1

Konu: 1. Don Juan'ın Öğretileri'nden Alıntılar

••Erk, kişinin sahip olduğu bilginin türündedir. Yararsız şeyler bilmenin ne anlamı var? Onlar bizi bilinmeyenle kaçınılmaz karşılaşmamıza hazırlayamazlar.

••Bu dünyada hiçbir şey bir ödül değildir. Öğrenilecek ne varsa zor yoldan öğrenilmeli.

••İnsan bilgiye, savaşa gidermiş gibi yaklaşır: açık gözlerle, korkuyla, saygıyla, ve tam bir özgüvenle. Bilgiye de, savaşa da başka biçimde gitmek hata olur, ve bu hatayı işleyen kimse, pişmanlık duyacak kadar yaşamayabilir.

••İnsan bu dört zorunluluğu—gözü açık olmayı, korku, saygı ve mutlak bir özgüven duymayı—yerine getirdiğinde, hesabını vereceği hiçbir hatası kalmamış demektir; bu koşullar altında davranışları bir ahmağın davranışları değildir artık. Böyle bir insan başarısız da olsa, yenilgiye de uğrasa, yalnızca tek bir çarpışmayı kaybetmiştir, ve buna acınıp pişmanlık duyulması gerekmez.

••Kendisiyle fazla haşir neşir olmak kişiyi fena halde yorar. Bu durumdaki insan, kendinden başka her şeye karşı sağırlaşıp körleşir. Yorgunluk onu çevresindeki harikaları görmekten alıkoyar.

••Öğrenmek için yola çıkan insanın işi çok zordur, üstelik öğrenebilecekleri kendi yaradılışıyla sınırlıdır. Bu yüzden bilgiden söz edip durmanın hiç anlamı yok. Bilgiden korkmak doğaldır, hepimiz yaşarız bunu, ve yapabileceğimiz bir şey yoktur. Ama öğrenmek ne denli korkunç olursa olsun, bilgisiz bir adam kadar korkunç olamaz.

••İnsanlara öfkelenmek, onların yaptıklarını önemsemek anlamına gelir. Böyle hissetmeyi bir an önce bırakmalı. İnsanların yaptıkları, tek geçerli seçeneğimiz olan sonsuzlukla kaçınılmaz karşılaşmamız ile aşık atacak kadar önemli olamaz.

••Her şey, milyonlarca yoldan biridir yalnızca. Bu yüzden bir savaşçı, bir yolun sadece bir yol olduğunu aklından çıkarmamalıdır; onu izlemek istemiyorsa, ille de bu yolda kalacağım diye tutturmamalı. O yolda kalma ya da ondan cayma kararını korkusunun ya da hırsının etkisiyle vermemeli. Her yolu araştırıp incelemeli. Savaşçının şu soruyu sorması şarttır: bu yol yürek taşıyor mu?

••Tüm yollar aynıdır: hiçbir yere çıkmazlar. Ancak yürek taşımayan bir yol asla eğlenceli değildir. Öte yandan yürek taşıyan bir yol kolaydır— savaşçının onu sevmeye çabalaması gerekmez; sevinçli bir yolculuk yaptırır; insan onu izledikçe onunla bir olur.

••Bir mutluluk dünyası vardır, içindeki şeyler arasında ayrım olmayan, çünkü ayrım hakkında soru soracak kimse yoktur orada. Ama insanların dünyası değildir, o. Kimi insanlar her iki dünyada birden yaşadıkları gibi kendini beğenmişçe bir fikre kapılırlar, ama bu sadece onların hüsnükuruntusudur. Tek bir dünya var bizim için. İnsan olduğumuza göre, insanların dünyasını hoşnutlukla izlemek zorundayız.

••Bir insanın dört doğal düşmanı vardır: korku, berraklık, erk ve yaşlılık. Korku, berraklık ve erk altedilebilir, ama yaşlılığın üstesinden gelinemez. Sonuçları ertelenebilir, ama üstesinden asla gelinemez.

Açımlama

Çıraklığımın başlarında don Juan’ın anlattıklarının özü, ilk kitap Don Juan'ın Öğretileri'nden seçilmiş alıntıların soyut niteliğinde özetlenmiş bulunuyor. Bu kitapta anlatılan süreç içinde don Juan, dostlar, erk bitkileri, Mescalito, küçük duman, rüzgâr, nehirlerin ve dağların tinleri ve daha niceleri hakkında epey şeyler anlatmıştı. Daha sonraları, ilk başlarda bunların üzerinde o denli durmasına karşın artık neden onlardan hiç söz etmez olduğunu kendisine sorduğumda, istifini hiç bozmadan bana, bütün o sözde Kızılderili şaman saçmalıklarına dalmasının benim iyiliğim için olduğunu söylemişti.

Afallamıştım. Bunları nasıl söyleyebildiğini merak ediyordum, doğru olmadıkları besbelliydi. Oysa don Juan ciddiydi; sözlerinin ve davranışlarının ciddi olup olmadığını anlayacak kadar yakındım ona.

“Bu kadar ciddiye alma,” dedi, gülerek. Bütün o zırvalıklarla uğraşmak çok keyifli bi işti benim için; üstelik bunları senin iyiliğin için yaptığımı bilmek daha da eğlenceliydi.”

“Benim iyiliğim için mi, don Juan? Nasıl bir saçmalık bu?”

“Evet, senin iyiliğin için. Dikkatini kendi dünyanın büyük hayranlık beslediğin nesnelerine takılı tutarak bi olta attım sana, sen de zokayı anında yuttun.

“Bütün gereksindiğim, bölünmemiş dikkatindi. Ama senin o alabildiğine disiplinsiz ruhunla bunu nasıl kazanabilirdim ki? Dünya hakkında anlattıklarımı büyüleyici bulduğun için benimle kaldığını defalarca kendin söyledin bana. İfade edemediğin şey ise şuydu: duyduğun hayranlık, benim sözünü ettiğim her şeyi belli belirsiz de olsa tanıdığın gerçeğinden kaynaklanmaktaydı. Bu belli belirsizliğin de, elbette, şamanizm olduğunu sandın ve bunun peşine düştün, yani benimle kaldın.”

“Bunu herkese yapıyor musun, don Juan?”

“Herkese değil, çünkü herkes bana gelmiyor, ve bundan da önemlisi, ben herkesle ilgilenmiyorum. Yalnızca seninle ilgilendim, ve hâlâ ilgileniyorum. Benim öğretmenim nagual Julian da beni benzer biçimde kandırdı. Şehvet düşkünlüğümü ve açgözlülüğümü kullanarak kandırmıştı beni. Çevresindeki güzel kadınların tümünü birden vaat etmişti bana, beni altına boğmaya söz vermişti. Bi servet vaat etti, ben de onun tuzağına düştüm. Benim çizgimdeki şamanların tümü bu şekilde kandırılmışlardır, çok eski zamanlardan beri. Benim çizgimin şamanları eğitici ya da guru değiller. Bilgilerini öğretmek umurlarında bile değil. Onlar kendilerine mirasçı arıyorlar; yoksa bilgileriyle entelektüel nedenler yüzünden şöyle böyle ilgilenen kişilerin peşinde değiller.”

Don Juan tuzağına tepesi üstü düştüğümü söylerken haklıydı. Antropolojik açıdan şamanizm hakkında mükemmel bilgi verecek birini bulduğuma gerçekten inanıyordum. O zamanlar, don Juan’ın desteğiyle ve onun etkisi altında defterler tutuyor, 1700'lerin sonlarında Cizvitlerin tuttukları kayıtlardan başlayarak çağlar boyunca Yaqui Kızılderilileri'nin yerlerini gösteren eski haritalar topluyordum. Bütün bu yerleşim bölgelerini not ediyor, en ufak değişiklikleri bile saptıyor, kentlerin neden yer değiştirdikleri, her yeni yerleşimde neden az da olsa farklı biçimlerde düzenlendikleri konularında kafa yoruyordum. Nedenlere ilişkin sahte kuramlar, kuşkular içinde boğuluyordum . Olasılıklar hakkında kitaplardan, tarihsel kayıtlardan binlerce sayfalık özet notları tutmuştum. Mükemmel bir antropoloji öğrencisiydim. Don Juan da düşlerimi beslemek için her yolu kullanmıştı.

“Savaşçının yolunda gönüllüler yoktur,” dedi don Juan, davranışının açımlamasını yaparmışçasına. “İnsanın savaşçının yoluna arzusu hilafına zorlanması gerekir.”

“Peki, don Juan, toplamam için beni kandırdığın o binlerce sayfa bilgi ne işime yarayacak?” diye sordum ona, o zaman.

Yanıtı benim için tam bir şok oldu.

“Onlarla bi kitap yaz,” dedi. “Eminim ki, yazmaya başladığında o notların hiç işine yaramadığını zaten göreceksin. Onların hiçbi faydası yok, ama ben kimim ki bunu söyleyeyim? Kendin gör. Ancak bi yazar gibi yazmaya çalışma. Bi savaşçı, bi şaman-savaşçı gibi yazmaya çalış.

“Ne demek istiyorsun, don Juan?
“Bilemem. Kendin bul.
Kesinlikle haklıydı. O notları hiç kullanmadım. Bunun yerine, farkında olmadan, başka bir bilişsel sistemin inanılması zor olasılıkları hakkında yazar buldum kendimi.

Cvp: 1. Don Juan'ın Öğretileri'nden Alıntılar

.