Eski SessizBilgi - - - - - Yeni SessizBilgi
Alt Limit:
Kaç tane -->

kitap 3 bolum 3 kendini begenmisligin yitirilmesi


BÖLÜM 3


KENDİNİ BEĞENMİŞLİĞİN YİTİRİLMESİ


Castaneda’nın İkileminin düğümlendiği nokta…


Don Juan’ın benim dünyaya ilişkin bütün önyargılarımı darmadağın etmeyi pekala başarmış olduğunu kabul etmedeki isteksizliğim ile “yaşlı Kızılderilinin kaçığın tekinden başka bir şey olmadığı” na inanan arkadaşıma katılmadaki isteksizliğimdi.


28 aralık 1960


s.41


Castenada bitkilerle ilgili bilgi alacağını ümit etmiş olsa da saatlerce yürüdükten sonra “doğru yürüme biçimi” ni öğrenir. Parmaklarını Don Juan’nın anlattığı biçimde kıvırırak yürümeyi sürdürür fakat gücünde ve bilinçliliğinde bir değişme olmaz. Daha sonra çiğnemesi söylenen ot da susuzluğunu gidermeye yaramamıştır. Don Juan’ın gülerek, Castaneda’nın bedeninin gerçekte anlayışsız değil de bir parça uyuşuk olduğunu söylerken koskoca bir karga gaklayarak üzerlerinden geçer. Castaneda gülmeye başlar. Bu kez Don Juan son derece ciddileşmiştir.


-O gördüğün salt bir karga değildi ki!


-Ama gördüğüm, bir kargaydı o.


-Bir şey görmedin sen kaz kafa.


Ondan böyle bir kabalık beklemiyorum. İnsanları kızdırmaktan hoşlanmadığımı, ola ki oradan çekip gitmemin daha iyi olacağını, zaten onun da o gün buluttan nem kaptığını söyledim. Tedirginliğim de, sıkılmam da giderek artıyordu.


-O karga bir yoraydı!


-Ne yorası?


-Kehanet yani, bi haberci.


-Neyin habercisi?


-Seninle ilgili çok önemli bir im.


Tam o anda rüzgar kısa bir çalı parçasını ayaklarımın dibine sürüklemişti.


Don Juan, “Bak, bu bi doğrulamaydı!” diye haykırdı birden. Işıldayan gözleriyle bana bakıyor ve karnı hoplaya hoplaya gülüyordu.


Kendi yabansı oyununun kurallarını kendisi yaparak bana hep takıldığını düşünmeye başlamıştım; yani, onun gülmesi serbest, benim gülmemse yasak. Ta burama gelmişti bir kez daha, kendisiyle ilgili birikmiş düşüncelerimi kustum ona.


“Otur yerine!” dedi Don Juan buyururcasına. “Yaşlı hanımlar gibi hemen de küsüyorsun. Gidemezsin şu an da, işimiz daha bitmedi ki.”


Ondan tiksiniyor, aşağılık bir adam olduğunu düşünüyordum.


Don Juan ahmakça bir Meksika ezgisi söylemeye başladı. O günlerde pek ünlü olan bir halk türkücüsüne öykündüğü belliydi. Öyle komikti ki dayanamayarak gülmeye başladım.


“Ama bu biçimde söyleyen o adamla onu dinlemek için onca para ödeyen milyonlarca kişi gülmüyorlar hiç, ciddi bir şey sayıyorlar bu ezgiyi”


“Ne demek istiyorsun?” diye sordum.


Benim o halk türkücüsü ve onun ezgilerine bayılan kendini beğenmiş, ve aklı başında hiçbir kimsenin iplemeyeceği saçmalıkları son kerte ciddiye alan insanlara benzediğimi söyledi.


Sonra, belleğimi tazelercesine, daha önce “bitkilerin öğrenilmesi” konusunda söylediklerinin tümünü özetledi. Gerçekten öğrenmek istediğim takdirde, davranışlarımın büyük bir bölümünü yeniden biçimlendirmem gerektiğini özellikle vurguladı.


“Kendini fazlaca ciddiye almaktasın,” dedi yavaşça. “Aklınca pek önem vermektesin kendine. Bunu değiştirmelisin! Kendine verdiğin o pis önem yüzünden, birazcık sıkışınca hemen kaçıp gitmeyi düşünebiliyorsun. Herhalde karakter sahibi olduğunu sanıyorsun böylece. Ama saçmalıktır bu! Zayıflıktır, kendini beğenmişliktir!”


Sesinde abartılı ağırbaşlılık titremleri, “Kendini beğenmişlik, tıpkı yaşamöyküsü gibi kurtulunması gereken bir başka şeydir,” dedi Don Juan.


Onunla tartışmayı kesinlikle istemiyordum. İçinde bulunduğumuz durum buna hiç de elverişli değildi; o hazır olana dek eve dönmeyecekti- bense, yolu bilmiyordum. Onunla kalmak zorundaydım.


Birden yabansı bir biçimde devindi, havayı koklar gibiydi, sonra ansızın koşar gibi hızla yürümeye başladı. Bir saat kadar devam etti. Koşar adım gitmemiz beni iyice yormuştu ama daha dinginleşmiş gibiydim.


“Çok acayip bir şey bu,” dedim, “ama şimdi gerçekten çok keyifliyim.


-Bizi saran şu dünya gizlerle doludur, sırlarını kolayca sunmaz öyle…


-Şayet çölün bu yöresine gene gelecek olursan , bugün durmuş olduğumuz o kayalık tepeden uzak dur. Vebadan kaçar gibi kaç ordan.”


-Niçin? Ne oldu ki?


-Şimdi anlatmanın sırası değil, şimdi senin kendini beğenmişliğini yitirmenle ilgileneceğiz. Sen kendini dünyanın en önemli şeyi sandığın sürece, seni saran bu dünyayı layıkıyla anlayamazsın. At-gözlüğü takılmış bi at gibisin sen, kendinden başka hiçbi şey görmüyorsun.


Don Juan beni bir an inceledi.


Küçük bir bitkiyi göstererek, “Bu küçük arkadaşımla konuşacağım biraz,” dedi.


Bitkinin önünde diz çökerek onu okşamaya, onunla konuşmaya başladı. Bir süre anlaşılmaz şeyler söyledi, sonra ayağa kalktı.


- Önemli olan şey, bi bitkiye ne söylediğin değildir. Sözcükleri uydurarak söyleyebilirsin; önemli olan şey, bitkiyi beğendiğin duygusudur, ona bi eşitin gibi davranmandır.


Bitkilerle konuşma sırası Castaneda’ dır ama bunalırcasına utanma duygusu bastırdığından dudaklarını bile kıpırdatamaz.


Don Juan bu bilmecemsi sözleri 3 kez tekrarlar.


-Bizi saran bu dünya bir gizdir.Biz insanlar öbür şeylerden daha üstün değiliz ki! Küçük bir bitki bize cömertçe davrandığında, ona teşekkür etmemiz gerekir, yoksa bizi buradan bi yere bırakmaz!



Kendini önemseme daima ona savaş açtığımızı bilir ve bize her zaman değişik yollardan saldırır. Taaa ki biz pes diyene kadar. Eğer pes etmeyecek olursak bize küser. Küsüncede hayatımızda yalnış bişeyler yaptığımız havasını bırakır. Eğer buna inanmazsak bizimle ilişkisini koparır. Tam işte gitti dediğimiz anda yine saldırıya geçer... Şu an bana saldırıyor imdaaaat. :)))



Kendini beğenmiş insan ukala'dır. Karşısındakini küçümser, ti'ye alır. Bu tip insanları konuşmalarından anlarsınız. (tanımıyorsanız forumlardaki gibi yazılarından anlarsınız!)


Don Juan'da öyle. Çok ukala ve karşısındaki ile sürekli dalga geçen biri.


Ama biliyoruz ki Don Juan binlerce insanın olmak istediği biri.


Sizce ukalalık yapan bir insanın, ukalalığını kendini beğenmişlikten yaptığını veya yapmadığını nasıl ayırt edebiliriz?



Savaşçı herşeyle dalga geçebilir. Kendisiyle de.


Kendini beğenmiş veya kendini önemseyen birinden farkı kendi ile de dalga geçebiliyor olduğudur.


Ayrıca don juan ukala biri değil. Sadece castaneda veya bazı çömezleri ile ilişkileri o yönde.


Bir başka yerde don juan aciz yaşlı bir adam, bir başka yerde ciddi bir iş adamı, torununun gözünde iyilik sever bir ezik .


Bir savaşçının karakteri şudur, davranışları hep böyledir diyemezsiniz. Tabi bunu görebilmek de ayrı mesele. Her ukala kendini beğenmiş gibi gördüğünüz de sadece sizin yorumunuz veya size öyle gösterilen de olabilir.



Sessizbilgi Listele - - - - - Yeni Siteye Dön