1

Konu: Kadınlar ve rüya görme

Bir kadının bedeni yeterli enerjiye sahipse kendiliğinden rahmin ikincil işlevlerini uyandıracak, böylece kadın akıl almaz rüyalar görecekti.


Bu gerekli olan enerji az gelişmiş bir ülkeye yapılan yardım gibiydi: asla ulaşmazdı. Sosyal yapımızın genel düzeninde ki bir şey bu enerjinin serbest kalmasını, böylece kadınların rüya görebilmelerini önlüyordu.


Bu enerji serbest kaldığı takdirde, her alanda "uygarlık" düzeni yıkılacaktı. Fakat kadınların büyük trajedisi, toplumsal vicdanlarının bireysel vicdanlarına tamamıyla hükmetmesiydi. Kadınlar farklı olmaktan korkuyor, bilinenin rahatlığından çok fazla uzaklaşmak istemiyorlardı. Yoldan sapmamaları için kadınların üstüne konan baskı çok kuvvetliydi; kadınlar değişmekten çok, kendilerine takdir edilene razı oluyorlardı: kadınlar erkeklerin hizmetinde olmak için vardılar. Bu nedenle, bunun için gerekli organik yapıya sahip olsalar da, kadınlar büyücülük rüyaları göremezlerdi asla.


Kadınlık, kadınların şanslarını mahvediyordu. Dini ya da bilimsel bir eğilimle renklenmiş olsa da kadınlık hala aynı mühürle damgalıyordu kadınları: ana fonksiyonları üremekti. Bir dereceye kadar politik, sosyal ya da ekonomik bir eşitliğe ulaşmış olsalar da nihayetinde önemsizdi bu.

2

Cvp: Kadınlar ve rüya görme

Kadınların hemen gözlerinin önünde bi yarık vardır. Her ay bu yarık kendini açık açık belli eder. O yarıktan ikinci dikkati yakalar nagala geçeriz.

Aylık kanamamızın başlama gününden üç dört gün önce her kadın da derecesi farklı olmak üzere belirgin değişiklikler olur: Dikkatimizi toplayamaz, bi konu üzerinde yoğunlaşamayız. Enerjimizin niteliği derecesi değişir; daha cesur, daha kontrolsüz, agresif ve/veya depresif oluruz, cinsel isteğimiz ve gözlerimizdeki parıltı artar. Yaratıcı çözümler, ani içgörüler, farklı enerji duyumsamalar v.b. Tüm bu 'semptomlar'a modern tıp tarafından adet öncesi sendromu teşhisi konur:) Bi hastalık. Yani kadınların geliştirmesi değil kurtulması gereken bi durum.

Halbuki bu durum önümüzde açılan yarıktan bize sızan nagualdir. Enerji bedenimizin kendini hissettirmesidir aslında.

Bu günlerde eğer ikinci dikkate girmek istiyorsak yapmamız gereken dünyaya ilişkin her zaman yaptıklarımızı yapmaktan vazgeçmek ya da azaltmak. Yargı, sorgu, beklenti, kaygıyı bırakmak buna niyet etmek... ussallığımızı ve mantığı bi süreliğine askıya almak.. korku ve panik duygusuna yenilmemek.. bu sürece ulaşmaya çabaladığımızın bilincinde olmak ve enerjiyi ürkütmemek gerekiyor. Aylık kanamamız başlamadan üç dört gün önce ve kanama süresi boyunca kendimizdeki değişimleri- fiziksel, ruhsal, duygusal- not edebilir ve enerji bedenimizin, nagualin farkında olarak onun bize ulaşmasını kolaylaştırabiliriz.

Erkekler için ikinci dikkate kaymak için uçurumdan atlamak azgın sulara atılmak gibi çok zahmetli süreçler yaratılırken kadınlar görece kolay ulaşabiliriz ikinci dikkate.