Eski SessizBilgi - - - - - Yeni SessizBilgi
Alt Limit:
Kaç tane -->

rutinin agirligi yasamin sikiciligi


Zaman zaman gündelik yaşamın rutinlerinden boğulduğumu hissediyorum. Bugün de o günlerden biriydi.


Çevremdeki herkes yaşamdan, işinden ne kadar sıkıldığından söz edip yakınıyordu. "Hayat çok sıkıcı!" dedikten sonra hep birlikte kederle sigaralarımızı üflüyorduk.


Hemen ardından "Şuradan kurtulsam başka bir şey istemem" gibi sözler...


Peki ama bunu bizim yerimize yapacak olan kim? "yapma"nın dibine gömülmüş mahluklar olarak nasıl olacak da rutinin ağır baskısından geçim derdine düşmeden sıyrılabileceğiz?


Sahadayız, oynuyoruz. Durumun farkındayız, ama buna kontrollü delilik diyebilir miyiz? Kanımca kontrollü delilik demek için bir kere mecburiyet ve kaygı kavramlarından sıyrılmış olmamız gerek. Bir seçim yapmış olmamız gerek ya da her an rutini kıracak cesarette olabilmemiz gerek.


Aklımıza ölümüne yapışmışken deliliğimize ket vurmaktan cesaretimizi de öldürüyor muyuz acaba?


Sanırım bir yerde gerçekten o sınırı aşıp deliliğe geçmemiz gerekiyor. Bilinçli deliliğe giden yol; aklımızı uçuran kişi, olay ve deneyimlere açılmakla başlıyor. Rutin, çok hızlı değişimler ve deneyimler yaşayan bir insan olarak beni bile ürkütüyor. Baskı çok fazla. Ama dünyayı yaşamaktan başka bir şansımız yok. Kendi özgün yolumuzu çizmekten, ışığımıza gitmekten daha zor, ama bir o kadar da güzel ve eğlenceli başka bir şey gelmiyor aklıma. Tüm moral bozucu söz ve düşüncelerin arasında gözlerinizi güneşe devirmekten korkmayın, bırakın içinize işlesin.



herşeyin bir bedeli olması, kritik bir mesele. Bir yaşamı feda etmek ve hiçbir karşılık beklememek, özgürlüğün ağır bedelleri. Yaşamda bu durumla ilgili gördüğüm hususu argo bir ifade ile anlatabilirim, "keser döner sap döner gün gelir hesap döner" yani yaptığımız ve yapmadığımız herşey yine kendimizde toplanır, hesaplaşma yine kendimizle.



Bugun alistigimiz ve degistirmek istedigimiz biseye farkli bi gozle farkli hissederekte bakabilecegimizi kesfettim. Bugun bunu sacima karsi hissettim. Ama dis fircalarkende calisirkende yemek yaparkende kusursuzca isimize odaklanarak yaptigimizda hayattaki hicbisey rutin olmuyor. Yada galiba rutin sıkıcılıgı denen sey olmuyor. her an her seyi coskuyla yapabilsek keske .. o kadar alismisizki otomatige almaya. Aslinda beyin baska seyleri islemek durumunda ve gerekliliginde oldugu icin bu boyle ama bi sure sonra insani boguyor .



Rumana senin bahsettiğin "anda kalmak" kavramıyla örtüşüyor. Sıradan insan için züğürt tesellisi bile gelebilir. Diş fırçalamada kalmak, yemek yapmada kalmak, işimiz her ne ise onda olmak.. Yani zihnini susturmak.

Anda kalmak ve rutini kırmak aynı yöne giden iki ayrı ok gibi. Anda kalmak yapma dünyasından uzaklaşmamızı sağlarken; rutini kırmak yapmama dünyasına direk uçuşu sağlayan bir eylem bütününden oluşuyor.

Anda kalmak bir oluş, yoğunlaşma iken; rutini kırmak bir devinim ve dinamizm içeriyor. Birinde dirayet ön plandayken; diğerinde girişim başı çekiyor. Neticede iki ok aynı paralelde, aynı hedefe gidiyor ve birbirini tamamlayarak 12'yi vuruyor. :)



Sessizbilgi Listele - - - - - Yeni Siteye Dön