ÇOKLUEVREN. Kısaca, insanın gerçek olarak algıladığı, tabi ki, dünyadaki rasyonel ihtimallerin dahilindeki kendi eğilimlerine göre oluşan ve tabi ki sosyal bir anlaşma etkisinde olup kültürden kültüre farklılaşan ortak görüş tarafından belirlenir. Gerçek hikaye, bu yol soruları satır aralarında arayan bir kişi için oldukça zor olacaktır, özellikle Castaneda gibi, başkalarının da bu görüşe inanmalarına çalışıyorsa.
Antropoloji, yapısı gereği farklı açıklamalarla, açıkçası ve daha doğrusu farklı gerçekliklerle, ve farklı kültürlerle uğraşır. Castaneda'nın meslektaşı Adelphi College'den Edmund Carpenter, “Yerlilerin birçok farklı gerçeklikleri var.” diyor. “Onlar çokluevren'e veya çiftevren'e inanıyorlar, fakat bu bizim inandığımız evren gibi değil.” Henüz görecelik kuramı bile fazla bilimseldir, yalnızca bir dünya olduğuna dair kendilerine güvence vermek isteyip, bir kültürün yorumlarını “geçerli” ve bir tek bu norm ile ölçülmelidir diyen, pek çok kişi için hazmı kolay değil. Herhangi bir mit, diyeceklerdi, Batının doğrusal tarih olarak kabul ettiği bir ilkel form olarak görünür; Hopi yağmur dansı yalnızca bulut tohumlamasının yaptığının yetersiz yapılışıdır.
Castaneda'nın kitapları aksini iddia ediyor. Bir başka kültürün tamamını birinin kendi kategorilerine göre açıklamanın veya yargılamanın ne kadar faydasız olduğunu güzel bir konuşma ve inandırıcılıkla anlatıyor. “Farz et ki burada bir Navajo'lu antropolog var,” diyor. “Bizi incelemesini istemek çok ilginç olacak. 'Akrabalarınızdan kaçına büyü yapıldı?' gibi sıra dışı sorular soracak. Bu Navajo'lar için çok önemli bir konudur. Ve tabi ki siz 'Bilmiyorum' diye cevaplayacak ve 'Ne kadar aptalca bir soru.' diye düşünürken, bu esnada Navajo ise 'Aman Tanrım, ne garip! Ne kadar garip ve ilkel biri!' ” diye düşünecektir.
Durumu tersine çevir diyor Castaneda, ve işte tipik Batılı antropolog ortaya çıktı. Halen “çok basit” bir alternatif var: antropolojinin püf noktası gerçek bir üyelik kazanmaktır. “Bu bir sürü iş demek,” diyor, ve don Juan ile harcadığı yılları anlatıyor. “Don Juan'ın benimle yaptığı basitçe şuydu: eskiden kalma gerekli adımlarla, kendi büyücülük üyeliğini benimle geçerli kılıyordu.” Castaneda'nın arkadaşı ve Şamanizm konusunda bir otorite olan, Sosyal Araştırmalar Yeni Okulu'ndan Profesör Michael Harner, “Görüşmelerin sentezini yapmaktan çok genelde antropologlar sonuçları gösterir, Castaneda bizi bu yöntemin içine soktu.”
O yıllardaki çalışmaları değil, fakat ilham'ın doğası Castanedayı rasyonalizmle ters düşürmüştür. Bir diğer insanın gerçekliği ile fikir birliğinde olmak için, kendi yapman lazım, ve hiç kimse kolaylıkla kendi alışılmış tanımlarını terk etmeyeceğinden, zorla ayrılması gerekir. Tarihsel örnekler, Batıda dahi, oldukça çoktur. Kendinden geçmiş gizemli Helen inancından beri, bizim kültürümüz kendi hakim niteliklerinin devamlı kaçma isteği tarafından meydan okunmuştur: doğrusallık, kesinlik ve değişmezlik.
Castaneda, önde gelen bilim adamlarının düşündüğü gibi, antropolojinin gelişmesindeki önemli bir şahıs veya çöl ve Yerli biliminin eşsiz bilgili parlak bir romancısı olsa da, yaptıkları hesaba katılmalıdır. Ve devam ediyor. Şu anda gelecek yıl basımı planlanan don Juan serisinin dördüncü bölümünü bitirdi, Erk Öyküleri.
ERK NOKTASI. Don Juan'nın acılı öğretilerinin nihai amacı, ilk üç kitapla daha anlaşılır bir şekilde karşılaştırılmalı: kadim bir istek olan bilme'nin özel durumunu, yatıştır, ve eğer mümkünse, evrenin gizemli güçlerini kullan. Bu durumda, atomun parçalanması, Prometus'un günahı ve Castaneda'nın Los Angeles yakınlarındaki “erk noktasını” araması dolaylı olarak ilişkilendirildi. Kitaplarda, Don Juan'ın büyüsü Castaneda üzerinde, (örnek olarak, Carlos'u arabasının kaybolduğuna inandırması) sanki guru'ların anlamsız olarak nitelediği bir çeşit hint fakiri urgan hilesi gibi, iyi çalışıyor. Sonuçta, kitaplar demir tozunun kocaman bir manyetik alandaymış gibi, dünyada akan bir erk'in ilkel hissini naklediyor ve gerçeklik algımızı buna hazırlıyor.
Bir büyücünün erk'i, “inanılmazdır” diyor Castaneda, fakat diğer şeyler arasında, bir büyücü çömezinin onu kullanması, ve ne ölçüde umutlu olacağını, kendisinin bağlılık derecesi belirler. Erk'in tam kullanımı bir “dostun”, bir ruhsal varlığın öğrenciye rehber olarak, tehlikeli bir şekilde, yanaşarak, yardım etmesi ile kazanılır. Dost, çömez “görmeyi” öğrendiğinde meydan okur, Castaneda'nın önceki kitaplarında yaptığı gibi. Çömez belki bu savaşı savuşturur. Eğer dost işle güreşirse ve kaybederse, don Juan'ın hafif gizemli bir terimle dediği gibi “hayatı söner.” Ama eğer kazanırsa ödülü, “tüm yorumların durduğu ve büyücü üyeliğinin en son kazanımı olan gerçek erktir.”
Şimdiye kadar, Castaneda dost ile nihayi savaşı savuşturmayı seçtiğini iddia etmiştir. Bu konuda bir iç savaş yaşadığını itiraf etti. Bazen, büyücülük kararından kuvvetle olağan dünyaya çekildiğini hissettiğini söylüyordu. İyi bir yazar ve antropolog olmak, ve yeni bulduğu şöhretin erk'ini kullanarak, istekli okuyucularıyla başka gerçeklikleri yazılı sözcüklerle ifade etmek için gerçek bir arzusu vardı.
DORUK. Dahası, gizemli başka gerçeklikler keşfedip dönem birçok adam gibi, geri dönme problemleri olduğu gözüküyor. Kitaplara göre, don Juan her zamanki saatlerinden (iş veya eğlence için) vazgeçmesini öğretti, Los Angeles'teki apartmanında bile çöldeki gibi saçma zamanlarda yiyor ve uyuyordu. Fakat çoğu zaman yazıları için günde 18 saat çalışıyordu. Toplumdan kaçınmak gibi büyük bir yeteneği vardı. Günün veya yılın herhangi bir anında nerede olacağına hiç kimse emin olamazdı. “Carlos bir genel telefondan arayıp ve Los Angeles'te olduğunu söyler,” diyordu, Simon & Schuster'deki editörü olan Michael Korda, “sonra operatör değişiklik için devreye girdiğinde başka bir şehirde olduğu ortaya çıkardı.” Birkaç iyi arkadaşı dahi olduğu yeri ele veremezlerdi, çünkü kendi deneyimleri gizemli idi ve kendi de açıklayamıyordu. Bir kız arkadaşı da vardı fakat arkadaşları dahi onun soy adını bilmiyordu. Felaket tellalları gibi gördü fotoğrafçılardan kaçınıyordu. “Benden çıkacak bir kelime için çok tuhaf adamların beklediği bu girişte yaşıyorum. Kesinlikle veremeyeceğim bir şey umuyorlar. Irvine'de çok geniş olan bir sınıfım vardı, ve sanki benim dağıldığımı görmek için bekliyorlardı.
Diğer zamanlarda gerçek bir büyücü olmayı veya becerememeyi karar vermiş gibi gözüküyordu. “Erk seni halleder,” diyordu, “ve sen nasıl olduğunu bilmezsin. Şimdi ben uçtayım, ve tüm biçimimi değiştirmem gerekiyor. Doktoramı almak için yazmam benim başarımdı, büyücülüğüm, ve şimdi ben şöhretin de dahil olduğu bir çemberin zirvesindeyim. Bu don Juan için yazacağım son şeydir. Şimdi ben gerçek bir büyücü olacağım. Yalnızca ölümüm bunu durdurabilir.” Boşluktaki varoluşun üstünde, bu antropolojik hareket, romantik bir rol seçimiydi, farklı bir çağda buna iblis derlerdi. Sombrero şapkalı Mephistopheles'e kulak vererek, Castaneda Malibu Paljının Dr. Faustus'u mu olacaktı? Gelecek hikaye için bizi izlemeye devam edin. Bu arada, ilkelliği hor görmeyi, kitaplarının okuyucuları için zor kullanılacak bir cümle yaptı.
Time Dergisi
Yayın Tarihi: 5 Mart 1973
** Çeviri : Aki **