Akşama yakın bir saatte tepe doruğunun volkanik kayadan oluşan en yüksek noktasına tırmandılar.
DJ - Bunların hepsini belleğine nakşet. Burası senin noktan. Bu sabah sen görmüştün, senin yoran oydu. Bu noktayı görerek sen buldun. Beklenmedik bir yoraydı ama geliverdi işte. Sen istesen de istemesen de erk avlayacaksın. Bu, insani bir karar olmanın ötesinde bir şeydir, senin ya da benim kararım değil.
CC - Bu yapmakta olduğumuz şey bana, Yeni Dünya'yı fetheden İspanyolların oradaki topraklara kendi kralları adına el koymalarına benziyor.
DJ - Ne çıkar? İspanyollar da o ülkelere sahip değildiler ama gene de oraları paylaştılar. Sen de aynı şekilde niçin mülkiyetine geçiremeyesin burayı? Kullanmak amacıyla değil de, anımsamak amacıyla.
Bu tepedeki, özellikle doruğundaki her kaya, her çakıl, her bitki senin himayende. Burada yaşayan her bir böcek senin dostundur. Sen onları kullanabilirsin, onlar da seni kullanabilirler.
CC - Nedense şimdi sözcükler yetersiz, anlamlarını belirlemek zor görünüyor.
DJ - Buradaki her şeyi belleğine nakşet. Rüya görme durumunda geleceğin yer burası. Erklerle tanışacağın, gizlerin bir gün sana açıklanacağı yer burası. Sen erk avlamaktasın, burası da senin yerin, güçlerini toplayacağın yer.
DJ - Güzel bir yoraydı. Ne tuhaf! Günün bitimine rastladı. Seninle ben çok farklıyız. Sen gecenin bir yaratığısın. Ben de sabahın o taze parlaklığını yeğlerim. Ya da sabahın parlaklığında arar güneş beni, ama senden kaçar hep. Öte yandan, batan güneş seni yıkadı. Alevleri, seni yakmadan kavurdu.
CC - Ne diye tuhaf olsun?
DJ - Hiç böylesini görmemiştim. Yora, geleceği zaman genç güneş aleminde gelmiştir her zaman.
Bilgi erktir. Ona ilişkin konuşmak için bile yeterli erki ancak uzun bir sürede toplayabilir insan.
******
DJ - Sen şimdi dikkatini bu tepe doruğunda var olan her bir şeye odaklamalısın. Zira burası senin yaşamındaki en önemli yerdir.
Burası senin öleceğin yerdir.
Ben seninle birlikte bu tepenin doruğuna çok kereler geleceğim. Sonrasında sen orasıyla meşbu olana, bu doruk senin kulaklarından fışkırana dek kendi başına buraya geleceksin. Onunla tümüyle dolduğun zamanı sen kendin anlayacaksın. Bu tepe doruğu, senin son dansının yeri olacaktır.
CC - Son dansla neyi kastediyorsun don Juan?
DJ - Burası senin son durağı olacak. Nerede olursan ol, burada öleceksin sen. Her savaşçının öleceği bir yer vardır. Unutulmaz anılar dolu, önemli olayların izlerini bıraktığı, gizlerin kendine açıklandığı, kişisel erkini topladığı gözünün bebeği gibi sevdiği bir yer.
Bir savaşçı, ne zaman oradan erk toplamak isterse, o gözünün bebeği gibi sevdiği yere dönmek zorundadır. Savaşçı oraya yolculuk yaparak ya da rüya görme aracılığıyla gider.
Ve nihayet, bir gün bu dünyadaki zamanı tükenip de ölümünün, omzuna dokunduğunu hissettiğinde, her zaman anık olan tini bu yere uçar ve savaşçı, ölümüne dans eder.
Her bir savaşçının, yaşamı boyunca geliştirdiği belli bir geştaltı, belli bir erk duygusu vardır. Bir tür danstır bu. Kendi kişisel erkinin etkisi altında yaptığı bir devinme. Şayet ölmekte olan savaşçının erki sınırlıysa kısa sürer bu dansı. Ama erki görkemliyse, dansı da öyle olur. Ama erki ister kısıtlı, ister görkemli olsun, ölüm durup onun dünyadaki son durağına tanıklık eder. Yaşamının meşakkatini dansı bitene dek son defa hikâye etmekte olan bir savaşçıyı götüremez ölüm.
CC - Ben bir savaşçı değilsem bile, o dansı bana öğretebilir misin?
DJ - Erk avlayan her kimse o dansı öğrenmek zorundadır. Ama öğretemem şimdi sana. Bir savaşçının geştaltı, duruşu, onun yaşamının bir öyküsüdür. Kişisel erki büyüdükçe gelişen bir danstır.
DJ - Ölmek muazzam bir olaydır. Kuyruğunu titretip kakırdamaktan da öte bir şeydir. Sen bir savaşçı gibi yaşamıyorsan da kişisel erk toplamaktasın. Bugün güneş sana bir yora verdi. Yaşamında yapacağın en hayırlı işi sen yarın akşama doğru gerçekleştireceksin. Belli ki sen sabahın o gencecik parlaklığından hoşlanmıyorsun. Sabahları yolculuk yapmak seni açmıyor. Sen yaşlı, sarımtırak ve olgun, ölmekteki güneşten hazzediyorsun. Senin istediğin şey ateşin sıcaklığı değil, kızartısı sadece.
Son dansını yaparken verdiğin mücadeleleri, kazandığın ve yitirdiğin savaşları anlatacaksın; kişisel erkle karşılaşmaktan ötürü duyduğun sevinçleri ve şaşkınlıkları dile getireceksin.