1

Konu: Gölgeler - Yağmacı - Uçucu

Eskiçağ Meksika'sı büyücüleri uçuşan gölgeleri gören ilk kişiydiler ve onları her yerde izlediler. Onları evrendeki akış içindeki enerji halinde görerek deneyüstü bir keşifte bulundular. Bu keşif onların insanların ömür boyu eşlikçileri olmalarıydı. Kozmosun derinliklerinden gelip insanoğlunun yaşamının hakimiyetini ellerine geçirmişlerdi. Don Juan'a göre onlar insanoğlunun sahibi ve efendisiydiler insan oğulları da onların tutsakları. İnsanlar karşı çıkmak istediklerinde onları bastıran, bağımsız hareket etmek istediğinde aksini buyuran varlıklardır.

Don Juan Carlos'a "insanoğlunun onlar tarafından esir tutulması gerçeğinin eski çağ Meksikası şamanları tarafından görülen bir enerji gerçeği olduğunu anlatır.İnsanoğlunun onlar için bir besin olduğunu bu nedenle idareyi ele aldıklarını belirtir. Carlos'a bunu şöyle anlatır; " Çözümsel zihnine hitap etmek istiyorum.Bir an düşün ve bana mühendislik tasarımları yapan insanın zekası ile aynı insanın inanç sistemlerinin ya da tutarsız davranışlarının ahmaklığı arasındaki çelişkiyi nasıl izah edebileceğini şöyle.Büyücüler inanç sistemlerimizi iyilik ya da kötülük kavramlarımızı, ahlak kurallarımızı bile .

Bu bize yağmacıların vermiş olduğunu söylerler. Umutlarımızı, beklentilerimizi, başarı yada başarısızlığa ilişkin hayallerimizi içimize yerleştiren, onlar. Bize tamahkarlık, açgözlülük, yüreksizlik vermişler. Yağmacılar bizi kendini beğenmiş, sıradan ve aşırı bencil hale getirmiş.

Onlar sınırsız ölçüde daha örgütlü ve iyi çalışır. Bizi itaatkar, yumuşak başlı ve zayıf tutmak için muazzam manevra gerçekleştiriyorlar. Bize zihinlerini veriyorlar ve o bizim zihnimiz oluyor. Yağmacılarınki şatafatlı, çelişkili, marazi bir zihin ve her an keşfedilmeye hazır.

Hiç açlık çekmemiş olmana rağmen yiyecek kaygın olduğunu biliyorum bu duygunun her an manevrasının açığa çıkıp yiyeceğinin esirgeneceğinden korkan yağmacının kaygısından bir farkı yok.Zihin yoluyla, ki eninde sonunda kendi zihinleri bu, yağmacılar insanoğullarının yaşamlarına kendileri için elverişli olan ne işe onu şırınga ediyorlar.Ve bu yolla korkularına karşı bir tampon görevi yapacak kadar güven sağlıyorlar.

Eskıçağ Meksikası büyücüleri yağmacıyı gördüler. Ona uçucu dediler. Çünkü havada zıplıyor, hoş bir görüntü değil.Büyük bir gölge, zifiri karanlık, kapkara bir gölge havada zıplıyor. Sonra yayılarak yere konuyor.Yağmacı organik olmayan bir varlıktır ancak öbür organik olmayan varlıklar gibi hepten görünmez değildir bizim için. Sanırım çocukken onu görürüz ve bize öyle ürpertici gelir ki onu unutmayı yeğleriz.Çocuklar bu görüntüye odaklanmakta ısrarcı olabilirler elbette ama çevrelerindeki herkes onları caydırmaya çalışır. Büyücülerin bebek insanoğullarını, baştan aşağıya parlak bir tabakayla enerji kozalarının üzerine sımsıkı uyan plastik muhafaza gibi birşeyle örtülü, garip, ışıltılı enerji küreleri olarak gördüklerini açıklayan don Juan, yağmacıların yedikleri şeyin işte bu parlak farkındalık tabakası olduğunu ve insanoğulları erginliğe eriştiklerinde parlak farkındalık tabakasından geriye kalanın, yerden ayakparmaklarının üzerine kadar ancak çıkabilen dar bir saçaktan ibaret olduğunu ve bunun da ancak yaşamı sürdürmeye yetecek kadar olduğunu söyler. Castaneda don Juanla aralarında geçen bu konuşmada dinlediklerinin içindeki en yıkıcı cümleyi duyduğunu söyler.