1 (Düzenleyen: Gezgin, Düzenleme tarihi: 2020-07-29 04:56:20)

Konu: Naguala Giden Yol

Görücülerin  açıklaması der ki, her birimizin naguala tanık olabileceğimiz bir merkezimiz vardır; bu, istençtir.
Bir savaşçı istencini ayarlamayı öğrendiğinde, bu istenç, bedenin orta bölümünden çıkan tek bir ışıklı telcik gibidir, akla gelebilecek herhangi bir yere yönlendirilebilecek bir telciktir.İşte bu telcik naguala giden yoldur. Başka bir anlatımla, savaşçı naguala bu telcik yoluyla batar.
İçine battıktan sonra, nagualın tanımı kişisel bir yorumdur artık. Savaşçı neşeli bir kişiyse, nagual da neşelidir. Savaşçı somurtkanın tekiyse, nagual da somurtkandır. Savaşçı kötü  biriyse, nagual da kötüdür. İnsan nagualla yüz yüze geldiğinde daima tek başına olmalıdır.
Bir savaşçı tonalın buyruğuyla oluşturulmuş anlamlara boyun eğmez, zira özünün bütünselliğinin bu dünyada geçirecek pek az zamanı olduğunu bilir. Belirli biçimde yürümek, tonalı doldurur, hatta taşırır. Tonalın dikkati, onun yarattığı şeylerin üzerinde olmalıdır. Aslında dünyanın düzenini oluşturan bu dikkattir; işte tonal, dünyasını sürdürebilmek amacıyla onun nesneleri üzerinde dikkatini sürdürmelidir, ve en önemlisi de, dünya görüşünü içsel söyleşi olarak desteklemelidir.
Algılamamızın düzeni yalnızca tonalın alanına girer; eylemlerimiz yalnızca orada bir ardışıklık kazanabilir; bu eylemler yalnızca orada, basamakların sayılabileceği bir merdiven gibi dizilebilir. Nagualdaysa buna benzer bir şey bulunmaz. Yani tonalın görüşü bir araçtır, bu bağlamda yalnızca en iyi araç değil, sahip olunan tek araçtır.
Don Juan'a göre büyücülerin açıklaması budur. "Nagual konuşulmaz olandır. Tüm olası duygular, varlıklar, özler onun içinde barışçıl, değişimsiz, sonsuza dek salınıp durular. Sonra, yaşam tutkalı birkaçını bir birine yapıştırır. Yaşam tutkalı bu duyguların kimilerini yapıştırınca ortaya bir varlık çıkar; tonalın bölgesine doluşan tüm öbür varlıklarla birlikte o yerin şaşaası ve görkemi karşısında körleşip gerçek doğasını unutan bir varlık.
Tonal birleşik örgütlenmelerin yaşadığı yerdir. Yaşam gücü, tüm gerekli duyguları bir araya getirir getirmez bir varlık tonalda beliriverir. Yasam gücü bedeni bırakır bırakmaz tüm o tekil farkındalıklar çözüşüp gelmiş oldukları yere, naguala dönerler."
Savaşçının bilinmeyene yaptığı yolculuklar tıpkı ölmek gibidir, ancak onun salkımındaki tekil duygular ayrışmayıp, kendi birlikteliklerini yitirmeksizin bir parça genişler yalnızca. Oysa ölümdeyse, bunlar çok diplere batarlar, ve daha önce hiç birim olmamışlarcasına bağımsızca devinirler."