Konu: 14 Yuvarlanış Kuvveti
Don Juan farkındalıkta ustalaşma açıklamasına başlayacakken fikrini değiştirdi ve ayağa kalktı. Büyük odada sessizce oturuyorduk.
“Kartal’ın yayılımlarını görmeyi denemeni istiyorum,” dedi. “Bunun için önce birleşim noktanı insanın kozasını görene dek oynatmalısın.”
Evden şehir merkezine yürüdük. Kilisenin önündeki boş, kırık dökük bir banka oturduk. Öğleden sonraydı, bir sürü insanın çevrede gezindiği güneşli, rüzgârlı bir gündü.
Aklıma kazımaya çalışır gibi bağlanışın benzersiz bir güç olduğunu çünkü ya birleşim noktasına yardımcı olduğunu ya da alışıldık yerine yapışık tuttuğunu tekrarladı. Bağlanışın noktayı ayrı yerde oynamadan tutan özelliği, istenç ve onu kaydıran da niyetmiş. Akıldan çıkmayacak gizemlerden biri bağlanışın, kişisel olmayan kuvveti olan istencin her bireyin hizmetine giren kuvvet olan niyete dönüşmesiymiş.
“İşin garip yanı bu değişimin başarılmasının çok kolay olması,” diye sürdürdü. “Ama kolay olmayan, kendimizi bunun olanağı olduğuna inandırabilmek. İşte tam orada güvenlik pimimiz durur. İnandırılmamız gerekir. Ve hiçbirimiz bunu istemeyiz.”
Sonra bana, en keskin farkındalık durumumda olduğumu ve niyet edersem birleşim noktamı sol yanımın derinliklerine, rüya görme konumuna kaydırabileceğimi söyledi. Savaşçıların, rüya görmenin yardımı olmadan görmeyi denememesi gerekirmiş. Herkesin ortasında uyuyakalmanın, iyi yanlarımdan biri olamayacağı konusunda kuşkularımı belirttim. Birleşim noktasını doğal yerleşim yerinden uzağa oynatıp, yeni bir yerde sabit tutmanın uykuda olmak olduğunu söyleyerek açıklık getirdi; uygulamayla, görücüler uykuda olmayı ve yine de onlara hiçbir şey olmuyormuş gibi davranmayı öğrenirlermiş.
Bir anlık duraklamadan sonra, insanın kozasını görmek için kişinin insanlara arkadan, uzaklaşırken gözlerini dikmesi gerektiğini ekledi. İnsanlara yüz yüzeyken göz dikmek, insanın yumurtamsı kozasının önünde görücülerin ön panel dedikleri, koruyucu bir kalkan olduğundan yararsızmış. Bu, yayılımların kendinden kaynaklanan, hayatımız boyunca bizi koruyan kuvvetin karşı konulmaz saldırısına karşı neredeyse zapt edilmez, eğilmez bir kalkanmış.
Ayrıca bana vücudum donmuş gibi kaskatı kesilirse de şaşırmamamı söyledi; bunun aynı bir odanın ortasında duran birinin camdan dışarı sokağa bakışı gibi duyumsanacağım ve insanlar görme penceremden aşırı hızlı hareket edip geçeceğinden, hızın esas olduğunu söyledi. Sonra kaslarımı gevşetip iç söyleşimi kesmemi ve birleşim noktamı, içsel sessizliğin büyüsüyle sürüklenmeye bırakmamı istedi. Sağ yanım üstüne kalça kemiğim ve göğüs kafesim arasına nazik ama dayanıklı bir yumruk patlatmalıymışım.
Bunu üç kere yaptığımda derin bir uykuya dalmıştım. Çok tuhaf bir uyku haliydi. Vücudumun uyuşukluğuna rağmen olan her şeyin tamamıyla faikındaydım. Don Juan’ın benimle konuşmasını ve söylediği açıklamaların her birini sanki uyanıkmışım ancak bedenimi hiç hareket ettiremiyormuşum gibi takip edebiliyordum.
Don Juan, bir adamın görme penceremden geçeceğini ve onu görmeye çalışmamı söyledi. Başarısızlıkla başımı oynatmayı denedim ve sonra parlak yumurtamsı bir şekil göründü. Göz alıcıydı. Görüntüsüne hayran oldum, şaşkınlıktan kurtulana kadar uzaklaşmıştı. Hafifçe aşağı yukarı kımıldayarak sürüklendi.
Her şey o denli hızlı olmuştu ki, beni bıkkınlaştırıp sabırsızlaştırdı. Uyanmaya başladığımı hissediyordum. Don Juan tekrar benimle konuşup gevşemeye sevk etti. Sabırsız olmaya hakkım ve zamanım olmadığını söyledi. Birdenbire başka bir parlak varlık göründü ve uzaklaştı. Beyaz fosforlu keçeden yapılmış gibi görünüyordu.
Don Juan’ın kulağıma, eğer istersem gözlerimin üzerine odaklandığı her şeyi yavaşlatma yetisinde olduğunu fısıldadı. Sonra bana, başka birinin geldiği uyarısını yaptı. O an iki ses olduğunu ayırt ettim. Biraz önce duymuş olduğum bana sabırlı olmamı tembih edenle aynıydı. Don Juan’ınkiydi. Diğeri, devinimi yavaşlatmak için gözlerimi kullanmamı söyleyen, görmenin sesiydi.
O akşamüstü yavaşça devinen on parlak varlık gördüm. Görmenin sesi, onların içinde don Juan’ın farkındalık parıltısı hakkında söylediği her şeye tanıklık etmem için bana kılavuzluk etti. O yumurtamsı, parlak yaratıkların sağ yanında dikey, daha kuvvetli kehribar rengi parıltısı olan bir bant vardı; belki tüm koza oylumunun onda biri kadardı. Ses, bunun insanın farkındalığı olduğunu söyledi. Ses, insanın bandında bir beneği işaret etti; dikdörtgenimsi şekillerin yukarısında, tam tepesindeydi; ses bunun birleşim noktası olduğunu söyledi.
Her parlak yaratığın yumurtamsı şeklini profilden gördüğümde, vücut bakımından kenarı üstünde duran dev asimetrik bir yoyoya ya da neredeyse yuvarlak yan tarafı üstünde kapağı açık duran bir tencereye benziyordu. Kapak gibi görünen kısım ön paneldi; tüm kozanın belki beşte biri kalınlıktaydı.
O yaratıkları görmeye devam edebilirdim ama don Juan artık insanlara yüz yüzeyken göz dikmemi ve bakışımı, engeli kırana ve yayılımları görene kadar tutmamı söyledi.