SK : Bu ölümlü dünya ve kesinlik, sonsuz zaman vizyonunun seçimin trajik kalitesini tahrip eden psikodelik ütopyalardan çok uzak bir yoldadır.
CC : Ölüm senin solunda durduğunda, bir takım kararlarla kendi dünyanı yaratmalısın. Burada küçük veya büyük kararlar yoktur, yalnızca şimdi alınması gerekli olan kararlar vardır. Kararsızlık veya pişmanlık için vakit yok. Eğer vaktimi dün yaptıklarımın pişmanlığı ile harcarsam, bugün vermem gereken kararları eksiltmiş olurum.
SK : Don Juan sana kararlı olmanı nasıl öğretti?
CC : Hareketleri ile bedenimle konuştu. Benim eski yöntemim her şeyi askıda bırakmak ve hiçbir şeye karar vermemekti. Benim için kararlar çirkin şeylerdi. Hassa bir insan için karar vermek zorunda olmak bana haksızlık gibi görünürdü. Bir gün don Juan bana şöyle bir soru yöneltti: “Benim ve senin eşit olduğumuzu düşünüyor musun?” Ben entelektüel bir üniversite öğrencisi idim, o ise yaşlı bir kızılderili idi, ben lütfederek söyle cevapladım: “Tabi ki eşitiz.” Buna karşı, “Ben öyle olduğunu zannetmiyorum. Ben bir avcı ve savaşçıyım, sen ise bir pezevenksin. Ben her an yaşamımı özetlemeye hazırım. Senin kararsızlık ve keder dolu çürük dünyan benimki ile eşit değil.” Al İşte, ben kendimi çok aşağılanmış hissettim ve gitmek istiyordum ama çölün ortasındaydık. Yere çöktüm, kendi egomun tuzağına düşmüştüm. O, eve gitmeye karar verene kadar bu şekilde oturarak bekleyecektim. Birkaç saat sonra, don Juan'nın eğer beklemesi gerekiyorsa burada sonsuza kadar kalacağını anladım. Neden beklemesin ki? Askıda olan bir işi olmayan biri için bu onun erki idi. Sonunda farkına vardım ki bu adam, 20 tane yeni yıl kararı verip sonra tamamından vazgeçen baban gibi biri değildi. Don Juan'ın kararları ilgili olduğu süre için değiştirilmezdi. Ancak bir başka karar nedeniyle iptal edilebilirdi. Bu nedenle kalktım ona doğru giderek dokundum, o da kalktı ve eve gittik. Darbenin etkisi muazzamdı. Beni, savaşçının yolunun, coşkulu ve güçlü bir yaşam yolu olduğuna ikna etti.
SK : Kararın içeriği çok da önemli değildi, önemli olan karalı olmaktı.
CC : Bu don Juan'ın işaret dili olarak kast ettiği şeydi. İşaret dili karar vermekten gelen gücün üstlendiği planlanmış bir harekettir. Örnek olarak, eğer bir savaşçı uyuşmuş ve üşümüş bir yılan bulursa, onu ısırılmadan, sıcak bir yere götürecek bir yol bulması için çabalaması gerekir. Savaşçı bu işareti yalnız gırgır için yapmalıdır. Fakat mükemmel uygulamalıdır.
SK : Varoluşçu felsefe ile don Juan'nın öğretileri arasında birçok benzerlikler olduğu görülüyor. Karar verme ve işaret konularında söylediklerin don Juan'nın, Nietzsche ve Sartre gibi, azmin insanın en temel yeteneği olduğuna inandığını akla getiriyor.
CC : Sanırım söylediğin doğru. Kendi adıma konuşmam gerekirse. Yapmak istediğim, ve belki de başardığım, kontrolü nedenden ayırmaktır. Zihnim tüm yaşamımı kontrol etmektedir ve eğer kontrol etmeyi bırakırsa beni öldürür. Çömezliğimin bir noktasında derin bir depresyona girdim. Dehşet, hüzün ve intihar düşüncesi ile bunaldım. Sonra, bunlar kontrolün elden kaçmaması için yaptığı sağduyunun yaptığı aldatmacaların sonuçları olduğuna dair don Juan beni uyardı. Sağduyum, bedenimin yaşamın bir anlamı olmadığını hissetmeye sebep olduğunu söyledi. Zihnim bunu savaşı sürdürdüğü ve kaybettiğinde, sağduyu bedenin uygun bir aracı olduğunu farz eder.
SK : “Sağduyunun ne olduğunu bilmediği, kalbin kendi sağduyusu var” ve bu bedenin geri kalanı için de geçerlidir.
CC : Konu budur. Bedenin kendi bir iradesi var. Daha doğrusu, irade bedenin sesidir. Bunun içi don Juan sürekli olarak öğretilerini dramatik bir şekle sokmaktaydı. Benim zihnim kolaylıkla büyücülüğün dünyasını saçmalık diye defederdi. Fakat bedenim bu dünyayı ve yaşam tarzını cazip bulur. Ve beden bir kez bunu başardığında, yeni ve daha sağlıklı bir saltanat kurulur.
SK : Don Juan'nın rüya ile ilgili teknikleri beni meşgul eden rüya görüntülerini gönüllü kontrol etme ihtimalini akla getirdi. O, her ne kadar, iç dünya ile kalıcı, istikrarlı bir gözlem kurmayı önerse de, bana don Juan'nın rüya eğitiminden bahset.
CC : rüya görmede esas numara rüya görüntülerini dikkatli görmeye yetecek uzunlukta tutmayı becermektir. Bu çeşit bir kontrolü elde etmek için ihtiyacın olan bir şeyi peşinen seçmek ve rüyanda onu bulmayı öğrenmektir. Don Juan, ellerimi sabit bir nokta gibi kullanmamı, ve onlar ile görüntüler arasında ileri geri gitmeyi önerdi. Birkaç ay sonra, ellerimi bulmayı ve rüyayı durdurmayı öğrendim. Bu teknikle o kadar büyülendim ki uyumayı bile zorla bekler oldum.
SK : Rüyada görüntüleri durdurmak, dünyayı durdurmak gibi bir şey midir?
CC : Benzer bir şey. Fakat bazı farklılıklar da var. İradenle ellerini bulma kabiliyetine ulaşırsan, bunun yalnızca bir teknik olduğunun farkına varıyorsun. Bundan sonrası kontrol ile ilgilidir. Bilgi adamı kişisel erk toplamalıdır. Fakat bu da dünyayı durdurmak için yeterli değildir. Aynı zamanda bir coşku da gereklidir. Zihnindeki iç sesini susturmalı ve kendini dış dünyaya teslim etmelisin.
SK : Don Juan'nın dünyayı durdurmak için sana öğretti birçok teknikten, hangisini halen kullanıyorsun?
CC : Şu andaki esas denetimim alışkanlıklarımı bozmaktır. Her zaman çok düzenli bir kişi olmuşumdur. Belli saatlerde yer ve uyurdum. 1965'te alışkanlıklarımı değiştirmeye başladım. Gecenin sakin saatlerinde yazıyor ve ihtiyaç hissettiğim saatte yiyor ve uyuyordun. Şimdi pek çok önceleri alışkanlığım olan pek çok şeyi artık bıraktım, kendim için dahi bilinmez ve sürpriz biri oldum.
SK : Senin denetimin bana iki müridin mucizevi güçler hakkındaki övünmesini anlatan bir Zen hikayesini hatırlattı. Bir mürit üyesi olduğu tarikatın kurucusundan nehrin bir yakasında dururken karşı kıyıdaki yardımcısının elindeki bir kağıda Buda'nın ismini yazmasını istedi . İkinci mürit ise bu tür bir mucizenin etkileyici olmadığını söyledi. “Benim mucizem,” dedi, “aç olduğumda yemek, susadığımda su içmektir.”
CC : Beni, Don Juan'nın gösterdiği yolu takip etmeye iten bu dünyadaki sorumluluk unsuru idi. Dünyayı aşmaya gerek yok. Bilmemiz gereken her şey karşımızdadır, eğer dikkat edersek tabi. Olağan dışı bir gerçeklik durumuna girersen, psikotrop ilaç kullandığında olduğu gibi, sıradan gerçekliğin mucizevi karakterini görmek için ihtiyacın olan şey kendini oradan geri çekmendir. Benim için yaşam yolu – yüreği olan yol – iç gözlem veya mistik kendini aşmak değil, dünyada var olmaktır. Bu dünya savaşçının avlanma alanıdır.
SK : Senin ve don Juan'ın çizdiği dünya resmi, büyülü çakallarla doludur, büyülenmiş kargalar ve güzel büyücüler. Seni nasıl bağladığını görmek kolay. Fakat modern şehirli kişilerin dünyası için nasıl olacak? Büyü oranın neresinde? Eğer hepimiz dağlarda yaşasaydık mucizeyi canlı tutardık. Fakat bir yarımız otobana yakınlaştığında bu nasıl mümkün olacak?
CC : Bir keresinde ben de don Juan'a bu soruyu sormuştum. Yuma'da bir kafe'de oturuyorduk, eğer kendisi ile birlikte çölde yaşarsam benim de dünyayı durdurup görebileceğim aklıma geldi. Camın dışında geçen arabalara baktı ve dedi ki : “Bu, dışarısı, senin dünyan.” Ben şimdi Los Angeles'te yaşıyorum ve bu dünyadaki ihtiyaçlarımı karşılayabiliyorum. Düzenli bir dünyada alışkanlıklar olmadan yaşamak bir mucizedir. Ama bu yapılabilir.
SK : Ses seviyesi ve insanların sürekli baskısı, dünyayı durdurmak için gerekli olan sessizliği ve yalnızlığı tahrip ettiği görülüyor.
CC : Aslında değil. Gürültü bu iş için kullanılabilir. Otobanın gürültüsünü dış dünyayı dinlemeyi öğrenmek için kullanabilirsin. Dünyayı durdurduğumuzda, aslında durdurduğumuz bu dünya, genellikle bizim iç konuşmamızla sürdürdüğümüz dünyadır. İçsel boşboğazlığımızı durdurduğumuzda, eski dünyamızı da sürdürmeyi durdururuz. Tanım çöker. Bu kişisel değişimin başladığında olur. Seslere yoğunlaştığında, farkına varırsın ki beyninin tüm sesleri sınıflandırması zorlaşır, ve kısa bir sürede bunu yapmaktan vaz geçersin. Bu, bizi sınıflandıran, biçimlendiren ve düşünmeye sevk eden, farklı bir görsel algı gibidir. Konuşmayı kestiğinde, sınıflandırmadığında ve yargılamadığında çok huzur vericidir.
SK : İç dünya değişir, fakat dış dünya için ne oluyor? Bireysel Bilinçlere köklü değişiklikler yapabiliriz, fakat halen yabancılaştırmanın yarattığı sosyal yapıya dokunamayız. Sizin düşüncenizde sosyal veya politik bir reform var mı?
CC : Ben entelektüellerin her zaman politik ve sosyal devrimler hakkında konuştuğu ve birçok bombanın patladığı Latin Amerika'dan geldim. Fakat devrim çok şeyi değiştirmedi. Binaları bombalamak için biraz cesaret verdi, fakat sigara ikram etmek, veya endişeli olmayı durdurmak, veya içsel gevezeliği durdurmak için kendini yenilemen gerekir. Burası gerçek reformun başladığı yerdir. Çok uzun olmayan bir süre önce, bir tatil esnasında, don Juan ve ben Tuscon'da bulunuyorduk. Bazı insanlar ekoloji ve Vietnam savaşı hakkında bir konferans veriyordu. Bu adam devamlı olarak sigara içiyordu. Don Juan, “Kendi bedeni ile ilgilenmeyen bu adamın başka insanların bedeni ile ilgilenebileceğini düşünemiyorum.” dedi. Bizim ilk ilgimiz kendimizin olması gerekir. Ancak kendim enerjimin zirvesinde olduğumda ve karamsar olmadığımda arkadaşımı düşünebilirim. Bu durumda olmak için ise bedenimi düzenli tutmalıyım. Herhangi bir devrim burada, bu bedende başlamalı. Kültürümü değiştirebilirim, ama bunu yalnızca kusursuz bir şekilde bu acayip dünyaya uyumlu olan bir bedenin içinden yapabilirim. Benim için, gerçek başarı savaşçı olma sanatıdır, don Juan'nın dediği gibi, insan olma mucizesi ile insan olmanın dehşetini dengelemenin tek yoludur.
Psychology Today
Yayın Tarihi : Aralık 1972
Çeviri : Aki