ESKİ GÖRÜCÜLER
Eski görücüler… Onlar, edimleri ancak masallara ve mitlere konu olan akıl almaz şeyleri yaptılar. Rüya görme sanatının kâşifleriydiler. Rüya görme pratikleri içersinde sihirli geçişleri keşfettiler, birleşim noktasının bizim için akıl almaz binlerce konumunu keşfedip, başka gerçekliklerde yaşadılar, birçoğu yaşamakla kalmayıp, o gerçekliklere yön vermeyi başardı.
Ama eski büyücülerin birleşim noktalarını bu konumlarda sabitlemeleri başka sonuçlar doğurdu. Eski büyücüler, o dünyalarda var olmak için gerekli enerjiyi inorganik varlıklardan aldılar. Bu, bir tür enerji değiş tokuşu idi. Ama bununla kalmadılar, onlarla bağımlılığa dayalı marazi bir ilişki kurdular. İnorganik dostlarının onlara deneyimlettiği mucizevi edimler nedeniyle, ilgileri sadece kendilerine, ikinci dikkatteki başarılarına odaklandı. Bu nedenle gelişmiş olan ikinci dikkat becerilerine karşın, hırstan, kibirden ve insanoğluna kayıtsızlıktan yana nasiplerini fazlasıyla almışlardı: “Eski büyücülerin sorunu şuydu; harika şeyler öğrendiler, ama bunu saflığı bozulmamış alt benliklerinin temeli üzerinde yaptılar. Organik olmayan varlıklar onların dostları oldular ve dikkatle planlanmış örnekler yoluyla eski büyücülere harikalar öğrettiler. Dostları edimleri gerçekleştirdiler ve eski büyücülere bu edimleri kopya etmeleri için adım adım rehberlik edildi; ancak eski büyücüler bunları kendi temel doğalarındaki hiçbir şeyi değiştirmeksizin yaptı".*
Başarılarıyla benlikleri daha da güçlendi ve bu gerçeklikte güç sahibi olmak, insanlar üzerinde tahakküm kurmak, kimi zaman korku salmak üzere, insanoğlu ile hatta kendi aralarında anlamsız savaşlara giriştiler. Kibirleri gözlerini o kadar kör etmişti ki, sıradan insanlar tarafından öldürülebileceklerini dahi fark etmediler: “O büyücüler, aşırı bencilce merakları tarafından yönlendirilerek; bütün gayretlerini, kendilerini, zihinsel denge ve kendine hâkimiyetten gittikçe daha fazla uzaklaştıran uygulamaları mükemmelleştirmeye harcamışlar ve sonunda inançları ve uygulamalarının karmaşık eğitimi, kendilerini destekleyemeyecek kadar ağırlaşınca, yok olmuşlardı”.*
Eski büyücüler, en büyük hedeflerine, bilinçliliklerinin sürekliliğini de esnetebilmeye inorganik dostları sayesinde ulaşmışlar, böylece günümüze dek “canlı” ve “bilinçli” kalmışlardır. Don Juan, eski büyücülerin bilinçliliklerini hala korumayı başardıklarını, bizim anladığımızdan farklı olsa da hala “yaşadıklarını” belirtiyor: “Benim eski büyücülerin et-kinliklerine duyduğum nefret çok kişisel. Bir nagual olarak, onların yaptıklarından iğreniyorum. Onlar organik olmayan varlıkların dünyasında ödlekçe sığınak aradılar. Bizi parça parça etmeye hazır yırtıcı bir evrende, bizim için tek sığınağın o alem olduğunu öne sürüyorlardı. O dünya bize barınak sağlar ve bilinçliliğimizi neredeyse sonsuzluk boyunca sürdürür”.*
Don Juan, eski görücülerin bu sebepten ötürü bilinçliliklerini sürdürebilecekleri dünyalarda hapsolduklarını ve özgürlük şansını yitirdiklerini söyler: “Bunlar benim için fazla garip. Ben özgürlük istiyorum. Bilinçliliğimi koruma, ama aynı zamanda enginde kaybolma özgürlüğü. Kişisel görüşüme göre, o eski büyücüler kendi düzenleri ile mıhlanmış, abartılı, saplantılı, kaprisli adamlardı”.*
Elbette Don Juan, eski görücülerin başarılarını reddetmiyor ama bu karşı duruşun sebebini şöyle açıklıyor: “Eski görücülerin yaptıklarının elbette değeri var. Sevmediğimiz, o geçmişin tarzı. Kişisel olarak ben zihnin karanlık ve sapkın oluşundan tiksinirim. Ben düşüncenin enginliğinden hoşlanırım”.*
Eski büyücüler, şu an ortalarda görünmüyor olabilirler ama onların bilinmeyene ulaşmadaki yolları, bilinç düzlemimize atalarımızdan gelen mitlerle, kolektif bilinçdışımıza da rüyalarımız ve sezgilerimiz yoluyla günümüze dek taşındı.
İkinci kitabından sonra Castaneda’nın, Don Juan’ın önerisine uyarak, uygulamalarını “Şamanizm” sınıfından bilinçli olarak çıkartmasının sebebi budur. Castaneda öğretilerinin şamanizmle, antik ya da tek tanrılı dinlerin öğretileriyle ilgisi yoktur ve bu öğretilerle bağlantılı her edim, uygulamacısını, eski büyücülerin ruh hallerine açılan hattın sadece güçlenmesi sonucunu doğurur.
Sorun, bu uygulamaların pragmatist bakış açısıyla “işe yararlığı” değil, uygulamacısını taşıyacağı nihai yer sorunudur.
ESKİ VE YENİ GÖRÜCÜ FARKI, SOMUTA KARŞI SOYUTUN SEÇİLMESİDİR…
Don Juan, eski görücülerin sahip olduğu somutluğu şöyle tanımlıyor: “Büyücülüğün uygulamaya dönük yanı, zihnin uygulamalar ve tekniklere saplantı derecesinde kilitlenmesi, insanlar üzerinde bırakılan yersiz etki.” *
Eski büyücülerin somuta dönük bu tür uygulamaları, onlara insanlar üzerinde tahakküm kurma gücünü de vermişti. Eski görücülerin deneyimlerini günümüzde bile cazip kılan aslında bu yeti sayılabilir: “Bizden daha fazla erkesi olan birinin bize her şeyi yaptırması mümkündür… Eski büyücüler o kadar kusursuz değildiler ve başkaları üzerinde yönetim kurma konusundaki biteviye çabaları yüzünden, öğretmenden öğrenciye aktarılan bir karanlık ve dehşet durumu yarattılar”. *
Eski büyücülerin somutluğuna karşın, yeni görücülerin soyuta olan tutkuları şöyle açıklanabilir: “Antik çağın eski görücülerinin ilgilendikleri, enerjinin pragmatik (faydacı) kullanımı üzerineydi. Onların bu gücün doğasını keşfetmeye yönelik saplantıları, bu gücü ellerinde tutmaya ve kontrol etmeye yönelik çabalarını somutlaştırmalarıyla kendini belli etti. Yeni görücüler ise bu gücün faydacı ya da somut olarak kullanılmasının mümkün olmadığını keşfettiler. Onlar, yapılabilecek tek akla uygun şeyi seçtiler: “görme”de, bu bilgiden gelen esenlik ve zarafet dışında başka amaçlar gütmeksizin, sadece bu gücün bilincinde olmayı...” **
Don Juan, yeni görücülerin izinden gittiği soyutluğu şöyle tanımlıyor: “Özgürlük arayışı, insanoğlunun elinden geldiğince her şeyi saplantısızca algılama özgürlüğüdür… Somut kazanımlarla ilgisi yok onların (yeni görücülerin). Geçmişteki büyücülerinkine benzer toplumsal işlevleri de yok”.* Özetle, Eski ve yeni görücüler arasındaki asıl fark, somuta karşın soyutun seçilmesidir.
YENİ GÖRÜCÜLER
Yeni görücüler, eski görücülerin başına gelenlerden ders aldılar ve eski büyücülerden miras aldıkları rüya görme sanatını uygulamakla birlikte, yeni bir sanatın kâşifleri oldular: İz sürme sanatının…
Eski görücülerin en büyük hatası, inorganik dostlarının etkisiyle ikinci dikkatte büyük başarılar elde etmelerine rağmen, kendi doğalarında var olan hiçbir şeyi değiştirmemeleriydi. Yeni görücülerse, ikinci dikkate hazırlıksız atılmak yerine, önce Tonallarını düzenlemeyi, yani bu gerçeklikte kusursuz savaşçılar olmayı seçtiler. Özgürlüğe giden tek yolun, ne yoldaşlarına ne de başka dünyalardaki varlıklara bağlı olmamaktan, kusursuzluktan ve sarsılmaz bir niyetten geçtiğini anladılar. Bu nedenle, eski büyücülerin bilinmeyeni şu ya da bu şekilde kendi çıkarları için kullanmalarına karşın, onlar bilinmeyene sadece tanıklık etmeyi seçtiler.
Bu seçimin niteliği, yeni görücülerin ikinci dikkat deneyimlerini de yakından etkilemektedir. Onlar, eski büyücülerin ulaştığı dünyalara gitmiyorlar, bu nedenle deneyimleri aynı değil… Don Juan, yeni görücülerin rüya görme deneyimlerinde keşfettikleri dünyaların farkından şöyle bahseder:
“Yeni görücülerin dolambaçlı yolu seçtikleri yer burasıdır... Benim sözünü ettiğim dünyalar; aynı içinde yaşadığımız dünya gibi, sonsuz âlemleriyle tüm dünyalar… O dünyalara girmek, yalnız günümüz büyücülerinin yaptığı türden bir rüya görme. Eski büyücüler ondan uzak durdular, çünkü duygusal bağlanmada çok fazla kopmuşluk istiyor ve kendini önemsemekten tamamen kurtulmayı gerektiriyordu. Ödemeye güçlerinin yetmediği bir bedeldi bu. Günümüzde rüya görme uygulaması yapan büyücüler için rüya görmek, imgelemin ötesinde dünyalar algılamak için özgürlüktür."
İşte bir görücünün bilinmeyen karşısındaki duruşu bir görücünün eski ya da yeni görücü mü olarak konumlanacağı konusunda yapacağı bir seçim anıdır. Bilinmeyene atılan her görücünün, daha ilk ikinci dikkat deneyiminde kendisine, Don Juan’ın, Castaneda’ya sorduğu soruyu sorması gerekir: “Çok yakında aslında eski büyücüler gibi misin, yoksa yeni büyücüler gibi mi, anlayacağız," Bu seçim bir kez yapılır. Geri dönüşü yoktur.
BİTİRİRKEN…
Eski ve yeni görücü ayrımı, bir zaman meselesi değil, tavır meselesidir.
Yeni görücülerin ışığı, bilinmeyene tanıklıkta yolumuzu mutlaka aydınlatacaktır.
Tereddüt yok!
* Carlos Castaneda, Rüya Görme Sanatı. İngilizceden çevrilmiştir.
** Carlos Castaneda, Sihirli Geçişler. İngilizceden çevrilmiştir.
tabi ki eski büyücüler haklı yeniler bireysel kurtuluş derdinde ve rüya yada sanal ortamda sayısalaşmaya çalışıyorlar
büyü nesneldir. şamanizme hegel dayatmasıdır yeni büyücüler
eski yada yeni büyücü yoktur. sistem sizi evcileştirmişse veya zararsız hale getirerek bireyseleşmiş egolara dönüştürmesi şamanizm değildir. uçucuların yemi olan bir yeni büyücüler sadece beyaz insandır