1

Konu: küçük kız kardeşlerle ilgili notlar

Ayağının devinimini yakalayınca, don Juan ’la olan ilişkimizin oldukça ilginç bir yönü bilincime çıktı. Birlikte yaptığımız sayısız gezintiler sırasında, gerçek bir çaba göstermeksizin, ayakların kimi gizli devinimlerinden oluşan kapalı bir iletişim dizgesini bana öğretmeyi becermişti. Lidia’nm Rosa’ya, "korkunç" anlamına gelen ve imlemeyi bilenlerin gözü önünde oluşanların hoş olmadığını ya da tehlikeli olduğunu gösteren imi aktardığını gördüm.

Şu ayaklar ile iletişim kurmayı daha önceki okumalarımda da merak etmiştim. Acaba bu dili bilen var mı? Veya bilip de geliştiren.

Hani bütün insanlarda az çok masa altından tekme atma dürtüsü vardır biri olmadık bir şey dediğinde ama bu kadar gelişmişi insanın daha çok ilgisini çekiyor.

Belki bir çalışma grubu bu konuda çalışma yapar da paylaşır.

2

Cvp: küçük kız kardeşlerle ilgili notlar

Bu bölümde olaylar yaşanırken ara ara ikinci dikkate geçmesi ve nagual gibi davranması oldukça ilginç.

Aslında Castaneda kızlarla daha öncesinde neler yaşıyor ama hala hatırlamıyor. Benim de kendi tecrübelerimde bir kaç defa benzer duygu durumuna şahit olduğum olaylar var.

Yaşadığım ama etkilerini ve anılarını tamamen unuttuğum şeylerin birden fışkırarak aklıma düşmesi gibi veya tam tersi durumlar. Örneğin yaşadığım ama yaşamamışım gibi gelenler.

Tabi bir de rüyalar kısmı var. Dizi film gibi süregelen rüyalarımın aslında yaşanmışlık gibi görünmesi.

3

Cvp: küçük kız kardeşlerle ilgili notlar

Josephina giriyor sahneye. Bu kıza karşı nedense diğerlerinden daha fazla ilgim var. Tulioların yeteneği var bu kızda.

4

Cvp: küçük kız kardeşlerle ilgili notlar

Ona baktıkça yüzündeki o inanılmaz değişikliklerin, çektiği söz yitimiyle ilgili olduğunu anladım birdenbire. Yalnızca kendini sesle ifade eksikliği olan bir insanın taklitçilikle bu kerte ustalaşabileceği kanısına vardım.

Sizin de etrafınızda var mı böyle? Kendini sesle ifade edemeyen ve taklitçilikte ustalaşmış kişiler?

5

Cvp: küçük kız kardeşlerle ilgili notlar

Bir keresinde daha ölmek üzere olan çok sevgili bir dostum hakkında böylesi duygulara kapılmıştım. Onu iyileştirip yattığı hastaneden çıkmasını sağlayabileceğimi düşünmüştüm. Bu konuyu don Juan’a bile danışmıştım.

"Doğru. Onu sağaltıp içine girmek üzere olduğu ölüm kızağından uzaklaştırabilirsin," demişti.

"Nasıl?" diye sordum.

"Çok basit bi şey bu," diye yanıtladı. "Tüm yapıcağın ona şifa bulmaz bi hasta olduğunu anımsatmak. Son ana geldiğini hissedince erk sahibi olur. Yitirecek hiçbi şeyciği kalmamıştır artık. Her şeyi önceden yitirmiştir. İnsanın yitirecek bi şeyi kalmayınca cesur olur. Bağlandığımız bi şeyler var oldukça, kararsız kalırız."

"Peki, bunu kadına söylemek yeterli mi sence?"

"Hayır. Bu gereksindiği itici gücü sağlayacaktır ona. Ardından, hastalığı sol eliyle itmesi gerekecektir. Elini bedeninin üstünde kapı tokmağına sarılmışcasına itmesi gerek. İtmesi, itmesi ve iterken dışarı, dışarı, dışarı demesi gerek. Ona söyle, yapacak başka bi şeyi kalmadığına göre yaşam süresinin geri kalanını bu uygulamaya adasın. Seni temin ederim, kalkıp yürüyüverir, cancağızı isterse."

"Basit gibi görünüyor," dedim.

Don Juan kıkırdadı.

"Öyle görünür," dedi, "ama değildir. Dostunun, bunu yaparken kusursuz bi tine sahip olması gerek."

Uzun süre baktı bana. Dostuma gösterdiğim ilgiyi ve onun için duyduğum üzüntüyü tartarmış gibi bir hali vardı.

"Tabii," diye ekledi, "eğer dostun o kerte kusursuz bi tine sahip olsa şimdi hastanede olmazdı, o da başka."

Bu da başka ironik bir durum. Çoğu zaman başkalarına şifa olmaya çalışan bir çok insanın aslında kendilerine  yetecek erki bulamamaları durumu. Belki de eksikliklerini kendilerini önemseme ile kapatmaya çalışıyorlar. Yağmurdan kaçarken fırtınaya yakalanma durumu.