Eski SessizBilgi - - - - - Yeni SessizBilgi
Alt Limit:
Kaç tane -->

14 bolum


14.BÖLÜM

28.9.69

Eve gelir. Ürkütücü bir hava ve yalnız olmadığı duygusu...Korku...Anılar...


'Anılar mı dediniz ne kanlı bir çarpışma'

1961(...) Kara tavuk olan bir büyücü kadın. Tuzağa düşürülecek bir kadın.

Mevlana'nın elek öyküsü gibi...

Oysa tuzağa düşüvermiş gibiler


Ancak gülmeli insan aldırmamalı hele her şey bu kadar saçmaysa...


Hep bir boşluk hissi duyuyorum oysa ben okudukça bunları 'Süleyman'ın vaazı gibi

'Her şey boş !Boşların boşu' ya da Tanrım bana bi salıncak , çok çabuk geçmek için şu olan bitenleri, bi daha bi daha bi daha unutmak unutmak unutmak,Tanrım taş kesilmemek için taş , Tanrım herkese bi salıncak '


Ve kim tuzağa düşecek derken , Kastaneda ortasında durmakta tuzağın arabayla bir tur atmıştı çevresinde oysa ama ipliklerle örülü bir yaşamdı belki bu ; yapışkan incecik iplikler bir kez değdi mi insana , direncine karşın , usulca içinde yürüyen cam kırıkları gibi. Her neyse.


Tanınmaması önemlidir Kastaneda'nın Tüfek icat olmuştur ,kendine ait olmaması önemlidir. Ancak otlarla ovularak temizlenir ,doldurulur, yer hazırlanır.


“Ateş ettiğin anda yeğin ,delici bir çığlık basmalısın”


Sesle yıkılan surlar gibi...


Şaka değil bu , ilk atışta vurmalı insan yoksa tuzak falan kalmaz., tersine döner her şey ...


Beklemeler pusuda beklemeler , yalnız beklemeler ansızın ateş etmek , tek ses tüfeğindir .


Kuşun ölüsünü aramalar bulamamalar , bir şans olarak Kastaneda'yı tanımamakta kadın ve yaban domuzu ayağıdır son silah. Yol ağızlarında uçan kadınlar.


(...)

Tuzağa düşenin Kastaneda olduğu anlaşılır. Bilinçli olarak bu oyuna getirilmiştir. Eğitimin bir parçası olarak.

Sinirli gergin haller, sorgular kaygılar sürer gider.

“Su perisi dokunmuştu sana , gene gelip değecek .Eğer hazır değilsen , ölmen işten bile değil.”

(...) Ne yapmalı işte hep dönüp dolaşıp gelinen o müthiş soru

“Bilgi yolunda itilmek de gerekir. Boyuna mahmuzlanmamız, hep bir şeylerden kaçınmamız, hep bir şeylere hazırlanmamız gerek , bilgi yolunda...Ve o bir şeyler benliğimizden daha büyük , daha güçlü, anlaşılmaz şeylerdir. İşte su kaynağı perisi;ardından bi bakmışsın kendi dostun çıkagelmiş ; sözün özü kendini savaşıma hazırlamaktan başka seçenek yok. la Catania yalnızca bir büyücü ,kolaydı o savaşı kazanmak.”

Devam eder don Juan; “Dünya böyle ürkünç şeylerle dopdoludur ; ve dört bir yanı bilinmedik , amansız güçlerle çevrilmiş zavallı yaratıklarız bizler.”

Bazı insanlar ki bunlar bilgisiz insanlardır , bu güçlerin açıklanıp , değiştirileceğini sanırlar. Gün gelecek insanoğlu diye başlayıp (..........) cektir. diye biten cümleler kurarlar, nasıl olacağı hakkında hiçbir fikri olmadan. Oysa büyücünün böyle bir derdi yoktur; kendini yönlendirmek ve o doğrultuda uyumlanmak amacıyla ,bu güçleri bilmeye ,öğrenmeye yöneliktir bütün uğraşısı. Bir kez çakmayagör işin püf noktasını ...Zor gelmez o zaman

büyücü olmak insana. “

Ne ki büyücülük hakkında da çok olumlu sözler gelmez ardından. Büyücülük daha iyi bir yaşam sağlamaz adama Sıradan bir insandan biraz hallicedir , durumu. Bırak iyi olmayı , köstekler bile adamı ,büyücülük. Bilgiye yöneldikçe daha çok sille tokat yer, yaşamdan. Bi de çevresinin ondan tiksinmesi , korkması bi de silme ,yok sayma çabaları. Bi de her canlı varlığın çevresini kuşatan gizil güçlerin büyücüler için daha büyük tehlike olması var.

Dostun dokunmasının acısı , bir adamın seni vurmasıyla oluşan acıyla kıyas kabul etmez.

Bilgiye açılan büyücü için, bu güçlerle başa çıkmak için tek bir yolda yürümek zorunda kalır. O BİR SAVAŞÇI GİBİ DUYMALI DAVRANMALIDIR.


(...)Ona görmeyi öğretmek için kendini adadığını çünkü seçilmiş olduğunu anlatır. Ancak


“....Kanımca savaşçılık başka her şeyden daha yeğdir. İşte bu yüzden sana o güçleri bi büyücünün algıladığı denli göstermeye çalıştım. Onların bu korkunç çarpıcı etkisi olmadan , nasıl savaşçı olunabilir ki! Bi savaşçı olmadan görmek insanı enez kılar.

Göstermelik bir alçak gönüllülük , çekingenlik ve kaçmak olur bunun sonuçları. İlgisizliğin yüzünden çürüyüp gider gövden . Un ufak olmayasın , silinip gitmeyesin diye seni bi savaşçı yapmaktır ilk görevim.


Sık sık işittim senin hep ölmeye hazır olduğunu söylemeni. Kanımca gereksiz bi düşkünlüktür , bu. Bi savaşçı yalnız savaşa hazır bekler. Bi savaşçı yalnız savaşa hazır bekler. Bi savaşçı yalnız savaşa hazır bekler. Anan baban seni incitmişler ya bu gerçek ;

ama senin düşündüğün gibi değil sana göz yummalarıyla , hanım evladı gibi yetiştirmeleriyle incitmişler seni, kanat gererek incitmişler .

İşte senin karga olmakta güçlük çekmen bundan kanat olarak ana baba kullanmaz hiçbir kuş.


“Bi savaşçının ruhu düşkünlüklerden , yakınmalardan arınmıştır; kazanmanın ya da yitirmenin bi anlamı kalmamıştır, onun için. Yalnızca savaşmayı bilir bi savaşçı ; ve her savaş dünya üzerinde ki son savaşmış gibi gelir ona. Savaşın sonucu pek ilgilendirmez , onu. Son savaş gelip çattığında , bırakıverir ruhunu uçsun diye berrak özgür... Ve çarpışa çarpışa , istencinin kusursuz bi biçimde sürdürdüğünün bilincinde , güler bi savaşçı ve güler.”


Yazmayı bitirince başımı kaldırıp yüzüne baktım. Yüzü yoktu birden o ağrıyı hissettim , karın boşluğumda...Bunca yılı aynı döngüye bağlayan gizil gücün ne olduğunu ...


Hadi ava gidelim senin yazılarla görmeyi öğrenme yöntemine hayranım.

Birden vazgeçilir. Bir konu daha vardı anlatılacak.


“Bir savaşçı kendi dünyasının ögelerini kendisini seçer. Dosta karşı ne hata yapmıştın biliyor musun? Kalkanlarını yitirmiştin.”

Ne kalkanı ne diyorsun ne yani nasıl kim?


“...Çünkü seçtiği her nesne , kullanmak istediği güçlerin saldırısından korunacağı bi kalkandır.... O bilinmedik güçlerin çevresini sardığı sıradan kimse ,farkına bile varamaz onların ; çünkü kendisini koruyan başka kalkanlarla donanmıştır o kimse”


Kalkanlarımız var mı var , aslında her şey bir kalkan değil mi, çıplak durmak gücü ya da güçsüzlüğü ve her tanımın dışında durmak kolları açık olarak yok hayır bu yolu biliyorum , büyük kayıpları da , ancak hım evet... bir kalkan edinmeli insan, evet tamamen haklı tamamen bu bölümde söylediği her şeyi tüm varlığım onaylıyor. Ve dışında ki yeni kalkanlarını görmeden eski kalkanları atmamalı ...ancak eskiyi atmadan yeniyi bulmak mümkün mü? işte soru bu..


Peki neymiş bu kalkanlar?


“ E... Bak bi çevrene bak bak iyice bak.!insanlar neyle uğraşıyorlarsa , işte o şeyler.


(gitmeler gelmeler, hesaplar , bugün çok yorgunumlar , yarın akşam buluşmaları , çok pahalılar ,çok mu ucuzlar resimler, şiirler ,kestane ağacı barında o akşam sen beni sattın ben seni sattımlar , baskılar, özgürlükler ve namaza gidip meditasyona dönmeler, üç karolar ,benden paslar , ben insan dedim pas demedimler ve dışarda biri var yok biz tamamızlar ,ılık bi çığ çığlık çığlık... Böyle mi öyle iyi susalım mı o zamanlar ,ama işte kapı çaldı...)


...Yarığı açılıverince insan , insanın istenci anık durmalıdır ki o yarığı dolduruversin , yani savaşçıysa bir insan ...Ama bi savaşçı değilse , yani senin gibiyse , yarığın kapanması için aklını o korkunç karşılaşmadan uzak tutmak için gündelik edimlere dalmaktan başka bir çare bulamaz.”


Dostla karşılaştın, araban çalışmadı,üşüdün suda , öfkelenmen ve üşümen yarığının kapanmasına yardımcı oldu.

Dağlardan kovuluşum geldi aklıma ...


“Bi savaşçı , gizil güçlerle karşılaşıverdiğinde- ki zaten aramaktadır onları- buna hazırdır.Hep anık tutmuştur kendini buna. Ama sen hazırlık falan yapmış değildin. o güçler bi geliverdi mi üstüne , apışıp kalacaksın ve yarığın açılıverecek korkudan da yaşamın uçup gidiverecek sen karşı koyamadan. O halde hazırlıklı ol!...Savaşçının yaşamını koruma sorumluluğunu yüklenmesi gerek. İşte bu yüzden yarığın açılırsa ,kendi kendine kapatmaya çalışmalısın yarığını. Bunu başarabilmen için sana büyük erinç ve zevk veren bir takım şeyler bulman , seçmen gerekir, aklını korkudan uzaklaştırıp ,yarığını kapatıp kendini sapsağlam yapabilmek için kullanacağın şeyler.”


Nasıl şeyler örneğin?


Yürek taşıyan bir yol izlemek , yürek taşıyan bir yolu isabetli bir biçimde seçmek.

“Yürek taşıyan bi yolu isabetli bir biçimde seçmesidir ; bir savaşçıyı sıradan bi kimseden ayıran. Savaşçı o yolla bütünleşebiliyorsa , o yolu boydan boya aşarken büyük bi erinç duyuyor ve zevk alıyorsa , o yolun yürek taşıdığını bilir. İşte , savaşçının kalkanlarını oluşturan şeyler de , nesneler de, yürek taşıyan bi yoldaki şeylerdir.”


Ama henüz savaşçı olmamışsam , bu yolu nasıl seçebilirim?

Dönüm noktası , nedir nasıl anlaşılır bu nokta Kastaneda için daha kolay bunca deneyimden sonra helede don Juan gibi bir rehberi varsa...Ama ya bunlar yoksa nasıl olabilir? Bilinen hiçbir yolun sizi kabul etmemesi olabilir mi örneğin , yaşamın yaşanamaz biçime girmesi veya bir takım işaretler mi gelir üst üste , aldırmadıkça daha şiddetli mi olur bunlar , kim bilir nasıldır bu yolun önümüzde açılışı ve gözlerinizin kapalı kalışı...


(...)Şimdi işler değişti artık ; şimdi artık dört bir yanını yürek taşıyan bir yolun gereçleriyle donatmalısın ve başka her şeyi bırakmalı , tepmelisin. Yoksa öbür karşılaşmanda yok olur gidersin. Artık karşılaşma falan istemende gerekmeyecek. Bakarsın bi dost sen uykudayken gelivermiş, yazarken , konuşurken ansızın gelivermiş.”


Bunca zamandır çalışmama karşın , başaramadığım şeyi nasıl başaracağım, nasıl olacak bütün bunlar? der Kastaneda


“Çok düşünüyor, çok konuşuyorsun. Kendi kendine konuşmayı bırakmalısın.”


hoppala bu da ne oluyor şimdi...Di mi ama


Herkes konuşur kendi kendine ,hepimiz yaparız bunu , içsel konuşmayı sürdürür dururuz.


^Doğanın bana verdiği bu ödülden

çıldırıp yitmemek için

iki insan gibi kaldım

birbiriyle konuşan iki insan ^Demiş Cansever


Neler konuşuruz kendimizle ?


“Kendi dünyamıza değgindir bu konuşmalarımızın çoğu. Üstelik bu içsel konuşmalarımızla kurar ve yaşatırız kendi dünyamızı. Kendimizle konuşmayı kestiğimizde , dünya olduğu gibi kalır. Oysa biz iç konuşmalarımızla ^yenileriz, yaşamla tutuşturur canlandırır,^ doğrular ve sürdürürüz. Yalnız bunlar da değil , bi de iç konuşmalarla seçmiş oluruz yolumuzu. İşte seçtiğimiz şeyi , böyle yineleye yineleye ,gün gelip de ölene dek sürdürmüş oluruz .”


“Bi savaşçı bunu bildiğinden , bu içsel konuşmasını durdurmak için didinir. Bi savaşçı gibi yaşamak istiyorsan , bilmen gereken son şeyde budur.”


İyi de bunu nasıl yapabilir insan.


“Gözlerini rahatlatmak için kulaklarını kullanmayı öğrenmeli insan. Hep gözlerimizi kullanarak dünyayı değerlendirmeye alışmışız. Başkalarıyla da , kendimizle de çoğunlukla görmüş olduğumuz şeyler üzerine konuşuruz. Bi savaşçı bunun farkındadır, o dünyayı dinler , dünyanın sesine kulak verir.”


Defterini bir yana koydu.


“Bi savaşçı , kendi kendisiyle konuşmayı keser kesmez dünyanın değişeceğini bilir ; ve kendisini o 'muazzam sarsıntı'ya hazırlar.”


Bu ne demek


“Biz kendi kendimize , dünya şöyledir-böyledir ya da böyledir -şöyledir deyip durduğumuz için o dünyayı bu biçimlerde tanımış oluruz. Kendi kendimize dünya şöyledir- böyledir demeyi durdurursak , dünya da şöyle -böyle olmaktan çıkıverecektir. Ama senin henüz böylesine muazzam bi sarsıntıya hazır olduğunu hiç sanmıyorum. O yüzden yavaş yavaş bozman , çözmen gerekir o kurduğun dünyayı.”


Pek anlaşılmamış gözüküyor...


“Senin sorunun şu ki , insanların yaptığı şeyler , bizi çepçevre saran güçlere karşı bir kalkandır. Bizlerin insan olarak yaptığı şeyler bize rahatlık verir , güven duymamızı sağlar.

İnsanların yaptığı bu şeyler doğrudur ve çok önemlidir ;ama yalnızca kalkan olarak...

Ne yazık ki insanlar olarak bu yaptığımız şeylerin kalkandan başka bi şey olmadığını hiç öğrenemeyiz ve bunların yaşamımıza egemen olarak yaşamımızı yıkmasına göz yumarız.Hatta diyebilirim ki insanlığa göre , insanların yaptıkları bu şeyler dünyanın kendisinden bile daha büyüktür, daha önemlidir.”


“Dünya mı? işte burada ayağımı vurduğum yerde ,kapsanan her şey , dünyadır. Yaşam, ölüm , insanlar , dostlar , bizi kuşatan ne varsa ,her şey. Kavranılmaz bi şeydir dünya .

Onu anlamamız olanaksızdır. Hiç bi zaman açıklayamayacağız onun gizlerini .Biz de öyle bakmalıyız ona , salt bir giz diye!”


“Ne ki sıradan bi kimse öyle düşünmez. Dünya onun için hiçbir zaman giz olmamıştır. Ve yaşlanınca yaşaması için bi neden kalmadığını sanır. Oysa tükenen insanların yaptıkları şeylerdir ,dünya değil. Ama kafası öyle karışmıştır ki , sersem gibi dünyada kendisi bi giz kalmadığını sanır. O kalkanlar karşılığında ödenen iğrenç bi bedeldir bu!”


“İşte bu yüzden bi savaşçı her şeye hakkını vermeyi öğrenir. İnsanların yaptığı şeyler hiçbir durumda bu dünyadan önemli olamazlar. Ve bunu bilen bi savaşçı da dünyayı sonsuz bi giz kaynağı , ve insanların yaptığı şeyleri de sonsuz bi saçmalık diye görür.”


Düşünebilen yokluklar , varlıklardır. Şuurlu İnanç(809)


'Ebediyet değişmez ve Bir'dir ;galaksilerin hiç durmayan hareketi onun maddeleşmesini sağlar. Ebediyetin bütün kapsadığı , bütün olmuş olduğu , bütün olan ve bütün olacağı , titreşim aracılığıyla böyledir. Her şey bütünüyle çifttir. Ölüm bir kriz halinden ibarettir; o sıra ^bir ad taşıyan kişi , ne ölü ne diridir; o sıra daha idrak edilmeden onda mevcut edebiyeti , KA'sı etin görünür bedenini terkeder....(.....) Zaman ihtiyarlamaz...


Eski Mısırlılar ,için ölüm mevcut değildi. 'Mısırın Ölüler Kitabı'


'Veda, Kutsal Ruhlar(pitriler)(atların ruhu),İlahlar ve insanlar için ebedi gözdür. Kutsal kitap ölümlüler için meydana getirilmiş olamaz ve insan aklı ile ölçülebilmeye elverişli değildir; karar budur (94)

Tefekkürün yardımıyla , brahman , bedenin oyuklarındaki seyyal eteri (esir) temaşa etsin;kaslara ilişkin etkinliğinde ve dokunma sinirlerinde havayı , sindirime yardım eden ısısında ve görmeye ilişkin organlarında ateşin ve güneşin yüce ışığını , bedenindeki sıvılarda suyu, uzuvları içindeki toprağı temaşa etsin.

Ay onun kalbindedir; sekiz bölgenin tanrıları onun işitme organındadır; Vişnu onun yürüyüşündedir ; Hara onun kas gücündedir, bedenindeki akışkanlardadır; toprak onun uzuvlarındadır, su Agni onun sözündedir; Mitra onun boşaltıcı yetisindedir; Praddjapati onun dölleyici kudretindedir.' (Manu Yasaları kitap 12 84-120-121)


Şurası gerçek , doğru ve kesindir ki;

Altta olan üstte olan gibidir ve üstte olan altta olan gibidir ve bu bir tek şeyin mucizesini gerçekleştirmek için gereklidir.( Hermes Tristemegitus Zümrüt levhalar)



Sessizbilgi Listele - - - - - Yeni Siteye Dön