Selam karga
Konuya katkı yapman çok değerli.
Evet iki zihnimiz var doğru birisi bize ait dolaysızlık,sadelik,çelişkisiz,doğrudan ve sağduyulu
Seninde dediğin gibi yaşam deneyimlerinden oluşan,mizah yapabilen,mantık yürütebilen kendi zihnimiz.
Kendi gercek zihnimizi neredeyse hiç tanımadan bir ömür geçiriyoruz,ama diğeri yani yabancı donanım dediğimiz uçucunun bize verdiği zihnimizi neredeyse her an hissederiz yersiz korkular,ikirciklilik,iddiacılık,ve hiç susmayan iç diyalog yaratır. hatta artık çoğunlukla kendi kendine konuşan insanlar görüyoruz artık iç diyalog değil dış diyaloğa dönmüş durumda.
Uçucunun en büyük korkusu farkedilmektir.farkedilmemek için elinden geleni yapar.disiplinden ve konsantrasyondan hiç hoşlanmaz.iç diyaloğumuzu susturmaktan nefret eder acı çeker ve kaçar ama farkındalığı vardır hertürlü grift durumu kullanır her fikrin içine sızabilir sanki kendi bağımsız fikrimizmiş gibi sanmamızı bile sağlar yeni alternatif fikirler sunabilir.farkedilmemek için hertürlü numarayı çeker.
Evet ikinci olarak bilimsel üretim ve teknoloji bizim gerçek zihnimizin ürünüdür bu girişimler insani ,sağduyulu tonalimizin yansımalarıdır bu hissiyatınada katılıyorum.
Bugün insanlığın ortak bileşim noktası iki konumu paylaşmaktadır biri "endişe ve kaygıdır" diğeride "mantığın" yeridir bu minimal farkın mantığın yerine yakın olan insanları yukarıda senin de tarif ettiğin bilimsel teknoloji,mimari,felsefe,sanat, alanında üretim yapan insanlardır.
Tonalde ürettiğimiz her araç bizim duyularımızın uzantılarıdır.peki duyularımız nedir?
Elbetteki herşeyi enerjik gerçekler açısından ele almamız gerekli.
Duyularımız kartalın yayılımlarıdır bileşim noktamızın içinden geçen ,lifçikler gruplanır demetlenir ve süzülür bu süzülen kısım bizim şu an her neredeysek içinde bulunduğumuz durumu nesneleri,şeyleri algılamımızı sağlar duyularımıza sesler,renkler nesneler,maddeler olarak iletilir,bizde bu duyumun yarattığı şeylerin toplamını yorumlayarak,eylemde bulunarak katkı sunarız.yani kendi "yapmalarımızla"tonalimizi vareder ayakta tutarız neyle meşgul isek meşguliyetimizi devam ettirmeye "niyetlenerek"dünyamızı ayakta tutarız.
Bilim adamı yada kadını isek alanımızla ilgili duyusal girdileri yorumlayarak farkındalık çoğaltırız nesneleri işleriz inşa ederiz.
Elbetteki insanlığın yararına olan sayamıyacağımız kadar çok enstürman var.
Ancak ortada marazi bir durum var bu tespiti yapmaz isek tonali ele alırken yanılgıya düşebiliriz.bu marazi zihin herşeye sızar sızmıştır.
Bir örnek verelim "planned obsolescence"türkçesi "bilinçli eskitme" demek.
Kullandığımız herşeyin belirli bir ömrü var buna bu belirli ömrü biçenler ürünü bilinçli olarak kısa ömürlü yaparlar.
Peki neden?
O üretim bandının devamlılığı için tüketiminin sürekliliği için yapılan birşey bu, elimizdeki her araç bozulur eskir.biliyoruzki böyle olmak zorunda değil,her üründe ilk önce eskiyen bozulan bazı parçalar var bu tesadüf değil bilinçli olarak yapılan birşey bu işte bu "bilinç"biz insanoğluna ait birşey değildir bu bize ikame edilen "bilinç" "uçucuya"aittir,insan sağduyusu bunu yapmaz.
Burada elbetteki parmağımızla bir bilim adamını işaret ederek yada bir markayı isaret ederek durum tespitimizi basit kılmak istemiyoruz mesele o değil insanlık topyekün zaten o cenderenin içinde bu cendere insan zihninin ikiciliğinin ürünüdür bu iki zihnin biri bize ait değildir ancak hakim olan güç odur.
Şimdilik bitirelim yine devam ederiz.