Forum'a geç

Sessiz Bilgi

Tek yol içsel sessizlik!

Giriş yapmamışsınız. Lütfen kayıt olun ya da giriş yapın.

Evrende, şamanların niyet dediği, ölçülemez, betimlenemez bir güç mevcuttur; ve tüm kâinatta var olan kayıtsız şartsız her şey bir bağlantı hattıyla niyete bağlıdır. Sessiz Bilgi, niyetle dolaysız temastan başka bir şey değildir.


Cevap Yaz

Cevap Yaz

Yeni bir cevap yaz

Kullanabileceğiniz araçlar: BBCode Resim

Formu göndermeden önce kalın yazılmış yerler tamamlanmalıdır.

Ziyaretçiler için doldurulması gereken bilgiler


Gerekli bilgiler

Önceki mesajlar (son yazılandan ilk yazılana doğru)

4

Tensegrity semineri bitti.


“Ben hepiniz gibi bir aptalım.” Carlos Castaneda


“Eğer burada bir enerji varsa, Mexiko'ya gelmeyi sürdüreceğim.”


Carlos Castaneda'da onun spirirüel rehber olduğunu belli edecek hiçbir şey görünür değil. O, çok zayıf, kısa ve gösterişsizdir. Esmerdir; saçları kısa ve öne taralıdır. Uzun kollu bir gömlek ve arka cepleri olmayan bir blucin giyer. Sahnede, gömleğine iliştirilmiş küçük bir mikrofonla, seyircileri karşısında sakince davranır, Tensegrity'nin yeni yolu ile ilgili üç konferans için Centro Asturiano'da 700 kişi toplanmış. Oturarak veya yerdeki halıda yatarak, şakalarını bekleyerek onu dinliyorlardı, bazen yüksek sesle gülerek bazen de alkışlayarak ona beğenilerini sunuyorlardı.


“Dün gece anlattığım fıkrayı hatırlıyor musunuz? Onu şimdi tekrar anlatacağım... ne demiştim? Ben bunadım!.”


Castaneda konuşmalarına her zaman şakalar ilave ediyordu, bu da kuşkuları hallediyor veya onları oldukları gibi bırakıyordu, konuşmanın üstüne düşünmek için denemeye yer bırakmıyordu.


“Kısa ve fonksyonel sorular sorun. Benim sizi dinlemem içi değil, bilmek istediğiniz için sorun.”


“Abartılı sorular” ile karşılaşmamak için yazılı soruları almıyordu, ve takipçilerinden aldığı bunların birkaçından bahsediyordu:


“Bir kuş olduğumun rüyasını gördüm”


“Nasıl bir kuş? İbne misin nesin? Bir Çin cevabı oldu ama gayet uygun.”


“Eğer çift'imsem bunu nasıl bilebilirim?”


“Sen çift'sin akılsız ahmak. Çift akılsız ahmak.”


“Hiç bir zaman olmadığım gibi nasıl olabilirim?”


“Hımmm, bilmiyorum. Mastürbasyon ...”


“Mantıklı olma nedeni için bir neden söyleyin. Hayır, hayır! Birileri zihin ile yönlendirilmemelidir. Bunlar derin sorular gibi gözükür ama değiller. Bunlar gösteridir. Don Juan o kadar basitti ki beni ürkütüyordu. O dolaysız bir varlıktı. Hiçbir yere gitmeyen sokaklara saparak kaybolmuyordu. Büyücüler pragmatik varlıklardır. Biz amatörleriz. İnançlarımız sürdürülemezdir. Bizim için bunları sürdürmenin tek yolu öfkelenmektir: 'Bunun doğru olmadığını nasıl söyleyebilirsin, sen geri zekalı?' ve böylece gideriz, öfkelenerek. Burada korkunç bir gerçek var: hiç kimse özgür olmak istemiyor. Ürkmüş bir durumdayız. Ne çıkar ki? Bilmiyorum. Ürktük. Bir cesur tavuk polisten kaçarak bir firari oldu, bir mülteci. Sonsuza kadar mı?, diye sordu bir kız. Bal peteğim, ya tavuk kümesi ya özgürlük! Ben özgürlüğü seviyorum. Kümesleri sevmiyorum. Kümeslerde benim olmayan şeyler var.”


“Ben guru değilim. Ben kimseye bir şeyi yapması için ne izin verebilirim ne de yasaklayabilirim. Bu çok Hintli bir şey olurdu! Ben kimseye ne şaman olup olmadığını, nede aptal olduğunu söyleyemem. Ben kimim ki ona bunu söyleyeyim? Beni savunulamayacak duruma sokuyorlar.


Saygısız olduğunu düşündüğüm birini gıcık edemem. Bu dostluklarda olur. Fakat ben kimsenin dostu değilim. Ve kendimi korumak için kimseyi görmeme yolunu seçtim.” Kimliğini açığa çıkarmak için başka bir zaman düşünülmeyecek bir şey yapar: “Yukatan'dan değil, Güney Amerika'dan geldim. Campeche'den geldiğimi soruyorlar, çünkü kısa boylu ve koca kafalıyım. Hayır, Campeche'den gelmedim. Daha aşağılardan geldim ...”


Beni özel bir şeye dönüştürecek gerçekten bir şey yok. Yok! Enerji boyutunda talepler de yaptım ama yok, bende olağanüstü bir şey yok. Ben sizin hepiniz gibi bir salağım. Don Juan'dan öğrendiğim en önemli şey içsel sessizliği başarmaktır, zihnin hegemonyasını kaldırarak özgürlüğe ulaşan bir yöntem. Bu zihni susturmaktır. Don Juan, 8 veya 10 saniye zihni susturmayı başarmanın olayları ilginç olmaya başlatacağını söyledi, ve bir osuruk olarak şunu sordum: 'Sekiz saniye olduğunu nasıl anlayacağım?'. Hayır, tatlım, olay böyle değil. Sekiz saniyenin sana ne ifade ettiğini bilmiyorum. İçsel bir ses bize söyler. Önemli olan nokta, sessizliği saniye saniye biriktirmek. Saniye saniye biriktirirken bir anda bilmeden eşiği geçtim. Artık orada zihin yoktu.


Yalnızca sessizlik. Bu sessizlik otuz yıldan daha yaşlı artık. Simdi sizinle bu sessizlikten konuşuyorum.”


“Bu tür seminerlerde, don Juan'nın hiç görmediği şeyler gördüm. iddia etti. İnsanlar bilmeden enerji bedenlerini etkiliyorlar. 30 yılda öğrenilen bilgi iki saniyede geliyor. Ağustos'tan bugüne kadar, ne düşüneceğimi bilemiyorum. Kendimde birçok enerji yeteneği gördüm ve bunlarla ne yapacağımı bilemiyorum. Senin ne kadar hızlı öğrendiğini gördüm. Her birinizi teker teker alsaydı, bu boktan an'ı size göstermem aylar alacaktı. Birlikte olunca neden bu kadar çabuk oluyor?


Bilmiyorum. Topluluk … grup daha fazla güç veriyor ...”


O, 'Zihni takmadan' ve enerji bedenini kullanmayı önerdi.


“Zihnim, benim için çok yabancı bir şey. Gerçek senle aranda bir tabaka var. Zihni çıkar, ve işte, bu sensin. Bu birinden doğruculuğu ayırır ve seni işlevsel bir şeye dönüştürür: savaşan bir varlık yapar.


O, tekrar ben merkezcilikle mücadele eder.


“Ben ideolojisi en ölümcül olanıdır. İnsanlar yalnız kendilerini düşünerek yaşarlar, psikiyatrlara yalnızca kendilerini anlatmak için giderler. Ne felaket! Kendim, ve kendim, yalnızca kendim hakkında kaygılanırım. Biz böyle değiliz! Bizim olmayan tavırları neden savunuruz? Bunlar zihinsel mastürbasyondur. Bize ne yüklediklerini sorgulamıyoruz, çünkü enerjimiz yok. Davranışlarımızı dönüştürebilen enerji bedenimizdir, ve biz ona sahip değiliz. Bu bir büyücü paranoyası değil. Büyücüler çok sade ve dolaysızlar, maske giymezler, doğrudan cevaba yönelirler.”


Bir süre önce görmeye gittiği ünlü bir astrologla olan bir deneyimini nalatmaya başladı. Kendisini Joe Cortez Chicano olarak tanıtmış, ve ona çakralarının kötü durumda olduğunu söylemiş.


“Kafamı karıştırdı ve aylar sonra tekrar ona ziyarete gittim. Beni unutmuştu. Ona Carlos Castaneda olduğumu söyledim ve şimdi de haykırdı: 'Çok ışık çok!'.


“Julio Iglesias'in ona yanaştığını söyledi. “O benim sevgilimdi”. Diye açığa vurdu: Her gün sevişiyorduk. Çok iyi değildi, ama her gün sevişiyorduk.'


Castaneda bu kişisel açıklamanın nedenini bilmiyordu, ama şöyle cevapladı: 'Ben de. Sen seviştin, ben düşündüm.


O açıkladı: “Ben bıkkın bir sıkışın çocuğuyum. Don Juan beni bir enerji pintisi haline getirdi. Onu harcamıyorum. Hiçbir şey yapmıyorum. Fakat her şeyi yapıyorum. Hiçbir şey hissetmediğinde seksüel dürtü nedir ki? 'Yatak karısı' denen bir kadını tanıyordum. O hiçbir şey hissetmiyordu ama 11 tane çocuğu vardı.”


İki saat süre ile, son konferansındaki katılımcıların sorularını dinliyordu. Tesegrity ve ima edilen bir dizi fiziksel egzersiz konusunda epeyi tereddüt vardı. Birçoğu ona 'nagual' olarak hitap ediyordu.


“İrade nasıl güçlendirilir?”


“Enerji ile. Bunun tek yolu budur.”


“Niyet yeterli mi?”


“Enerji ile. Tek yolu budur.”


“Tatlım! Niyet her şeydir. Bu 'Hayat yeterli midir?' demeye benzer. Niyet evrende bir güç'tür.”


“Biz Niyetin birer parçası mıyız?”


“Biz Niyetin ara toplamıyız.”


“Tensegrity tek çözü mü?”


“Benim bildiğim tek. Carlos Castaneda olarak 30 yıldır senden çok daha fazlasını duydum... Off! Ne mucizeler duydum.”


“Ayakkabı giymeden Tensegrity yapılabilir mi?”


“İstersen çıplak yap, ama yap.”


“Konuşmanın doğru yolu nedir?”


“Hımm! Doğru sıçmanın yolundan da bahsetmemiz gerekir. Don Juan doğru çiğneme hakkında konuşuyordu. 'Neden?' diye sordum ona. 'Günahtan kaçınmak için' diye cevapladı. (Belli ki bu da başka bir kelime oyunu. Başka bir yerde Castaneda, don Juan'nın yerken osurmaması için konuşmaması gerektiğini söylemişti. İspanyolca 'günah' ve 'osuruk' birbirine çok benzeyen kelimeler.)


“Tensegrity'i denedim ama yeterli olmadığını hissediyorum.”


“Ne için yeterli?”


“Çocuklarımızı sosyal düzenden çıkarabilir miyiz?”


“Biz sosyal düzenin bir parçasıyız. Ebeveynler olarak yapacağımız, sosyal düzenin tüm saçmalıklarında kendimizi ayırmaktır.”


“Bir çok insan senin dediklerini yaparsa ne olaca?”


“Ne olacak? Nereden bileyim? Tahminde bulunamam. Don Juan'nın dediği gibi: 'Yıldızlara sor …'


“Meksika'ya gelmeye devam edecek misin?”


“Burada enerji varsa, evet. Biz bir birlik kuracağız... Evet, bu şeylerden fazlasını bilmek isteyen insanlardan oluşan küçük bir grup. Bu semineri düzenleyen aynı kişilerdir... Meksika anlaşılmayan şeylerle dolu, çünkü yeterli zekamız yok. Bu şartlar altında, davranışlarımızla bulamayacağımız, bir sürü uygulanabilir olmayan şeyle doluyuz...”


Konferans bitti ve Castaneda kürsüden, kendisine yaklaşmak isteyen halkın arasına aşağı indi. O, yalnız bir kitap imzaladı. Genç bir adam şu soruyu sordu: 'Nagual, benim için parmağınla bir imza verebilirmisin?'. Sağ bileğini Castaneda'ya dokunmak için uzattı, fakat hayır, dedi, ve kapının ardında kayboldu.


La Jordana Gazetesi

Yayım Tarihi : 30 Ocak 1996

Çeviri : Aki

3

Yine İspanyolca yayınlanan bir röportaj. 1996 yılına ait yani görece yeni. 2 Bölüm olacak.


Sevgiler & Selamlar,

Aki


Carlos Castaneda Röportaj

La Jornada Gazetesi


Orijinal yazı İspanyol'ca ve Arturo Garcia Hernandez tarafından yazılmıştır.


“Markos? Onu tanımıyorum... Özür dilerim. Hiç tanımıyorum...”


“Biz insan varlıkları olarak, hem kendimizi özgürleştirme şiddetli arzusu hem de korkusu ile birlikte yaşıyoruz” (Castaneda)

Şaman, “Bizim için gerekli olan şey manyakça kendini beğenmekten vazgeçip enerji bedenimizi keşfetmektir” noktasına işaret eder.


Carlos Castaneda ne 'Markos' ne de EZLN'yi (*) biliyor; o gazete okumuyor; bir guru veya kurtarıcı olmayı reddediyor; şefkat ve sosyal ilgi'nin kendini yenileyen bir yalan olduğunu düşünüyor; o gurulara ve tanrı tüccarlarına karşı; annesinin komünist ve kısa yazılar biri olduğunu garanti ediyor; Meksiko City'de, Cuma'dan Pazar'a kadar süren 'Tensegrity'nin yeni yolu' seminerinin molasında medya ile konuşurken, bir büyücü veya şaman olarak tesirli olarak bilgisini yaymanın hangi kademe ile başladığı, ve şu bu gibi meseleleri ele aldı; Cumartesi gecesi, bir saatten fazla bir süre ile 'Don Juan'nın Öğretileri' ve 'Erk Öyküleri' yazarı birçok farklı soruyu cevapladı. Sakin bir konuşma ile, sıkça şaka yaparak, her zaman muhataplarına saygılı, ihtiyatlı, çevresindeki sekiz gazetecinin soruları peş-peşe ateşlendiğinde, Castaneda bir konudan diğerine gidiyordu. Tek istediği, resim ve ses kaydının olmaması idi. Aşağıda notlardan düzenlenmiş, bu konuşmanın bir metni bulunuyor. Castaneda için, bir büyücü olarak deneyimlerini anlatması ve açıklaması için kelimeler yetersiz ve sınırlıdır; aynı zamanda o, kelimelere doğrusal mantıktan kaçan ve normalde bizim oynadığımız değer ve anlamlar bağladığı, akılda tutulmalıdır.


---

(*) EZLN = Ejercito Zapatista de Liberacion National – Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu. Marcos da bu silahlı devrimci örgütün başı olan Subcomandante Insurgente Marcos'dur.

---


“Büyücülerin spiritüalizm ve kutsallık hissine nasıl bakıyor?”


“Spiritüalizmi sizin nasıl anladığınızı bilmiyorum. Maddiyatın tersi mi?”


“Şart değil, bütünün bir parçası, başka.”


“Evet, bu durumda, Juan Matus saf bir ruhtur. Büyücüler, spiritüalizme değil, insan ruhuna inanır. Don Juan sıkça diyordu ki: 'Ruhumu seviyorum. İnsan güzel bir ruhtur. Eğer bana ödeyemediğin bir şey borçlu olduğunu düşünüyorsan, insan ruhuna öde'. Kutsallık için ise:

“Şamanlarda bir rahip hissiyatı yok, ve kutsallık karşısında diz çökmezler. Yarmaya gerek yok. Niyet tutarlar, her şeyi yapmaya ve değiştirmeye yeterli olan erk, sürekli güç. Fakat onlar dilenmez.”


“Kadim Meksika'nın büyücülerinden bahsederken, kimleri kast ediyorsun? Çünkü burada farklı kültürler vardı: Maya'lar, Aztek'ler ...”


“Hayır. Don Juan için Meksika'nın kadim zamanları yedi ile on bin yıl öncesiydi.”


“Don Juan'dan ayrılma sürecin nasıl olmuştu?”


“Ben ayrılmadım. O bana böyle dedi. Zamanı geldiğinde o benimle devam edemeyecek kadar kendisinden büyük ölçüde farklı olduğumu kavradı. Ve beni tuzağa düşürmeye başladı; benim tüm çıkışlarımı kapatıp beni yalnız bıraktı.”


“Sen Meksika Yerlilerini biliyorsun. Çok kötü şartlarda yaşıyor, ve onların altı bin tanesi hapiste; Meksika'daki Yerlilerle ne kadar ilgilendin?”


“Ben kesinlikle ilgilendim. Bir keresinde don Juan'a bir soru sormuştum. Bir süre önce yayınlıyamadığım bir kitap yazdım, 'Nacho Coronado'nun Şöhreti'. Nacho, verem olan bir Yaqui yerlisi idi, ve banka kredisi ile 'Vitaminol' ilacını alıp iyileşeceğini zannediyordu. Don Juana sormuştum: 'Bunun için endişe etmiyor musun?' Nacho'nun ana maddeleri benimkiler ile aynı'. 'Evet, çok endişeleniyorum; Fakat aynı anda senin için de endişeleniyorum, sen daha iyi olduğunu mu sanıyorsun?... Tabi ki, Ben onlarla da ilgileniyorum; fakat seninle de ilgileniyorum. Biz öyle bir durumdayız ki, hiçbir şey, bir ara dahi vermeden, bizi tüketen isteklere aç bir şekilde katılıyoruz.' dedi.”


“Markos, Ejercito Zapatista de Liberation Nacional (Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu), ve Chiapas'ta ayaklanan Yerliler hakkında ne düşünüyorsun?”


“Kim? Markos? Onu tanımıyorum. Hiç fikrim yok. Lanet olsun, (TRT çevirisi :-) Ben uçtum! Özür dilerim, hiçbir şey bilmiyorum.”


“İnsanlık için ne düşünüyorsunuz?”


“Hüzünlü bir hissim var. İnsanlık için çalışıyorum (…) İnsan, muazzam sorumlulukları olan, olağanüstü bir varlıktır. Fakat o hep ben, ben, ben, ben, durumundadır. Neden bu kadar homojendir. Neden her şeyi ego'nun tutkusu haline çeviriyor? Neden kendi özgürlüğünden korkuyor?”

Castaneda'nın anladığı özgürlük, “idrak kabiliyeti ön yargısını” nın kırılmasına neden oluyor, kendini manyakça beğenmekten vazgeçmek; her birimizi kendi 'enerji bedeni' ni keşfetmeye imkan veren; Rüya görmeyi başarmak. Ve her şeyden sonra, neticede, diğer dünyalara giden 'zor fakat zarif' bir yola başlama durumunda olmak.


“Bizim günlük dünya mantığına göre, bu özgürleşme niyeti mesihe aitmiş gibi yorumlanabilir; ve zaten biliyoruz ki mesihlik deneyimleri ile gerçekleşir.”


“Hayır, hayır, hayır. Bu çok utandırıcı. Biz bu kadar önemli değiliz. Mesihlik, yeni dalganın (new wave) tüm guru'ları ve yeni çağdır (new age). Ben bir şey taslamıyorum. Biz veremeyeceğimiz bir şeyin umudunu önermiyoruz.”


“Pek çok insanın acı çektiği, Bosna, veya Chiapas'taki sorunların, insanlığa dair ilgi eksikliği kaygısını nasıl yatıştıracaksın.”


Fakat, bal-peteğim, lütfen, acı çekme her tarafta var, yalnız orada değil ki! Annem bir komünistti, makaleler yazan biriydi, bir proleter idi. Bu bana miras kaldı. Fakat don Juan dedi ki: 'Sen yalancısın. Endişelendiğini söylüyorsun ve bak nasıl davranıyorsun kendine. Bedenini bozmayı durdur. Gerçekten insan kardeşlerin için şefkat duyuyor musun?' 'Evet' diye cevapladım. 'Sigarayı bırakman yeterli mi?'. Hayııııır! Şefkatim yalandı. Eski haydut bana dedi ki: “sosyal ziyafetlerde çok dikkatli ol. Bunlar plasebo'dur, onlar büyük enayilerdir. Kendilerini yeniledikleri yalandır.”


“Neden, zamanımızın insanı gibi, gazeteleri okumuyorsun?”


“Çok basit bir nedenle, çünkü ben yerel şeyler konusunda çok, çok, çok, çok katılaştım.”


“Savaşçının yolunun, ıssız bir yol olduğunu yazmıştın. Çok katılımlı Tensegrity kursları yapmak bunu yalanlamıyor mu?”


“Hayır. Burada zor şeylerden bahsetmiyorum. Belki Tensegrity sana gerçekten zor şeyler hakkında konuşacak enerjiyi verecek. Fakat bir yerden başlamak gerekiyor.”


“'Don Juan'nın Öğretileri' halüsinojen bitkiler için bir inanç yarattı, fakat şimdi sen bu kitabı menettin; en iyisi unutmaktır diyorsun. Neden?”


“Bir kimseyi hazırlıksız olarak bu bitkilerle ilgilenmesi onu hiçbir yere götürmez. En çok, birleşim noktasını kaydırır, o da kısa süreliğine. Şimdi, don Juan bunları bana verdiğinde, bu anın uyumuydu. Büyük babamın ciddiyet değerlerine inanarak büyüdüm. Birleşim noktam neredeyse kaynaklanmıştı. Don Juan Matus dedi ki: 'Büyük deden yaşlı bir osuruktur'. Birleşim noktam kaynaklanmıştı ve yalnızca halüsinojenik bitkilerle kaydırılabileciğini biliyordu. Fakat, diğerlerine aynı şeyi hiçbir zaman yapmadı; onlara kahve dahi vermedi. Halüsinojenikler benim için gerçek bir değerdi, fakat ben onları bir gösterge için aldım.”


“Şimdi başlayan bu açılımdan ne bekliyorsun?”


“Ne olacağını bilmiyorum. Don Juan hiçbir zaman bu ayinde bana ne olacağını söylemedi (…).

Önceleri uyumlu bir şekilde don Juan'nın emirleri ile biz bunu sürdürmekte dikkatli idik. O, bizim sahne ışıklarının altında olmamızı yasaklamıştı. Şimdi ben de öğretiyi böyle devam ettirmek istiyorum, daha fazla ona ödeyemeyeceğim büyük bir borçtur.”


“Guru olmaktan korkmaz mısın?”


“Hayır, çünkü ego yok bende; bunun başka yolu yok.”

2

“Bir gün UCLA'daki kafeteryaya giderken, artık insanları görmüyordum, enerjileri görüyordum, ışıklı küreleri. Büyüleyici idi. Bundan önce benden başka hiç bir şey mevcut değildi. Birlikte çalıştığım bir psikolog ile konuşmaya gittim. Bir yatıştırıcı yazıp, 'Carlos, çok fazla çalışıyorsun. İki gün tatil yap' diye önerdi. Onunla diyalog kurmak imkansızdı.”


Castaneda'nın kendi araştırmaları onu akademik antropolojiden, pratik yorumlamaya yöneltti, yorumlama sanatına; Ocak ayında bir makale yayımladı, Savaşçının yolu: Uygulamalı Yorumlama Günlüğü. Göz altındaki başlıklar “Etnik Yorumlama” ve “Fenomenolojik Antropoloji” içeriyordu ve devasa büyüklükteki gelişmekte olan bir işti.


“Büyücüler gördüğünde, yorumlama bizim için en son meseledir,” dedi Castaneda. Görme, geri kalanlarımız için, anlaşılan yalnızca optik hissi kapsıyor, o da yalnızca en düşük düzeyde.


“Şimdi bana baktığında, ne görüyorsun?` diye sordum.


“Özel bir duruma girmem lazım görme için,” dedi. “Benim için görme çok zor. Çok kasvetli, çok ciddi olmam gerekiyor. Neşeli olduğumda sana baktığımda hiçbir şey görmüyorum. 'Dünyayı görmek için denizci oldum, ve ne gördüm? Denizi gördüm.' Ondan sonra döndüm ve onu gördüm, o zaman ne gördüm? ”


“Bilmek istediğimden fazlasını biliyorum, Bu cehennem gibi, gerçek bir cehennem. Çok şey görüyorsan, çekilmez oluyorsun.”


Castaneda bir capuçino ısmarladı, sonra özenle köpürmüş sütü kaşıkla ayıkladı.


Castaneda'ya göre, çoğu büyücünün enerjisini muhafaza etmesi için bekar kalması gerekiyor. Her şey tasarlandıkları şartlara bağlı.


“Çoğumuz BS dediklerimizdeniz, bıkkın bir sikişin üretimi,” diye açıkladı. “Ben nasıl tasarlandım? Büyük bir seksüel tahrikin ortasında mı? Yoksa o bir saçmalık, aptalca, anlamsız bir şey miydi? Benimki salaklıktı. İlgili iki kişi ne yaptıklarını bilmiyorlardı. Ben bir kapının arkasında tasarlandım, bundan dolayı çok sinirli bir şekilde bakarak çıktım dışarıya. Ve bu benim yolumdur, basitçe, benim için olmayan enerjiden faydalanmak öldürücüdür.


“Ya evli insanlar?”


“Bu soru çokça geldi. Enerji ile ilgili bir sorudur,” dedi. “Eğer gerçek bir heyecan durumunda tasarlanmadıysan, o zaman hayır. Bir seviyede, kişilerin evli olmasının bir önemi yok. Tesegrity'ye başlamakla, gerçekten gerçekten ne olacağını bilemeyiz.”


“Ne olacağını bilemiyor musunuz? Bu bir sorumsuzluktur.”


“Nasıl bilebilirsin ki?” diye sordu. “Bu bizim söz dizimsel sitemimizin bir çıkarımıdır. Söz dizimi kurallarımızın bir başlangıca, gelişmeye, ve bir sona ihtiyacı var. Ben vardım, Ben varım, Ben var olacağım. Biz buna yakalandık. Eğer yeterli enerjin varsa neyi başarabileceğini nasıl bilebiliriz?”


“Sana bir dizi fikir veriyorum, eğer taşaklıysan onları ciddiye alman gerekiyor. Belki bunların aptalca olduğunu söyleyebilirsin, ne boktan şeyler bunlar? Bir küçük çocuğun kurbanı [sızlanması] gibi, 'Fakat bana ne olacak?' hiçbir zaman bulamayacaklar.


“Diğer üç mürit -o osuruklar- taşaklıydı; bunlar, görebileceğin en büyük taşakları olan kocaman kadınlardı . Taisha Abelar'ı durdurmaya çalış bakalım ne olacak. Florinda'yı durdurmayı dene bakalım.

Dördüncü mürit cik cik öten biri değildi kendisi.


“Don Juan üç tip olarak sınıflandırıyordu insanları,” dedi. “Biri osuruktandır, benim gibi, kötü kokulu osuruk - çok iddialı, 'Siktir ulan, bunu yapmanın yolu bu olduğundan emin misin?' demeye hazır, ve don Juan büyük bir sabırla beni ikna etti ki, evet, o emindi. Kendimde bu sabır yok. Eğer biri bana emin olup olmadığımı sorarsa, ayvayı yerim, çünkü emin değilim!”


Diğeri, boktandır – en tatlı, harika varlıklar. Senin için ölürler, veya öyle derler, yapmazlar ama bunu söylerler, ki bu çok güzeldir- osuruktan iyidir ama bundan sonra sen onu niçin ölürsün.”


“Üçüncü tip, kusmuk. Ne osuruk, ne bok, yalnızca kusmuk – verecek hiç bir şeyi olmayan bir tip, ama dünyaları vaat eder, ve seni yalvartır ...”


“Bereket versin ki ben osuruktum. Ve don Juan bu osuruğa karşı taşaklı biri idi.


Psycology Today

Yayın Tarihi : Mart / Nisan 1996

Çeviri : Aki

1

Carlos Castaneda ile yemek

Benjamin Epstein


Özet : Carlos Castaneda'ya odaklanmak; Şöhret; Yapıtları; Sihirli Geçişler; Tensegrity üzerine tartışma; Din ve Yaşam üstüne görüşler.


Modern zamanların en anlaşılmaz şahsı, Castaneda, geçenlerde Anaheim Kaliforniadaki küçük bir konferansta sürpriz bir şekilde ortaya çıktı. Gazeteci Benjamin Epstein de oradaydı.


O, 20.nci yüzyılın büyücü yamağı idi. O görünmeyen adamdı, geçiciydi, fani idi: bir görünüyor, bir kayboluyordu. O, yaşayan evrenlerde zarif bir akışla yolculuk eden, bir denizcidir. Veya Carlos Castaneda'nın kendi için söylediği gibi, o bir geri zekalı, bir salak, bir osuruktur. İsa'nın ya Tanrının Oğlu ya da yaşayan en büyük yalancı olduğunu söylemiştir. Carlos Castaneda, bir inanç takipçisi olarak, tanrısallığın insanların ihtiyacı olan son şey olduğunu söyleyerek, benzer bir muammaya neden olmuştur. Eleştiriler onu tam ortadan kancaladı: Biri onu “Hediyeler taşıyan yalancı-adam … Bize gerçeği getirdiği yalanını söylüyor.” diye tanımladı.


Don Juan'nın Öğretileri, kitabı yayınlandığından ve 1960'larda ve 70'lerdeki akademik fırtınadan beri, jüri onu yargıladı ve halen de yargılamaya devam ediyor. Şu ana kadar Castaneda dokuz kitap yazdı, bunları Yaqui görücüsü olan don Juan'nın doğaüstü deneyimlerine dayandırdığını iddia etmektedir. Görünmez olmak, dediğine göre savaşçının yoludur. Resminin çekilmesine ve sesinin kaydına izin vermemektedir. Ender olarak röportajlar vermektedir. 80'lerde tamamen gözden kaybolmuştur. Fakat kitapları satmaya devam etmiştir (17 ülkede 8 milyon adet) ve hiçbir zaman baskıları tükenmemiştir. 1993 yılında, ender olarak seminerler vermeye başlamıştır, ve bundan sonraki yıl Rüya Görme Sanatı yayınlanmıştır.


Reklamla desteklenmesine rağmen “Carlos Castaneda Tensegrity” etkinliği organizatörleri dahi Castaneda'nın Anaheim, Disneyland'daki hafta sonu seminerinde ortaya çıkıp çıkmayacağını bilmiyorlardı. Tüm dünyadan, üçte biri Kalifornia'dan olmak üzere, 400 meraklı, Castaneda gelsin veya gelmesin katılım ücreti olarak 250 $ ödemişti. Algıyı artırmaya yarayan hareketler olan “Sihirli Geçişleri” öğrenmeye geleceklerdi.


“Bu bir düşünsel evren, yaşayan evren, zarif bir evrendir!” diyordu Castaneda, coşku ile seminerine başladığında. “Bilinen evrenin doğrusallığını, bilinmeyen evrenin doğrusal olmaması ile dengelememiz gerekir.” Karizmatik Castaneda, inorganik varlıkları tarif ederken, belli ki onlarla uzun zaman geçirmiş ki şaşırtıcı inandırıcılıkla kanıtlıyordu; birleşişim noktası, yerinden oynatıldığında başka diyarlara gidebileceğimiz, kürek kemiğinin hizasından bir el boyu ilerisindeki yer; ışıklı yumurtamızın parlaklığını çalan ve yalnız aşırı bencillik döküntülerini bırakan, sürekli olarak insan ırkının farkındalığı ile beslenen yağmacı evrendeki “uçucular”.


O, bunlardan hiçbirini icat etmedi, yalnızca doğruluklarına ısrar etti. “Biliyorsun ben çılgın değilim. Eh! Belki birazcık çılgınım ama komik olacak kadar değil!”


O, aynı zamanda büyüleyici, enerjik, sağlıklı ve neşelidir. Ve açılış konuşmasının sonunda, Castaneda bir röportaj için beklenmedik bir şekilde yazarı yemeğe davet ederek bu isteği cevapladı.


Anaheim'deki bir kahvede, Castaneda'nın karşısında oturmakla, herhangi birinin birleşim noktası kolaylıkla yerinden oynayabilir. Yazar daha sonra doğrusal olmamayı kalbinde hissetti, yemek ile seminer konuşmaları arasında gidip gelirken, Castaneda'nın esas fikirlerini açıklarken kullandığı konuşma şekline kendini verdi. Hepsinden başka, Castaneda don Juan'ı, iki ışıklı küresi olan bir varlık, nagual, baş büyücü, olarak değiştirmiş, ve eğer bu bir nagual için yeterli derecede iyi idi ise, bir diğeri için de iyidir demiştir.


Masada birkaç Tensegrity uygulayıcısı ve Castaneda'nın yardımcısı olan, hareketleri derleyip seminerlerde adım adım öğreten üç tane chacmool(*) şaman kadını vardı.


“Sihirli Geçişler, tüm bu zaman zarfında yaptığınız bu muydu?” diye sordum Castaneda'ya.


“Hayıııır … çok tombuldum,” dedi. “Don Juan, bedenimi iyi durumda tutmam için sihirli geçişlerin akıldan çıkmayacak bir kullanım şeklini tavsiye etti. Fiziksel etkinlik olarak kast ediliyorsan, evet, yaptığımız buydu. Hareketler aynı zamanda, farkındalığımızın, ışıklı bir küre, özel bir yapıştırıcı ile birbirine yapışık tutulan bir enerji alanı kümesi olduğumuz, fikrine odaklanmasına etki eder.

“Tensegrity Tolteklerin t'ai chi'si? Yaquilerin yoga'sı mıdır?” diye sordum.


“Tensegrity'yi yoga veya t'ai chi ile kıyaslamak mümkün değil. Farklı bir kökeni ve farklı bir amacı var. Şaman kökenli ve şaman amaçlıdır. Varlık olmamızla ilgili nedenle ilişkilidir. Varlık olma nedenimiz ise, sonsuzlukla yüzleşmektir.”


“Öldüğümüz anda hepimiz sonsuzlukla yüzleşeceğiz,” dedi. “Neden en zayıf olduğumuz anda, bozulduğumuz anda yüzleşeceğiz? Neden en güçlü olduğumuz anda yüzleşmiyoruz? Neden şimdi değil? Pragmatik olarak yüzleşmek gerekiyor. İdeal oluşlara izin verilmiyor.”


“İsa tüm bunların neresinde? Buda bunun neresine uygun düşüyor?”

“Onlar hepsi ideal oluşlar,” diye Castaneda cevapladı. “Gerçek olmak için çok büyük, çok devasa. Onlar tanrısal. Biri Budizm'in Prensi, diğeri Tanrının Oğlu... İdeal oluşlar pragmatik hareketler için kullanılamaz.”


“Algılamanızı, yorumlama sistemini kırması için serbest bırakmalısınız – ağaç bir ağaçtır ve tamamen enerjidir – bu bir pragmatik harekettir. Şamanın uğraştığı şeyler fazlasıyla uygulanabilirdir. Normal tarihi gerçekliğin karakteristiklerini kıran sihirli geçişler, bunun için, yalnızca bir tavırdır.


Castaneda din konusunda çok olumsuzdu. Fakat bu, sizin bildiğiniz sert bir eleştiri tarzında değildi: “Bırakın İsa çarmıhta kalsın. O, orada çok mutlu! Dedi don Juan, 'Onu rahatsız etme, bırak öyle kalsın. “Neden orada çarmıha gerildin?” diye sormayın ona. Muz yerken sana nedenini açıklamaya çalışacak.' Ben böyle yaptım. O bana selam, ve hoşça kal dedi.”


Garson gelip siparişlerimizi aldı. New Age disiplinlerine en iyi uyacak seçenekler olarak, bonfile, pirzola, ve file mignon arasında tartışma olduğu gözüküyordu.


“Büyücüler der ki, marul da yesen, biftek de, duyarlı bir varlıksın,” chacmool Kylie Lundahl açıkladı. Chacmool, harfi harfine, Meksika piramitlerindeki, devasa büyüklükteki arkaya yatmış şekilde bulunan muhafız tasvirlerine verilen isimdir. Castaneda seminerinde yaptığı kapanış konuşmasından sonra onları rahatlatmak için yanına almıştı. Hiç kimse savaşçının yolunun kolay olduğunu söyleyemez.


-------

(*) CHACMOOL = 1) En eski Maya Bereket Tanrısı, dört ana yönde yaşayan ve ekinlerin yetişmesi için yağmur yağdıran bir tanrıdır. Yağmur yağdırması için su kabağı taşıyan bir rahip dans ederken gök gürültüsü sesleri çıkarır ve parlak kılıcını yıldırım gibi sallar, bu arada görevli şaman merasime katılanlara bal likörü dağıtır, ve daha sonra hepsi birlikte tanrı için verilen şölene katılırlar. 2) Maya Bereket Tanrısının takipçisi olan şaman. 3) Meksika'daki maya piramitlerinde arkaya doğru yatmış durumda, elleri karnındaki bir kaseyi tutan ve muhafız olduğuna inanılan heykel. Ç.N.

-------


Castaneda çavdarda eritilmiş peynir ile beykın ve kızarmış patates sipariş etti.


“Tortillayı sarmalanmış bir gizem, bir muamma,” olarak tanımlamış don Juan, ve Castaneda'da bunu sürdürmüştür. Tracy Kramer ve Cleargreen Inc., seminerleri organize eden temsilcisi, Santa Monika'da bulunuyordu. Castaneda'nın burada ne kadar zaman harcadığı belirsizdi. Eğer seminer sözü tam anlamı ile kabul edilseydi, bir yerlere varlık vergisi ödenecekti.


“Ben burada yaşamıyorum,” dedi Castaneda. “Ben hiç burada değilim. Ben her zaman bir şaşırtmaca kullanırım. Ben Meksika'dayım. Hepimiz, zamanımızı burada olmak ile, tanımlanamayan bir şey tarafından çekilerek, başka diyarlarda ziyaretçi olmak arasında bölüyoruz. Fakat sen bununla ilgili olarak konuşmaya başladın, ve böylece tam bir avanak gibi ses vermeye başladın.


“Bir keresinde bir röportajdaydım. Yazarın ilk söylediği şey, “Bana senin bir kargaya dönüştüğünü söylediler. Bu doğru mu? Hahahaha!” dedi. Özneler arası kavramını anlatmaya çalıştım. “Pfhhhh! Bana evet veya hayır de.” dedi. Bende “Hayır” dedim.


“Neden fotoğrafının çekilmesini ve sesinin kaydedilmesine izin vermiyorsun?” diye sordum.


“Kayıt edilmen, zamana sabitlenme yoludur,” diye Castaneda cevapladı. “Hareketsiz dünya, hareketsiz resim, bunlar büyücünün anti-tezidir … belki Castanedanın bir çizimini görmüşündür [Psychology Today Aralık 1977 sayısı, Richard Oden tarafından çizilmiş]. Çekilmiş bir fotoğraf yoktu onun için o, bunu çizdi. Bu 30 sene önce idi. Ve hiç de güzel değildi. Yeniden çizmeye karar verdi. Başarısızlığa uğramıştı.”

Fotoğraflar halen bütünün kendisi değildir. “Tanrının dünyası değişmezdir,” dedi, “O bir yaşayan evrendir. Akışta olan yaşamda olandır. Değişmeyen bir dünya ölü bir dünyayı tanımlar. Değişime zorlanan bir evrende, yazılmış bir dünya nasıl değişime zorlanmayacaktır? Bu hayvan dolduran birinin dünyasıdır.”


Castaneda'nın erimiş peynirli sandviçi geldiğinde, çavdar, çavdar ekmeği ile karıştırılmıştı. “Nedir bu? Çikolata ekmeği mi?” diye sordu, geri göndermeden önce. Benim zihnim dünyaların ötesindeydi, belki de Oaxaca'da bir banktaydı.


“Kartalın Armağanı, kitabına göre, don Juan Matus ölmemişti, o 'içten yanmıştı'. Sen ölecemisin, yanacakmısın?”


“Ben bir geri zekalı olduğumdan, eminim ki öleceğim,” diye cevapladı Castaneda. “Keşke onun yaptığını yapabilecek bütünlüğe sahip olabilseydim... Yapamayacağım korkusu var bende. Keşke yapabilseydim. Kafamı –her iki kafamı- bununla yoruyorum.”


En az on yıl öncesinde Castaneda'yı “Yeni Asrın babası” olarak betimleyen bir makaleden bahsettim.


“O 'dede' idi!” diye itiraz etti. “Lütfen beni amca, veya kuzen diye betimleyin, dede değil! Charlie amca yapacak. Bir şeyin dedesi olmayı, çok boktan buluyorum. Ben yaş ile savaşıyorum, bunaklık ve yaşlılıkla, senin inanamayacağın kadar. Don Juan ile karşılaştığımda bunaktım, 35 sene savaşmam gerekti...”


“Genç ve dinç olmak bir şey değil,” dedi Castaneda. “Yaşlı ve dinç olmak, işte bu büyücülüktür!”


Castaneda kimin için bir belirsizlik yaşam tarzı ise, acımasızca izlemek, her ikisidir. Ve yaşı, bir adamın hissini anlaması için, iyi olan bir yerdedir.


Günümüz Yazarlarına göre, Castaneda'nın doğum tarihi ve yeri 25 Aralık 1931, Sao Paulo Brezilya'dır; göçmenlik kayıtları ise 25 Aralık fakat 1925 ve Cajamarca Peru olarak gözükmektedir; başka kaynaklar ise 1930'ların sonu gibi. New York Times makalesinde ise 1981 yılında onun 66 yaşında olduğunu yazmaktadır.


Böylece, o 60 ile 80 arasında bir yerdedir, büyük ihtimalle 64 veya 70. Benzer bir şekilde güvenilir kaynaklar UCLA antropoloji doktorasını 1970 ve 1973 yıllarında aldığını söylemektedir. Başka bir sözle, bu kaygan organik bir varlıktır.


İnorganik varlıkları sordum.


“Bilince sahipler, fakat bir canlı varlığınınki gibi değil,” diye Castaneda cevapladı. “Neden farkındalık ayrıcalıklı canlı varlıkların sahipliğinde olmaktadır?”


Rüya Görme Sanatı, Castaneda'nın anlattığı bir olay ile bitiyor, 70'lerin ortasında o ve Carol Tiggs Meksiko City şehrindeki bir otel odasında “rüya” görüyorlardı, ve Tiggs bu rüyalarda kayboldu. (O, “uçucuların” yiyemediği bir bilinç durumu olan “ikinci dikkatte” bir seyahatte idi.) Castaneda'ya göre, O, 10 yıl sonra Santa Monica'da bir kitapçıda konuşmasını yaparken geri geldi.


Tensegrity'nin “büyülü geçişleri” ni derleme dürtüsünü sağlamak için yeniden oluşturulmuş olan Tiggs'ti, Castanedaya göre, don Juan dört müride farklı çizgileri sürekli değişen büyülü geçişleri öğretti. Diğer ikisi, Florinda Donner-Grau ve Taisha Abelar'dı, her birinin çömezliğinin Castaneda tarafından farklı işaretlenmiş, fakat onun tarafından onaylanmış yetenekleri vardı.

Geçen 10 yılda grup, “geçişleri sabitledi,” insanlar tarafından kullanılabilir\ yeterli bir kapsam üzerene fikir birliğine ulaştı. Eğer Tensegrity hareketleri (isim iskelet etkinliği ile ilgili mimari bir terimden türetilmiş, “gerilim” ve “bütünlüğün” mutlulukla birleşimidir.) sıkça sevimsiz ve sert karakterli görülse de, bir etkinin ortaya konması için tasarlanmıştır.


“Bir keresinde, başka bir gezegenden gelen yaratıkların ortaya çıktığı, güzel bir kurgu-bilim filmi seyretmiştim,” dedi Castaneda, “algıda çoook yavaş bir değişim oluyordu, benim dediğim onun gibi değil. Bunun gibidir, 'Yürü kim tutar seni!' Sıradan algının karakteristiklerini iptal edersin. Soyguncu bir haydut gibi girersin içine. Neredeyse anında, soyguncu haydut geri gelir. Bir anda. Fakat anlar uzadıkça uzar.”

Chacmool'lar belki de silindiler ama Tensegrity halen yaşıyor. Don Juan'nın tüm dört müridi tarafından verilecek gelecekteki seminerlere öncülük etmek için, savaşçı muhafızların -ve mavi izci adında bir inorganik varlık- yeni bir biçimi başlatıldı.


Don Juan, bildiğimiz dünyanın, bir dizi kültürel olarak kafamıza sokulmuş “anlaşma” ile “tanım”, ve yalnızca gerçekliğin bir versiyonu olduğu önermesini yapmıştır.


“Eğer zihin ile ararsan, açıkça devamlı tekrarlanan bir durum dışında, seni hiçbir yere götürmeyecek. Bilimde, devamlı tekrarlanan sorular kendilerini ispatlıyor. Bu bizim bilimin sanatıdır … 'Tüm bunlar değişkendir, başka bir şey değil.' Biz sahte kontrol şampiyonlarıyız -sorunu yönetilebilir bilim seviyesine alçaltıyoruz. Ne fantezi!”