Eski SessizBilgi - - - - - Yeni SessizBilgi
Alt Limit:
Kaç tane -->

birlesim noktasi


İÇTEN GELEN ATEŞ / CARLOS CASTANEDA


Bölüm 7 - Birleşim Noktası


Sunum : Orlando


DJ, farkındalıkta ustalaşma açıklamalarına ancak birkaç ay sonra devam eder.Sonora Çölündeki evine giderler ve burada CC yi ileri farkındalığa kaydırır.CC, DJ nın, yenilenmek amacıyla hep buradaki eve geldiğini anımsar.DJ, bir nagualın,lider olarak fevkalade sorumlulukları olduğundan, fiziki bir nirengi noktası, sorumlu erkelerinin birleşip beraber aktığı bir yerinin olması gerektiğini açıklar.


DJ nın evinde, birdenbire korkunç görünümlü bir adam ortaya çıkar.CC ye doğru yürür ve korkudan dehşete kapılmış CC nin kollarını tutar.Bir elektrik akımına kapılmış gibi hisseder CC.DJ, korkusuyla savaşmak yerine onu kendi haline bırakmasını ve “dehşete düşmeden korkmasını” söyler sakin bir sesle ve konsantrasyonunu bedeninin orta noktasına toplamasını fısıldar kulağına.Söylediklerini yaptığında, adam CC yi bırakır.O anda, insan sandığı şeyin aslında sadece insana benzer bir şey olduğunu fark eder.Şekilsiz, donuk bir ışık damlasına dönüşür ve uzaklaşır.Arkasından gitmek istese de, DJ, onu kapının önüne çıkartır ve bir sandığın üzerine oturtur.Deneyimle ilgili konuşmaya başlarlar.


CC, deneyimden rahatsızlığını dile getirir ama onu en fazla etkileyen, onu neredeyse felç eden korkusunun çabucak ve tamamen geçmesidir.Ani ruh hali değişiminden bahseder.


DJ, değişkenliğinin garip bir yanı olmadığını ve farkındalığın parıltısı insanın kozasındaki belirli bir eşikten geçtiği andan itibaren, korkunun yok olduğunu söyler.


Farkındalıkla ilgili konuştuğumuz gerçekleri nesnel bir dünya olmadığı, sadece görücülerin Kartal’ın yayılımları dediği erke alanları evreni olduğu şeklinde özetledi.İnsanların, Kartal’ın yayılımlarından meydana geldiğini ve esasında parlak erke balonları olduğu; her birimizin bu yayılımların ufak bir parçasını kapsayan bir kozayla sarmalandığını söyledi.Farkındalık, koza dışındaki yayılımların, kozamızın içindekilere uyguladığı devamlı baskı sayesinde oluşuyor ve kozamızın içindeki yayılımlar kendilerine uyan dışarıdaki yayılımlarla birleştiğinde, algıyı genişletiyordu.Sonraki gerçek, algının her birimizin içinde, içsel ve dışsal yayılımları seçip birleştirmekle görevli bi birleşim noktası olduğudur.Dünya olarak algıladığımız bu belirli birleştirme, birleşim noktamızın kozamızdaki belirgin yerinin eseridir.Ufak tiranlarla uğraşmak, görücülerin bir manevrasına olanak sağlar.Bu manevra, birleşim noktasını hareket ettirebilmektir.


CC nin, dostu algılaması, birleşim noktasını her zamanki yerinden uzağa hareket ettirdiği anlamına geliyordu .Farkındalık parıltısı belirli bir eşiğin ötesine geçmiş ve korkusu silinmişti ve tüm bunlar yeterli erkesi olduğu için gerçekleşmişti.


Sağ yan öğretilerinin bir parçası olarak çevredeki dağlara yaptıkları geziden döndükten sonra, CC yi tekrar ileri farkındalık düzeyine geçiren DJ, açıklamalarına devam eder.


Birleşim noktasının doğasını tartışmak için, ilk dikkatin bir tartışmasıyla başlayacağını söyledi.Yeni görücüler, ilk dikkatin nasıl işlediğinin fark edilmeyen yollarına bakmışlar ve bunu başkalarına açıklamaya çalışırken, farkındalığın gerçekleri hakkında bir dizge icat etmişler.Söylediğine göre her görücü açıklamalara meraklı değilmiş.Örneğin, velinimeti nagual julian açıklamalara hiç aldırmazmış.Ama onun velinimeti nagual Elias aldırırmış.


DJ, kendi kişisel dikkatimizin algıladığımız dünyayı odağa getirmesi için insanın farkındalığın yer aldığı dar yayılım bandında, belirli yayılımlara ağırlık vermesi gerektiğini açıkladı.Boşta kalan yayılımlar hala ulaşabileceğimiz bir yerde ama uyuşuk, hayatımız boyunca bize bilinmez kalırmış.Yeni görücüler, vurgulanan yayılımlara sağ yan, olağan farkındalık, tonal, bu dünya, bilinen, ilk dikkat derlermiş.Sıradan insansa buna gerçeklik, mantıksallık, sağduyu dermiş.Vurgulanan yayılımlar, insanın farkındalık bandının büyük bir kısmını, fakat insanın kozası içindeki tüm tayfın çok az bir kısmını oluştururmuş.İnsan bandındaki dikkate alınmayan yayılımlar, bir çeşit bilinmeyene önsöz olarak düşünülürmüş.Bilinmeyen de, kalan yayılımlar,insan bandının bir parçası olmayan ve hiçbir zaman vurgulanmayan yayılımlarmış.Görücüler onlara sol yan farkındalığı, nagual, diğer dünya, bilinmeyen, ikinci dikkat derlermiş.


“Bu belirli yayılımları vurgulama işlemi, eski görücüler tarafından keşfedilip uygulandı.Onlar, bi nagual erkek yada nagual kadının, fazladan gücü olduğundan vurgulamanın itme yoluyla harekete geçirilerek alışılmış yayılımlardan başka tarafa, yakınındakilere aktarılabileceğinin ayırtına vardılar.Bu itiş, nagual vuruşu olarak bilinir.”DJ


DJ, nagual vuruşunun tam yerine, birleşim noktasının üstüne yapılması gerektiğini ve bunun insandan insana azıcık değiştiğini söyledi.Ayrıca bu vuruş, gören bir nagual tarafından yerine getirilmeliymiş.Bir nagualın kuvvetine sahip olup, görmemekle, görüp de nagual kuvvetine sahip olmamak aynı kertede yararsızmış.Her iki durumda sonuç sadece bir vuruşmuş.Bir görücü belli noktaya tekrar tekrar farkındalığı hareket ettirme kuvveti olmadan vurabilir ve görmeyen bir nagual bu noktaya isabetli vuramazmış.Eski görücülerin, birleşim noktasının fiziksel bedende olmadığını keşfettiklerini de söyledi.Bu nokta kozanın kendisinde, parlak kabuktaymış.Nagual, burayı yoğun parlaklığından belirler ve vurmak yerine daha çok itermiş.Bu itiş kuvveti, kozada bir göçük yaratır ve bu da sağ kürek kemiğinde, akciğerdeki bütün havayı boşaltan bir darbe gibi hissedilebilirmiş.


“Farklı göçük türleri mi vardır?” CC


“Sadece iki tane.Bir tanesi içbükey ve diğeri yarıktır;ikisinin ayrı etkisi vardır.İçbükeylik geçici bir niteliktir ve geçici bi değişim doğurur ama yarık kozanın esaslı ve kalıcı bir niteliğidir ve devamlı bir kayışa neden olur.”DJ


DJ, genellikle, öz-yansımayla sertleşen parlak kozanın nagualin vuruşundan hiç etkilenmediğini söyledi.Ne var ki, bazen insanın kozası çok yumuşak olurmuş ve en ufak kuvvet, boyu ufak bir çöküşten bütün kozanın üçte biri büyüklüğünde; veya kozanın yumurtamsı kabuğunun tüm genişliğince veya boylu boyunca kasemsi bir yarığa sebep olup kozanın kendi üstüne kıvrılmış gibi görünmesine neden olurmuş.Bazı saydam kabuklar, çökmeden sonra hemen eski şekillerine dönermiş.Diğerleri, saatlerce hatta günlerce göçük kalır ancak yeniden eski hallerine dönermiş.Yine diğerleri sert, nüfuz edilemeyen göçmeler alıp, nagualin parlak kozadaki o alanı eski haline döndürmesi için bir başka vuruş yapmasına gerek duyarmış.Ve çok az bazıları da bir kere o göçüğü aldılar mı bir daha kaybetmezmiş;nagal kaç kere vurursa vursun tekrar eski yumurtamsı şekillerine dönmezlermiş.Dj, göçüğün ilk dikkati, farkındalığın parıltısının yerini değiştirerek etkilediğini söyledi.Göçük, parlak kabuğun içindeki yayılımlara baskı yapar ve görücüler de ilk dikkatin bu baskının kuvveti altında vurgusunu nasıl kaydırdığına tanık olurlarmış.Göçük, kozanın içindeki Kartal yayılımlarının yerini değiştirerek farkındalığın parıltısının ilk dikkatin normalde ulaşılmaz alanlarındaki yayılımlara ulaşmasını sağlarmış.


“Farkındalık parıltısı sadece parlak kozanın yüzeyinde mi görünür?”CC


“Normalde farkındalık parıltısı, tüm hisseden varlıkların kozalarının üzerinde görülür.Lakin, insan dikkatini geliştirdikten sonra, farkındalık parıltısı derinlik kazanır.Yani, parıltı , kozanın yüzeyinden, kozanın içindeki birçok yayılımlara geçer.Eski görücüler, farkındalıkla uğraşırken ne yaptıklarını biliyorlardı.Onlar, insanın kozasında bir göçük yaratarak, farkındalığın parıltısını zorlayabileceklerini, parıltı kozanın içindeki yayılımlarda zaten varolduğundan yanındakilere de dağılabileceğinin ayırdına varmışlardı.”DJ


“Fiziksel bir meseleymiş gibi konuşuyorsun.Sadece parıltı olan bir şeyin içine nasıl göçük yapılabilir?”CC


“Açıklanamaz bir yolla..Bu bi parıltının başka bi parıltıda göçük yaratması meselesi.Senin hatan, mantık kayıtlarına yapışıp kalman.Mantık, insanla erkeymiş gibi uğraşmaz.Mantık, erkeyi yaratan araçlarla uğraşır ama mantıkta hiçbi zaman bizim araçlardan iyi olacağımıza dair bir şey yoktur: biz erke yaratan organizmalarız.Biz birer erke balonuyuz.Bi erke balonunun başka bi tanesi üzerinde, bir göçük yaratması o kadar da usdışı değil.”DJ


Göçükle yaratılan farkındalık parıltısının geçici ileri dikkat olarak adlandırılması gerektiğini, çünkü alışılmış yayılımların en yakınlarını vurguladığından değişimin minimal olduğunu ama bunun bile anlamanın, yoğunlaşmak yetisi ve her şeyin de üstünde unutma yetisi yarattığını söyledi.Görücüler bu değişimi derece derece kullanmayı biliyorlarmış.Onlar, nagualin vuruşundan sonra, salt günlük kullandığımızın çevresindeki yayılımların parladığını görmüşler.Daha uzak olanlar hareketsiz kalıyorlarmış ki bu da onlara insanların ileri dikkat durumundayken günlük hayatlarında işlevsel kalabileceklerini göstermiş.Onlar için, nagual adam ve nagual kadın en önemli gereksinim olmuş çünkü bu durum göçük kaldığı sürece devam edip sonra birden her şey unutulurmuş.


“Neden unutulmak zorunda?”CC


“Çünkü daha fazla keskinlikten sorumlu yayılımlar, savaşçılar ileri farkındalıktan çıktığı anda vurgusunu kaybeder.Bu vurgulama olmadan deneyimledikleri yada tanık oldukları her ne olursa olsun yok olur.”DJ


DJ, yeni görücülerin öğrencileri için tasarladıkları görevlerden birinin,onların ileri farkındalık durumunda kullandıkları yayılımları daha sonra vurgulamaya çalışmaları ve kendi kendilerine tekrar anımsamaları olduğunu söyler.Bu noktada CC, ona her defasında, kalem yerine parmağının ucuyla yazmasını tavsiye eden Genaroyu anımsar.DJ, Genaro’nun aslında anlatmak istediğinin CC nin ileri farkındalık durumundayken bazı kullanılmayan yayılımları söyleşi ve deneyimlerin kaydedilmesi için kullanıp, bir gün o zaman kullanılan yayılımları yeniden vurgulayarak tekrar anımsaması olduğunu söyler.


İleri farkındalık durumu, sırf insanların yumurtamsı şeklinin daha derinine giden bir parıltı gibi görünmeyen , aynı zamanda kozanın yüzeyinde de daha yoğun görünen bir parıltıymış.Ne var ki bu, parlak yumurtanın tümünde br akkorluk patlağı olarak görünen tam farkındalık durumunda oluşan parıltıyla karşılaştırılamazmış bile.Bu öyle bir ışık patlamasıymış ki, kabuğun sınırları yayılır ve içerdeki yayılımlar düşünülebilecek her şeyin ötesinde genişlermiş.


“Bunlar özel durumlar mı?”CC


“Kesinlikle.Bunlar salt görücülere olur.Başka hiçbir insan yada yaşayan yaratık böyle ışıldamaz.Tam farkındalığa bilerek ulaşan görücüler, görülesi bir manzaradır.O, içten gelen ateşle yandıkları andır.İçten gelen ateş onları tüketir.Tam farkındalıkta kendilerini dışarıdaki yayılımlarla eritip kaynaştırır ve sonsuzluğa kayarlar.”DJ


Sonorada geçirilen birkaç günden sonra, DJ nin savaşcı topluluğuyla yaşadığı Güney Meksika’daki kasabaya gelirler.CC, yorgun ve sinirli hissetmektedir kendisini.Meksika taşra hayatının ona göre olmadığını, bu kasabadaki zoraki sessizlik duyumundan rahatsız olduğunu söyler DJ ye.


“Bu kasabada hep ileri farkındalık durumdasın.Bu büyük bi fark.Ama ne olursa olsun böyle bir kasabada yaşamaya alışmalısın.Bir gün sen de böyle bi yerde yaşayacaksın.” der DJ.Neden böyle bir yerde yaşamak zorunda olduğunu anlamamıştır CC.


“Sana yeni görücülerin özgür olmayı amaçladıklarını açıklamıştım.Ve bağımsızlığın yan etkileri, en mahvedici olanlardır.Bu yan etkilerin arasında, savaşçıların amaçlı olarak değişiklik arayışı vardır.Senin tercihin yaşadığın gibi yaşamaktır.Sen mantığını kayıtlarından geçirerek canlandırır ve arkadaşlarının kayıtlarına karşı tuzağını oluşturursun.Bu manevralar sana, kendini ve kaderini incelemen için çok az zaman bırakır.Tüm bunları bırakman gerekir.Bunun yerine, tüm bildiğin bu kasabanın ölü sakinliği olsaydı eninde sonunda araman gereken madalyonun diğer yüzü olacaktı.”DJ


“Senin burada yaptığın bu mu?”CC


“Bizimki biraz değişik, çünkü biz yolun sonundayız.Birşey aramıyoruz.Hepimizin burada yaptığı şey ancak savaşçıların anlayabileceği bir şey.Birşey yapmadan günden güne geçiyoruz.Bekliyoruz.Beklediğimizi ve ne beklediğimizi biliyoruz.Biz özgürlüğü bekliyoruz!”DJ


Bu esnada, bulundukları odanın kapısında nazik bir tıklama olur ve Don Genaro içeri girer.DJ, Genaro’nun farkındalık ustası olduğunu, birleşim noktasını nagual vuruşuyla yerinden sarstıktan sonra, parlak yumurtanın daha derinine doğru oynatabildiğini söyler.


Genaro bunu sayısız seferler CC ye de yapmıştır.Hatta devasa yassı kayaya konuşmaya gittiklerinde birleşim noktasını sol yana biraz tehlikeli olabilecek şekilde de oynatmıştı.


“Alev çok önemlidir” der Genaro .”Büyük yassı taşın üzerinde, sana güneş ışığının kuvars parçası üzerindeki yansımasını gösterdiğim günü anımsıyor musun? diye de ekler.


O gün DJ, konuşmasını bitirdikten sonra Genaro cebinden çıkarıp yassı kayaya koyduğu cilalanmış kuvars parçasının içinden geçen ışığın kırılmasını göstermişti CC ye.Kuvarsın pırıltısı hemen dikkatini çekmişti.Anımsadığını söylemek üzereyken Genaro tekrar konuşmaya başlar ve odada ki iki gaz lambasından birini göstererek, “Aleve bak, içinde ısı yok, salt alev.Saf alev seni bilinmeyenin derinliklerine götürebilir” der.


O konuştukça tuhaf bir şeyler hissetmeye başlar.CC.Gözleri sulanır, odaklayamaz, çevresindeki her şey karanlıktadır artık.Sonra birdenbire bir balon gibi süzülür hisseder kendini.Yalnızdır.Mantığı bu durumu anlamlandırmaya çalışır hızla .Genaro gaz lambasının alevini kullanarak onu hipnotize etmiştir.Bu anlamlandırma onu tatmin eder, sessizce süzülür ve bu durumu dert etmemeye çalışır artık, Hipnozdan uyanmak için geçireceği kademelere yoğunlaşmaya çalışır.Bu aşamada ilk fark ettiği kendi olmadığıdır.Hiçbirşeye bakamaz çünkü bakmak için bir şeyi yoktur.Vücudunu incelediğinde yalnızca farkında olabildiğini ayırteder ama sonsuzluğa bakar gibidir.Işıklı harikulade bulutlar ve kapkara kütleler vardır ve ikisi de hareket halindedir.Devasa, yavaş bir okyanus dalgası gibi ona doğru yaklaşan kehribar parıltılı bir dalgacık görür.Uzayda süzülen bir şamandıra gibi dalganın onu alıp taşıyacağını anlar.Ama birdenbire beklenmedik bir şey olur ve bir rüzgar korkunç bir hızla alır ve uzaklaştırır CC yi.Işıklı kocaman bir tünelin içinden geçer.Aslında tüm olup biten, Genaro’nun sağladığı hipnotik bir rüyadır.Uyanır.Gene Don Juan ve Genaro’yla birlikte aynı odadadır.


Ertesi gün DJ ile bu olayın kritiğini yaparlar.DJ, “ Genaro birleşim noktanı itti dün gece “ der”. “Ama belki de itiş fazla kuvvetliydi.”


“Birleşim noktan normal yerinden oynadı.Ve bu da olağan durumlarda algılayamayacağın yayılımları algılamanı sağladı.”DJ


İnsanların, tekrar tekrar algılamak için aynı yayılımları kullanmasının iki nedeni olduğunu söyledi.İlk ve en önemlisi bu yayılımların algılanabilir olduğunu öğrenmemizden ve ikincisi de, birleşim noktalarımız bu yayılımları seçip kullanılmak üzere hazırladığındanmış.


“Yaşayan her canlıda olan birleşim noktası, vurgulanacak yayılımları seçer.Görücüler, diğer hisseden varlıkların aynı dünya görüşünü paylaşıp paylaşmadığını birleşim noktalarının seçtiği yayılımların aynı olup olmadığını görme yoluyla görür.”DJ


Yeni görücülerin en önemli ilerlemelerinden birinin, tüm canlıların kozalarında o noktanın olduğu yerin devamlı bir nitelik olmadığını ve alışkanlıkla aynı yere kurulduğunu bulmalarıymış.Buna dayanarak, yeni görücüler yeni eylemler, yeni elverişliklere korkunç önem vermişler.Onlar umutsuzca yeni kullanımlara, yeni alışkanlıklara ulaşmaya çalışmışlar.


“Nagualın vuruşunun büyük önemi vardır çünkü o noktayı oynatır, yerini değiştirir.Bazen orada devamlı bir yarık yaratır.Birleşim noktası tamamen yerinden çıkar ve farkındalık fazlasıyla değişime uğrar.Ama daha da önemlisi, bu noktanın kendi kendine oynatılabileceğinin ayırdına varılıp farkındalıkla ilgili gerçeklerin tam anlaşılmasıdır.Bahtsızlık şu ki, insanlar ihmalden kaybeder.Kendi olanakları hakkında bi şey bilmezler.”DJ


CC, bir kimsenin bu değişikliği kendi içinde nasıl başaracağını sorar DJ ye.


“Yeni görücüler, bu tekniğin idrak olduğunu söylerler.Onlar, öncelikle bi kimse, algıladığımız dünyanın birleşim noktasının kozanın belirli bi yerde durması sonucu olduğunun farkına varmalıdır derler.( Dünyanın olması).Bu anlaşıldığında, birleşim noktası yeni alışkanlıkları takiben kendiliğinden oynar.İnsanın birleşim noktası, Kartalın buyruğuyla kozada belirli bi alan etrafında görünür.Ama kesin nokta alışkanlıkla, tekrar edilen eylemlerle belirlenir.Önce orada yer alabileceğini öğreniriz ve sonra orada olmasını buyururuz.Buyruğumuz Kartalın buyruğu olur, nokta o yerde sabitlenir.Eski görücüler bu bulguyu canlarıyla ödediler.Sonra bu konuya geri döneceğiz.”DJ


Bir kere daha eski görücülerin, büyücülüğün en karmaşık binlerce tekniğinin geliştirilmesine yoğunlaştıklarını belirtti.Onların hiç fark etmedikleri, çapraşık buluşların, acaip oldukları kadar, birleşim noktasının sabitlenmesini kırıp oynatmak için araç olmaktan başka değeri olmadığıydı.


“Sana büyücülüğün, çıkmaz bi sokağa girmek gibi olduğunu söylemiştim” der DJ Castaneda’ya.Söylemeye çalıştığım büyücülük uygulamalarının hiçbi hakiki değeri olmadığıdır.Bunların değeri dolaylıdır, esas işlevleri birleşim noktasını kaydırıp insanı ilk dikkatin o noktadaki denetiminden kurtarmaktır. Yeni görücüler, büyücülük uygulamalarının oynadığı esas rolü anladılar ve diğer tüm saçma ritüel ve sihirlerden kaçınarak doğrudan birleşim noktalarını kaydırma işlemine geçmeye karar verdiler.Ne var ki ritüel ve sihirler de aslında bi zaman her savaşçının hayatında gereklidir.Ben kendim sırf ilk dikkatini cezp edip, birleşim noktanı kaskatı sabit tutan kendi içine çekilmenden uzaklaştırmak için seni her türden büyücülük usulüyle başlatmayı uygun gördüm.”


İlk dikkatin kendi içine çekilmeye yada mantığa takılmasının güçlü bir bağlayıcı kuvvet olduğunu ve ritüel davranışın tekrar edici niteliği nedeniyle, ilk dikkatin kaydı seyretme erkesinin bir kısmını özgürleştirdiğini ve bunun sonucunda birleşim noktasının katılığını kaybettiğini ekledi.


“Birleşim noktaları katılığını yitiren kimselere ne olur?” CC


“Savaşçı değillerse, akıllarını kaybettiklerini sanırlar “ diye yanıt verir DJ gülümseyerek.


“Aynen senin bi zaman aklını oynattığını sandığın gibi.Ancak savaşçıysalar o zaman akıllarını oynattıklarını bilirler ama sabırla beklerler.Sağlıklı ve makul olmak, birleşim noktasının devinemez olduğunu gösterir.Kaydığında, bi kimse harfiyen bi şeyleri karıştırmış demektir.”


Birleşim noktaları kayan savaşçıların iki seçeneği varmış.Bir tanesi, kayma kuvvetinin onları tanık olmaya zorladığı tuhaf dünyalara duygusal tepki vererek hasta olduklarını kabullenmek; diğeri, birleşim noktasının her zaman orijinal pozisyonuna döneceğini bilerek vurdumduymaz, etkilenmemiş kalmakmış.


“Ya birleşim noktası eski pozisyonuna dönmezse?”CC


“O zaman o insanlar kaybolur.Birleşim noktaları dünyayı bizim bildiğimiz gibi bi araya toplayamayacağından ya sağaltılamayacak kadar çatlak olur yada bilinmeyene doğru yol almaya başlamış emsalsiz görücüler olurlar.”DJ


Biri yada diğer olmasına neyin karar verdiği sorusu gelir CC den.


“Erke!Kusursuzluk! Kusursuz savaşçılar keçileri kaçırmaz.Dokunulmaz kalırlar.Sana kaç kere kusursuz savaşçıların korkunç dünyalar görüp bi sonraki an şakalar yapıp arkadaşları yada yabancılarla gülebileceğini söyledim” diye yanıt verir DJ.


CC, kendisini hasta sanmasına neden olan şeyin, sanrısal bitkiler yutmanın sonucunda yaşadığı rahatsız edici duyusal deneyimler olduğunu söyler.Bütünüyle yer ve zaman uyuşmazlıklarından, çok sinir bozucu akıl konsantrasyon boşluklarından gerçek görüler veya yer ve insanlara gerçekten varmışlar gibi dikkatle baktığı sanrılar yaşamıştır.Aklını oynattığını düşünmekten alıkoyamamıştır kendini.


“Tüm sıradan ölçülere göre gerçekten de aklını oynatıyordun” der DJ.”Ama görücülerin görüşüne göre eğer kaybettiysen fazla bişey kaybettin sayılmaz..Zihin, bir görücü için insan kayıtlarının özyansımasından başka bişey değildir.Bu özyansımayı kaybeder ama desteklerini kaybetmezsen, aslında bunu tutsaydın olacağından sınırsız daha güçlü bi hayat yaşarsın.”


Duyusal deneyiminin acaipliğini fark etmesini önleyen duygusal tepki kusurunun, birleşim noktasının insanın yayılım bandının ne kadar derinine ilerlediğine göre belli olduğunu söyler DJ.


CC bu açıklamayı anlayamaz.Çünkü insanın yayılım bandı olarak adlandırılan şeyi kafasında tam canlandıramıyordur.Düşünebildiği tek şey, bir topun yüzeyi çevresine konmuş kurdelelerdir.


DJ, ona bir bant demenin insanı yanlış yönlendirdiğini ve anlatmak istediğini bir kıyaslamayla göstereceğini söyler.İnsanın parlak şeklinin, içine kalın bir disk koyu peynir zerk edilmiş bir tekerlek peynir gibi olduğunu açıklar.Muzipce gülümser, çünkü Castanedanın peynir sevmediğini bilmektedir.


Karatahtaya bir şema çizer DJ.Yumurtamsı bir şekli uzunlamasına dört bölmeye ayırır ve ayrım çizgilerini hemen silebileceğini, onları sadece bantların insan kozasının neresinde olduğu fikrini vermek için çizdiğini söyler.Sonra ilk ve ikinci bölme arasına kalın bir bant çizip ayırma çizgilerini siler.Bandın taze kaşar peyniri içine yerleştirilmiş bir disk çedar peynir gibi olduğunu açıklar.


“Eğer bu çedar peyniri şeffaf olsa, insan kozasının mükemmel bir benzeri olurdu.Çedar peynir taze peynir tekerinin taa içine kadar gider.Bu bi yandaki yüzeyden diğer yandaki yüzeye giden bi disktir.İnsanın birleşim noktası yukarıda yumurtanın koza yüzeyinin dörtte üçü yüksekliğindedir.Bi nagual bu yoğun saydamlık noktasına bastırdığında nokta çedar peyniri diskine oynar.İleri farkındalık birleşim noktasının yoğun parıltısı en içerdeki çedar peynirindeki uyuşuk yayılımları canlandırdığında ortaya çıkar.Birleşim noktasının parıltısının o diskin içinde oynadığını görmek, kozanın yüzeyinin sola doğru kaydığı duyumsamasını verir.”DJ


Söylenenleri anlayamayan CC, daha fazla açıklama ister.DJ, aslında birleşim noktasının her hareketi derinine, insan şeridinin genişliğince parlak yumurtanın merkezine doğru olmasına rağmen, parlak yumurtanın şeffaflığının sola doğru bir hareket etkisi yarattığını söyler.


“Nagual birleşim noktasını ittiğinde, nokta insanın bandı boyunca herhangi bi yöne yollanır ama nereye yollandığı hiç fark etmez çünkü her zaman daha önce ayak basılmamış yerlerdir.”


Yeni görücülerin mücadelesi, büyümemiz sırasında farkındalığın parıltısı insanın yayılım bandına odaklandığında ve bazı yayılımları vurgulamak için seçtiğinde, kısır döngüye girmesi nedeniyleymiş.Belirli yayılımları ne kadar vurgularsa birleşim noktası o kadar sağlam olurmuş.Bu bizim buyruğumuzun Kartalın buyruğu olduğunu söylemekle aynıymış.Hiç söylemeye bile gerek yokmuş ki farkındalığımız ilk dikkat derecesine gelişince buyruk o kadar güçlenirmiş ki kısır döngüyü kırıp birleşim noktasını kaydırması gerçek bir zafere dönüşürmüş.DJ, birleşim noktasının ilk dikkatin demetler halinde algılanmasından da sorumlu olduğunu söyler.Birleşimi vurgulanan yayılım demetlerine bir örnek algıladığımız haliyle insan bedeniymiş.Tüm varlığımızın başka bir parçası, parlak kozamız, hiç vurgulanmaz ve unutulmuşluğa sürülürmüş;çünkü birleşim noktasının etkilerinden biri yayılım demetlerini algılamak olduğu gibi bir diğeri de yayılımlara aldırmamakmış.


Demetleme konusunu ısrarla bir örnekle açmasını ister CC.


DJ, birleşim noktasının saçtığı parıltının kılıflanmış yayılımları bir araya destelediğini söyler.Sonra bu desteler, deste halinde dışarıdaki yayılımlarla birleşirmiş.Demetleme, görücüler hiçbir zaman kullanılmayan yayılımlarla uğraştığında bile olurmuş.Ne zaman vurgulansalar biz onları ilk dikkatin demetlerini algıladığımız gibi algılarmışız.


“Yeni görücülerin en yüce anlarından biri, bilinmeyenin, ilk dikkat tarafından dikkate alınmayan yayılımlar olduğunu bulmaları oldu.Bu koca bir ilişkidir, ama dikkatini çekerim, ancak demetlemenin yapılabildiği yerde kurulabilecek bi ilişki.Bilinemeyen, diğer yandan, birleşim noktamızın herhangi bir şeyi demetleyemeyeceği bir sonsuzluktur.”DJ


Birleşim noktasının parlak bir mıknatıs gibi olduğunu, insanın yayılım bandı sınırları içinde nereye hareket etse yayılımları seçip gruplandırdığını açıkladı.Bu keşif, bilinmeyene yeni bir ışık tuttuğundan yeni görücüler için bir zafermiş.Yeni görücüler, kendilerine musallat olan kavranması neredeyse olanaksız bazı hayallerin, insan bandındaki birleşme noktasının her zamanki yerinden taban tabana zıt bir noktaya kaymasıyla ortaya çıktığını fark etmişler.


“Ya kozanın içindeki ama insan bandının sınırları dışındaki yayılımlar, onlar algılanabilir mi?” diye sorar CC.


“Evet ama betimlenemez yollarla.Onlar insan bandındaki kullanılmayan yayılımlar gibi insan bilinmeyeninde değil, ama insanın niteliklerinin tasavvur edemeyeceği ölçülemez bi bilinmeyende.O kadar güçlü bir enginlik ki en iyi görücüler dahi bunu betimlemekte zorlanırlar.”


CC, gizin insanın içinde olduğu düşüncesinde ısrar eder.DJ nin yanıtı şöyledir:


“Giz bizim dışımızda.İçimizde sırf kozayı yıkmaya çalışan yayılımlar var.Sıradan bi insan da savaşçıda olsak bu gerçek bizi saptırıyor.Sadece yeni görücüler bunun ardına geçebilir.Onlar görmeye çabalar.Ve birleşim noktalarının kayışıyla gizin algılayış olduğunun ayırtına varırlar:Ne algıladığımızın değil daha çok neyin algılamamızı sağladığının.Sana, yeni görücülerin duyularımızın herhangi bişeyi ortaya çıkarma yetisinde olduğuna inandıklarından bahsetmiştim.Onlar, buna birleşim noktasının konumunun duyularımızın ne algılayacağını belirlediğini gördüklerinden inanırlar.Birleşim noktası kozanın içindeki yayılımları normalden değişik bir konumda birleştirirse, insan duyuları akıl almaz şeyler algılar.”DJ



Teşekkür ederim..:)



Sessizbilgi Listele - - - - - Yeni Siteye Dön