Forum'a geç

Sessiz Bilgi

Tek yol içsel sessizlik!

Giriş yapmamışsınız. Lütfen kayıt olun ya da giriş yapın.

Evrende, şamanların niyet dediği, ölçülemez, betimlenemez bir güç mevcuttur; ve tüm kâinatta var olan kayıtsız şartsız her şey bir bağlantı hattıyla niyete bağlıdır. Sessiz Bilgi, niyetle dolaysız temastan başka bir şey değildir.


Cevap Yaz

Cevap Yaz

Yeni bir cevap yaz

Kullanabileceğiniz araçlar: BBCode Resim

Formu göndermeden önce kalın yazılmış yerler tamamlanmalıdır.

Ziyaretçiler için doldurulması gereken bilgiler


Gerekli bilgiler

Önceki mesajlar (son yazılandan ilk yazılana doğru)

15

nagualiceride Adlı Üyeden Alıntı:
Karga Adlı Üyeden Alıntı:

Praksis'in yaklaşımını tam anlayamadım.İşini sevmiyor ama bilinçli bir şekilde bu sevmeme durumunun sebebinin izini sürüyorsa bu zavallılık mıdır?

İzini sürmek için kısa bir süre yeterlidir. En iyisi kağıt kalem alıp liste yapmak ve sonra o maddelerin özetlenecek anılarla bağlantısını bulmak ki altmetinler, duygu veya inançlar aynıdır. Kendi izimizi sürmek için koca bir geçmiş var, kendi kişisel hikayelerimiz. Genelde döngüler, özetleme yapılacak en acil- en erk çalan yere dair iz verir.

Çalışmak yorar, ama aile de yorar, ormanda kaybolmak da yorar. "Ben'ini eğitmek için sevmediğin iş mi kaldı yani en son?" dememek lazım. Çünkü o zaman bu soruyu herşey için sorabilir insan. Benini eğitmek için aile mi kaldı en son, denizde kramp mı kaldı en son gibi. Her şey kullanılmalı. En sona en başa bakmadan. O anda neyle ilgiliysen o. Başlıkta konu iş olduğuna göre yaptığımız işleri nasıl kullanacağımızı konuşmalıyız, bu mu kaldı demeden. Ayrıca şunu bilirim şunu söylerim, konu ne olursa olsun ister iş, ister aile, ister okul sevmediğin durumlar çok öğreticidir. Sevmediğimiz durumlara iyi bakmalıyız.

Savaşçı, bu durumda erk tasarrufuna göre hareket etmeli. O işyerinde kalmak erkinden çok çalıyorsa- erki yetmiyorsa yağmacı duygu, düşünce üretmeden durmaya, kontrollü delilik yapmaya- o zaman çıkmalı ancak erkin çoğunun da hayatta kalmaya harcanmaması gerektiği unutulmamalı.

Alma-verme, ağ değerlidir.
@thedreamsofbody - Bedenin Rüyaları
@bodycontentcrator - fiziksel bilişsel arayış için fizikselde buluşma ağı(İstanbul)
@samanizmturkiye ucretsiz bilgi paylasımı insta hesapları


Hayatı tonali de sağlıklı ve yeterli derecede "al"arak yaşamayı hak ediyoruz. Sistemler hakkımız olanı almayı unutturmaya çalışıyor. Hatırla... Yeterli derecede almayı ve vermeyi hak etmek ve onun sorumluluğunu taşımak, somutta ve soyutta. @anatoliancircle da ek olsun, tüm bunlar ve özetlemenin gerektirdiği erkeyi bulamayanlar için çember teknolojisi ❤️

14

Karga Adlı Üyeden Alıntı:

Praksis'in yaklaşımını tam anlayamadım.İşini sevmiyor ama bilinçli bir şekilde bu sevmeme durumunun sebebinin izini sürüyorsa bu zavallılık mıdır?

İzini sürmek için kısa bir süre yeterlidir. En iyisi kağıt kalem alıp liste yapmak ve sonra o maddelerin özetlenecek anılarla bağlantısını bulmak ki altmetinler, duygu veya inançlar aynıdır. Kendi izimizi sürmek için koca bir geçmiş var, kendi kişisel hikayelerimiz. Genelde döngüler, özetleme yapılacak en acil- en erk çalan yere dair iz verir.

Çalışmak yorar, ama aile de yorar, ormanda kaybolmak da yorar. "Ben'ini eğitmek için sevmediğin iş mi kaldı yani en son?" dememek lazım. Çünkü o zaman bu soruyu herşey için sorabilir insan. Benini eğitmek için aile mi kaldı en son, denizde kramp mı kaldı en son gibi. Her şey kullanılmalı. En sona en başa bakmadan. O anda neyle ilgiliysen o. Başlıkta konu iş olduğuna göre yaptığımız işleri nasıl kullanacağımızı konuşmalıyız, bu mu kaldı demeden. Ayrıca şunu bilirim şunu söylerim, konu ne olursa olsun ister iş, ister aile, ister okul sevmediğin durumlar çok öğreticidir. Sevmediğimiz durumlara iyi bakmalıyız.

Savaşçı, bu durumda erk tasarrufuna göre hareket etmeli. O işyerinde kalmak erkinden çok çalıyorsa- erki yetmiyorsa yağmacı duygu, düşünce üretmeden durmaya, kontrollü delilik yapmaya- o zaman çıkmalı ancak erkin çoğunun da hayatta kalmaya harcanmaması gerektiği unutulmamalı.

Alma-verme, ağ değerlidir.
@thedreamsofbody - Bedenin Rüyaları
@bodycontentcrator - fiziksel bilişsel arayış için fizikselde buluşma ağı(İstanbul)
@samanizmturkiye ucretsiz bilgi paylasımı insta hesapları

13

İş sevilmez yapılır 
sevmek zarar getirmez tabi :)
yapılan her işin sevilmeyen yanları da olur ama hala o işte ve hala mücadeledeysen demek ki orada ki görev bitmemiş senin kendini tamamlama yolunda sevme sevmeme kısmını aşıp eylem yani yapış durumunu kabullenmen gerek

Veya kaç arkana bakmadan :) tabi bu mümkünse ...

12

Günlük gidişad içerisinde yapa yapa alıştığımız işler aslında sevdiğimizi düşündüğümüz işler olabilir. Bir başka deyişle sevdiğimiz işler bizim rutinimiz haline gelmiş olabilirler. Bu durumda sevmediğimizi düşündüğümüz işler mükemmel "yapmama" eğitimleri olarak değerlendirilebilirler. Yukarda bir arkadaşımızın belirttiği çömeze sevmediği işleri yaptırmak da eğitim düzeninin bir parçası olarak çömeze "yapmama" eğitimi yaptırarak, erke kazanmasına, "dünyayı durdurmasına" yardım olarak düşünülebilir.

11

İş iştir, sevmeye sevilmeye ihtiyacı yoktur.

10

Bir çok öğreti çömezin burnunu sürtüp kibrini törpülemek için sevmediği - aslında layık olmadığını düşündüğü işleri yaptırır.

Kişi sevmediği işi - sevmediğini bile bile bir tür özdisiplinle yaparsa, bundan bir çıkar beklentisi olacağı sadece sevmediği bir işi yapmış olur

9

Evet. Ayrıca bir işi sevip sevmemek nedir onu da düşünmeliyiz. önemli olan ne yaptığımız değil nasıl yaptığımızdır.


Belki bazen sırf iş olsun diye sevmediğimiz bir iş bulup çalışmalıyız. Ne dersiniz dostlar?

8

Praksis'in yaklaşımını tam anlayamadım.İşini sevmiyor ama bilinçli bir şekilde bu sevmeme durumunun sebebinin izini sürüyorsa bu zavallılık mıdır?


Çalışmak yorar, ama aile de yorar, ormanda kaybolmak da yorar. "Ben'ini eğitmek için sevmediğin iş mi kaldı yani en son?" dememek lazım. Çünkü o zaman bu soruyu herşey için sorabilir insan. Benini eğitmek için aile mi kaldı en son, denizde kramp mı kaldı en son gibi. Her şey kullanılmalı. En sona en başa bakmadan. O anda neyle ilgiliysen o. Başlıkta konu iş olduğuna göre yaptığımız işleri nasıl kullanacağımızı konuşmalıyız, bu mu kaldı demeden. Ayrıca şunu bilirim şunu söylerim, konu ne olursa olsun ister iş, ister aile, ister okul sevmediğin durumlar çok öğreticidir. Sevmediğimiz durumlara iyi bakmalıyız.

7

her gün kurtulmak istiyorsan oradan acilen kaçma hissi duyuyorsan, o işi yapmak veya devam etmek için yeterli sebebin yoktur, bırak gitsin :)

ben işimi sevmiyorum, ama beni orada tutan sebeplerimi biliyorum, işimin dayanılmaz olduğu zamanlar için uyguladığım şeyler var ama bu reçete şeklinde değil, duruma-bana-olaya bağlı

6

Sevmediğim işi nasıl değerlendirebilirim. HEr gün kurtulmak isterim, kaçmak isterim. Böyle bir duygu içinde enerjim tükenecektir, ama yani rol mi yapayım? Seviyormuş gibi mi yapayım. Lütfen daha somut öneriler alayım. Tabii eğer bu durumdaysanız ve uyguladığınız bir reçete varsa?

5

kimse sevip sevmediği bi işte çalışmaz, bir iş bulur, onu ya sever ya da sevmez, işini sevmek dangalaklıktır sevmemek zavallılık... çalışmak yorar.

ben'ini eğitmek için sevmediğin iş mi kaldı yani en son?


önemli olan ilişkiler ağı içindeki duruş; iş olur, aile olur, okul olur, arkadaş çevresi olur, bi ormanda kaybolmak olur, denizin altında ayağına kramp girmek olur, olur da olur.

4

Zamurito her zamanki gibi gayet güzel ifade etmiş :) - takipçinim-

sevmediğimiz işler bize harika iz sürme olanakları veriyor, niye sevmediğimiz, neyi kabullenemediğimiz hakkında.

Çalışmak ve hayati zorunluluklar arasında bir seçim yapmak gerek, hem çalışmaktan hoşlanmayıp hem parasız olmaktan şikayet etmek gibi bir durum söz konusu bile değil, seçimlerimizin sorumluluğunu alıp, mevcut koşullar içinde akışkan olmak ideal bir çözüm gibi duruyor.

3

Hep sevdiğimiz işleri yapmak enerji kazandırmıyor mu yani? Sevmediğimiz işleri yapmakla, yapmamak arasındaki dengeyi nasıl kurabiliriz? Çoğu insan işinden memnun değil ama maddi açıdan risk almaktan çekindikleri için işlerini bırakamıyorlar. Bu durumdaki kişiler için enerjinin durumu nedir?

2

bir işi yapmayı seven ya da sevmeyen şey ne? başka bir deyişle, "ben" bu işi yapmayı seviyorum-sevmiyorum, derken kastettiğimiz "ben"e bakmak lazım. bu "ben" gerçekten var mı, yoksa bir kurgu, alışkanlık filan mı?


bir de şu var, hep "sevdiğin" işleri yaparsan, hep "hoş" olmayan, "istenmeyen" durumlardan kaçınırsan kendi izini nasıl süreceksin? don juan'ın dediği gibi, kibrin üstesinden nezaketle gelinmez...

1

Bir çok ruhsal öğreti sevmediğimiz şeyleri yapmamayı önerir. Hemen oradan uzaklaşmamız gerektiğini hayatımızı hep severek yaptığımız şeylerle geçirmemizi tavsiye eder.


Peki bu durumu savaşçılık açısından nasıl değerlendirebiliriz? Sevmediğimiz işlerden uzak durmalı mıyız, yoksa sevmediğimiz işleri de rahatlıkla yapabilmeli miyiz?


Kendi deneyimlerimden yola çıkarsam baştan sevmediğim şeyleri ne yapacağım ki diye bir tavır alırken zamanla kendimi önemsemem azaldıkça sevmediğim işleri de yapabildiğimi hatta bunların benim neşeme, sevincime engel olmadığını farkettim. Başlarda biraz şikayet ediyor insan ama, sonra kendini kaptırmadan yapabiliyor işi ne olursa olsun.


Tabi bir de sindirilmişlik var. Çaresizliği kabullenip sevmediğin işe razı olma durumları. Ayrımı iyi yapmak gerekir.