimi alır.Tıpkı insanların yumurtaya, öbür şeylerin de başka şeylere benzediği gibi;ama dostlar sadece resmettikleri biçimde görülebilirler.Zaten gözü aldatan da bu biçimler olur ya!Ama bizim gözümüzü..Köpekler hiç aldanmaz, kargalar da..”


“Ne diye aldatmak isterler bizi?”


“Soytarılık kendimizde.Kendi kendimizi aldatırız biz.Dostlar orda bişeyin dış görünümünü alırlar;biz de onları olmadıkları biçimde görürüz.Biz gözlerimize yalnızca bakmayı öğretmişsek, bu onların kabahati mi?”


“Bunlar konuşur mu hiç?Güler mi?Ses falan çıkarır mı?”


“İnsanların yanında insan gibi davranırlar.Hayvanların yanında da hayvan gibi..Hayvanlar çok korkar onlardan.Ama bi alışmaya görsünler, o zaman bi başlarına bırakırlar onları.Biz de öyle davranırız kimi kez.Aramızda yüzlerce dost dolşır durur;hiç sesimizi çıkarmayız.Çünkü gözlerimiz yalnızca bakmaktadır;ayrımsamayız onları bu yüzden.”


Don Juan, konuşmanın bu yerinde, bir defasında, bir otobüste, yanyana oturan iki dost gördüğünü söyler.Castaneda, iki dostu birarada görmenin özel bir anlamı olup olmadığını sorar.


“Tabi var.Zaten her yaptıkları anlamlıdır.Kimi kez brujolar güçlerini onların edimlerinden alırlar.Bir brujonun kendi dostu olmasa bile,eğer görmeyi biliyorsa, dostların edimlerine bakarak güç kazanabilir.Velinimetim bana bunun nasıl yapıldığını öğretmişti;kendi dostumu buluşumdan önce kalabalık yerlerde dost arar; birini görür görmez de , o bana bişeyler öğretirdi.Sen üçünü bi arada gördün.O görkemli ders de boşa gitmiş oldu.”


Don Juan daha sonra, dostların kendi başlarına birşeye girişip, başka şeyleri doğrudan doğruya etkileyemediklerini açıklar.Bunlar insanı dolaylı bir biçimde etkilermiş.Bir dosta dokunmak çok çekinceli birşeymiş;çünkü bir dost insanın en kötü yanlarının ortaya çıkmasına neden olurmuş.Çömezlik, uzun süren sıkıntılı bi uğraşmış.Çünkü böyle bir karşılaşmanın çarpıcı etkisine katlanabilmesi için insanın yaşamındaki gereksiz şeyleri en aza indirgemesi gerekiyormuş.Kendi velinimeti bir dostla ilk karşılaştığında kendisini az daha yakıyormuş;gövdesi, bir dağ aslanıyla boğuşmuşcasına yara bere içinde kalmış.Kendi deneyiminde ise, dost onu yanan odunların içine itmiş de, diziyle omuzu biraz yanmış;ama zaman geçip bir dostla bütünleşince, bu yara izleri de yok olmuş..



Sessizbilgi Listele - - - - - Yeni Siteye Dön