1

Konu: 2- TENSEGRİTY

Tensegrity, eski çağ Meksika’sı şamanlarına ait sihirli geçişlerin çağdaş uyarlamasıdır. Tensegrity sözcüğü en uygun tanımlamadır, zira iki terimin karışımıdır: sihirli geçişlerin iki itici gücünü çağrıştıran terimler— gerilim ve bütünsellik. Bedenin tendon ve kaslarının gerilip gevşetilmesiyle yaratılan etkinlik, gerilimdir. Bütünsellik ise bedeni sağlam, tam, mükemmel bir birim olarak ele alma edimidir.
Tensegrity bir hareketler sistemi olarak öğretilmektedir; çünkü giz dolu, engin bir konu olan sihirli geçişlerle çağdaş bir çevrede yüz yüze gelmenin tek yolu budur. Zamanımızda Tensegrity uygulayan insanlar, zahmetli bir disiplin, gayret ve meşakkat içeren şamancılığa özgü seçenekler peşinde olan şaman uygulayıcılar değiller. Bu yüzden, sihirli geçişlerin hareketler olarak değeri, ve bu hareketlerin doğurduğu sonuçlar vurgulanmalıdır.
Don Juan Matus’un açıklamasına göre, eski çağlarda Meksika’da yaşamış olan kendi silsilesine ait büyücülerin sihirli geçişlere ilişkin ilk güdüleri, kendilerinin harekete doymalarını sağlamaktı. Bedenin, anımsayabildikleri her duruşunu, her devinimini gruplar halinde düzenlediler. Grupların uzunluğu oranında doyma etkisinin çoğaldığına, uygulayıcıların onu anımsamak için belleklerini kullanmaya gereksinimlerinin arttığına inanıyorlardı.
Don Juan’ın silsilesinin şamanları, sihirli geçişleri uzun gruplar halinde düzenledikten, onları sıralarına göre uyguladıktan sonra, bu doyma ölçütünün amaçlarına ulaştığı yargısına varıp bunu bıraktılar. O andan sonra, bunun tam tersi üzerinde çalışıldı: bireysel ve bağımsız birimler halinde uygulanmak üzere uzun grupların tek tek bölümlere ayrılması. Don Juan Matus’un sihirli geçişleri dört öğrencisine—Taisha Abelar, Florinda Donner-Grau, Carol Tiggs ve bana—öğretme yöntemi, bu bölünme girişiminin sonucuydu.
Don Juan’in kişisel düşüncesine göre, uzun grupları uygulamanın yararı çok açıktı; bu tür uygulama, şaman öğrencileri devinduyumsal (kinestezik) belleklerini kullanmaya zorluyordu. O, şamanların rastlantı eseri buldukları devinduyumsal belleğin kullanımını gerçek bir ödül sayıyordu; bunun zihnin gürültüsünü kesmek gibi olağanüstü bir etkisi vardı: içsel söyleşiyi susturuyordu.
Don Juan, dünyayı algılama biçimimizi desteklemek, sabit bir verimlilik ve işlevsellik düzeyinde tutmak için yaptığımız şeyin, kendimizle konuşmak olduğunu açıklamıştı bana.
Bir keresinde bana, “Tüm insan soyu,” dedi, “içsel söyleşi yoluyla kararlı bi işlev ve verim düzeyini korur, içsel söyleşi, birleşim noktasını tüm insan soyunca paylaşılan konumunda, kürek kemikleri hizasında ve onlardan bi kol boyu uzaklıkta sabit tutabilmenin anahtarıdır.” “İçsel söyleşinin aksini başararak,” diye sürdürdü don Juan, “yani içsel sessizlikle, uygulayıcılar birleşim noktalarının sabitliğini bozabilir, böylece olağanüstü bi algılama alışkanlığı edinebilirler.”

Cvp: 2- TENSEGRİTY

Tensegrity uygulaması, uzun gruplar halinde gerçekleştirilmesi temeline dayalı olarak düzenlendi ve don Juan’ın onları adlandırdığı şekliyle sadece gruplar denilerek kümesel çağrışımlar yaratmaktan kaçınmak amacıyla, diziler olarak yeniden adlandırıldı. Bu düzenlemeyi başarmak amacıyla, uzun grupların yaratılmasına yol açan doyma ölçütlerini yeniden saptamak gerekti. Bölünmüş olan çok sayıda grubun yeniden birleştirilmesi, Tensegrity uygulayıcılarının titiz ve yoğun çalışmalarla dolu yıllarını aldı.
Uzun dizileri gerçekleştirme yoluyla doyma ölçütlerini yeniden saptamak, don Juan’ın sihirli geçişlerin çağdaş amacı olarak zaten tanımlamış olduğu bir sonucu vermişti: enerjinin yeniden konuşlandırılması. Don Juan bunun hep sihirli geçişlerin sözü edilmeyen amacı olduğuna inanıyordu—eski büyücülerin zamanında bile. Görünüşe bakılırsa eski büyücüler bunu bilmiyorlardı; ya da biliyor idiyseler bile, bu terimlerle kavramlaştırmamışlardı. Bütün belirtilere göre, eski büyücülerin tutkuyla aradıkları, ve sihirli geçişleri gerçekleştirdiklerinde deneyimledikleri esenlik ve bereketlilik duygusu, bedendeki canlılık merkezleri tarafından yeniden değerlendirilen kullanılmamış enerjinin etkisiydi aslında.
Tensegrity’de uzun gruplar yeniden birleştirilmiş, çok sayıda bölüm tek başına işlevsel olan birimler halinde bırakılmıştır. Bu birimler birbirlerine amaçları açısından bağlanmış—örneğin, niyetlenme amacı, ya da özetleme amacı, ya da içsel sessizlik amacı, vb.—bu yolla tensegrity dizileri oluşturulmuştur. Bu yöntemle, uygulayıcıların devinduyumsal belleklerini kesinlikle zorlayan uzun hareket dizileri gerçekleştirilerek en iyi sonuçların alındığı bir sistem elde edilmiştir.
Tüm başka açılardan Tensegrity’nin öğretim biçimi, don Juan’ın sihirli geçişleri kendi öğrencilerine öğretmiş olduğu yöntemin sadık bir kopyasıdır. Onları ayrıntıya boğmuş, zihinlerinin kendilerine öğretilen sihirli geçişlerin çeşitliliğiyle, ve her birinin tek başına sonsuzluğa bir geçit olduğu imasıyla karmakarışık olmasına izin vermişti.
Öğrencileri bunalmış, allak bullak olmuş bir durumda yıllarını harcadılar, hepsinden fazla da karamsarlığa kapıldılar; zira bu biçimde boğulmanın kendilerine haksız bir saldırı olduğunu düşünüyorlardı.
Bir zamanlar onu bu konuda sorguladığımda, “Sana sihirli geçişleri öğretirken,” diye açıklamıştı, “büyücülerin geleneksel hilesini kullanıyorum, tek yönlü görüş açını bulandırıyorum. Devinduyumsal belleğini doyma durumuna getirerek, içsel sessizlik için sana bi geçit yaratıyorum.
“Hepimiz,” diye devam etmişti don Juan, “günlük yaşamın “şunu yapmalı, şunu yapmamalıları ile tepeden tırnağa dolu olduğumuz için, devinduyumsal bellek için çok az yerimiz var. Senin hiç yerin olmadığını fark etmişsindir. Hareketlerimi taklit etmek istediğinde, karşımda duramıyorsun. Kendi bedeninde sağını solunu ayarlayabilmen için benimle yanyana durman gerekiyor. Şimdi, sana uzun bi hareketler dizisi verilirse,m bunların tümünü anımsayabilmek için yapacağın tekrarlar haftalar alır. Hareketleri ezberlemeye çalışırken, başka şeyleri dışarı itip onlar için belleğinde yer açman gerekir. Eski büyücülerin peşinde oldukları etki buydu.”
Don Juan’ın iddiası şuydu: öğrencileri, eğer azimli bir şekilde uygulamayı sürdürürlerse, zihinlerinin karmaşıklığına karşın, yeniden konuşlandırılmış enerjilerinin ibreyi döndüreceği bir eşiğe ulaşarak, sihirli geçişleri mutlak bir berraklıkla gerçekleştireceklerdi.
Don Juan bunları söylediğinde, pek inanamamıştım. Lâkin bir an geldi ki, tıpkı söylemiş olduğu gibi, kafamın karışıklığıda umutsuzluğum da son buldu. Hiç anlaşılmaz bir biçimde, sihirli geçişler, sihirli oldukları için, kendilerini her şeye bir çekidüzen veren olağanüstü sıralar halinde düzenlediler. Don Juan, yaşamakta olduğum berraklığın, enerjimin yeniden konuşlandırılmasının sonucu olduğunu açıkladı.
Günümüzde Tensegrity uygulayan insanların kaygısı, benim ve don Juan’ın öbür öğrencilerinin sihirli geçişleri gerçekleştirmeye ilk başladığımızdaki kaygımızla tamamıyla aynı. Hareketlerin çokluğu onları şaşkına çeviriyor. Onlara don Juan’ın bana defalarca yinelediği şeyi tekrar ediyorum: en önemli olan, anımsanan Tensegrity sırası ne ise, onun uygulanmasıdır. Sürdürülen doyma, sonunda, eski çağ Meksika’sı şamanlarının peşinde olduğu sonuçları verecektir: enerjinin yeniden konuşlandırılması ile onun üç doğal sonucu; içsel söyleşinin kesilmesi, içsel sessizlik olasılığı, ve birleşim noktasının akışkanlığı.
Kişisel değerlendirmeme göre, don Juan beni sihirli geçişler ile doyma durumuna getirerek, iki müthiş şey başarmıştı. Birincisi, sahip olduğum, ancak varlıklarından haberli olmadığım bir sürü gizli kaynağı yüzeye çıkarması, İkincisi de tek yönlü yorumlama tarzımla ilgili saplantımı yavaşça yok etmesiydi.
“Sana olan şu,” diye açıkladı, kendisini bu konudaki deneyimlerim hakkında sorguladığımda, “içsel söyleşinin asgari ölçüde dengelenmeye başladığı andan beri, içsel sessizliğin belirişiııi hissetmektesin. Algılama alanına yeni bi şeylerin akışı girmeye başladı. O şeyler hep oradaydılar; genel farkındalığımın sınırları içinde; ama onların gerçekten farkına varacak kadar enerjin hiç olmamıştı. Sen içsel söyleşini uzaklaştırdıkça, bi bakıma, farklı algılama öğeleri ondan boşalan yeri doldurmaya başlıyorlar.
“Sihirli geçişlerin senin canlılık merkezlerine getirdiği yeni enerji akışı,” diye devam etti don Juan, “birleşim noktanı daha akışkan yapıyor. Artık katı biçimde korunmuyor. Atalarımızdan kalma korkularla, hiçbi yöne adım atmamıza izin vermeyen korkularla güdülmüyorsun artık. Büyücüler, enerji bizi özgür kılar derler—gerçeğin ta kendisidir bu.”
Tensegrity uygulayıcılarının hareketlere ilişkin ideal durumu, bir şamancılık uygulayıcısının sihirli geçişleri ifa etmesine ilişkin ideal durumu ile aynıdır. Her ikisi de, hareketlerin kendileri tarafından benzersiz bir doruğa doğru yönlendirilmektedir. O noktadan sonra, Tensegrity uygulayıcıları uygun gördükleri herhangi bir etki için, ve bir dış kaynak tarafından çalıştııılmaksızın, doyma durumuna getirildikleri hareketler yığınından herhangi bir hareketi kendi kendilerine uygulayabilecekler, bunu yürürken, yemek yerken, dinlenirken ya da herhangi başka bir şeyle meşgulken isabet ve süratle yapabileceklerdir; çünkü buna yetecek enerjileri olacaktır.
Sihirli geçişlerin uygulanması, Tensegrity’de gösterildiği üzere, belirli bir yer ya da önceden programlanmış zaman gerektirmez. Bununla birlikte, hareketler keskin hava akımlarından uzakta yapılmalıdır. Don Juan terleyen bir beden üzerindeki hava akımlarından çok ürkerdi. Her hava akımının atmosferdeki ısı yükselme ve alçalmalarından kaynaklanmadığına, kimi hava akımlarına aslında uzayda amaçlı bir şekilde devinen birleşmiş enerji alanları kümelerinin neden olduğuna kesinlikle inanıyordu.
Don Juan bu enerji alanları kümelerinin belirli bir tür farkındalığa sahip oldukları kanısındaydı, bunlar özellikle zararlıydılar; zira insanlar normalde onları fark edemezler, etkilerine körü körüne maruz kalırlardı. Böyle enerji alanları kümelerinin zararlı etkileri özellikle büyük bir metropolde yaygındır, zira başka hiçbir şey zannedilmese, geçen otomobillerin süratinin yarattığı sanılarak gözden kaçabilir.
Tensegrity uygulanırken akılda tutulması gereken başka bir şey de şudur: sihirli geçişlerin amacı batılı insana yabancı olduğu için, bu uygulamayı gündelik dünyamızın kaygılarından ayrı tutmak için çaba sarf edilmeli. Tensegrity uygulaması, bizim zaten tümüyle aşina olduğumuz unsurlarla karıştırılmamalı; örneğin çıkardıkları sesler ne denli alçak tonda olursa olsun sohbet, müzik, bir radyo ya da haberleri okuyan TV spikerinin sesi gibi.
Çağdaş kent yaşamı çevre grupları oluşturulmasını kolaylaştırır; bu koşullar altında, Tensegrity’nin seminerlerde, atölye çalışmalarında öğretilebileceği ve uygulanabileceği tek yöntem, gruplar halinde çalışmaktır. Gruplar halinde uygulama kimi yönlerden yararlı, kimi yönlerden de zararlıdır. Yararlıdır, çünkü bir hareket birliği yaratılması, inceleme-kıyaslama yoluyla öğrenme fırsatı verir. Zararlıdır, çünkü başkalarına dayanma duygusunu, hiyerarşik sözdizimsel komutların ve taleplerin belirmesini teşvik eder.
Don Juan, insan davranışı tümüyle dille yönetildiği için, insanoğlunun sözdizimsel komutlara tepki vermeyi öğrendiğini düşünüyordu; dil içine tesbit edilmiş övgü ve eleştiri formülleriydi bunlar; örneğin, Sorun değil, Çocuk oyuncağı, Tasalanma zamanı, Daha iyisini yapabilirsin, Beceremiyorum, En iyi benim. Dünyada benden beteri yoktur, Bununla yaşayabilirim, idare ediyorum, Her şey düzelecek, vesaire gibi, her bireyin verdiği karşılıklar. Büyücülerin pratik bir yol olarak hep istemiş oldukları şeyin, sözdizimsel komutlardan elde edilen etkinliklerden kaçmak olduğunu ileri sürüyordu.
Don Juan’ın anlatısına göre, sihirli geçişler özgiin olarak, eski çağ Meksika’sı şamanları tarafından bireysel olarak, yalnızlık içinde, programsız olarak, ya da gerektiği zaman uygulanıyordu. O da öğrencilerine aynı yöntemle öğretmişti. Don Juan, şaman uygulayıcılar için sihirli geçişleri gerçekleştirmenin ana amacının, her zaman onları mükemmel biçimde yapmak, bu mükemmel edimi yalnızca soyut açıdan akılda tutmak olduğunu söylüyordu. İdeal olarak, Tensegrity de aynı tarzda öğretilmeli ve uygulanmalıydı. Bununla birlikte, çağdaş yaşamın koşullan, ve sihirli geçişlerin çok sayıda insana hitap edecek şekilde biçimlendirildiği gerçeği yeni bir yaklaşımı zorunlu kılıyor. Tensegrity hangi biçim daha kolaysa o şekilde uygulanmalı: ister gruplar halinde, ister yalnız, ya da her iki şekilde birden.
Benim özel durumumda, Tensegrity’nin çok büyük gruplar halinde uygulanması mükemmelden de öte sonuç vermişti; çünkü bu bana don Juan’la onun silsilesinin tüm büyücülerinin asla yaşamadıkları bir şeye tanıklık etmenin eşsiz fırsatını kazandırdı: insan kitlesinin etkilerini. Don Juan, ve yirmi yedi kuşak olduğunu düşündüğü silsilesinin şamanları, insan kitlesinin etkilerine hiç tanık olamamışlardı. Sihirli geçişleri tek başlarına, ya da ancak beş kişiye kadar varan gruplar halinde uyguluyorlardı. Onlar için sihirli geçişler alabildiğine bireyseldi.
Yüzlerce Tensegrity uygulayıcısı bir arada olduğunda, aralarında neredeyse anında bir enerji akımı oluşuyor. Bir şamanın kolaylıkla görebileceği bu enerji akımı, uygulayıcılarda bir kaçınılmazlık duygusu yaratıyor. Bu sanki onların arasında hızla esen, onlara amacın ana öğelerini dağıtan titreşimli bir rüzgar gibi. Olağanüstü olduğunu düşündüğüm bir şeyi görme ayrıcalığına eriştim: irade gücünün uyanışı, insanın enerji bağlamındaki temeli. Don Juan buna kararlı niyet derdi. Bilinmeyene yolculuk edenlerin temel aracının kararlı niyet olduğunu öğretmişti bana.
Tensegrity uygularken akılda tutulacak çok önemli bir nokta, sihirli geçişlerinin yararlarının kendiliğinden oluşacağı düşüncesi ile hareketlerin gerçekleştirilmesidir. Bu fikir her koşulda vurgulanmalıdır. Başlangıçta, Tensegrity’nin vücut geliştirmek için standart bir hareketler sistemi olmadığını anlayabilmek çok güçtür. Vücudu gerçekten geliştirir; ama daha ziyade fizikötesi bir etkinin yan ürünü olarak. Sihirli geçişler, kullanılmayan enerjinin yemden konuşlandırılmüsı ile, uygulayıcıyı normal, geleneksel algılama sınırlarının genişlemeleri gerçeğine bağlı olarak devreden çıktıkları bir farkındalık düzeyine taşıyabilir. Böylece, uygulayıcının hayal edilemeyecek dünyalara girmesi bile mümkün kılınabilir.
“Ama neden o dünyalara girmek isteyeyim ki?” diye sordum don Juan’a, sihirli geçişlerin bu sonraki-etkisini tanımladığında.
“Çünkü sen bi farkındalık varlığısın, bi algılayıcısın, hepimiz gibi,” dedi, insanoğlu, anlık olarak dış güçler tarafından durdurulan bi farkındalık yolculuğundadır. İnan bana, biz sihirli farkındalık varlıklarıyız. Eğer buna inanmıyorsak, hiçbi şeyimiz yok demektir.”
Bunun yanı sıra şunu açıkladı: insanoğlu, farkındalık yolculukları durdurulduğu andan itibaren, deyim yerindeyse bir anafora kapılarak, kendi çevresinde fırıl fırıl dönüyordu—aslında yerinde saydığı halde, akımla devinme izlenimi uyandıran bir dönüştü bu.
“Sözlerime güven,” diye devam etti don Juan, “çünkü rastgele sözler değil benimkiler. Onlar, eski çağ Meksika’sı büyücülerinin keşfettikleri şeyi kendi adıma doğrulamamın sonucu: biz insanoğulları, sihirli varlıklarız.”
Don Juan’ın sözlerinin hakkını teslim ettiğim, geçerliliğini hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptadığım bir idrak alanına varabilmem, sıkı disiplinle geçen otuz yılımı almış bulunuyor. Şimdi artık biliyorum ki, insanoğlu, evrensel bir farkındalık yolculuğu içindeki farkındalık yaratıklarıdır; hiç kullanılmayan kaynaklarla ağzına kadar dolu olan, ve aslında kendisini tanımayan varlıklar.

Cvp: 2- TENSEGRİTY

.