Forum'a geç

Sessiz Bilgi

Tek yol içsel sessizlik!

Giriş yapmamışsınız. Lütfen kayıt olun ya da giriş yapın.

Evrende, şamanların niyet dediği, ölçülemez, betimlenemez bir güç mevcuttur; ve tüm kâinatta var olan kayıtsız şartsız her şey bir bağlantı hattıyla niyete bağlıdır. Sessiz Bilgi, niyetle dolaysız temastan başka bir şey değildir.


Cevap Yaz

Sessiz Bilgi → Genel → Nagualizm ve Bilim → Cevap Yaz

Cevap Yaz

Yeni bir cevap yaz

Kullanabileceğiniz araçlar: BBCode Resim

Formu göndermeden önce kalın yazılmış yerler tamamlanmalıdır.

Ziyaretçiler için doldurulması gereken bilgiler


Gerekli bilgiler

Önceki mesajlar (son yazılandan ilk yazılana doğru)

6

Selam karga

Konuya katkı yapman çok değerli.

Evet iki zihnimiz var doğru birisi bize ait dolaysızlık,sadelik,çelişkisiz,doğrudan ve sağduyulu

Seninde dediğin gibi yaşam deneyimlerinden oluşan,mizah yapabilen,mantık yürütebilen kendi zihnimiz.

Kendi gercek zihnimizi neredeyse hiç tanımadan bir ömür geçiriyoruz,ama diğeri yani yabancı donanım dediğimiz uçucunun bize verdiği zihnimizi neredeyse her an hissederiz yersiz korkular,ikirciklilik,iddiacılık,ve hiç susmayan iç diyalog yaratır. hatta artık çoğunlukla kendi kendine konuşan insanlar görüyoruz artık iç diyalog değil dış diyaloğa dönmüş durumda.

Uçucunun en büyük korkusu farkedilmektir.farkedilmemek için elinden geleni yapar.disiplinden ve konsantrasyondan hiç hoşlanmaz.iç diyaloğumuzu susturmaktan nefret eder acı çeker ve kaçar ama farkındalığı vardır hertürlü grift durumu kullanır her fikrin içine sızabilir sanki kendi bağımsız fikrimizmiş gibi sanmamızı bile sağlar yeni alternatif fikirler sunabilir.farkedilmemek için hertürlü numarayı çeker.


Evet ikinci olarak bilimsel üretim ve teknoloji bizim gerçek zihnimizin ürünüdür bu girişimler insani ,sağduyulu tonalimizin yansımalarıdır bu hissiyatınada katılıyorum.
Bugün insanlığın ortak bileşim noktası iki konumu paylaşmaktadır biri "endişe ve kaygıdır" diğeride  "mantığın" yeridir bu minimal farkın mantığın yerine yakın olan insanları yukarıda senin de tarif ettiğin bilimsel teknoloji,mimari,felsefe,sanat, alanında üretim yapan insanlardır.


Tonalde ürettiğimiz her araç bizim duyularımızın uzantılarıdır.peki duyularımız nedir?

Elbetteki herşeyi enerjik gerçekler açısından ele almamız gerekli.
Duyularımız kartalın yayılımlarıdır bileşim noktamızın içinden geçen ,lifçikler gruplanır demetlenir ve süzülür bu süzülen kısım bizim şu an her neredeysek içinde bulunduğumuz durumu nesneleri,şeyleri algılamımızı sağlar duyularımıza sesler,renkler nesneler,maddeler olarak iletilir,bizde bu duyumun yarattığı şeylerin toplamını yorumlayarak,eylemde bulunarak katkı sunarız.yani kendi "yapmalarımızla"tonalimizi vareder ayakta tutarız neyle meşgul isek meşguliyetimizi devam ettirmeye "niyetlenerek"dünyamızı ayakta tutarız.

Bilim adamı yada kadını isek alanımızla ilgili duyusal girdileri yorumlayarak  farkındalık çoğaltırız nesneleri işleriz inşa ederiz.
Elbetteki insanlığın yararına olan sayamıyacağımız kadar çok enstürman var.

Ancak ortada marazi bir durum var bu tespiti yapmaz isek tonali ele alırken yanılgıya düşebiliriz.bu marazi zihin herşeye sızar sızmıştır.

Bir örnek verelim "planned obsolescence"türkçesi "bilinçli eskitme" demek.
Kullandığımız herşeyin belirli bir ömrü var buna bu belirli ömrü biçenler ürünü bilinçli olarak kısa ömürlü yaparlar.
Peki neden?
O üretim bandının devamlılığı için tüketiminin sürekliliği için yapılan birşey bu, elimizdeki her araç bozulur eskir.biliyoruzki böyle olmak zorunda değil,her üründe ilk önce eskiyen bozulan bazı parçalar var bu tesadüf değil bilinçli olarak yapılan birşey bu işte bu "bilinç"biz insanoğluna ait birşey değildir bu bize ikame edilen "bilinç" "uçucuya"aittir,insan sağduyusu bunu yapmaz.

Burada elbetteki parmağımızla bir bilim adamını işaret ederek yada bir markayı isaret ederek durum tespitimizi basit kılmak istemiyoruz mesele o değil insanlık topyekün zaten o cenderenin içinde bu cendere insan zihninin ikiciliğinin ürünüdür bu iki zihnin biri bize ait değildir ancak hakim olan güç odur.

Şimdilik  bitirelim yine devam ederiz.

5

Fakat biliyorsun bizlerin iki zihni var. Biri yaşam ve deneyimlerden oluşan, mizah yapabilen, mantık yürütebilen kendi zihnimiz bir diğeri de dediğin gibi yağmacının bize verdiği zihin. Onu da çoğu zaman kendi zihnimiz sanıyoruz ama belirttiğin gibi de o bize enerji kaybettirmek için marazi bir zihin.

Bilimsel üretimler ve teknoloji her zaman hegamon güçlerin çıkarına kullanılıyor gibi görünse de bilim kendi başına yöntemsel olarak yağmacının eseri değil bizim gerçek zihnimizin merak dolu arayışlarının sonucudur gibi hissediyorum.

4

Dev Teleskopların Arkasındaki Gözler



Konu başlığını özellikle böyle adlandırdım evrene,galaksilere,yakın ve uzak yıldızlara dair bu günkü bilgimizin ip uçlarını elde etmemizi sağlayan dev aynaların arkasına geçip o galaksilerden yada gezegenlerden yansıyan ışığın bir merceğin içinde toplanmasını bekleyerek geçirilen uzun saatlerden sonra,gözümüzün algıladığı şey hakkında yeni tespitlerde bulunmak heyecan verici olsa gerek.


Bu heyecanı bağımsız hiç bir proğrama bağlı olmadan kendi insani meraklarından kaynaklı duyanlar bana daha  sempatik ve masum geliyorlar,

Tonalde artık bağımsız bir bilim dalından bahsetmek çok zor diyebiliriz,bireysel küçük girişimleri şimdilik saymıyorum.

Enerjik gerçekler açısından meseleyi ele almamız gerekiyor,bilimin bu günkü potansiyel araştırmalarını fonlayanlara bakarsak hegamon güçleri görürüz,bunların birinci elden ihtiyaçları sürdürülebilir, kar marjlarını arttıracak alanlara yatırım yaptıkları bunu yaparken insanlığın yararlarını bütüncül bir bakış açısıyla korumadıkları,koruyamadıklarını görmek kolaydır.bahsettiğim şey "hümanizm",yada sonunda" izm" olan diğer ideolojik görüşlerin bakış açısına katkı yapmak yada onlara gönderme yapmak değil.


Nükleer bombayı insanların kafasına atan zihniyetle,kanser hastalarına hücresel kemoterapi uygulayarak belli bir miktar radyasyon uygulayan zihniyetin aynı düzlemde bulunabilmesini açıklamak için sadece "iyi"ve "kötü" kavramları yetmez.

Sosyolojik olarak içinden geçtikleri süreçlerin izini sürerek bir kişinin kemoterapist diğerinin nükleer bombayı insanların kafasına atabilecek kadar iki ayrı yere evrilmelerinin kök sebeplerini tek bir gözlem noktasına dayandırmak çok yanıltıcıdır.sosyolojik gözlem sonuçtur.



Buna neden olan şey "Uçucudur"

Uçucu insan türünün farkındalık zırhını yiyerek yaşamını sürdürür tek korkusu açlık korkusudur.

Bu korku sanırım bir tek bana tanıdık gelmiyordur,hiç aç kalmadığımız halde hepimiz bu korkuyu duyarız,evrenin derinliklerinden gelip bize musallat olan bu tür kendi zihnini bize vermiş ve bizi tutsak etmiştir,

Bazen duyarız ya insanlardan iki zihnim varmış gibi geliyor derler birisi dur sakin ol diyor diğeri kalk harekete geç der gibi,yada "şeytana uydum" gibi yaptığımız marazi işlere özürler dile getiririz.

Bizi bir hezeyandan diğerine sürekli iten bir güçten sözediyoruz,kararsızlığımızın,sağ duyudan uzak şark kurnazı,küçük hesapçı davranışlarımızı motive eden güç uçucudur.

Duygulu varlıklar olarak hezeyan durumundan açığa çıkan enerji uçucunun besinidir.o zengin ve fakir yada siyah beyaz diye ayırmaz kadınlar ve erkekler olarak yani bir tür olarak bu varlığın avı durumundayız.

Şimdi konu başlığına yeniden dönecek olursak teleskopun arkasında sonsuza bakan o gözlerin sahibininde saldırı altında olduğunu bilerek ilerleyebiliriz.bilimi kendi dar çıkarları için kullanan hegamon güçlerde uçucunun saldırısı altındadır.

Uçucu farkındalığı olan örgütlü bir güçtür kendi zihnini bize vermiştir."konsantrasyonu zayıf disiplini olmayan" bir güçtür.

Uçununun bu tanımıda çok tanıdık değilmi bizimde konsantrasyonumuz çok zayıftır çoğumuz bir öz disiplinden yoksunuz.bir karardan diğerine atlayarak,karar almaktan çok kendi içimizde kendimizi bunaltan bir iç diyaloğla saatlerce konuşur dururuz çoğunluklada hatalı karar alır acı çekeriz.sonuç çoğunlukla hüsrandır.biz bu karar alalımmı almayalımmı hangisi bizim için daha iyi yada kârlı diye düşünürken enerjimizde bir dalgalanma olur işte bu dalgalanma bizden açığa çıkan enerjidir bu enerjiyi uçucunun besinidir yani ucucu bir anlamda bizi yemektedir.

Peki zihnimiz bize ait değilse  tonal de bizim yarattığımız herşey gibi bilimde kime aittir?

Şimdilik burada bitirelim sonra devam ederiz

3

Güzel yazmışsın ilk yazı bana ait değildi ama bu konuda ben de birşeyler eklerim ilk fırsatta.

2

Güzel bir konu başlığı izninle ben "nagualizm"yerine "enerji gerçekliği" diyeceğim nagualizmin ne olduğu hakkında bir fikrim yok doğrusu

Bilimle enerji gerçekleri birbirine zıt değildir nagual carlos doğru söylüyor.

Bilimin uzay ve evreni ,gezegenler ve galaksileri anlama çabası kafasını gökyüzüne kaldırmış olması kafasını kuma gömmesinden evladır tabiiki daha ortalama insana göre daha esnek bir bileşim noktası konumundalar.

"Bilimsel eğitimin" kendisi adına tonal dediğimiz dünyamızın bir yan ürünüdür bu birleşim noktasının  ortak mirasıdır bu mirası eğitim kurumlarında zaman geçirerek öğreniriz,daha çok küçük yaşlarda başlar eğitimimiz ana okulundan başlayarak biz bilim insanı olana kadar her bir kurum bize gerekli dokunuşları yaparak bizi "agılayan" olmaktan çok "yorumlayan" durumu kıvamına getirir.

Evet görünürde ham' dık piştik olduk işte denebilir bir yanıyla doğrudurda bir bilim adamı kolay yetişmiyoda onuda biliyoruz,ancak bildiğimiz daha temel bir şey var bizler zaten farkındalık çoğaltan varlıklarız herbirimizin  içinde bir uzay gemisi var zaten adına çift denen ışıltılı saf enerjiden oluşuyor yakıtıda erk.fizik beden çiftin içine konulduğu kaptan başka birşey değildirki.çift evrene,evrenlere,başka dünyalara gider bunu yapmanın niyetini bilir,ancak o tonali yani icinde bulunduğumuz maddi dünyanın niyetini bilmez.

Fizik bedenimizde başka evrenleri ve başka dünyaların niyetini bilmez.Tamda işte biz büyürken ciftle fizik bedenin boyutları aynıdır.
Anaokulu, orta,lise,üniversite derken fizik beden ve onun işlevselliği öne geçer ona ağırlık verilir patron odur,bu sırada çift "ışıltılı beden" baskı altında kalır,bedenin içine sıkışıp kalır büzüşür.

Evet artık bir bilim adamıyızdır bilgimiz var hadi bakalım yapalım quadron çarpıştırıcısını diyebilecek durumdayızdır.bu duruma gelmenin bedeli çiftimizin bedenimiz içinde sıkışıp kalmasıdır zaten içimizde bir evren kaşifi var solucan deliği kara delik bunlar çift için çocuk oyuncağıdır asıl bilim adamı çiftin kendisidir keşifçi olan odur meraklı ve yeteneklidir tam bir kozmonottur.tanımları gündelik sözdizimiyle yapıyorumki daha anlaşılabilir olsun.

Çiftin pekiştirilmemesi küçücuk,minnacık kalması çok üzücüdür.her insanın iç sıkıntısının kaynağı derinlerindeki çiftini hissetmesindendir,bunalımları,kuşatılmışlığı,depresyonları,gelgitleri hep bundandır.hep bastırılır çift asla yalan söylemez ama hep sesi kesilir,insanların alıklığı ve ahmaklığı bundandır.

Patron fizik bedendir tonalin tek yönlü algısı tek gerçekliğimiz olur.tonalimizin maddi temelli bilgisi bizi doktor, mühendis ,avukat,bilim adamı yapar felsefeyi,tarihi,matematiği,resimi,müziği severek isteyerek işleriz geliştiririz toplumsal işlevselliğimizi pekiştiririz.

Pekiştirdiğimiz şey yorumlama sistemimizdir.

Gemiler yaparak suda yüzdürüz,uçaklar yaparak havada uçururuz,uzay gemisi yaparak atmosferin dışına yolculuk ederiz.

Aslında farkındalık ta tıpkı yukarida saydığım araçlar gibidir algıyı fiziksel çevremizin bir ürünü gibi düşünmeliyiz farkındalığımızı kullanarak algılamayı arttırabiliriz farkındalık bir parıltıdır kendimizi bu parıltıya iliştirerek hoop saniyeler içinde başka dünyalara geçebiliriz.

Duruma böyle bakınca uzaya gönderilen tonlarca ağırlığındaki geminin yerçekiminden kurtulmak için sarfettiği çaba için ne denir,emek var çaba var yıllarca harcanmış mesai,cern'de quadron çarpıştırıcısı için yerin altına inşa edilen yer ,büyük emek var elbette,evrenin oluşumuna iliskin bir kuluçka evren bir  ön evre izlemesi yapabilirmiyiz oluşturabilirmiyiz çabası acı dolu tebessüme yol açmıyor değil.

Yaratıcılığımızın tonal yani elbette küçümsenecek bir şey değil insan muazzam bir varlık bizler evrende hatırı sayılır bir türüz,sessiz bilginin zamanından günümüze enerji gerçeklerini uygulayarak insani bilinmeyen evrene çok kaşif gönderdik onların bize bıraktığı bilim enerji gerçekleri simdi bize bu keşfi sürdürmemiz için rehberlik ediyor bizler her birimizde evren kaşifiyiz bizimde kendi bilimimiz var.

Tüm insanlığın birleşim noktası sessiz bilginin yerindeydi,oradan oynadı ve yer değiştirdi bugünde kaygı endişe ağırlıklıdır az birazda mantığın yerindedir.bu değişebilir zaten bizlerde bunun olduğunu olabileceğini keşfettik.bunun topyekün tüm insanlığı kapsayacağı bir zaman gelirmi ?bilinmez ama neden olmasın.

Şimdilik burada bitiriyorum yine devam ederiz.

1

Castaneda nagualizm ve bilimin aslında bir birine aykırı olmadığını ve bir gün nagualizm ve bilimin ortak nokatada buluşacağını söylemişti.
Bende sizlere bu konudaki kendi saptamalarımı anlatmak istiyorum. Tabi bunlar benim görüşlerim.
     Don Juan, soğanın katmanları gibi başka dünyalardan oluşan yaşamlarda olduğunu oralardada yaşanıp ölündüğünü söylemişti. Birleşim noktasının hareketiyle o dünyalara girilebileceğini belirtiyordu. Çağımızın bilim adamlarıda başka başka boyutların var olabileceğini teorik olarak kanıtlamışlardır. Bizim üç boyutlu dünyamızın dışında başka evrenlerinde olabileceğini söylüyorlar. O dünyalara geçişlerin kurt delikleri denen boyutlar arasındaki geçitler aracılığıyla seyahat edilbileceğini söyleyen bilim adamları var.
    Don Juan Tonal ve Nagualı kıyaslarken tonalı herhangi bir şekilde ulaşabileceğimiz fark ettiğimiz temasa geçtiğimiz her şeyi tonal olarak tanımlar.
Geri kalan tanımlamaz ve çok daha büyük alanıda Nagual olarak tanımlar. Tonal okyanusda küçük bir ada gibi.
Bilim adamlarınında son zamanlarda uğraşdıkları karşı madde veya karanlık madde karanlık enerji denen oluşumu en son büyük çarpıştırıcıda elde ettiler fakat oda tabiki çok küçük bir oran. Normal koşullarda insanların tanımlayamadığı bir şey. Yalnızca kütle çekimle anlaşılıyor. Bu karanlık maddede evrenin yüzde 96 sını oluşturuyor, yani nagual gibi.
     Sizlerinde tesbit etdiği bu tür şeyler varsa paylaşırsanız sevinirim. Yada bu görüşlere katılmayanlar.

BE

Sessiz Bilgi → Genel → Nagualizm ve Bilim → Cevap Yaz