Eski SessizBilgi - - - - - Yeni SessizBilgi
Alt Limit:
Kaç tane -->

dogan cuceloglunun onsozu


Pek yaptığım bir şey olmadığı halde, Nagual ile Karşılaşma-Büyücüler Devrimi'ne önsöz yazmaya gönüllü oldum. Büyücülük bana olumsuz çağrışımlar yaptıran bir kelime. Türk Dil Kurumu Sözlüğü, ‘büyü’ kelimesi için şu tanımı yapıyor: Tabiat kanunlarına aykırı sonuçlar elde etmek iddiasında olanların başvurdukları gizli işlem ve davranışlara verilen genel ad, afsun, efsun, sihir, füsun, bağı. ‘Büyücülük’ için, Büyücünün yaptığı iş, bağıcılık, efsunculuk, afsunculuk, sihirbazlık diyor.

Carlos Castenada, Don Juan Matus adlı Yaqui Kızılderili ile yıllarca bir sosyal antropoloji öğrencisi olarak çalışmış ve onun öğretilerini kitaplarında anlatmıştır. Castaneda’nın kitaplarını yıllar önce İngilizcelerinden okudum; bir yıl önce ise Türkçelerini okudum. O kitaplarda “büyücülük” adı altında dile getirilen temel felsefe ve yaşam anlayışı, bilimsel düşüncenin temelleri üzerine

kurulmuş çağdaş uygarlık anlayışından farklı; hem de çok farklı.

Bilimsel tutuma güveniyorum. Bilimsel yaklaşımın temelinde gerçeğe ve akla koşulsuz saygı vardır. Ne var ki, bilim ve aklı tek başına yeterli görmüyorum. Çağdaş yaşamın temellerinden birinin “bilimsel tutum,” diğerinin de “gönül” olması gerektiğine inanıyorum. Aklın gücü kadar gönlün rehberliğine de gereksinmemiz olduğunu sezinliyorum.

Bu noktada kendimi bir çelişki içinde görüyorum: bir yandan bilimsel tutuma inanıyorum, bir yandan da bilimsel yaklaşıma ve insan aklına çok ters düşen “büyücü” yaklaşımını anlatan bir kitaba önsöz yazıyorum.

Niçin? Çünkü bu kitapta da “savaşçının yolu” ile ilgili önemli bilgiler ve gözlemler var ve benim ilgilendiğim alan bu. Kendi yazdığım Savaşçı adlı kitapta, “Savaşçı kimdir ve savaşçı olmak niçin önemlidir?” sorusunu irdeledim. Ben bir psikoloğum ve benim anlayışımla, savaşçı kimliği arasında bir çelişki görmüyorum, daha ileri giderek şunu söyleyeceğim; gerçek bir bilim insanı olabilmek için kişinin savaşçı ruhuna sahip olması gerekir.

Savaşçının tavrıyla ilgili kitapta yazılı bazı cümlelere bakın:

“Savaşçı özgürlüğün kişisel bir seçim olduğunu bilir ve özgürlüğü için sorumluluk alır. Sorumluluk bilinci olmadan kişinin olgun bir insan olması olanaksızdır.”

“Savaşçının savaşı kendi zaaflarına karşı yürütülür. İtaat etmek barış anlamına gelmez. İçsel sessizlik ve disiplin kazanmadan barışa ulaşamazsın.”

“Savaşçı, toplumsallaşırken ödüllendirme ve cezalandırmayla evcilleştirildiğimizin bilincindedir; uysalca yaşamaya ve ölmeye alıştırılmış olan insanlardan biri olmaktan çıkıp özgürlüğünü seçer ve bu seçimden sorumluluk alır.”

Anadolu çocuğu olarak büyümüş biri için “Savaşçının tavrı” tanıdık, bildik bir tavırdır. Ama bu ülkenin insanının çoğu sigarayı bırakamaz, boğazına kadar öfkeye gömülmüştür, haset içindedir, sonunda çöpe atılacak eşyaları alabilmek için çocuklarına vereceği zamandan insafsızca çalar ve bütün bunların hiçbirinden sorumluluk almaz. Sürekli şikâyet eder, yaşamında olup bitenden başkalarını suçlar.

Bu kitapta ifade edilen bir fikre tam anlamıyla katılıyorum: “Günümüz insanının trajedisi; kendi toplumsal koşullarını değil, kendini değiştirme iradesinden yoksunluğudur. Kolektif devrimleri hayal etmek çok kolaydır, fakat gerçekten kendini değiştirmek için, merhamet dilenmeye son vermek, egoyu silmek, alışkanlıkları ve kaprisleri bırakmak... İşte bu tamamen farklıdır!”

Kültür robotu olduğunuzun farkındaysanız ve özgürlüğünüzü arayış içinde kendi anlam verme sisteminizi oluşturmak istiyorsanız, bu

kitabın değişik yerlerine serpiştirilmiş önemli ipuçları bulacaksınız. Bu kitapta yazılı tüm fikirleri ve uygulamaları onaylamıyorum, bazılarını ciddi kuşkuyla karşılıyorum; ama özgürlüğünü arayan bir “savaşçı adayı" için önemli kaynaklardan biri olabileceğine inanıyorum.



Kriter ve referansın enerji gerçekleri olsa bunu yayınlarmısın.


Ben olsam enerji gerceklerinin üstüne titrerim ona azami dikkat gösteririm.

Bir akademisyen geliyor uçucunun motive ettiği parcalı eklektik zihnini enerji gerçeklerine akıtabiliyor.kitaplarin bazı bölümlerini devşirerek kitap yazıp kisisel önemini bir kez daha cilalıyor rumana da buns kanal oluyor.



Doğan Cüceloğluna teşekkür borçlu olanlarda var, mesela ben.



Sessizbilgi Listele - - - - - Yeni Siteye Dön