Abe: Yani hiçbir şekilde bir kişilik imajı yaratmak istemiyorsunuz, bu bir ruhsal kişi imajı olsa bile...
Tashia: Hayır, istemiyoruz; kendinizi bununla özdeşleştirmemelisiniz. Ne kadar kurtulmak zorunda olduğunuza dönüp baktığınızda, kendinizi daha da fazla özdeşleştirmemek için dikkatli olmalısınız (güler). Ve başka And you don't want to add more in terms of becoming more important in other areas, just because you're getting rid of some of these old things. Fakat bu enerjiyi karınızla ya da kocanızla kavga ederken kullanabilirsiniz. İşte burada kusursuzluk devreye girer. Gündelik davranışlarınızı kusursuzluk düzeyinde devam ettirmelisiniz. Bunun anlamı şudur, alçakgönüllülükle yapabileceğinizin en iyisini yaparsınız. Biz artık egonun ya da benliğin kendini ispatlamasıyla ilgilenmiyoruz veya benliği savunmakla. Erkenin büyük bir miktarı her taraftan gelebilecek darbelere karşı benliğin savunulmasına harcanır....
Demek istediğim, evinizin dışına çıkamazsınız... evinizdeyken bile daima etrafta tehditkar birşeyler vardır, veya patronunuz bir şey söyler, veya birileri size ters bakar ve bütün bunlar sizi pençesine alır. Derhal geri çekilir ve “O kadar da kötü değilim, beni anlamıyorlar” düşüncesi geliştirirsiniz. Zihin bu tip açıkları yamamak için şimşek hızıyla toparlanır. Ama hayır, bunun bu şekilde sürmesine izin veremezsiniz. Artık benliğinizi savunmakla ilgilenmeyeceksiniz. Tersine benlikten kurtulmaya, onu bitirmeye çalışacaksınız. Don Juan’ın güzel bir vecizesi vardı; “kendinden kurtul ve hiçbir şeyden korkma” derdi. Evet, eğer benliğiniz yoksa korkacak hiçbir şey kalmaz; çünkü bütün korkular, hayal kırıklıkları, gerçekleşmeyen beklentiler, hepsi kişisel yansımadan gelir.
Sadece olumsuz şeyler de değil, eğer iyi bir şeyler olursa kendinizi iyi hissedersiniz, bu durum iki koldan ilerler. O zaman, iz sürücüler gerçekten de kayıtsızdırlar, kendilerini bunlardan koparmışlardır ve bu da bizi konuşmaya ilk başladığımız yere geri götürüyor. İz sürücülerin asıl yapmaları gereken, kendilerini benlikten koparmaktır. Yani farkındalıklarını, toplum ve ebeveynler tarafından belirlenmiş –bütün gerçek şu ki, hepimiz belli bir ailede doğar ve belli ilişkiler ediniriz- birleşim noktasının bizi esir eden o sabit konumundan ayırmaktır. Böylece özetleme yaptığımızda, kendimizi herşeyden ve bütün olanlardan kopardığımızda, akışkanlaşırız.
Birleşim noktası özgür kalır ve gerçek bir uyumla hareket edebilir. Birleşim noktası uyuşturucu maddelerin, dışardan bazı insanların ya da Nagual’ın yardımı olmadan da devinebilir. Dışardan herhangi bir şey aldığınızda ona bağımlı kalırsınız, özgür olamazsınız. Modern büyücüleri ya da iz sürücüleri gerçekten bağlayan tek şey son kertede soyuttur, onlar buna Tin derler, ya da Bilinmeyen. Büyücüler benlikten kurtulmakla, onu sembolik olarak Kartal’a verirler, bu sembolik bir ölümdür.
Derler ki, Kartal kusursuz bir savaşçının kaçmasına izin verir. Bunun metaforik anlamı şudur, özetleme yapan ve erkini gündelik yaşamın beklentilerinden çeken bir kişi herhangi bir yere hareket edebilir. Rüyalarını kontrol edebilir, çünkü rüya görürken bile bir benliği yoktur. Bu, bir kez daha, modern büyücüler ve eski büyücüleri birbirinden ayıryor. Eski büyücülerin çok ağır bir egoları vardı, bu yüzden rüya görmenin farklı düzlemlerinde kayboldular ve kapana kısıldılar. Fazla ağır oldukları için tekrar dışarı çıkamadılar. Erk üzerine olan düşünceleri onları takıntılı kıldı.
Bir iz sürücünün kesinlikle hiçbir takıntısı yoktur. O bütün dünyaya “kontrollü delilik” ile yaklaşır. Bunun anlamı, herşeyin faydalanılmak üzere orada olduğudur. Bu dünyada belli bir düzen, bir yapı mevcuttur; fakat bu fazla ciddiye alınmamalıdır, çünkü başka düzenler ve başka yapılar da vardır. Gerçeklik soğanı sonsuz sayıda katmandan oluşmaktadır ve iz sürücü bunların arasında herhangi bir yere gidebilir. Yine de nerede olursa olsun kendi düzenini ve yapılandırmasını yaratır. Tin onu devindirdiğinde birşey birleşim noktasını hareket ettirir ve böylelikle heryere gidebilir.
O rüyalarında da kusursuzdur, gündelik gerçeklikte olduğunda da. Fakat iz sürücün başlangıç noktası burası, gündelik hayattır; özetlemenin herkes için uygun olmasının sebebi de budur. Onlar işe listeleri ve özetleme mekanlarıyla başlarlar, geçmişi süpürürler, içsel sessizliklerini sağlarlar; öyle ki belli sabit bakma tekniklerinden ve bir takım büyü geçişlerinden faydalanarak –akrobasi ya da onun gibi birşeyleri kastetmiyorum tabi ki- artık daha fazla döküntü biriktirmezler.
Veya sadece sakince oturup –buna meditasyon demek zorunda bile değilsiniz- içsel söyleşiyi kesersiniz ve bu sessizlik süresini uzatmaya çalışırsınız. O zaman mutlak sessizlikten gelen erkeye sahip olursunuz. Bu erke birleşim noktasının kendiliğinden normal konumundan çıkıp ileri farkındalığa kaymasını sağlayacaktır. İleri farkındalığa giriş, uygulamacıların –onlara büyücü demek zorunda değilsiniz- içsel sessizliğinin onların bütün edimlerine kendiliğinden yayıldığı zaman gerçekleşir.
Çalışıyorsanız, araba sürüyorsanız ya da her ne yapıyorsanız, içsel sessizlikle yapın; çünkü kendi sınırlarınızı aşmak gibi bir düşünceniz olmamalı. Fakat elbette küçük tiranları kullanabilirsiniz, sorun değil, nasıl olsa özetleme yaptınız. Burada belirtmeliyim ki özetleme hep devam eden bir süreçtir. Cinsel ilişkilerinizi hallettikten sonra, ilişkide bulunduğunuz diğer bütün insanları özetlersiniz, fakat özetleme burada bitmez.
Belli mevzulara geri dönebilirsiniz. Farkedersiniz ki hala kalan birşeyler vardır, gün içinde bir olay olur ve kendinizi şöyle derken yakalarsınız “oh, bu beni sarstı..., şu beni gerçekten rahatsız etti...”. O zaman bunun neden sizi rahatsız ettiğini görebilirsiniz ve belli temalardan faydalanabilirsiniz. Mesela seviliyor olmayı arzulamak çok yaygındır. Herkes onları sevecek, destekleyecek, onaylayacak birilerine gereksinim duyar.
Bu gereksinimden kurtulmak zorundasınız, fakat bu bizi sürekli hizada tutan çok kuvvetli bir baskıdır. Bununla yaşadığınız sürece, tıpkı burnunun ucunda havuç sallandırılmış bir tavşan gibi olacaksınız. Nasıl olsa, vücudunuzun doğal olarak tepki göstereceği birileri hep gözünüzün önünde sallanıp duracaktır.
Abe: O zaman görücü olmanın bu kısmında, artık beğenilip beğenilmemek konusunda endişelenmedikleri bir noktaya ulaştıklarında, bunun büyük bir başarı olduğunu söyleyebilir misin?
Tashia: Evet, bu büyük bir başarıdır. Bu konuyla ilgili derin endişeleri olan bir insan için kesinlikle öyledir. Belki de dürüstçe, bunu gerçekten hiç umursamayan nadir bir azınlık vardır. Onların bunun için yeterli enerjileri mevcuttur. Ve bu neye bağlıdır biliyor musun? Seviliyor olmak, sevilmek istemek? Büyücülerin ana rahmine düştüğümüzde edindiğimiz toplam enerji miktarımızla ilgili bir teorileri var.
Eğer ebeveynler, anne ve babanın her ikisi de, birbirlerini çekici buluyorlarsa, birlikte gerçekten harika bir cinsel deneyim yaşadılarsa ve anne gebe kaldıysa, bu çocuk ilişki esnasında açığa çıkan o büyük enerjiye sahip olacaktır. Ve bu durumda insanların onu sevip sevmediklerini umursamayabilir, çünkü o zaten yaradılıştan gelen güçlü bir erkeye sahiptir. Fakat ebeveynlerden birinin canı sıkkın olabilir –don Juan onlara “sıkıntılı gebelikler” derdi hep- ya da çok sıkıcı, sıradan bir deneyim yaşamış olabilirler. Veya belki birbirlerinden hoşlanmıyorlardı bile, sadece evli oldukları için bir Cuma gecesi aktivitesi olarak seks yapma ediminde bulunuyorlardı. Bu durum doğacak çocuk için gerçek bir dezavantajdır. O her zaman birşeylerin yitik olduğu duygusunu yaşayacak ve sevilen biri olmayı arzulayacaktır. Akranlarından, annesinden hep sevgi görmeyi bekleyecektir, ama annesi onu hiç sevmeyebilir bile.
Bu aslında sadece bir teori değil, büyücülerin görerek vardıkları bir sonuç. Onlar erke bedenin ne kadar enerjiye sahip olduğunu ve enerjinin nasıl hareket ettiğini görebilirler. Bazı insanların erki hantal ve durgundur; bu durum edilgenlik veya hayattan doğru düzgün tat alamama şeklinde açığa çıkar. Tek bir günü bile güç bela tamamlarlar. Böyle duyumsarlar. Fakat diğerlerinin bol bol erki vardır. Her şeyi bir meydan okuma olarak karşılarlar, onlar için herşey bir maceradır. İnsanların doğal liderleridir onlar, bu karizmaya sahiptirler. Diğer insanlar ve hatta etraflarındaki herşey üzerinde hipnotize edici bir etkileri vardır. Doğal olarak onlar diğerleri kadar sevilmeye, beğenilmeye muhtaç olmayabilirler.
Abe: Ve elbette böyle güçlü bir erkeye sahip olan biri, onu sömürmek isteyen her çeşit muhtaç insanı kendisine çekecektir (güler).
Tashia:Kesinlikle çekerler! Büyücüler der ki, benlik kendi kendimize sapladığımız metaforik bir hançerdir. Başkalarıyla birlikte kanadığımız sürece sorun yoktur. Bizimle kanayan birileri olduğu sürece iyi hissederiz. Başkaları daha kötü hissettiğinde de, mutlu oluruz.
Beyninizi kemiren küçük şeytanlardır bunlar ve onlarla özetleme yaparken karşılaşacaksınız. İşte bu yüzden özetlemenin asla bitmeyeceğini söylüyorum. Don Juan ve grubuyla birlikteyken işler yolundaydı; onların, eee...açıklarımı diyelim, kapatmak için yeterince erkleri vardı. Onların erki beni ileri farkındalığa sokuyordu. Fakat uzaklaştıkları anda, sadece odadan çıkmış bile olsalar, normal farkındalığımın zeminine kıç üstü yapışıveriyordum ve ilgi bekliyordum. Bütün çömezler benimle aynı durumdaydı. Ve elbette onlar da bizi umursamayarak, bizimle konuşmayarak ya da bizim de katılmak istememizi önemsemeden başkalarıyla birşeyler yaparak bizi test ediyorlardı.
Demek istediğim, özetleme gündelik yaşam içinde sürekli denenmeli ve test edilmeli. Dosdoğru çöllere kaçabilir ve özetleme yapabilirsiniz, sonra iyi hissedersiniz ve olay bitmiştir. Ama annenize, babanıza geri dönmelisiniz. Hala bu duygulara sahibiz. Yani sadece özetlemenin kendisi yeterli olmaz. İz sürücüler diğer insanlarla birlikteyken sürekli kendi izlerini sürerler ve neler olup bittiğini görürler.
Alexander Blair-Ewart: Bunun sadece içtenlikle ilgilenen insanların anlayabileceği kapsamlı bir konu olduğunu kabul ederek, sohbete iz sürücülükten başlayabilir miyiz?
Taisha Abelar: Bu verdiğim konferanslarda çok sık karşılaştığım bir soru. İnsanlar iz sürücülüğün kesin olarak ne olduğunu bilmek istiyorlar. Bundan bahsetmenin iki yolu var. İlki, sadece genel bir tanım olarak: iz sürücü dikkat çekmemeyi gerçekten bir sanat haline getirmiş bir kişidir. Bu da kendini arkaplana koyduğu anlamına gelir. Dikkat çekmez olmak için belli bir çalışma süreci söz konusudur, ve size dikkat çekmemenin niye gerekli olduğunu da söyleyeyim. İz sürücülükten bahsetmenin başka yolları da var. İz sürücülük büyücüye ya da uygulayıcıya bir sarsıntı vermek üzere tasarlanmıştır. Sarsıntı derken kastettiğimiz, bir itki ya da hafif bir erk darbesidir, böylece birleşim noktası hafifçe kayar. Sanırım şimdi birleşim noktasından bahsetmeliyim, çünkü aslında iz sürücülerin hedefi odur. Birleşim noktasını kaydırmayı ya da devindirmeyi, ve bu vasıtayla dünyayı algılayış biçimini değiştirmeyi hedeflerler. Algılar elbette rüya görme yoluyla değiştirilebilir, fakat iz sürücüler bunu uyanıkken yaparlar. Büyücülerin dünyayı algılama yöntemi şudur; onlar der ki, bu gerçeklikte uyanıkken gördüğümüz her şey birleşim noktasının konumuna bağlıdır. Eminim ki Castaneda’nın kitaplarına aşinasınız ve birleşim noktasının ne olduğunu biliyorsunuz, fakat izin verin bir daha tanımlayayım. Birleşim noktası ışıltılı küre (aura—ed) üzerinde, farkındalığın odaklanmış olduğu parlaklık noktasıdır.
Biz insanın erke bedeninin her biri belli bir farkındalığı içeren sonsuz sayıda ışıltılı telcikten oluşmuş bir kütle olduğuna inanıyoruz. Öyle ki bu telcikler elektrik benzeri bir ışık olmaktan çok, farkındalık benzeri bir ışıktır. Ve erke bedeni oluşturan ışıltılı yumurta biçimi üzerinde, kişinin dikkatinin, farkındalığının toplanmış olduğu daha parlak bir nokta bulunur. Bu ışıltılı nokta insanın erke bedenini gören bir “görücü”ye genellikle yaklaşık olarak bir golf topu büyüklüğünde görünür; fakat bu boyut değişebildiği gibi, noktanın ışıltılı yumurta üzerindeki yeri de değişebilir. Birleşim noktasının bulunduğu konum algı biçimini belirler; çünkü erke beden içindeki telciklerin, erke beden dışındaki evrene yayılmış telciklerle eşleşmesi söz konusudur. Büyücüler için evren, bir kısmı algılanabilen, bir kısmı ise insanın algı kapasitesinin tamamen dışında kalan sonsuz sayıda ışıltılı telcikten oluşmuştur. Birleşim noktasının konumu, içerdeki ve dışarıdaki telciklerin eşleştiği bu ekstra parlak bölgedir ve dünya algısı bu eşleşme sonucu ortaya çıkar.