Toltekler bedendeki enerji merkezleri konusunda doğu öğretilerinden farklı düşünüyorlar.Çakralar yerine tolteklere göre bedendeki enerji merkezleri göğüs kafesinin kenarında karaciğer ve safra kesesinde; yine göğüs kafesinin kenarında pankreas ve dalak bölgesinde; sırtta, öbür iki merkezin tam arkasında böbreklerin çevresinde ve onların üzerindeki böbreküstü bezleri bölgesinde; boynun alt kısmında, göğüs kemiği ile köprücük kemiğinin oluştudduğu V noktası üzerinde; kadınlarda rahim ve yumurtalıklar çevresindedir. Hangisi doğru ? :)
Bizim anadoluda da öyle. Castaneda'daki gibi. Göğüs kafesinin sol altında bir şey, sağ altında bir şey var. Solar plexus, yani göğsün orta altındaki şey Castaneda'da da da önemli ama bir enerji merkezi mi yoksa başka bir şey mi bilinmez. Görünen, bu bölge ilkel, fiziksel, hayvani (olumlu ya da olumsuz) bir tepki ve algı merkezi. Çağdaş Toltekler buraya abdominal beyin diyorlar ve önemsiyorlar. Burada çok sayıda sinir hücresi var. Abdominal beyin (karın beyni) deyimi bilimsel ortamdan alınmış sanırım.
Bildiğim kadarıyla beyinde olduğu zannedilen ve beyne düşünme özelliği kazandıran hücre sinaps tır. Sinaps hücreleri birbirleri arasında ürettikleri akım ile insan düşünebilir. Bilim çevrelerinin daha önceleri beyinden başka hiçbir yerde bulunmadığını ileri sürdükleri sinaps hücrelerinin kalpte ve karın bölgesinde de bulunduklarını keşfettiler. Bu buluş insanlık için yeni değildi. Japon geleneklerinde karın düşünce merkezidir. Nagualizmde karşılığı var mı yok mu bilmiyorum. Solar pleksus algı merkezi olabilirliği tartışılır. Algının toplandığı yer birleşim noktası olarak tarif edilmiştir. Birleşim noktası ise fiziksel beden içinde değil kürek kemiklerinin ortasından bir kol boyu uzaklıkta yani koza içinde olduğu söylenmiştir. Solar pleksus nagualizmde belki şöyle bir karşılığı bulunabilir. İstenç denilen bir gücün savaşçı çömezin büyücülüğe girişinde karın bölgesinde önce karıncalanma ve yanma duygusuyla başlayan sonra ise dayanılmaz bi ağrıya dönüşen ve bu güçle çevresindeki herşeye dokunabilmeyi başardığı gücün bedenimizdeki merkezi olabilir. [ Bu güç ile artık savaşçı büyücü olmuştur. (görücü değil)]
Bu enerji merkezleri hangi kitapta geçiyor? Dalak falan yani.
Bedende binlerce enerji merkezi var. Doğu öğretileri ve tolteklerin enerji merkezi çok farklı değil aslında. Toltecler bu merkezlerin işlevini, görerek buldukları için amaca uygun yoğun enerji elde edildiğini gördükleri merkezleri seçmiş olabilirler.
Sihirli geçişleri uygularken bu enerji merkezlerinin enerjisini yükseltmeye yada merkezlerin kendi arasında karışmasını sağlamaya çalışıyoruz. hareketlerin hangi merkezi aktifleştirdiğide Sihirli Geçişler kitabında bahsediliyor. Aynı kitapta boyundaki bölgeye elimizle dokunmamamız gerektiği yazıyor ben nedenini bilmeden yıllardır hiç boğaz bölgeme doğrudan dokunmuyorum. Neden dokunulmaması gerekiyor acaba?
Sihirli Geçişler kitabı syf 113 te geçiyor.
Nisa, insan bedeninde binlerce enerji merkezi var. Yeni görücüler, bu binlerce enerji merkezine fırıl fırıl döndükleri için burgaç adını vermişler. Don juan İnsanoğlu nun fırıl fırıl dönen binlerce burgaçtan oluşmuş enerji alanları kümesi olduğunu söylüyor. Kimisi iğne deliği kadar olduğunu görmüşler. Ama benim bahsettiğim bedendeki büyük (canlılık) enerji merkezleridir. burada bi ayrışma var doğu öğretileri ile. çakralarla bi ilgisi yok bu sayılan merkezlerin.
Anladım seeman. Hangisinin doğru olduğu hangi açıdan önemli senin için?
Doğu öğretileri benim için önemsiz.Üzerimdeki etkileri entellektüel bir merakın üstüne çıkmadı. Doğu öğretileri yararsız veya faydasız demiyorum. Batı dünyasının yarattığı ussalcılığa ve sabit madde merkezli mantığa karşı olumlu bir alternatiftir. İnsanoğlu bundan sonraki evrimini biyolojik değil farkındalık düzeyindeki sıçramalarla gerçekleştirecektir. Toltek bilgeliği ile diğer doğu öğretilerini kıyasladığımda ; doğu öğretileri görme denilen farkındalık düzeyine erişememiştir. Doğu öğretilerinin bu görme denilen dünyayı ve nesneleri enerji haliyle algılama düzeyine erişememeleri özünde batı dünyası gibi ama biçimsel olarak farklı bir içerikle yorumlama sistemi içerisinde kalmalarına neden olmuştur. Bu açıdan nagualizmin diğer öğretilerle arasındaki keskin ayrışmanın altını çizmek için önemli.