Konu: Castaneda'yı görmek - Sam Keen
Bu da Psychology Today dergisinde Sam Keen ile yapılan ve Aralık 1972'de yayınlanan bir röportaj. Bir önceki Time'daki yazı gibi makale değil, doğrudan soru cevap olarak gidiyor. Sanırım 4 - 5 bölüm olacak.
Sevgiler & Selamlar,
Aki
Castaneda'yı Görmek, Sam Keen
Psychology Today
SK : Sizin üç kitabınızdan don Juan'ı takip ettiğim kadar, bazı zamanlar, onun Carlos Castaneda tarafından yaratıldığından şüphelendim. O gerçek olmak için fazla iyidir – insan doğası ile ilgili bilgisi neredeyse herkesten daha üstün olan bilge bir kızılderili.
CC : Don Juan gibi bir kişiliği benim uydurmuş olma fikri neredeyse inanılmazdır. O, benim Avrupalı entelektüel geleneklerime göre uydurulması güç bir tasvirdir. Gerçek daha tuhaftır. Ben don Juan ile işbirliği için hayatımda yapmam gereken değişikliklere dahi hazırlanmamıştım.
SK : Nasıl ve nerede don Juan ile karşılaştınız ve onun çömezi oldunuz?
CC : UCLA'daki lisans eğitimimi bitirmiştim ve antropoloji için master yapmayı düşünüyordum. Profesör olmaya niyetlenmiştim ve doğru yolla başlayıp tıbbi bitkiler konusunda küçük bir makale yayınlamam gerekiyordu. Don Juan gibi tuhaf bir tip bulmayı aklımdan bile geçirmemiştim. Arizonada bir okul arkadaşımla bir otobüs deposundaydım. Bana yaşlı bir kızılderiliyi işaret ederek peyote ve tıbbi bitkiler hakkında bilgisi olduğunu söyledi. Tüm havamı takınıp ona kendimi tanıttım ve dedim ki: “Biliyorum ki peyote hakkında engin bilgin var. Ben de peyote konusunda bir uzmanım (Weston La Barre'nin Peyote Kültü kitabını okumuştum) benimle yemek yiyerek konuşman işine yarayacak.” Şey, yalnızca bana baktı ve tüm meydan okumam eridi gitti. Dilim tutulmuş ve uyuşmuştum. Genellikle epeyi saldırgan ve konuşkandım, bir bakışla susmam ciddi bir olaydı. Bundan sonra, onu ziyaret etmeye başladım ve bir yıl sonra bana kendi öğretmeni tarafından ona öğretilen büyücülüğün bilgisini bana aktarmaya karar verdiğini söyledi.
SK : demek ki don Juan soyutlanmış bir olay değildi. Orada gizli bilgileri paylaşan bir büyücü topluluğu mu vardı?
CC : Kesinlikle. Üç tane büyücü ve yedi çömezi tanıyorum, birçok başkası da var. Eğer Meksika'nın İspanyol keşfini okursanız, Katolik engizisyoncularının büyücülüğü şeytanın işi saydıkları için başını ezmeye çalıştıklarını göreceksiniz. Bu birçok yüzyıl için böyle oldu. Don Juan'nın bana öğretti çoğu teknik çok eskilere dayanmaktadır.
SK : Büyücülerin kullandığı tekniklerden bazıları geniş çapta başka gizli gruplar tarafında da kullanılıyor. Kişiler genellikle rüya görmeyi kayıp eşyaları bulmakta kullanırlar, ve uykularında beden dışı seyahatler yaparlar. Fakat, don Juan ve Genaro'nun güpegündüz arabanı nasıl yok ettiklerini anlatırken, ben yalnızca kafamı kaşıdım. Biliyorum ki ipnotizma ile olan veya olmayan bir eşya ile yanılsama yaratılabilir. İpnotize edildiğini düşünüyor musun?
CC : Belki de böyle bir şey. Fakat, don Juan'ın dediği gibi, genellikle bildiğimiz gibi birden fazla dünyanın var olduğunu kavramaya başlayarak başlamalıyız. Bizim gerçeklik hakkındaki normal beklentimiz sosyal fikir birliği ile yaratılmıştır. Dünyayı nasıl göreceğimiz ve nasıl düşüneceğimiz bize öğretildi. Sosyalleşmenin aldatmacası, kabul ettiğimiz tanımın gerçek dünyanın sınırlarını belirlediğini bize inandırmasıdır. Gerçeklik dediğimiz şey dünyaya bakmanın yalnızca bir yoludur, sosyal fikir birliği ile desteklenen yol.
SK : Demek ki, büyücü de bir ipnotizmacı gibi farklı beklentiler inşa ederek ve hünerli işaretlerle sosyal fikir birliğine neden olarak alternatif bir dünya yaratır.
CC : Aynen. İyi anladım ki büyücülük Talcot Parsons'un (Amerikalı Sosyolog, Filozof, Biyolog, Ekonomist) fikir yorumlarının koşuludur. Yorum algının ve lisanın toplam bir sistemidir. Örnek olarak, bu oda bir yorumdur. Birlikte bir toplamı oluşturmak için birçok soyutlanmış algıyı – zemin, tavan, pencere, ışıklar, halı vs. - üst üste yığdık. Fakat bu yolla dünyayı birlikte görmek için düşünmemiz gerekir. Bir çocuk, herkesin kabul ettiği tanımlamalara ulaştığını görene kadar dünyayı birkaç ön yargı ile araştırır. Dünya bir anlaşmadır. Yorumlama sisteminin, yürümek gibi bir şey olduğu görülüyor. Yürümeyi öğrenmemiz gerekir, fakat bir kez öğrendiğimizde lisanın kanıtları söz konusu olur ve algı yöntemini kapsar.
SK : O zaman büyücülük, sanat gibi, yeni bir yorum sistemi öğretir. Örneğin, van Gogh geleneksel sanattan ayrılıp “Yıldızlı Geceleri” resmettiğinde şunu söylemek istedi : burada nesnelere yeni bir bakış açısı var/ yıldızlar canlıdır ve kendi enerji alanları çevresinde dolaşmaktadırlar.
CC : Kısmen. Burada bir değişiklik var. Bir sanatçı genellikle eski yorumları yeniden düzenler, kendi bağlı olduğu düşüncelerine uygun olarak. Bağlı olduğu düşünceler, bir uzman olarak, kültürün içindeki anlamı kapsayan bir imasından ibarettir. Örneğin, benim temel düşüncelerim, birçok eğitimli batılı insan gibi, Avrupalı entelektüel dünyadadır. Bir düşünceyi bir diğerine bağlanmadan bırakamazsın. Yalnızca yorumları yeniden düzeltebilirsin.
SK : Don Juan sizi yeniden sosyalleştirdi mi yoksa sosyallikten çıkardı mı? Yeni anlamları olan bir sistem mı yoksa eski sitemi soyarak dünyayı merak eden bir çocuk gibi görmeniz için bir metot mu öğretti?
CC : Don Juan ve ben bu konuda fikir birliğinde değiliz. Ben, onun beni yeniden yorumladığını, o ise yorumdan çıkardığını, söylüyoruz. Bana büyücülüğü öğreterek yeni bir yorum bakışı verdi, yeni bir lisan ve yeni bir dünyayı görme yöntemi. Ludwig Wittgenstein'in dilbilimsel felsefesi hakkında don Juan'na biraz okuyunca o güldü ve : “Arkadaşın Wittgenstein yuları boynuna çok sıkı bağlamış böylece hiçbir yere gidemiyor.” dedi.
SK : Wittgenstein do Juan'ı anlayabilmiş az filozoftan biri. Onun kanısına göre pek çok lisan oyununun bulunduğundan – bilim, politika, şiir, din, metafizik, her biri kendi söz dizimi ve kuralları ile – büyücülüğü bir alternatif algı ve anlamlar sistemi olarak anlayabilmesine müsaade etmektedir.
CC : Fakat don Juan görme olarak kast ettiği şeyin dünyayı herhangi bir yorum katmadan kavramak olduğunu düşünüyor; saf mükemmel bir algı. Büyücülük bu amaç için aracıdır. Dünyanın size her zaman öğretilen kesinliğinin terk edilmesi için dünyanın yeni bir açıklamasının öğrenilmesi gerekir – büyücülük – ancak o zaman eski ve yeniyi birlikte tutabilirsiniz. Ondan sonra hiçbir açıklamanın kesin olmadığı göreceksiniz. Şaşkınlığı terk edeceksiniz; gerçek şaşkınlık dünyayı yorumlamadan görmektir.
SK : Psikotrop ilaç kullanarak yorumlamadan görmenin mümkün olduğunu düşünüyor musunuz?
CC : Zannetmiyorum. Timothy Leary gibi insanlarla olan didişmem bu nedenledir. Zannedersem Avrupalılık düşünceleri nedeniyle uydurmaktadır ve yalnızca eski yorumları yeniden düzenlemektedir. Hiç LSD kullanmadım, fakat don Juan öğretilerinden anladığıma göre sıradan yorumlamayı durdurmak, yorumlardaki tezatları abartmak ve kesinlikleri parçalamak için bu kullanılan bu psikotrop ilaçlardır. Fakat tek başına ilaçlar dünyayı durduramaz. Bunu yapmak için bir alternatif tanımlamaya ihtiyacınız var. Bunun için don Juan bana büyücülüğü öğretti.