Kadın aynı zamanda yaşlı adamı da idare edip, onun her gün don Juan’ın yarasına bakmasını sağlıyormuş. Kalın bir yer yaygısından don Juan’a yatak yapmışlar, yaşlı adamsa don Juan’ın yattığı yere ulaşmak için çömelip uzanmakta büyük zorluk çekiyormuş. Don Juan, dizlerini kırmak için elinden geleni yapan adamın komik görüntüsüne gülmemek için kendini zor tutuyormuş. Yaşlı adam yarasını yıkarken hiç durmadan mırıldanırmış; gözlerinde boş bir bakış varmış, elleri titrermiş ve vücudu baştan aşağı sallanırmış.
Dizleri üstüne oturduğunda hiçbir zaman kendi kendine ayağa kalkamazmış. Denetlemeye çalıştığı öfkeyle yüklü, kulak tırmalayıcı bir sesle bağırarak karısını çağırırmış. Karısı odaya gelir ve ikisi korkunç bir tartışmaya girerlermiş. Çoğunlukla kadın dışarı çıkar, yaşlı adamı kendi kendine kalkması için bırakırmış.
Don Juan, şimdiye kadar bu zavallı, şefkatli, yaşlı adama acıdığı kadar kimseye acımamış. Çoğu kez kalkıp onun kalkmasına yardım etmek istemiş ama kendisi neredeyse hareket bile edemiyormuş. Bir keresinde adam, yarım saat lanetler okuyup bağırıp çağırdıktan sonra oflaya puflaya bir solucan gibi sürünerek kapıya kadar ilerlemiş ve acıyla ayağa kalkabilmiş.
Don Juan’a, kötü sağlığının ileri yaşından, kırılıp yanlış kaynamış kemiklerinden ve romatizmalarından kaynaklandığını söylüyormuş. Yaşlı adam gözlerini gökyüzüne doğru kaldırıp don Juan’a dünyadaki en sefil adam olduğunu itiraf etmiş; ihtiyacı olduğu için geldiği sağaltıcıyla evlenip onun kölesi haline geldiğini söylemiş.
“Yaşlı adama neden çekip gitmediğini sordum,” diye devam etti don Juan. “Gözleri korkuyla açıldı. Beni susturmaya çalışırken kendi tükürüğüyle tıkandı ve sonra katılaşıp kütük gibi yere, yatağımın yanma düştü. ‘Sen ne dediğini bilmiyorsun, sen ne dediğini bilmiyorsun! Hiç kimse buradan kaçamaz,’ diye gözlerinde vahşi bi ifadeyle tekrarlayıp durdu.”
“Ve ona inandım. Onun benden daha zavallı ve sefil olduğundan emindim. Ve o evde geçen her gün duyduğum rahatsızlık giderek arttı. Yemekler harikaydı ve kadın her gün insanların tedavisi için dışarıdaydı, böylece ben yaşlı adamla kalıyordum. Benim hayatım hakkında çok konuştuk. Onunla konuşmayı severdim. Bana gösterdiği şefkat için ödeyecek param olmadığını ancak ona yardım etmek için benden istediği herhangi bi şeyi yapabileceğimi söyledim. Bana, yardıma gereksinmenin ötesinde, ölmek üzere olduğunu ama söylediğimde gerçekten içtensem, öldükten sonra karısıyla evlenirsem çok memnun olacağını söyledi.
“İşte o zaman yaşlı adamın delinin biri olduğunu anladım: oradan en kısa zamanda kaçmam gerekiyordu.”
Don Juan, yardım almadan etrafta yürüyebilecek kadar iyileştiğinde, velinimeti ona iz sürücü yetisiyle kan dondurucu bir gösteri sunmuş. Herhangi bir uyarı veya giriş yapmadan, don Juan’ı inorganik bir varlıkla yüz yüze getirmiş. Don Juan’ın kaçmayı planladığını hissedince, canavarımsı bir adam gibi görünmeyi beceren bir dostla onu korkutma fırsatını kullanmış.
“Dostun görüntüsü beni neredeyse çıldırtıyordu,” diye devam etti don Juan. “Gözlerime inanamıyordum ama canavar tam önümdeydi. Ve narin yaşlı adam yanımda sızlanıp canavardan hayatını bağışlaması için yalvarıyordu. Anlarsın ya, velinimetim eski görücüler gibiydi; korkusunu azar azar bırakabiliyordu ve dost da buna tepki veriyordu. Ben bunu bilmiyordum. Gözlerimle tüm görebildiğim korkunç bi yaratığın lime lime etmek üzere bize yaklaştığıydı.
“Dost yılan gibi tıslayıp sendeleyerek üstümüze yürümeye başladığı an bayılmışım. Kendime geldiğimde yaşlı adam yaratıkla bi anlaşma yaptığını söyledi.”
Adam, eğer don Juan onun hizmetine girerse, ikisini de öldürmemeyi kabul ettiğini açıklamış. Don Juan endişe içinde hizmetin neyi içerdiğini sormuş. Yaşlı adam işin kölelik olduğunu söylemiş ve nasıl olsa birkaç gün önce vurulduğunda don Juan’ın hayatının sona ermek üzere olduğunu anımsatmış ona. O ve karısı gelip kanamasını durdurmasaymış don Juan kesin ölmüş olurmuş, yani ortada pazarlığa açık bir durum pek değil, hiç yokmuş. Canavarımsı adam bunu biliyormuş ve bu yüzden de don Juan namlunun ucundaymış. Yaşlı adam, don Juan’a duraksamayı bırakıp anlaşmayı kabul etmesini söylemiş çünkü kabul etmezse kapının arkasında dinlemekte olan canavarımsı adam kapıdan dalıp onların ikisini de oracıkta öldürüp tamamen işlerini bitirebilirmiş.
“Yaprak gibi titreyen, narin, yaşlı adama, adamın bizi nasıl öldüreceğini soracak kadar da soğukkanlı olabilmiştim,” diye devam etti don Juan. “Canavarın ayaklarımızdan başlayarak vücudumuzdaki tüm kemikleri, biz ıstıraptan kıvranıp çığlıklar atarken kıracağını ve ölmemizin en az beş gün süreceğini söyledi.
“Adamın şartlarını anında kabul ettim. Yaşlı adam gözlerinde yaşlarla beni kutlayıp anlaşmanın o kadar da kötü olmadığını söyledi. Köleden çok adamın tutukluları gibi olacaktık ama günde iki kez yemek yiyecektik; ve bi hayatımız olduğundan özgürlüğümüz için uğraşabilecektik; kumpas kurup göz yumarak cehennemden çıkış yolumuz için savaşabilirdik.”
Don Juan gülümseyip sonra da bir kahkaha attı. Önceden nagual Julian hakkında neler hissedeceğimi anlamıştı.
“Sana kızacağını söylemiştim,” dedi.
“Gerçekten hiç anlamıyorum, don Juan,” dedim. “Bu kadar ayrıntılı bir numara yapmasının anlamı nedir?”
“Anlamı çok basit,” dedi gülümsemesini sürdürerek. “Bu öğretmenin bi başka yolu, hem de çok iyi bi tanesi. Öğreticinin muazzam hayal gücünü ve heybetli denetimini gerektirir. Benim yöntemim senin öğretim saydığın şeye daha yakın. Muazzam sayıda söz gerektiriyor. Ben laf yapmakta aşırıya kaçıyorum. Nagual Julian iz sürmede aşırıya kaçardı.”
Don Juan, görücüler arasında iki çeşit öğretme yöntemi olduğunu söyledi. O ikisini de biliyormuş. Her şeyi açıklayıp diğer insanın eylemin gidişatını önceden bildiği yolu tercih edermiş. Bu, özgürlük, seçim ve anlayış geliştiren bir dizgeymiş. Velinimetinin yöntemi diğer yandan daha zorlayıcıymış, seçme ya da anlamaya izin vermiyormuş. Büyük yararı, savaşçıları görücünün görüşleriyle doğrudan yaşamaya zorlamasıymış.
Don Juan velinimetinin ona yaptığı her şeyin bir strateji şaheseri olduğunu açıkladı. Nagual Julian’ın kelime ve eylemlerinin her biri belirli bir etki yaratmak üzere bilerek seçilmiş. Onun sanatı, söz ve eylemlerine en uyacak içeriği oluşturarak gerekli etkiyi yaratmalarını sağlamakmış.
“Bu iz sürücünün yöntemi,” diye sürdürdü don Juan. “Anlayış değil, mutlak ayma sağlar. Örneğin, beni dostla karşılaştırmakla ne yaptığını ayırt etmem yıllar sürdü, lâkin bunu anlamam için hiç açıklama verilmediği halde deneyimi yaşayarak anlamıştım.
“Sana, örneğin Genaro’nun ne yaptığını anlamadığını ama yaptıklarının olabildiğince keskinlikle farkında olduğunu söylemişimdir. Bunun sebebi birleşim noktasının iz sürücünün yöntemiyle oynatılmasından.”
Eğer birleşim noktası, benim durumumda olduğu gibi alıştığı yerden her şeyin açıklanması yöntemiyle oynatılırsa sadece birleşim noktasını yerinden sökmek için değil neler olduğunu açıklamak için de biri gerekirmiş. Fakat birleşim noktası onun veya Genaro’nun durumunda olduğu gibi iz sürücünün yöntemiyle oynadıysa, sadece başlangıçta hızlandırıcı bir eylem noktayı aniden yerinden çekermiş.
Nagual Julian Don Juan’ı canavar görünüşlü dostla karşılaştırdığında birleşim noktası korkunun etkisiyle hareket etmiş. Bu karşılaşmayla ortaya çıkan korku öyle yoğunmuş ki zayıf fiziksel kondisyonuyla birleştiğinde birleşim noktasının yerinden sökülmesi için en uygun durum olmuş.
Korkunun yaralayıcı etkilerini dengelemek için, hızının kesilmesi ama en aza indirilmemesi gerekirmiş. Ne olduğunu açıklamak korkuyu en aza indirebilirmiş. Nagual Julian’ın arzusu, başlangıçtaki hızlandırıcı korkuyu gerektiği kadar çok kullanmak, ama aynı zamanda da bunun yıkıcı etkisinin hızını kestiğinden emin olmakmış; maskaralık numarasının sebebi buymuş. Anlatılan ne denli ayrıntılı ve dramatik olursa hız kesmesi o denli büyük olurmuş. Eğer kendisi de don Juan’la aynı tarafta görünürse, don Juan’ın korkusu yalnız olması kadar yoğun olmazmış.
“Dram yaratmaya duyduğu kuvvetli yakınlıkla,” diye sürdürdü don Juan, “ velinimetim benim birleşim noktamı savaşçının iki temel niteliğini benden hemencecik süzecek şekilde oynatmayı başardı: kalıcı çaba ve bükülmez niyet. Bi gün yeniden özgür olmak emeliyle, narin yaşlı adamın işbirliğiyle ki benim görüşüme göre yardımıma, benim onunkine gereksindiğim kadar muhtaçtı, düzenli ve devamlı bi şekilde çalışmak zorunda olacaktım. Hiçbi şüphe kırıntısı taşımadan hayatta her şeyden fazla yapmak istediğim şeyin bu olduğunu biliyordum.”
İki gün sonraya dek don Juan’la tekrar konuşamadım. Oaxaca’daydık, sabahın erken saatlerinde şehir merkezinde dolanıyorduk. Okula yürüyen çocuklar, kiliseye giden insanlar, banklarda oturan birkaç adam ve merkezdeki otelden turist bekleyen taksi şoförleri vardı.
“Söylemeye bile gerek yok; savaşçının yolundaki en zor şey birleşim noktasını oynatmaktır,” dedi don Juan. “Bu hareket, savaşçının arayışının tamamlanmasıdır. Oradan devam eden başka bi arayıştır; tam anlamıyla, görücünün arayışıdır.”
Savaşçının yolunda birleşim noktasının kayışının her şey olduğunu tekrarladı. Eski görücüler bu gerçeğin farkına hiç varamamışlar. Onlar noktayı devindirmeyi, bir piyasada konumlarını belirleyecek bir değer ölçüsü olarak düşünmüşler. Algılarını belirleyen şeyin aslında bu konum olduğunu hiçbir zaman kavrayamamışlar.
“Iz sürücülerin yöntemi,” diye sürdürdü don Juan, “nagual Julian gibi usta bi iz sürücünün ellerinde birleşim notasının muazzam kayışlarından sorumludur. Bunlar elle tutulur değişikliklerdir; iz sürücü -öğretmen çömezi destekleyerek çömezin tam işbirliğini ve tam katılımını sağlar. Herhangi birinin tam işbirliği ve tam katılımını sağlamak neredeyse iz sürücü yönteminin en önemli sonucudur ve nagual Julian bunların ikisini de sağlamakta en iyisiydi.”
Don Juan, nagual Julian’ın kişiliğini, hayatının karmaşa ve zenginliğini yavaş yavaş keşfederken içinde yaşadığı fırtınayı anlatmasının onun için hiçbir yolu olmadığını söyledi. Karşısında narin, yaşlı, korkmuş, yardıma muhtaç görünen bir adam bulunduğu sürece kendini oldukça rahat hissetmiş. Fakat birgün, don Juan’ın canavar görünüşlü olarak düşündüğü adamla anlaşmayı yaptıktan kısa süre sonra, nagual Julian’ın don Juan’a diğer bir cesaret kırıcı iz sürme becerisi göstermesiyle hiç rahatı kalmamış.
Don Juan artık bayağı iyi olmasına rağmen nagual Julian hala ona bakmak için aynı odada uyuyormuş. O gün uyandığında, don Juan’a kıyıcılarının birkaç günlüğüne gittiğini, yani artık yaşlı adam rolü yapmak zorunda olmadığını duyurmuş. Don Juan’a sadece canavar görünümlü adamı kandırmak için yaşlıymış gibi davrandığı sırrını vermiş.
Don Juan’a düşünecek vakit bırakmadan, yaygısından inanılmaz bir çeviklikle fırlamış; başını, üzerine eğildiği bir kap suya batırıp orada bir süre tutmuş. Tekrar dimdik kalktığında saçı kuzgun karasıymış, saçının griliği yıkanıp akmış ve don Juan daha önce hiç görmediği bir adama, belki otuzlarının sonlarında birine bakar bulmuş kendini. Kaslarını esnetmiş, derin bir nefes almış ve vücudunun tüm parçalarını sanki çok uzun bir süre kafeste kapalı kalmış gibi germiş.
“Nagual Julian’ı genç bi adam gibi gördüğümde onun gerçekten şeytan olduğunu düşündüm,” diye sürdürdü don Juan. “Gözlerimi kapattım; sonumun yaklaştığını biliyordum. Nagual Julian gözlerinden yaş gelene dek güldü.”
Don Juan sonra nagual Julian’ın onu sağ yan ve sol yan farkındalık arasında ileri ve geri kaydırarak rahatlattığını söyledi.
“İki gün boyunca o genç adam evin içinde caka satarak dolandı durdu,” diye devam etti don Juan. “Bana hayatıyla alakalı öyküler anlattı, beni kahkahalara boğan şakalar yaptı. Daha da şaşırtıcı olan karısındaki değişimdi. Aslında incecik ve güzeldi. Ben onun tamamıyla farklı bi kadın olduğunu sanmıştım. Ondaki tümden değişime ve bu kadar güzel görünmesine bayılmıştım. Genç adam kıyıcıları ortada yokken kadının gerçekten bambaşka biri olduğunu söyledi.”
Don Juan güldü; şeytani velinimeti gerçeği söylüyormuş. Kadın aslında nagualın topluluğundaki diğer bir görücüymüş.
Don Juan, genç adama neden olmadıkları bir şeymiş gibi davrandıklarını sormuş. Genç adam don Juan’a, gözleri yaşlarla dolarak bakmış ve dünyanın gizemlerinin gerçekten de akıl sır ermez olduğunu söylemiş. Dediğine göre kendisi ve genç karısı açıklanamaz bazı güçler tarafından yakalanmış ve kendilerini ancak bu sahte numarayla koruyabiliyorlarmış. Şimdiye kadar yaptıklarını dermansız, ihtiyar bir adam olarak sürdürmesinin nedeni kıyıcılarının kapıdaki çatlaklardan sürekli onları gözetlemesiymiş. Don Juan’a onu aldatmasını affetmesi için yalvarmış.