Forum'a geç

Sessiz Bilgi

Tek yol içsel sessizlik!

Giriş yapmamışsınız. Lütfen kayıt olun ya da giriş yapın.

Evrende, şamanların niyet dediği, ölçülemez, betimlenemez bir güç mevcuttur; ve tüm kâinatta var olan kayıtsız şartsız her şey bir bağlantı hattıyla niyete bağlıdır. Sessiz Bilgi, niyetle dolaysız temastan başka bir şey değildir.


Cevap Yaz

Cevap Yaz

Yeni bir cevap yaz

Kullanabileceğiniz araçlar: BBCode Resim

Formu göndermeden önce kalın yazılmış yerler tamamlanmalıdır.

Ziyaretçiler için doldurulması gereken bilgiler


Gerekli bilgiler

Önceki mesajlar (son yazılandan ilk yazılana doğru)

1

Bu makalenin önceki örneği Amerikan Antropoloji Birliğinin Philadelphia'daki Yıllık Toplantısında 4 Aralık 1998 tarihinde sunulmuştur.


Şamanlar eskiden beri insanların diğer tüm biyolojik formlarla birlikte tamamen doğanın bir parçası olduklarının ve bunlardan üstün olmadıklarının prensibini benimsemektedir. Bu “pagan” prensibi diğer birçoğu gibi Avrupalı Şamanların Engizisyon tarafından infaz edilmeleri için yeterli bir nedendi ve ayrıca başka yerlerdeki yerli Şamanlar da aynı şekilde, erkek ve kadınların bu görüşteki kaynağının Kutsal kitaba karşı olduğu düşünülmüş ve Batılı misyonerler tarafından mahkum edilmiştir. Aslında, Darvin'in “Türlerin Kökeni” (1) ve “İnsanın Türeyişi”ne (2) kadar, ve gerçekte sıklıkla isteksizce, insanlığın diğer yaşam formlarına benzerliğinin genel tanımlamasını Batılılar beyan etmeye başlamamıştı. Başka bir değişle, Batı, sonunda bilimin kanalı ile, uzun zamandan beri Şamanları infaz ettiğini ve alay konusu yaptığını benimsemiştir.


Şamanizmde bir diğer basit kesin prensip iki gerçekliğin olduğu ve her birinin algısının kişinin farkındalık durumuna bağlı olduğudur. Bu nedenle, “Olağan Farkındalık Durumunda” (OFD) olanlar için yalnızca “Sıradan Gerçeklik” (SG) algılanır. “Şaman Farkındalık Durumunda” (ŞFD) olanlar ise “Sıra Dışı Gerçekliğe” (SDG) girmeyi ve algılamayı başarabilirler. Bu her ikisi de gerçeklik olarak adlandırılır çünkü, her biri ile deneysel olarak yüz yüze kalınmıştır. Her birinin kendi bilgi formları ve insan varlığına uygun olduğu geçerliliği kabul edilmiştir. (3)


SDG anlaşmaya dayalı bir gerçeklik değildir, eğer gerçekten de öyle olsaydı, Şaman uygulayıcıların bir işlevi olmazdı, bunun için farkındalık durumlarını değiştirmek kendi sorumluluklarındadır ve bu nedenle de diğerlerinin algılayamadıklarını başarı ile algılayabiliyorlar. Şaman uygulayıcılarının ayırt edici bir diğer niteliği de, başkalarını şifalandırma ve yardım etme amacı için, kendi istekleri ile bu gerçeklikler arasında ileri geri hareket edebilme yeteneğidir.


Sonuç ilke ise, sıra dışı gerçeklikte karşılaşılan bireysel formların kendilerinin gerçek olduğudur. Buna “ruh” adı veriliyor, ve Şaman uygulayıcılar tarafından ilk elden onlarla etkileşiliğinden gerçek olduğu kabul ediliyor. Bu etkileşim tüm hislerle doğrudan algıyı gerektirir. Bir başka deyişle, Şaman uygulayıcısı için, ruhun varlığı bir inanç veya varsayım değil fakat deneysel bir gerçektir. (4) SDG te, Şaman uygulayıcılar her zaman ruhları görür, dokunur, koklar, ve duyarlar; bu nedenle bunu diğer insanların sıradan gerçeklikle karşılıklı etkileştikleri gerçek gibi bulurlar. Bir çok uygulayıcı çalışırken karşılaşılan ve şifalandırma ile kehanette sıklıkla mucizevi yardım sağlayan varlıkların kişisel yardım, veya koruyucu ruhlar olduğunu fark eder.


Bir diğer karakteristik Şaman ilkesi ise, insanlar dahil,tüm türlerin yaşayan üyelerinin tinleri, veya ömür boyu süren kişisel ruhları vardır. Ben tin'i varlığın bireysel yaşam için gerekli olan ruhsal özü olarak tanımlıyorum. Bu döllenmekten veya doğumdan itibaren ölüme kadar, derecesi değişebilir olmasına rağmen, mevcut bulunuyor. Ölüm durumunda, doğumdan önce olduğu gibi, tin var olmaya devam ediyor, ama sürenin uzunluğu her bir tanımlanabilir varlık için değişmektedir. Şaman uygulayıcılar için, tinler, diğer ruhlarla da olduğu gibi, tanımlanabilir varlıklardır çünkü onlarla sıra dışı gerçeklikte doğrudan karşılaşılır.


Ben Üst Amazondaki iki farklı kabilenin Şamanları tarafından eğitildim ve aynı zamanda Şamanizmin altında yatan kültürler arası ilkeleri ve uygulamaları ortaya çıkarmak için dünya çapında ve geniş ölçüdeki araştırmalar ve sonuçları ile meşgul oldum. Bu esasları “Temel Şamanizm” olarak adlandırdım.


Şamanizm, ruhların gerçekliğine inancı nedeniyle, Batı bilimi tarafından uzun zamandır kabul edilmemektedir. Tanrıya, bir ruh olmasına rağmen, ara sıra dua edilmektedir,Einstein'ın sıklıkla yaptığı gibi, “ruh” veya “tin” ayrıca lanetlenmişlerdir ve paradigmanın kabul edilmeyen kısmıdır.


Bu tutumun, Rönesans ve Reformlar esnasında Galileo ve Copernicus gibi öncü bilim insanlarına, Kilise tarafından yapılan saldırıların, kendi tarihi kökenleri vardır. Bir tepki olarak, “Aydınlanma Çağında”, Batı bilimi ve tıp, ruhların ve tinlerin var olmadığını ve bu nedenle bilimsel araştırma ve tıp uygulamaları için uygun olmadıklarına karar vermiştir. Bu durumun tarihsel olarak anlaşılabilir olmasına rağmen, devamında bu günkü bilimin parametrelerine göre ise kesin olan bu olguların var olamayacağına dair önsel bir hüküm vererek sınırlar.


Batı bilgisindeki ilerlemenin sınırlı olması, tin dahil, ruhların var olamayacakları inancı, Achille'in topuğu olan, kısmen ispatlanmamış bir inanç üzerine kurulan, budanmış bilimin bu şanssız durumun sonucudur. Aslında, tabi ki, bilim hiçbir zaman ruhların varlığının tersini ispatlamamıştır. Ve hatalı olduğu veya tersi ispatlanmayan teori, bilimsel yöntemin temel taşıdır. (Popper) (5) Ruhların varlığının teorisi hatalı olduğu ispat edilmediği sürece, mantıksal olarak bilim tarafından görmezden gelinemez. Başka bir değişle, bilimin bu konudaki durumu tamamen bilim dışıdır, ve ironik olarak bir inanç meselesidir.


Olağan olarak, ruhların varlığı ve nitelikleri üzerindeki deneysel araştırmalar fazlasıyla Şamanlara bırakılmıştır. Binlerce yıldır ve binlerce farklı kültürde, birbirinden bağımsız olarak beş farklı kıtada, onlar hastaları ile, ve sıklıkla da ölüm kalım durumlarında,sayısız şifa deneyimi geçirmiş, ve ruhların gerçekliği teorisini tutarlı olarak destekleyen sonuçlara ulaşılmışlardır. Bu nedenle, temel yerli Şaman uygulamaları tüm dünyada dikkat çekecek derecede tutarlıdır.


Benim ruhlarla çalışmalarım ilk elden ve kişisel olarak 1961 yılında başlamıştır. Sonra, 1964 ve 1973 yıllarında Üst Amazondaki iki farklı kabilenin Şamanları tarafından eğitildim ve aynı zamanda Şamanizmin altında yatan kültürler arası ilkeleri ve uygulamaları ortaya çıkarmak için dünya çapında ve geniş ölçüdeki araştırmalarla meşgul oldum. Bu esasları “Temel Şamanizm” olarak adlandırdım.


Kendi Şamanizm ve Şaman şifası çalışmalarıma ek olarak, 1970'lerin başında kendilerine veya başkalarına pratik uygulamalar yapabilmeleri için Batılılara Temel Şamanizmi öğretmeye başladım. Takriben son on yıl esnasında, bu eğitim uğraşımda, kar amacı gütmeyen bir organizasyon olan ve Şamanizm ile Şaman şifası için dünya çapında araştırma, yenileme ve eğitim çalışmaları yapmak için kurulan Şaman Çalışmaları Vakfının, Uluslararası Fakültesindeki meslektaşlarımdan yardım aldım.


Temel Şamanizmin eğitimi ve basit prensiplerinin kullanımı, Batıda ve diğer yerlerde şaman şifasını hızla canlanması için teşvik etti. Herhangi bir kültürel geleneği taklit etmeden, ancak temelde yatan kültürler arası ilkelerin öğretilmesi, yani temel Şamanizm, özellikle kültürden bağımsız bir sistem isteyen ve çağdaş yaşam tarzlarına kaynaştırıp benimseyen Batılıların kullanımı için uygundur. Bugün temel Şamanizm Batının çoğu yerinde şaman uygulamalarının baskın yöntemidir.


Temel Şamanizm konusundaki bazı ilkelerin ve uygulamaların kısa bir tanıtımı “Şamanın Yolu” (6) kitabımda bulunabilir. Ancak, hem temel hem de ileri derecedeki Şamanizmin en önemli uygulamaları yazılı basında bulunamaz. Daha doğrusu, bu tecrübelerin kişiden kişiye aktarılması temeline, örnek olarak, ruhlarla doğrudan iletişim kurmaya, ve kişisel tecrübe ve uygulamalara dayanan bir eğitimdir. Ayrıca, bu tecrübelerin bilgisi kelimelerle ifade edilemez ve bu da katılımcı olmayan Batılı gözlemci ve görüşmeciler için anlatılabilir bir olgu değildir.


Temel Şamanizmin gelişmesi, kadim Şamanların şifa, kehanet, ve diğer uygulamalarının sürekli deneyimi olan kültürler arası saha çalışmaları ve araştırmaları ile bu yöntemlerin alıcılarla olan uygulamaların birleşiminden kaynaklanmaktadır. Tekrar tekrar söylüyoruz ki, ruhların varlığını, Şaman yöntemlerin kullanılmasındaki başarımızın tutarlı ve kesin bir açıklaması olduğunu bulduk.


Şimdi, Şaman araştırması yapmak isteyenlere yardım etmek amacıyla, kişisel olarak benim Şamanizmde son otuz sekiz yılda geliştirdiğim uygulama, araştırma ve öğretimin, kısaca araştırma stratejisinin ana hatlarını çizmek istiyorum. Bu yalnızca benim değil, aynı zamanda Şaman Araştırma Vakfının da stratejisidir.


Başka bir şekilde söylemek gerekirse, Şaman Araştırma Vakfı, Şamanizmin ruh biliminde öncü bir laboratuvardır, ve öğrencileri ruhlarla ilgili bilgilerini kişisel şaman uygulamalarında başarılı sonuçlar almak için kullanmayı öğrenirler.


Bu stratejinin temeli Şaman kültürlerindeki birikmiş ruhsal bilgilere uymaktır. Böylece, yerli kişiler bir nesne yerine bir öğretmen olarak görüldü. Farz edelim ki onların öğretisi tuhaf veya akıl almaz olarak görülüyor, bunu onların değil bizim kendi sorunumuz, ve açıkça onların koşullarını daha çok öğrenmemiz gerektiği olarak görelim. İlk bakışta, onların ifadeleri veya iddiaları ne kadar olanaksız olarak gözüktüğü önemli değildir, bizim başlangıç varsayımımız onların ne söylediklerini bildikleri olmalıdır. Onların bakış açıları prematüre Batı uygulamalarının açıklayıcı paradigmaları ile dönüştürülmemelidir. Altını çizerek söylenmelidir ki, onlar günahkar oldukları ispatlanana kadar akıl ermez olarak kabul edilmelidirler, ve genellikle onların günahkar olduğu ispatlanmadığında bizim suçlu olduğumuz ortaya çıkmıştır.


İlk elden elde edilen tecrübelerin bilgisi nerede ve ne zaman olursa olsun Şamanizmin ve Şaman şifasının muazzam kavrayışını aktif bir biçimde yarar sağladığı görülür. Böylece, stratejimin bir diğer basit görüşü de, çağdaş antropolojik açıdan, ciddi bir katılımcı gözlemin, veya “köklü katılımın” basitçe bir izleyici ve görüşmecisi olmak yeterli değildir. Bu ifadeler daha kullanılmadığı zamanlardaki köklü katılımın erken dönem örneklerine, etnolog Frank Cushing (Zuni kabilesinde ruhsal uygulamalara katılan) ve James Mooney (Çayırların Ruh Dansına katılmış ve Yerli Amerikan Kilisesinin kurulmasına yardım etmiştir) dahildir. Onlar, genellikle antropolojik saha çalışmalarındaki katılımcı araştırmanın uygulamalarının geleneksel sınırların ilerisine geçmiş, ve çalıştıkları kişilerle sıradan gündelik işlerin ilerisindeki alanlara girmişleridir.


Etnografik raporların karşılaştırmalı çalışması da uygulamaların devamlılığını ortaya çıkarması açısından stratejinin sonuca götüren çok önemli bir parçasıdır, ki bu egemen Batılı bilimsel standartlara göre, imkansız olduğu dikkate alınmıştır. Bunlar, Şaman yolculuğu ile başka dünyalara gitmeyi, parçalanmayı, cinneti ve cin çarpmasını, ölülerle iletişimi, medyumluğu, tamamen yabancılara yapılan ayrıntılı ve başarılı kehanetleri, ve mucizevi şifalandırmaları içermektedir. Stratejinin sonrasında operasyonun temel esasları, bu tür denemelerin sonuçlarının tekrarlanabilir olmasının ortaya çıkarılmasına bağlı olmasıdır. Bunlardan biri sevecen koruyucu (rehber) ruhların Şaman uygulayıcısının hastalığı, ağrıyı ve ruhsal cehaleti dindirmesine destek için hazır olmasıdır. Bu ilkelerin uygulanması, sonuçların başkalarınca tekrarlanmasını sağlar.


Bu deneysel stratejide, hem tümevarım hem de tümdengelim birbirine bağlı bir rol oynamaktalar, ancak araştırmanın erken safhalarında özellikle tümevarım önemlidir. İlerleme sağlandıkça, tümdengelimli ilkeler ortaya çıkar ve daha sonra tahmin edilebilir sonuçlar sağlamak için kullanılır. Ruhların gerçekliği de dahil olmak üzere, bu ilkeler kullanıldığında, sonuçlar çok tekrarlanabilir olduğundan kalabalık öğrenci grupları için tecrübe kaynaklı deneysel eğitimde kullanılabilirler ve tahmin edildiği gibi kendi kişisel deneyleri için güvenilir sonuçlar alınır. Başka bir şekilde söylemek gerekirse, Şaman Araştırmaları Vakfı Şamanizmin ruhlar bilimi öncüsü bir laboratuvardır, ve öğrencileri, ruhların bilgisini kendi şaman pratiklerinde başarılı sonuçlar elde etmek için kullanmayı öğrenirler.


Ruhun varlığı ilkesi de dahil olmak üzere Temel Şamanizmin ilkelerini kullanarak, ileri seviyedeki öğrenciler, rehber ruhlarının da yardımı ile, yalnız şaşırtıcı şifalandırmalar gerçekleştirmelerinden başka, aynı zamanda klasik halk Şamanlığı becerileri olan ve Kuzey Amerika ve Kutup yerlilerinin o veya bu şekilde “bağlanmış şaman” veya “sallanan örtü” olarak bilinen törenlerden birini de yaparlar. Eğer yalnızca seyirci olsalardı, zihinlerinin bir köşesinde bir ihtimal bunun hileli olduğu, alışılmış sorusu kalacaktır. Ancak, gerçekten uygulayıcı olduklarında ve sıkı bir şekilde iplerle bağlandıkları halde aniden ipler çözüldüğünde (7) ilk elden burada hilenin bulaşmadığını bilecekler.


Bu tür olgular bilimsel sıkılık ilkesi (*) ile açıklanabilir; ve bu sıkılık açıklaması ruhların gerçek olduğunun basit bir kanıtıdır. Bu durum, Şaman olgularında birinin ruhlar dışında bir açıklamadan kaçınması gerektiğini önermez. Şimdiye kadar, her nasılsa, anlaşılmaz olan Şaman olgularını ruhların gerçekliği dışında bir ruh dışı açıklama ile ispat edilememiştir, ki bu şaşırtıcı değildir çünkü bu olgular binlerce yıldır kültürler arası Şaman kaynaklarınca denenmiş ve desteklenmiştir. Bunları deneyen kişiler tipik olarak, okumuş ve beyaz laboratuvar giysileri giyen çok saygıdeğer kişiler değildi ve denemelerini hastaları veya müşterile ile değil, sıklıkla ölüm kalım şartlarında yapıyorlardı.


Buradaki amacım bu görüşlerdeki herhangi birilerinin basitçe kelimelerle aklını çelmeye kalkışmak değildir; yani, okuyucunun benim haklı olduğuma güvenmesidir. Bunun gibi sıradan gerçeklik ikna yöntemleri Şamanizmin ve Şaman öğretisinin stratejisi değildir. Şamanizm inanç değil bir bilgi yoludur; ve bu bilgi bu gerçeklikteki benden veya bir başka birinden gelmemektedir. Ruhların gerçekliği de dahil olmak üzere, bu bilgiyi elde etmek, şamanın yolunu adımlamak ve deneysel kanıtları kazanmak gereklidir.


Yol açıktır, ve gerçek bir bilim insanı gibi, ihtiyaç duyulan ilk adım, dürüst bir merak, açık bir zihin, ve biraz da cesarettir. Eşiği bir kez geçtiğinizde, ön yargılar ilk elden deneyimler ile yer değiştirir, ve kendiniz için ruhların gerçekliği ilkesini denersiniz. Bu arada, uygulamada yeni olanlar için küçük bir ikaz: siz ve sizin gerçekliğe bakış açınız artık asla aynı olmayacaktır, kapının eşiğini geçmek yalnız sizin için değil, fakat neticede bilimin karakteristik özellikleri için de büyük bir değişim örneğinin başlangıcı olacaktır, ve bilim artık bundan sonra başlıca toplumların üstün olduğu ve önsel olarak neyin imkansız olduğu ile budanmış olmayacaktır.

Michael Harner


© Shamanism, İlkbahar/Yaz 1999, Vol.12, No.1

Notlar:

1. Darwin 1958.

2. Darwin 1871.

3. Harner 1990: xix-xxii; 21-22.

4. Turner 1992: 15.

5. Popper 1959: 63. 68-69.

6. Harner 1990

7. Harner n.d.


Referans Alıntılar


Charles Darwin

1871 “İnsanın Türeyişi ve Doğal Ayıklanmanın Sexle bağıntısı” New York: D. Appleton

1958 “Türlerin Kökeni” New York: New American Library (Mentor)


Michael Harner

1990 “Şamanın Yolu” 3'ü baskı. San Fransisco: Harper & Row

n.d. Katılımcıların yayınlanmamış deneysel ve olay bilgileri.


Karl R. Popper

1959 “Bilimsel Keşfin Mantığı” New York: Harper & Row


Edith Turner

1992 “Ruhların Gerçekliği” 15.ci gözden geçirme.


Ç.N.

(*) “Principle of Parsimony” - Sıkılık İlkesi : Bilimsel teoriler veya açıklamalar arasında karar vermek için kullanılan bir kriter olan bir olgunun her zaman en basit açıklamasının, yani en düşük düzeydeki mantık sıçramasına ihtiyacı olanın, en az varsayımda bulunanın seçilmesidir.

14.cü yüzyıl filozofu olan Occamlı William'dan sonra “Occam's Razor – Ockham'ın Usturası” olarak da adlandırılır.


Çeviri : Aki