Forum'a geç

Sessiz Bilgi

Tek yol içsel sessizlik!

Giriş yapmamışsınız. Lütfen kayıt olun ya da giriş yapın.

Evrende, şamanların niyet dediği, ölçülemez, betimlenemez bir güç mevcuttur; ve tüm kâinatta var olan kayıtsız şartsız her şey bir bağlantı hattıyla niyete bağlıdır. Sessiz Bilgi, niyetle dolaysız temastan başka bir şey değildir.


Cevap Yaz

Cevap Yaz

Yeni bir cevap yaz

Kullanabileceğiniz araçlar: BBCode Resim

Formu göndermeden önce kalın yazılmış yerler tamamlanmalıdır.

Ziyaretçiler için doldurulması gereken bilgiler


Gerekli bilgiler

Önceki mesajlar (son yazılandan ilk yazılana doğru)

1

Don Juan, Castaneda'ya büyücülerin açıklamasını şöyle anlatır;  " Hepimizin bir baloncuğun içinde olduğumuzu söyler büyücüler. Doğum anında yerleştirildiğimiz bir baloncuktur, bu. Önceleri açıktır baloncuk, sonraları kapanmaya baslar, ve mühürlenir. Bu baloncuk bizim algılamamızdır. Yaşamımızın tümünü bu baloncuk içinde geçiririz yuvarlak çeperlerinde kendi yansımamızı görürüz. Yansıyan şey bizim dünya görüşümüzdür. Bize doğum anımızda verilen bu görüş önce bir betimlemedir, tüm dikkatimiz onun tarafından çelinip de betimlemenin bir dünya görüşüne dönüşmesine dek de öyle kalır. Öğretmenin ödevi, bu görüşü yeniden düzenlemek, ışıldayan varlığı, velinimetin baloncuğu dışarıdan açacağı ana hazırlamaktır.

Baloncuk, ışıldayan varlığın, bütünselliğine ilişkin bir fikir edinebilmesi amacıyla açılır. Işıldayan varlığı bütünselliğine doğru yönlendirmek dikkat isteyen bir manevradır, onun için öğretmenin içeriden velinimetin de dışarıdan çalışmasını gerektirir. Öğretmen dünya görüşünü yeniden düzenler. Bu görüşe tonal adası adını vermiştim. Bizi biz yapan her şeyin bu adanın üstünde yer aldığını söylemiştim. Büyücülerin açıklamasına göre, bu tonal adası kimi öğelerin üzerinde odaklanmayı öğrenmiş olan algılamamız tarafından yapılmıştır; bu nesnelerin her biri  ve tümü birlikte, bizim dünya görüşümüzü oluşturmaktadır. Çömezin algılaması söz konusu olduğunda, öğretmenin görevi tüm nesneleri, baloncuğun bir yarısında yeniden düzene sokmaktır. Sen artık şu anda, tonalı temizleme ve yeniden düzenlemenin, onun akıl tarafındaki tüm öğelerinin yeniden kümelendirilmesi olduğunu kavramışsındır. Benim ödevim senin sıradan görüşünü karıştırmaktı; ama parçalamak değildi bu, yalnızca yeniden akıl tarafında kümelenmesini sağlamaktı.

Sen bunu tanıdığım herkesten daha yetkin bir biçimde başardın. Bedenin sağ yarısı  tonalın tarafıdır. Öğretmen kendini hep bu yöne doğru yöneltir, çömezine savaşçının yolunu tanıtırken onu mantıklı olmaya, ayıklığa, kişisel ve bedensel sağlamlığa doğru yönlendirir; öte yandan, çömezin baş edemeyeceği akıl almaz ama gene de gerçek birtakım durumları ona sunarken, aklının, hayret verici bir biçimde, yalnızca çok küçük bir alanı kavradığının ayırtına varmaya zorlar onu. Savaşçı, her şeyi mantığa vuramayacağını anladığında yenik düşmüş olur da, aklını güçlendirmek ve yenik aklını savunmak amacıyla olanca gücüyle çevresinde gördüğü her bir veriyi bir araya getirmeye başlar.

Öğretmen de onu acımasızca dürtükleyerek, tüm dünya görüşünü tek bir yarım kürede toplamasına yardımcı olur. Öteki temizlenmiş yarım küre büyücülerin istenç dediği şeye ayrılmıştır. Öğretmenin görevinin, baloncuğun yarısını temizleyerek her şeyi tek bir yanda düzenlice toplamak olduğunu söylersek, bunu daha iyi açıklamış oluruz.Velinimetin göreviyse, baloncuğu temizlenmiş tarafından açmaktır. Mühür bir kez kırılmaya görsün, savaşçı bir daha asla eskisi gibi olamaz. Bütünselliğinin yönetimi elindedir artık. Baloncuğun bir yarısı aklın merkezidir. Öteki yarısı da istencin, nagualın mutlak merkezidir artık. Olması gerek düzen budur. Tüm öbür düzenlemeler anlamsızdır, boştur, doğamıza aykırıdır; zira onlar büyüsel mirasımızı yoksar ve bizi bir hiçe indirger.

Bir tek meselemiz kaldı. Büyücüler buna ışıldayan varlıkların gizi adını verir, bizim algılayıcılığımız da  işte burada yatar. Biz insanlar da, tüm öteki ışıldayan varlıklar da algılayıcılarızdır. Bu bizim baloncuğumuzdur, algı baloncuğu yani. Bizim hatamız, kabul edilebilir tek algının akıl süzgecinden geçen algı olduğuna inanmaktır. Büyücüler, aklın merkezlerden yalnızca biri olduğuna ve ona o kadar fazla güvenilmemesi gerektiğine inanırlar.